Galaksinin Koruyucuları 3'ün izleyicileri filmde bir şeyin yokluğundan şikayetçi

O olmadan Marvel'ın bu son filmi aynı değil

(Marvel Studios)
(Marvel Studios)
TT

Galaksinin Koruyucuları 3'ün izleyicileri filmde bir şeyin yokluğundan şikayetçi

(Marvel Studios)
(Marvel Studios)

Galaksinin Koruyucuları (Guardians of the Galaxy) hayranları yeni filmde özellikle bir eksiklikten memnun değil.

600 versiyonunun tamamıyla önceki haftalarda sinemalarda gösterime giren Galaksinin Koruyucuları 3 (Guardians of the Galaxy Vol 3), hayranlara Chris Pratt'in canlandırdığı Peter Quill'le ekibinin son macerasını sunuyor.

Pratt'in yanı sıra Zoe Saldaña, Dave Bautista, Pom Klementieff, Vin Diesel ve Bradley Cooper'la Roket Rakun'u seslendiren ve hareket yakalama teknolojisiyle oynayan Sean Gunn da dahil tüm oyuncu kadrosu yeniden bir araya geldi.

James Gunn'ın yönettiği filmi eleştirmenler ve izleyiciler çoğunlukla övgüyle karşılarken, serinin pek çok hayranı filmde Tyler Bates'in ilk iki filmdeki jenerik müziğin kullanılmamasını onaylamadığını ifade etti.

Bir izleyici "Galaksinin Koruyucuları 3'le ilgili tek büyük şikayetim Tyler Bates'in geri dönmemesine dair korktuğum her şeyin gerçekleşmesi" diye yazdı.

Başka bir hayransa şöyle ekledi:

Sanırım tek gerçek şikayetim Galaksinin Koruyucuları 3'ün müziği çünkü bu işi kimse Tyler Bates gibi yapamıyor... Galaksinin Koruyucuları 1'in müziği muhtemelen aklımdaki en unutulmaz ve ikonik Marvel Sinematik Evreni müziklerinden biri.

Bir hayran filmin müziğinin "fena halde özlendiğini" söylerken, yazar Houston Coley de şöyle ekledi:

Filmin diğer tüm yönlerini sevsem de Galaksinin Koruyucuları 3'le ilgili tek korkumun, yani Tyler Bates'in jenerik müziğinin kullanılmamasının ya da az kullanılmasının tamamen gerçekleşmesi berbat bir şey. Böyle şeylerin nasıl olduğunu anlamıyorum, dostum, koysana o müziği!

Öte yandan Marvel hayranları, bazı "rahatsız edici" içerikler nedeniyle filmin yaş sınırlamasını sorguluyor.

Galaksinin Koruyucuları 3 halen sinemalarda.



Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
TT

Bilim insanları primatları inceledi: Alfa erkek kural değil istisna

Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)
Erkek egemenliğinin en belirgin olduğu türlerden biri şempanzeler (AFP)

Bilim insanları primat türlerinde alfa erkek olgusunun pek de gerçek olmadığını tespit etti. Geniş kapsamlı araştırma, dişi ve erkekler arasındaki hiyerarşik ilişkinin daha karmaşık olduğuna işaret ediyor.

İnsanların da içinde yer aldığı primat grubunda ya erkeklerin ya da dişilerin popülasyondaki hakim cinsiyet olduğu düşünülüyordu. Genellikle erkeklerin gruptaki hakimiyeti elinde tuttuğuna inanılıyordu.

Ancak hakemli dergi PNAS'te dün (7 Temmuz) yayımlanan çalışmada durumun sanıldığı kadar net olmadığı ve beklendiğinden daha fazla popülasyonda dişilerin egemen olduğu ortaya çıktı.

Araştırmacılar maymunlar, lemurlar, tarsiyerler ve lorisler gibi 121 primat türüne ait 253 popülasyondan 5 yıl boyunca veri topladı. Ekip varsayımların ötesinde daha net bilgi edinmek adına ayrıntılı davranış kayıtları toplayıp grup içindeki kavgaları ve kazananları derledi.

Çalışmada karşı cinsler arasındaki kavga ve tartışmaların sanılandan çok daha sık yaşandığı saptandı. Bir grup içindeki anlaşmazlıkların ortalama yarısı dişi ve erkekler arasında geçti. 

Araştırma genelinde incelenen kavgaların yaklaşık yüzde 90'ını erkekler kazandığı için bu açıdan net bir erkek hakimiyeti olduğu söylenebilir.

Öte yandan araştırmacılar popülasyonların sadece yüzde 17'sinde bu durumun gözlemlendiğini söylüyor. İnsanların en yakın akrabalarından şempanze ve bonobolar bu kesimde yer alırken, lemur ve bonoboların da olduğu primat popülasyonlarının yüzde 13'ünde net bir dişi egemenliği vardı.

Geri kalan yüzde 70'lik kısımdaysa bir cinsiyetin diğeri üzerindeki hakimiyet ya orta düzeydeydi ya da hiç yoktu.

Fransa'daki Montpellier Üniversitesi'nden çalışmanın başyazarı Dr. Élise Huchard, "Sıkı bir erkek egemenliği gerçekten azınlıkta" diyerek ekliyor: 

Bunun çoğunluk olmasını beklemiyorduk çünkü literatürü iyi biliyoruz ancak yüzde 20'nin altında kalmasını pek beklemezdik.

Erkek egemenliğinin daha net olduğu gruplarda, bu cinsiyetin vücut veya dişlerinin daha büyük olduğu gözlemlendi. Ayrıca dişilerin kaçıp ağaçlara tırmanamadığı popülasyonlarda da benzer bir durum vardı.

Öte yandan dişiler hakimiyetini, üremeden gelen güçleriyle kazanıyordu. Dr. Huchard, "Bir dişi çiftleşmek istemiyorsa, erkek bu konuda hiçbir şey yapamaz" diye açıklıyor: 

Dişiler üremeyi kontrol ettiklerinde, bunu erkeklere karşı bir güç mekanizması olarak kullanabiliyorlar.

Bilim insanları ayrıca dişilerin birbirleriyle rekabet ettiği ve erkeklerin yavrulara daha fazla baktığı gruplarda da dişi egemenliğinin daha yaygın olduğunu gözlemledi. Bu türlerde dişiler ya genellikle yalnız oluyor ya da sadece erkek-dişi çiftleri halinde yaşıyorlar. Bu durum tek eşliliğin dişi hakimiyetiyle bağlantılı olduğu anlamına gelebilir.

Araştırmacılar bu sonuçların doğrudan insanlara uygulanamayabileceğini ancak yakın akraba türlerdeki cinsiyet rollerinde şaşırtıcı bir esnekliğe işaret ettiğini söylüyor. 

Dr. Huchard, "Bu sonuçlar, insanlık tarihinde daha sonra ortaya çıkan tarım toplumlarına kıyasla daha eşitlikçi olan avcı-toplayıcılar arasındaki kadın-erkek ilişkileri hakkında bildiklerimizle epey örtüşüyor" diyor.

Independent Türkçe, Science Alert, BCC Science Focus, PNAS