İnsanların kış uykusuna yatmasını sağlayabilecek yeni bir teknoloji geliştirildi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

İnsanların kış uykusuna yatmasını sağlayabilecek yeni bir teknoloji geliştirildi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Bilim insanları anında "kış uykusuna" yol açabilen yeni bir ultrason teknolojisi geliştirdiklerini söylüyor.

Bu sistem kafaya doğrultularak kış uykusuna benzer bir durum olan "uyuşukluğu" başlatabiliyor. Kış uykusunda memeliler metabolizmalarını baskılar, vücut sıcaklıklarını düşürür ve diğer süreçleri yavaşlatır.

Yeni sistemi geliştiren araştırmacılar, ultrason darbelerini hayvanların kafasına doğrulttuktan sonra bu uyuşukluğu farelerde ve sıçanlarda başarıyla tetikledi.

Araştırmacılar bu sistemin insanlarda da işe yarayabileceğini ve uzun mesafeli uzay uçuşlarında ya da tıpta önemli uygulama alanları olabileceğini ifade ediyor.

Bunun insanlarda nasıl çalışabileceğini anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulsa da araştırmacılar, örneğin akut acil durumlar veya ciddi hastalıklar yaşandığında bunun kullanılabileceğini belirtiyor. Örneğin araba kazası geçiren biri, organları nakil için kullanılıncaya kadar soğutulabilir.

Uzaydaki uzun yolculuklarda da faydalı olabilecek bu sistem Mars'a ya da diğer uzak yerlere seyahat edenlerin hayatta kalabilmesi için gereken kaynak miktarının azaltılmasını sağlayabilir.

Memeliler ve kuşlar vücut sıcaklıklarını yüksek tutar ve çok fazla enerji yakar. Bu özellik birçok açıdan faydalı olsa da gıda ve diğer kaynaklara neredeyse çok fazla ihtiyaç duymalarına da yol açıyor.

Bazı hayvanlar bu durumun dezavantajlarını, bu süreçlerin çoğunu azaltan uyuşukluğu tetikleyerek sınırlayabiliyor. Bu da daha az enerji kullandıkları fakat vücutlarına zarar vermeden normal yaşamlarına geri dönebildikleri anlamına geliyor.

İnsanlar bunu yapamaz. Ancak yapabilselerdi inanılmaz derecede faydalı olacağından bu durumu tetiklemenin cerrahi müdahale gerektirmeyen, emniyetli ve güvenilir bir yolu aranmaya başlandı.

Bilim insanları, farelerin kafasına yaklaşık 10 saniye boyunca ultrason darbeleri doğrultmanın, uyuşuklukla aynı koşulları ortaya çıkararak kalp atış hızının yavaşlaması, vücut sıcaklığının düşmesi ve metabolizmanın yavaşlamasına yol açtığını buldu.

Ayrıca araştırmacılar bu vücut ısısını ölçerek fare normale dönüyor gibi göründüğünde bu darbelerden daha çok gönderebilen özel bir sistem kurdu.

Öte yandan bu sistem olmasa, fareler tekrar uyanacak, normal metabolizmaya ve vücut sıcaklığına geri dönecekti.

Yine de pek çok tehlike var. Deneyler, hayvanları bu derin "uyuşuk" durumlarından geri getirmenin tehlikeli olduğunu ve bu canlıların iyileşemeyebileceğini gösteriyor.

Örneğin soğuk ortamlardaki fareler kendiliğinden uyanmadı. Ve insanlar üzerinde yapılacak bütün deneyler, bu güvenlik sorunlarının insanlarda da tekrarlanması riskini taşıyacak.

Çalışma, Nature'da yayımlanan "Induction of a torpor-like hypothermic and hypometabolic state in rodents by ultrasound" (Kemirgenlerde uyuşukluk benzeri hipotermik ve hipometabolik durumun ultrasonla başlatılması) başlıklı yeni bir makalede anlatıldı.



200 milyon yıllık dinozor izleri lisede keşfedildi: Bilim insanları şaşkın

Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)
Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)
TT

200 milyon yıllık dinozor izleri lisede keşfedildi: Bilim insanları şaşkın

Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)
Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)

Avustralya'daki bir lisede 20 yıldan uzun süredir sergilenen bir kaya parçasının, onlarca dinozor ayak izi taşıdığı anlaşıldı.

Queensland'deki Callide madeninde 2002'de bulunan kaya parçası, jeolog Wes Nichols'un Biloela Eyalet Lisesi'ne hediyesiydi. Nichols'un eşi o zamanlar okulda öğretmendi.

Ancak bölge halkı, kayanın üstündeki izleri incelemesi için Queensland Üniversitesi'nden Dr. Anthony Romilio'yla temasa geçene kadar önemi anlaşılamadı. 

Ekip arkadaşlarıyla birlikte kayayı analiz eden Dr. Romilio levhanın yüzeyinde, yaklaşık 200 milyon yıl önceki Erken Jura döneminden kalma, 47 dinozora ait toplam 66 fosilleşmiş ayak izi tespit etti. 

Bulguları hakemli dergi Historical Biology'de 10 Mart Pazartesi günü yayımlanan makaleye göre yüzey alanı neredeyse 1 metrekare olan kaya, Avustralya'da belgelenen en yoğun fosilleşmiş ayak izi örneklerinden biri.

Dr. Romilio, "Çok sayıda dinozor ayak izi olduğunu görebiliyordum" diyerek ekliyor: 

Bunun son derece önemli bir keşif olduğunu biliyordum.

Bilim insanları kayanın üç boyutlu bir silikon modelini oluşturarak ayak izlerinin fotoğraflarını çekti ve bunları detaylıca inceledi. 

Bugüne kadar Avustralya'da Erken Jura döneminden dinozor kemikleri bulunmadığı için ayak izlerini hangi türün bıraktığı kesin bir şekilde saptanamadı. 

Ancak araştırmacılar, izlerin arkasında bitkilerle beslenen Anomoepus scambus'un olduğunu düşünüyor. İki ayak üstünde yürüyen bu küçük dinozorlara dair önceki bulgular, uzun bacakları, kısa kolları ve tıknaz bir vücudu olduğuna işaret ediyor.

sdfrgtyh
Kayadaki bütün ayak izlerinin aynı türün üyeleri tarafından bırakıldığı düşünülüyor (Queensland Üniversitesi)

Dr. Romilio "Bu dinozorlar küçüktü, bacaklarının uzunluğu 15-50 santimetre arasında değişiyordu ve bu izleri bıraktıkları sırada saatte 6 kilometreden daha yavaş gidiyorlardı" ifadelerini kullanıyor.

Ekip ayak izlerinin birkaç gün veya hafta içinde, dinozorlar sığ bir suyun içinden veya kenarından geçerken oluştuğunu düşünüyor.

Avustralya'da bugüne kadar hiçbir Anomoepus scambus kemiği ortaya çıkmasa da bilim insanları halkın yardımıyla böyle bir keşif yapılabileceğini söylüyor.

Dr. Romilio "Avustralya'daki fosillerin büyük çoğunluğu paleontologlar tarafından bulunmuyor, başkaları ellerini kaldırıp soruyor: Bu önemli mi değil mi?" diyerek ekliyor:

Belki bu başka bir maceranın başlangıcı olur.

Independent Türkçe, Guardian, New Scientist, Sci News, Historical Biology