Ünlü yönetmen Wim Wenders: Bugünün sineması midemi bulandırıyor

Wim Wenders şimdiye dek üç kez En İyi Belgesel dalında Oscar'a aday gösterildi (AFP)
Wim Wenders şimdiye dek üç kez En İyi Belgesel dalında Oscar'a aday gösterildi (AFP)
TT

Ünlü yönetmen Wim Wenders: Bugünün sineması midemi bulandırıyor

Wim Wenders şimdiye dek üç kez En İyi Belgesel dalında Oscar'a aday gösterildi (AFP)
Wim Wenders şimdiye dek üç kez En İyi Belgesel dalında Oscar'a aday gösterildi (AFP)

Dünyaca ünlü yönetmen Wim Wenders, ana akım sinemayı eleştirdi. Wenders, Guardian'da dün yayımlanan röportajda yeniden çekilen filmlerin ve "tekrara düşen" film serilerinin kendisini hayal kırıklığına uğrattığını söyledi:

Bu benim midemi bulandırıyor.

Alman sinemacı "Artık tüm hayal gücünün 'Yeni bir şeyi nasıl bulurum?'a değil de 'Bunu nasıl değiştiririm?'e yöneldiğini düşünüyorum. "Hikaye böyle anlatılmaz" dedi.

1987 yapımı filmi Berlin Üzerindeki Gökyüzü'nün (Der Himmel über Berlin) Hollywood'da Melekler Şehri (City of Angels) adıyla uyarlandığını hatırlatan Wenders, şöyle konuştu:

Ana itici güç olarak olay örgüsünü kullandılar. Ancak Berlin Üzerindeki Gökyüzü, olay örgüsünden olabildiğince yoksun. İçindeki küçük olay örgüsünü itici güç haline getirdiler.

Beyazperdede üç boyutlu film metoduna da değinen 77 yaşındaki yönetmen, bu teknolojiye hak ettiği değerin verilmediğini savundu:

Hikaye anlatımının şiirsel imkanlarını üç boyutlu olarak göstermek için bunu birkaç kez denedim… Öğrencileri ve genç film yapımcılarını üç boyutlu filmleri kullanmaya teşvik ediyorum ama nedense hepsi bundan korkuyor. Dağıtımcılardan, sinema salonu sahiplerinden daha çok korkuyorlar çünkü bu insanlar üç boyutlu film teknolojisini sadece ya aksiyon malzemesi ya da çocuklar için kullanıyor.

Wenders, 1984 yapımı Paris, Texas'la Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanmıştı. Başarılı sinemacı, festivalin o tarihten bu yana çok değiştiğini ifade etti:

Artık burada herkes sinema odaklı değil. Film ticaretini seven pek çok kişi var. Birbirleriyle uyumlu olsa da ticaret birinci odak noktası olmamalı.

Wenders, Olayların Gidişi (Der Stand der Dinge), Ne Kadar Uzak, O Kadar Yakın (In weiter Ferne, so nah!) ve Pina gibi filmlerle tanınıyor. Sinemacı şimdiye kadar Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan, Cannes Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü ve Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Gümüş Ayı'yla ödüllendirildi.

Wim Wenders'ın, Alman sanatçı Anselm Kiefer hakkında bu yıl çektiği belgesel Anselm, 17 Mayıs'ta 2023 Cannes Film Festivali'nde gösterildi. Yönetmenin bu yılki diğer filmi Perfect Days ise Altın Palmiye için yarışıyor.

 

Independent Türkçe, Guardian



Ünlü oyuncu psikopat bir karakteri canlandırmak istiyor

Dakota Johnson, son filmi Tam Bana Göre'de "mükemmel eşle kusurlu eski sevgilisi arasında kalan" bir çöpçatanı canlandırıyor (A24)
Dakota Johnson, son filmi Tam Bana Göre'de "mükemmel eşle kusurlu eski sevgilisi arasında kalan" bir çöpçatanı canlandırıyor (A24)
TT

Ünlü oyuncu psikopat bir karakteri canlandırmak istiyor

Dakota Johnson, son filmi Tam Bana Göre'de "mükemmel eşle kusurlu eski sevgilisi arasında kalan" bir çöpçatanı canlandırıyor (A24)
Dakota Johnson, son filmi Tam Bana Göre'de "mükemmel eşle kusurlu eski sevgilisi arasında kalan" bir çöpçatanı canlandırıyor (A24)

Daha önce bir hippiyi de canlandırdı bir cadıyı da... Hatta kör ve medyum bir mutanta bile hayat verdi... Dakota Johnson bu kez de kanlı bir karakterin peşinde.

35 yaşındaki ABD'li oyuncu, şu sıralar Celine Song'un romantik komedisi Tam Bana Göre'deki (Materialists) performansıyla kariyerinin en iyi eleştirilerini alıyor. 

Yakında Michael Angelo Covino'nun Cannes'da büyük ilgi gören komedisi Splitsville'de de seyirci karşısına çıkacak.

Aksiyona göz kırpıyor

Hafta sonu katıldığı bir etkinlikte konuşan Johnson, bir "psikopatı" oynamaya hevesli olduğunu söyledi. Ayrıca bir aksiyon filminde rol almayı da çok istediğini belirtti:

Her şeye açığım. Sadece bazı şeylerin bir araya gelmesi gerekiyor.

Johnson bu açıklamayı, Çekya'daki Karlovy Vary Film Festivali'ne katıldığı sırada yaptı. Festivalde kendisine prestijli Başkanlık Ödülü verildi.

Johnson'ın annesi Melanie Griffith ve babası Don Johnson da kariyerleri boyunca psikopat diye tanımlanabilecek karakterlere hayat verdi. Griffith, Brian De Palma imzalı Sahte Vücutlar (Body Double) ve Jonathan Demme'nin yönettiği Vahşi Bir Şey (Something Wild) gibi filmlerde akıl sağlığı sorgulanabilir karakterleri canlandırmıştı. 

Babası Don Johnson ise 1993 yapımı gerilim filmi Günahkarlar'da (Guilty as Sin) intikamcı bir tehdit unsuru, Ustura'da (Machete) ise acımasız bir adalet savaşçısı rolünde karşımıza çıkmıştı.

Johnson'ın büyükannesi Tippi Hedren da Alfred Hitchcock'un iki filminde başrol oynamıştı: Kuşlar (The Birds) ve Hırsız Kız (Marnie).

Dakota Johnson şimdiye dek farklı türlerdeki rollerde gösterdiği başarısıyla dikkat çekse de tam anlamıyla kötü bir karakteri henüz canlandırmadı. Johnson, psikopat bir karaktere en çok korku klasiği Suspiria'nın Luca Guadagnino uyarlamasında yaklaşmıştı. Filmde Berlin’deki gizemli Markos Dans Akademisi'ne katılan genç bir dansçıyı canlandıran Johnson, kendisini büyücülük, komplolar ve cinayetlerle örülü karanlık bir dünyanın içinde buluyor. 

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, Hollywood Reporter, Variety