Prens William üniversitede "sahte isim" kullanmış

Tahtın varisi, eğitimine devam ederken fark edilmemek istiyordu

Prens William ve Catherine, 26 Mayıs 2021'de St Andrews Üniversitesi'ne yaptıkları ziyaret sırasında öğrencilerle buluşmuştu (Reuters)
Prens William ve Catherine, 26 Mayıs 2021'de St Andrews Üniversitesi'ne yaptıkları ziyaret sırasında öğrencilerle buluşmuştu (Reuters)
TT

Prens William üniversitede "sahte isim" kullanmış

Prens William ve Catherine, 26 Mayıs 2021'de St Andrews Üniversitesi'ne yaptıkları ziyaret sırasında öğrencilerle buluşmuştu (Reuters)
Prens William ve Catherine, 26 Mayıs 2021'de St Andrews Üniversitesi'ne yaptıkları ziyaret sırasında öğrencilerle buluşmuştu (Reuters)

Galler Prensi, Britanya tahtının nihai varisi olarak öne çıkan statüsü nedeniyle neredeyse tüm hayatını kamuoyunun gözü önünde geçirdi.

Kraliyet ailesi içinde böylesine önemli bir konuma sahip olan Prens William, dünyanın en tanınmış insanlarından biri.

Geleceğin kralının üniversite yıllarında gözlerden uzak kalabilmek için bir zamanlar sahte isim kullandığı bildirildi.

William, 2001'de İskoçya'daki St Andrews Üniversitesi'ne Sanat Tarihi öğrencisi olarak girdi. Daha sonra ana dalını coğrafyaya çevirdi.

Oradayken medya, Buckingham Sarayı'yla genç prensi rahat bırakmaları üzerine anlaşma yaptı, böylece prens çalışmalarına rahatsız edilmeden devam edebilecekti. Bir mezuna göre, öğrenciler kraliyet mensubuyla ilgili hikayeler sızdırmamaları, aksi takdirde uzaklaştırma cezası alabilecekleri konusunda uyarıldı.

The Mirror'a göre, William tanınmamak için fazladan özen gösterdi ve şaşırtıcı derecede normal bir sahte isim kullanmayı seçti: Steve.

Bu takma ismin sınıf arkadaşları ve hatta belki de 10 yıl sonra William'la evlenecek olan Kate Middleton tarafından da kullanıldığı bildirildi.

Bununla birlikte gazetenin daha önceki bir haberi, Kate'in William için çok daha arsız bir takma isim kullandığını ve söylentiye göre ona "Koca Willy" (Willy, İngiliz argosunda penis anlamına da geliyor -ed.n) adıyla seslendiğini öne sürdü.

William, Kate'le üniversiteye başladığı yıl, onu bir yardım defilesi için podyumda yürürken gördükten sonra tanışmıştı. Kate de St Andrews Üniversitesi'nde Sanat Tarihi öğrencisiydi.

Takma adlar kraliyet ailesi üyeleri arasında yaygın fakat bunlar çoğunlukla birbirlerine sevgiyle hitap ederken kullanılıyor.

Prens Harry, tartışmalı anı kitabı Spare'de (Yedek) William'la çocukken birbirlerine taktıkları lakapları açıklamıştı.

Sussex Dükü'nün ağabeyine taktığı lakap Willy'ken, William küçük kardeşine Harold diyordu.

Kral III. Charles ve Kraliçe Camilla'nın da birbirleri için çeşitli lakapları var. Onlarca yıl önce Charles'ın Camilla'ya Gladys lakabını taktığı, Camilla'nınsa yeni hükümdara Fred dediği bildiriliyor.

Yıllar içinde çiftin birbirlerine taktıkları diğer lakapların, "sevgilim" ve Urducada "aşkım" anlamına gelen "mehbooba" olduğu bildirildi



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe