Cambridge'ten çığır açan keşif: Homo sapiens'in ataları iki ayrı gruptu

1,5 milyon yıl önce ayrılmışlar

Homo sapiens, yaklaşık 300 bin yıl önce Afrika'da ortaya çıktı (Avustralya Müzesi)
Homo sapiens, yaklaşık 300 bin yıl önce Afrika'da ortaya çıktı (Avustralya Müzesi)
TT

Cambridge'ten çığır açan keşif: Homo sapiens'in ataları iki ayrı gruptu

Homo sapiens, yaklaşık 300 bin yıl önce Afrika'da ortaya çıktı (Avustralya Müzesi)
Homo sapiens, yaklaşık 300 bin yıl önce Afrika'da ortaya çıktı (Avustralya Müzesi)

Modern insanların, yaklaşık 1,5 milyon yıl önce ayrılıp 300 bin yıl önce tekrar bir araya gelen iki grubun soyundan geldiği bulundu.

Homo sapiens veya modern insanların, 200 bin ila 300 bin yıl önce Afrika'da ortaya çıktığı uzun zamandır biliniyor. Ancak bilim insanları, türün tek bir soydan geldiğine inanıyordu.

Hakemli dergi Nature Genetics'te dün (18 Mart) yayımlanan makaleye göre modern insanlar, iki ayrı grubun birleşimi sonucu ortaya çıktı.

Yeni araştırmayı yürüten ekip fosil kayıtlarını incelemek yerine, dünyanın dört bir yanında bugün yaşayan insanların DNA'sını dizileyen 1000 Genom Projesi'nin verilerinden yararlandı. 

Dünyanın en eski mezarları, Homo sapiens ve Neandertallerin kültür alışverişini gözler önüne serdi

İki farklı insansı türünün aynı yer ve zamanda yaşadığı keşfedildi

Daha sonra buna dayanarak eski popülasyonların birleşip ayrılma süreçleri hakkında fikir veren bir algoritma tasarladılar. Algoritmayı simüle edilmiş verilerle test ettikten sonra gerçek insan genetik bilgilerini uyguladılar.

Bulgular, modern insan DNA'sının en azından iki eski grupla bağlantısı olduğuna işaret ediyor. Bu gruplar 1,5 milyon yıl kadar önce ayrılıp uzun süre birbiriyle etkileşime girmemiş görünüyor. Ancak modern insanların ortaya çıktığı dönemde, yaklaşık 300 bin yıl önce tekrar bir araya gelip çiftleşmişler.

Araştırmacılar, popülasyonlardan birinin modern insanların genetik yapısının yüzde 80'ini, diğerininse yüzde 20'sini oluşturduğunu söylüyor.

Cambridge Üniversitesi Genetik Bölümü'nden Aylwyn Scally, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "İki grup ayrıldıktan hemen sonra birinde ciddi bir popülasyon darboğazı görüyoruz, yani çok fazla küçüldükten sonra 1 milyon yıllık bir süre boyunca yavaşça büyümüşler" diyerek ekliyor: 

Daha sonra modern insanların genetik materyalinin yaklaşık yüzde 80'ine katkıda bulunan bu popülasyon, aynı zamanda Neandertallerin ve Denisova insanlarının ayrıldığı grup gibi görünüyor.

Bilim insanları diğer grubun modern insanlara aktardığı genlerin büyük bir kısmının, genomun gen işlevlerine karşılık gelen bölgelerinin yakınında yer almadığını tespit etti. Bu durumun, zararlı mutasyonları engelleyen bir doğal seçilimden kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Ancak ekip, bu popülasyonun yine de modern insanların beyin gelişimine katkı sağlamış olabileceğini söylüyor.

Makalenin başyazarı Dr. Trevor Cousins, "Genetik materyalimizin az bir kısmına katkıda bulunan popülasyondaki bazı genler, özellikle de beyin fonksiyonu ve sinirsel işlemle ilgili olanlar, insan evriminde çok önemli bir rol oynamış olabilir" ifadelerini kullanıyor.

Araştırmacılar sözkonusu iki popülasyonun kim olduğunu henüz bilmiyor. Homo erectus ve Homo heidelbergensis bu dönemde Afrika'da yaşadığı için potansiyel adaylar ancak bunun doğrulanması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. 

Independent Türkçe, Discover Magazine, IFLScience, Nature Genetics



NASA, Mars'taki en büyük organik bileşikleri buldu

13 yıldır Gale Krateri'nde olan Curiosity, gelişmiş araçlarıyla çeşitli deneyler yürütüyor (AP)
13 yıldır Gale Krateri'nde olan Curiosity, gelişmiş araçlarıyla çeşitli deneyler yürütüyor (AP)
TT

NASA, Mars'taki en büyük organik bileşikleri buldu

13 yıldır Gale Krateri'nde olan Curiosity, gelişmiş araçlarıyla çeşitli deneyler yürütüyor (AP)
13 yıldır Gale Krateri'nde olan Curiosity, gelişmiş araçlarıyla çeşitli deneyler yürütüyor (AP)

Mars'ta bugüne kadar bulunan en büyük karbon molekülleri keşfedildi. NASA aracının bulguları, Kızıl Gezegen'deki yaşam tartışmalarını tekrar gündeme taşıdı. 

Bilim insanları Mars'ta bir zamanlar yaşam olup olmadığını saptamaya çalışıyor. Ancak milyarlarca yıl önce sona eren bu yaşamın izlerinin, gezegende hâlâ bulunup bulunamayacağı da merak konusu.

2012'de gezegene inen NASA'nın Curiosity keşif aracı, Gale Krateri'nde bugüne kadar en az 32 kilometre yol kat etti. Curiosity, Dünya'daki araştırmacılara kıymetli bilgiler sunsa da keşfettiği organik bileşikler, nispeten kısa karbon zinciri molekülleriydi.

Araç son çalışmada, 3,7 milyar yıllık eski bir göl yatağından alınan kaya örneklerinde daha uzun karbon zincirleri tespit etti. 

Bulguları hakemli dergi PNAS'te yayımlanan çalışmayı yürüten ekip yeni bir yönteme başvurdu. Araştırmacılar örnekleri önce 475 dereceye kadar ısıttı, ardından soğuttu ve son olarak tekrar 850 dereceye kadar ısıttı. 

Bu işlemler sonucunda alkanlar olarak bilinen ve dekan, undekan ile dodekan gibi adlar verilen daha büyük organik bileşikler tespit edildi. Bilim insanları bunların, Mars'ta bugüne kadar görülen en büyük karbon zincirleri olduğunu söylüyor.

Daha sonra Dünya'da yapılan deneylerde kaya örneğinin, ısıtma sürecinde alkanlara dönüşen karboksilik asitler veya uzun zincirli yağ asitleri içerdiğine dair bulgular edinildi. Bu asitler, yeryüzündeki canlıların hücre zarında yer alıyor. 

Diğer yandan araştırmacılar, Curiosity'nin keşfettiği bileşiklerin kesin bir şekilde canlıların işareti olmadığını belirtiyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Caroline Freissinet "Bu moleküller kimyasal ya da biyolojik süreçlerle oluşabilir" diyerek ekliyor: 

Eğer Mars'ta uzun zincirli yağ asitleri varsa, bunlar 3,7 milyar yıl önce var olan hücrelerin zarlarının bozulmasıyla ortaya çıkmış olabilir ve bu sadece bir hipotez.

Dünya'daki organizmalar yağ asitleri ürettiğinde, bileşiklerde tek sayıdan ziyade daha çok çift sayıda karbon atomu bulunuyor. Bu durum bazı enzimlerin her seferinde iki karbon atomu ekleyerek yağ asitleri oluşturmasından kaynaklanıyor. Bilim insanları Mars örneklerinde de benzer bir durumla karşılaştı.

Yeni çalışma Mars'ta 3,7 milyar yıl önce yaşam olduğunu kanıtlamak için yeterli değil. Ancak eğer böyle bir şey gerçekleştiyse, izlerinin hâlâ gezegende saklanıyor olabileceğini gösteriyor.

Bilim insanları Kızıl Gezegen'deki yaşamın geçmişine dair güçlü kanıtlar bulmak için Dünya'ya örnek taşınması gerektiğini belirtiyor.

California Teknoloji Enstitüsü'nden John Eiler, yer almadığı çalışma hakkında "Bu makalede bildirilen bulgular, Mars'taki yaşam kalıntılarını tanımlama yolunda gördüğümüz en iyi fırsatı sunuyor" diyor: 

Ancak işi bitirmek için kesinlikle bu tür örneklerin Dünya'ya gönderilmesi gerekiyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Guardian, IFLScience, PNAS