Selena Gomez, Beyoncé konserinde güvenlik görevlisine bağırdı

Güvenlik görevlisinin, şarkıcının ekibinden mi yoksa mekan çalışanlarından mı olduğu bilinmiyor

AP
AP
TT

Selena Gomez, Beyoncé konserinde güvenlik görevlisine bağırdı

AP
AP

Selena Gomez, 26 Mayıs Cuma gecesi Beyoncé'nin Rönesans turnesinin Paris konserinde bir güvenlik görevlisine bağırırken görüldü.

30 yaşındaki şarkıcı viral videoda, yanında yürüyen bir güvenlik görevlisini azarlarken görülüyor.

Gomez'in öfkesinin nedeni henüz açıklanmadı.

Ancak bazı hayranları, hayranlar Gomez'e yaklaşmaya çalışırken, güvenlik görevlisinin aşırı hararetli davrandığından ve Gomez'in onun davranışlarını sorgulamış olabileceğinden şüpheleniyor.

Güvenlik görevlisinin, Gomez'in ekibinden mi yoksa mekan çalışanlarından mı olduğu bilinmiyor.

Viral videoyu kaydeden seyirci, The Independent'a Gomez'in "gülümsediğini ve etkinlikte hayranlarına gayet arkadaşça davrandığını" söyledi.

Beyoncé'nin Paris gösterisine Gomez'in yanı sıra Kylie Jenner da katıldı.

"Break My Soul" şarkısıyla bilinen sanatçının kızı Blue Ivy, gösteri sırasında "My Power" şarkısı için beklenmedik şekilde sahnede annesine katılarak sürpriz yaptı. Sonrasında da "Black Parade" şarkısı sırasında dansçı grubuna liderlik ederek, karmaşık ayak hareketleriyle dolu teknik koreografiyi sergiledi.

Gomez, bu ay güvenlik çalışanlarını fırçalayan tek ünlü değil.

Geçen hafta Taylor Swift, Philadelphia konserinde kalabalıkta bir olaya karışan hayranını savunmak için "Bad Blood" performansını bölmüştü.

Viral videoda Swift, başlangıçta hayranı için "O iyi" derken duyuluyor.

Daha sonra tekrar duraksamadan önce şarkıyı biraz daha söylüyor. Swift, iki kez daha bağırarak "Hiçbir şey yapmıyordu... hey, dur" diyor.

Martta Gomez, Hailey Bieber'la arasında geçtiği iddia edilen çekişme hakkındaki söylentiler dolaşmaya başladıktan sonraki ilk TikTok gönderisinde, hayranlarından "daha nazik olmalarını ve başkalarının ruh sağlığına dikkat etmelerini" istemişti.

Videonun herhangi bir açıklama metni olmamasına rağmen, Gomez söylentileri yorumlar kısmında yorumlamış ve "yüreğinin sızladığını" belirtmişti.



Hayranlar yeni The Walking Dead dizisini öve öve bitiremiyor: Muhteşem

Başroldeki Norman Reedus, karakterinin Avrupa'daki serüveninin The Walking Dead'e kıyasla bambaşka olacağını söylemişti (AMC)
Başroldeki Norman Reedus, karakterinin Avrupa'daki serüveninin The Walking Dead'e kıyasla bambaşka olacağını söylemişti (AMC)
TT

Hayranlar yeni The Walking Dead dizisini öve öve bitiremiyor: Muhteşem

Başroldeki Norman Reedus, karakterinin Avrupa'daki serüveninin The Walking Dead'e kıyasla bambaşka olacağını söylemişti (AMC)
Başroldeki Norman Reedus, karakterinin Avrupa'daki serüveninin The Walking Dead'e kıyasla bambaşka olacağını söylemişti (AMC)

The Walking Dead: Daryl Dixon hayranları, dizinin şimdiden serinin yıllardır gördüğü en iyi yapım olduğunu söylüyor.

The Walking Dead serisinin en yeni dizisinin henüz sadece iki bölümü yayımlandı. Ancak izleyiciler, Norman Reedus'ın başrolde olduğu spinoff'u öve öve bitiremiyor. 

Yeni diziyi The Walking Dead'in ilk sezonu ve Fear the Walking Dead'in 3. sezonu gibi zombi serisinin en sevilen bölümleriyle karşılaştıran hayranlar, spinoff'u "şaşırtıcı" ve "özel" olarak tanımladı.

Daryl Dixon, The Walking Dead'in sona erdiği 11. sezondaki olaylardan bir süre sonra geçiyor. Dizi, Marsilya'da kıyıya vuran Daryl'ın, mesih olduğuna inanılan bir çocuğu Kuzey Fransa'daki gizli bir yere götürme çabalarını merkeze alıyor.

Serinin hayranları Reddit'teki "Daryl'ın dizisi nasıl?" sorusuna yanıt verdi. 

Bir hayran, "Fear'ın üçüncü sezonundan bu yana evrenin geldiği en iyi nokta. Daryl Dixon'ın ikinci bölümü, özellikle The Walking Dead'in ilk sezonunu çok hatırlatıyor" ifadesini kullandı.

"Gerçekten çok iyi"

Bir diğer izleyici de şöyle yazdı:

Gerçekten çok seviyorum. Tamamen farklı bir havası ve hissi var. Gerçekten çok iyi.

Bir hayran "Muhteşem! The Walking Dead evrenine yeni bir soluk getiriyor" derken, dördüncü bir kişi de "The Walking Dead'in uzun zamandır yaptığı en iyi şey" yorumunda bulundu.

"The Walking Dead resmen dirilmiş olacak"

Serinin başka bir takipçisi de yeni diziyle ilgili şu ifadeleri kullandı:

Size şöyle söyleyeyim; The Walking Dead: Dead City orijinal dizinin en iyi sezonları kadar iyiydi. Yüksek kaliteli bir The Walking Dead sezonu gibi. Daryl Dixon dizisiyse bunun bir kademe üstüne çıkıyor. Eğer bu şekilde kalmayı başarırsa, The Walking Dead resmen dirilmiş olacak.

The Walking Dead: Daryl Dixon, ABD'de AMC ve AMC Plus kanallarında, Türkiye'deyse TV+'ta yayımlanıyor.

Independent Türkçe


Keith Richards rap müziğe ateş püskürdü: İnsanların bana bağırmasından hoşlanmıyorum

Keith Richards, 1962'den beri Rolling Stones'da çalıyor (Reuters)
Keith Richards, 1962'den beri Rolling Stones'da çalıyor (Reuters)
TT

Keith Richards rap müziğe ateş püskürdü: İnsanların bana bağırmasından hoşlanmıyorum

Keith Richards, 1962'den beri Rolling Stones'da çalıyor (Reuters)
Keith Richards, 1962'den beri Rolling Stones'da çalıyor (Reuters)

Keith Richards rap müziği eleştirerek "insanların ona bağırmasından" hoşlanmadığını açıkladı.

Rolling Stones'un 79 yaşındaki gitaristi pop müzik sahnesini de hedef alarak bu türü de "çöp" olarak tanımladı.

Richards bu yorumları Rolling Stones'un yeni albümü Hackney Diamonds'ın yayımlanmasından önce Telegraph'a verdiği röportaj sırasında yaptı.

Müzisyen, blues, caz ve klasik dahil çok çeşitli müzik türlerini dinlediğini ancak pop müzik listelerini reddettiğini belirtti.

Richards, "Pop müzikten şikayet etmeye başlamak istemiyorum" dedi. 

Her zaman çöptü. Demek istediğim, zaten amacı da bu. Olabildiğince ucuz ve kolay hale getiriyorlar ve bu nedenle kulağa hep aynı geliyor; içinde çok az duygu var.

Richards şöyle devam etti: 

Enstrüman çalan kişilerin müziğini dinlemeyi seviyorum. Yani, eskiden asansörlerde duyduğunuz ve artık alışılagelmiş olan plastik sentezli müziği dinlemekten hoşlanmıyorum.

Richards ardından öfkesini rap müziğe yöneltti ve ekledi: 

İnsanların bana bağırarak bunun müzik, yani rap olduğunu söylemesinden gerçekten hoşlanmıyorum. Buna evimden çıkmadan da yeterince maruz kalabiliyorum.

 

Richards, grup arkadaşları 80 yaşındaki Mick Jagger ve 76 yaşındaki Ronnie Wood'la birlikte önceki haftalarda Hackney'de düzenledikleri basın toplantısında Hackney Diamonds'ın yakında piyasaya çıkacağını duyurmuştu.

Etkinlikte Rolling Stones, 2021'de hayatını kaybeden davulcuları Charlie Watts'ı saygıyla anmıştı.

Richards, "Charlie gittiğinden beri her şey farklı, o 4.'müzdü, artık yok. Elbette onu inanılmaz derecede özlüyoruz" dedi.

Ama Charlie Watts sayesinde, onun tavsiyesiyle grubun yedek davulcusu Steve Jordan'a sahibiz; Charlie eğer ona bir şey olursa, onun aradığımız kişi olduğunu söylemişti. Steve bizim bir arkadaşımızdı, ben de Steve'le çalışmıştım, bu yüzden doğal bir gelişmeydi. Charlie'nin onayı olmasaydı çok daha zor olurdu, biliyorsunuz.

Grubun 18 yıl sonra orijinal repertuardan oluşan ilk stüdyo albümü niteliğindeki kayıtta iki parçada Watts'ın davulları yer alıyor.

Basın toplantısına katılan hayranlar Stones'un yeni single'ı Angry'nin, Euphoria'nın oyuncusu Sydney Sweeney'nin oynadığı müzik videosuna da ilk kez göz atma fırsatı buldu.

Albümde Lady Gaga, bas çalacağı söylenen Paul McCartney ve Stevie Wonder'ın da aralarında bulunduğu bir dizi tanınmış konuk sanatçının yer alacağı da doğrulandı.

Hackney Diamonds'ın 20 Ekim'de piyasaya sürülmesi planlanıyor.

Independent Türkçe


Z ve Y kuşakları kıyaslandı: Hastalık izni alıp konsere gitmeye iki kat daha yatkınlar

(Unsplash)
(Unsplash)
TT

Z ve Y kuşakları kıyaslandı: Hastalık izni alıp konsere gitmeye iki kat daha yatkınlar

(Unsplash)
(Unsplash)

Z kuşağının konsere gitmek için işten hastalık izni alma ihtimalinin Y kuşağından iki kat daha fazla olduğu yeni bir araştırmada ortaya kondu.

YouGov ve Viagogo'nun yürüttüğü araştırmada Birleşik Krallık (BK) genelinde 2 bin yetişkinle anket yapıldı.

Bu örneklem havuzunda Y kuşağının yüzde 8'i bir canlı performansa gitmek için hasta taklidi yapıp izin alabileceğini söylerken, Z kuşağının da yüzde 17'si aynı şeyi yapabileceğini belirtti.

Y kuşağı 1981'le 1996 arasında, Z kuşağı da 1997'yle 2012 arasında doğanları kapsıyor.

Araştırma, genç neslin kendinden öncekilere kıyasla müziğe daha fazla ilgi duyduğuna işaret ediyormuş gibi görünürken, Z kuşağı katılımcılarının yüzde 43'ü en sevdikleri sanatçının canlı performansında ön sırada yer alma şansı için 6 ay boyunca alkolü bırakabileceğini söyledi.

Bu oran, BK'de aynı şeyi yapacağını söyleyen yetişkinlerin genel ortalaması olan yüzde 28'den daha yüksekti.

Daha az şaşırtıcı olansa çalışmada, Z kuşağının canlı etkinliklerden sosyal medyada içerik paylaşma ihtimalinin Y kuşağından yüzde 10 daha yüksek çıkması.

Channel 4'un patronu Alex Mahon'un Z kuşağının işyerine "tartışma" ya da "bir fikre katılmama" yeteneğinden yoksun halde geldiğini söylemesinin ardından bu haber çıktı.

Sosyal medyayı suçlayan Mahon, 20 Eylül Çarşamba günü Cambridge'de düzenlenen Royal Television Society konferansında "Özellikle de pandemi sonrası dönemde kısa içerik biçimlerinin yoğunlaşmasıyla işyerine gelen gençlerin, Z kuşağının bir şeyleri tartışma becerisine sahip olmadığını görüyoruz" demişti.

Bir şeyleri tartışma becerisine sahip değiller, bir fikre katılmama becerisine sahip değiller.

Channel 4'un yaptırdığı bir araştırma, Britanya toplumunun televizyon canlı yayını yerine günde ortalama 5 saat video izlediğini göstermişti.

Bu araştırmaya göre kısa video biçimi (genellikle yaklaşık bir dakika veya daha kısa içerikler), 16 ile 34 yaş arasındakilerin izlediği içeriğin yüzde 45'ini oluştururken, daha yaşlıların izlediği şeylerin yüzde 25'ini oluşturuyor.

Dijital ilerlemenin hızlı yaşandığı bir dönemde doğan Z kuşağı, teknoloji meraklısı bir kuşak sayılıyor.

2018 Ağustos'ta Bloomberg'ün Birleşmiş Milletler verilerine dayanarak hazırladığı bir raporda, Y kuşağının yakın gelecekte sayıca Z kuşağının gerisinde kalabileceği bulunmuştu.

Independent Türkçe


Gişe canavarı filmin devamının neden gelmediğini senaristi açıkladı

Filmde Pitt ve Jolie'nin yanı sıra Adam Brody ve Vince Vaughn da rol almıştı (20th Century Studios)
Filmde Pitt ve Jolie'nin yanı sıra Adam Brody ve Vince Vaughn da rol almıştı (20th Century Studios)
TT

Gişe canavarı filmin devamının neden gelmediğini senaristi açıkladı

Filmde Pitt ve Jolie'nin yanı sıra Adam Brody ve Vince Vaughn da rol almıştı (20th Century Studios)
Filmde Pitt ve Jolie'nin yanı sıra Adam Brody ve Vince Vaughn da rol almıştı (20th Century Studios)

Bay ve Bayan Smith'in (Mr. & Mrs. Smith) senaristi filmin neden devamının çekilmediğini açıkladı. 

Aksiyon-komedi filminde Brad Pitt ve Angelina Jolie, birbirinin mesleklerinden haberi olmayan evli suikastçıları canlandırıyordu. 

Yıldızların meşhur romantik ilişkileri, Bay ve Bayan Smith'in setinde başlamıştı.

Doug Liman'ın yönettiği film, gişede çok başarılı olmuştu. 2005 yapımı Bay ve Bayan Smith, 110 milyon dolarlık bütçesiyle 487,3 milyon dolar kazanarak gişede yılın en çok hasılat yapan 7. filmi olmuştu.

Filmin senarist, Simon Kinberg, JoBlo'ya verdiği röportajda Bay ve Bayan Smith'in devam filminin neden hiç gerçekleşmediğini açıkladı:

İlk filmin gücü bir aşk hikayesi olması; bilirsiniz, birbirlerine yeniden aşık oluyorlar ya da ilk kez gerçek bir şekilde aşık oluyorlar. Ve bir aşk hikayesi anlatmak, bir aşk hikayesini serileştirmek çok zordur. Çünkü ikinci filmde ne yaparsanız yapın, elbette ortak ve casus olabilirler ve birbirleriyle didişebilirler ama aslında aşık olan iki insanın hikayesini anlatamazsınız.

Dizisi geliyor

Bay ve Bayan Smith'in devam filmi çekilmemiş olsa da yeni bir seri başlatmayı başardı. Prime Video, bir süredir filmi diziye uyarlamakla ilgileniyordu. Defalarca ertelenmesine rağmen dizinin 2024'ün sonlarına doğru prömiyer yapması bekleniyor.

Dizinin başrol oyuncusu olması için Phoebe Waller-Bridge'le anlaşılmıştı ancak aktris projeden ayrıldı. Bay ve Bayan Smith'in yeniden çevriminde Donald Glover ve Maya Erskine suikastçı çifti canlandıracak.

Independent Türkçe


Doktorunuz sizi dinlemezse ne yapmalısınız?

Uzmanlar doktora bir arkadaşınız veya aile üyeniz ile birlikte gitmenizi tavsiye ediyor (Reuters-Arşiv)
Uzmanlar doktora bir arkadaşınız veya aile üyeniz ile birlikte gitmenizi tavsiye ediyor (Reuters-Arşiv)
TT

Doktorunuz sizi dinlemezse ne yapmalısınız?

Uzmanlar doktora bir arkadaşınız veya aile üyeniz ile birlikte gitmenizi tavsiye ediyor (Reuters-Arşiv)
Uzmanlar doktora bir arkadaşınız veya aile üyeniz ile birlikte gitmenizi tavsiye ediyor (Reuters-Arşiv)

Liz Helms, 30 yıl önce çenesinde yaşadığı şiddetli ağrıyı anlatırken, doktorunun kendisine nasıl baktığını hala hatırlıyor.

Anlattığına göre, doktoruna yüz hareketlerinin sınırlı olduğunu ve sık sık kas spazmları yaşadığını ve sanki kendisine tekrar tekrar yıldırım çarpıyormuş gibi hissettiğini söyledi.

Helms, “Doktorun yüz ifadelerini görebiliyordum. Ya söylediklerimi dinlemiyordu ya da bana inanmıyordu. Bu tür kişiler hayvanlara, insanlara davrandıklarından daha iyi davranıyor olabilir” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Time dergisinden aktardığı habere göre, temporomandibular eklem rahatsızlığı (çenedeki eklemlerin fonksiyon bozukluğu) olan Helms, bir buçuk yılını doğru tedaviyi arayarak geçirdi.

Çektiği acılar, onlarca yıl süren hasta savunuculuğu kariyerine ilham kaynağı oldu ve internet üzerinde sağlık hizmetlerinden memnun olmayan insanlara yardım eden ‘Hasta Haklarım’ı kurdu.

Helms, “Bir şeyler yapmaya karar verdim, çünkü bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olmadığımı biliyordum” dedi.

Hastalar ve doktorlar arasındaki iletişim zorlukları yeni değil. Ancak bazı uzmanlar, hastalarını dinlemeyen ve onların endişelerini görmezden gelen doktorlar hakkında giderek daha fazla şikayet duyduklarını söylüyor.

Nashville’deki ICU Kurtarma Merkezi’nin Davranış Sağlığı Direktörü James Jackson konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“Bu üslup, özellikle ‘sağlığınız iyi, bu ilacı alın, bir ay sonra tekrar gelin’ gibi ifadeler tekrarlayıcı hale geldi. Hastaların endişelerini göz ardı etmek sadece sinir bozucu değil. Bu aynı zamanda, teşhislerin atlanmasına ve tedavinin gecikmesine yol açabilir.”

Doktorunuzun sizi dinlemediğinden şikayet ediyorsanız, uzmanlar şu stratejileri kullanmanızı öneriyor;

1- Doktorla görüşmeden önce iyi hazırlanın

Dr. Ann Maria Hester, Time dergisine verdiği demeçte şunları söyledi;

“Belirtilerinizi doktorunuza nasıl tanımlayacağınız konusunda hazırlanın. Sorunu fark ettiğinizde ne yapıyordunuz?  Her bir semptomun ne kadar sürdüğünü ve sorunu daha iyi veya daha kötü hale getiren faktörleri birleştirmeyi hedefleyin. Yaşadığınız acıyı 1’den 10’a kadar bir ölçekte derecelendirmeye hazır olun. Ne kadar kısa ve net olursanız, söylediklerinizin doktorunuz tarafından dikkate alınma şansı o kadar artar.”

2- Zayıflığınızı gösterin

James Jackson ise, “Eğer doktorunuza tepki gösterirseniz muhtemelen hiçbir yere varamazsınız. Bunun yerine, doğal gelmese bile savunmasız tarafınızı göstermeyi hedefleyin. Sessiz kalmak ya da semptomları küçümsemek yerine, onları samimi bir şekilde tanımlayın. Hastalar, yaşadıkları zorlukların büyüklüğü konusunda savunmasız olduklarında ve bunun hakkında gerçek bir dürüstlükle konuştuklarında, bu genellikle normalde elde edeceklerinden daha iyi sonuçlara yol açar” dedi.

3- Net sorular sorun

Hester, doktorunuzla iyi iletişim kuramıyorsanız, net yanıt gerektiren sorular sorarak konuşmayı yönlendirmeniz gerektiğine dikkat çekti.

Hester’e göre, ‘Karşılaştığım soruna ne sebep olmuş olabilir?’, ‘Teşhisimin spesifik adı nedir?’, ‘Hastalık tamamen tedavi edilebilir mi, yoksa onunla yaşamam mı gerekiyor?’ ve ‘Hangi durumlarda acilen hastaneye gitmeliyim’ gibi açık bir yanıt gerektiren sorular sormak gerekiyor.

Bir şeyi anlamadıysanız sormaktan çekinmemek gerektiğini dile getiren Hester, “Bunu daha basit bir şekilde açıklayabilir misiniz?’ veya ‘Bana bu konuda daha fazla ayrıntı verebilir misiniz?’ diye sorun” dedi.

4- Doktora yalnız gitmeyin

Uzmanların tavsiyesine göre, doktora nasıl hissettiğinizi veya ne sorduğunuzu daha iyi anlatabilecek bir arkadaşınız veya aile üyeniz ile birlikte gidebilirsiniz.

Eğer bunlardan biri müsait değilse, hemşire gibi bir profesyonelden yardım almayı düşünebilirsiniz.

5- Başka bir doktor bulun

İki veya üç ziyaretten sonra doktorunuzla herhangi bir ilerleme kaydedemiyorsanız, muhtemelen yeni bir doktor aramaya başlamanın zamanı gelmiştir.

Hester, “Sağladığı hizmetten memnun olmadığınızı doktorunuza veya sağlık sigortası şirketine anlatabilirsiniz. Ancak durum ciddiyse, örneğin doktorun size yanlış ilaç yazması durumunda, belki de sorumlu tıbbi makama şikayette bulunmalısınız” diye ekledi.


Kara Şövalye serisinde Leonardo DiCaprio'nun kötü adam olması düşünülmüş

Kara Şövalye Yükseliyor'da Christian Bale, Batman ve Tom Hardy de Bane rolünde (Warner Bros.)
Kara Şövalye Yükseliyor'da Christian Bale, Batman ve Tom Hardy de Bane rolünde (Warner Bros.)
TT

Kara Şövalye serisinde Leonardo DiCaprio'nun kötü adam olması düşünülmüş

Kara Şövalye Yükseliyor'da Christian Bale, Batman ve Tom Hardy de Bane rolünde (Warner Bros.)
Kara Şövalye Yükseliyor'da Christian Bale, Batman ve Tom Hardy de Bane rolünde (Warner Bros.)

Christopher Nolan'ın Kara Şövalye üçlemesinin senaristlerinden biri, bir stüdyo patronunun Leonardo DiCaprio'yu kilit bir rolde oynatmak istediğini açıkladı.

Nolan'la birlikte üç Batman uyarlamasını yazan David S. Goyer, Happy Sad Confused adlı podcast'e verdiği yeni röportajda 2008 yapımı Kara Şövalye'de (The Dark Knight) Heath Ledger'ın kötü karakteri Joker'in başarısının, son film olan Kara Şövalye Yükseliyor'un (The Dark Knight Rises) önerilmesine zemin hazırladığını açıkladı.

Goyer'a göre Kara Şövalye'nin galasında Warner Bros film stüdyosunun başkanı, Nolan'a Riddler diye bilinen bulmacalara düşkün kötü karakter rolünü üçüncü filmde DiCaprio'ya vermesini önermişti.

Riddler'ı daha önce 1995 yapımı Batman Daima'da (Batman Forever) Jim Carrey canlandırırken, bundan sonra da 2022 yapımı The Batman'de Paul Dano bu karaktere hayat verecekti.

Öte yandan bu önerinin hemen geri çevrildiğini söyleyen Goyer, hangi kötü karakterlerin ortaya çıkacağını filmin temasının belirleyeceğini ve bunun tersinin sözkonusu olmadığını açıkladı.

Goyer, "Önümüzde bütün bu öneriler vardı" diye anlattı.

Kara Şövalye'nin [galasında] Warner Bros Başkanı'nın 'Riddler'ı almalısın. Leo [DiCaprio], Riddler olmalı' dediğini hatırlıyorum. Bizim çalışma şeklimiz bu değil; ondan bir şey almak değil.

DiCaprio, Kara Şövalye'nin gösterime girmesinden kısa süre sonra yine de Nolan'la çalışacak ve 2010'da Warner Bros yapımı gerilim filmi Başlangıç'ta (Inception) başrolü oynayacaktı.

Öte yandan Kara Şövalye Yükseliyor'da Tom Hardy kötü karakter Bane rolünü üstlenirken, Marion Cotillard da bir düşmanı canlandıracaktı.

Goyer röportajda Kara Şövalye üçlemesinde Bruce Wayne/Batman rolünü neredeyse Jake Gyllenhaal'un üstleneceğini de açıkladı. Bu rol nihayetinde Christian Bale'a verildi.

Goyer, "Her türlü şey hakkında konuşurduk" dedi.

Deneme çekimi yapılan birkaç kişi vardı ve ben Gyllenhaal'dan yanaydım. Yani Gyllenhaal harika, Christian Bale harika, kim bilebilir ki?

Senariste göre Gyllenhaal'un rolün seçmelerine baştan aşağı Batman kostümüyle katıldığı görüntüler var.

Önceden Goyer, stüdyo yöneticilerinin Ledger'ın Joker'inin geçmişini açıklayacak sahneleri Kara Şövalye'ye ekletmeye çalıştığını paylaşmıştı.

Goyer, Warner Bros'taki patronların karakterle ilgili bağlam eksikliği konusunda "endişelendiğini" ve başlangıçta bu fikre karşı çıktığını ama daha sonra ikna olduklarını iddia etmişti.

Independent Türkçe


Netflix'in interaktif romantik komedisi sınıfta kaldı

Senaryosunu Josann McGibbon'ın kaleme aldığı film, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 5 puan alabildi (Netflix)
Senaryosunu Josann McGibbon'ın kaleme aldığı film, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 5 puan alabildi (Netflix)
TT

Netflix'in interaktif romantik komedisi sınıfta kaldı

Senaryosunu Josann McGibbon'ın kaleme aldığı film, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 5 puan alabildi (Netflix)
Senaryosunu Josann McGibbon'ın kaleme aldığı film, IMDb kullanıcılarından 10 üzerinden 5 puan alabildi (Netflix)

Netflix, Black Mirror: Bandersnatch'le izleyicinin kendi hikayesini yarattığı ilk interaktif yapımına imza atmıştı. Onu platformun ilk interaktif romantik komedisi Aşkı Seç (Choose Love) takip etti.

İzleyicilerin kahramanın talibini seçmesine ve aşk hikayesine dahil olmasına izin veren filmin bu uygulaması heyecan verici görünse de Aşkı Seç, ne eleştirmenleri ne de seyircileri tatmin edebildi.

Stuart McDonald yönetmen koltuğunda oturduğu Aşkı Seç'in başrollerinde Laura Marano, Avan Jogia, Scott Michael Foster ve Jordi Webber yer alıyor. Filmin farklı seçenekleriyle ilerleyen izleyiciler, ana karakterler adına verdikleri kararlarla onların bu aşk hikâyesinde hangi yollardan geçeceğini belirliyor. 

Netflix, filmin konusunu kısaca şöyle özetliyor:

İstikrarlı erkek arkadaşı. Elinden kaçırdığı eski sevgilisi. Etkileyici rock yıldızı. Cami hangisini seçecek? Bu interaktif romantik komedide Cami'nin aşk hayatı sizin elinizde.

Eleştirmenlere göre film, en azından birinin izleyicinin ilgisini çekmesini umarak üç belirsiz karakter profili sunuyor. Bu da karakter gelişimini imkansız kılıyor. 

Film, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden yalnızca 38 puan alabildi. 

Variety'den Courtney Howard, filmle ilgili şu ifadeleri kullandı:

Bu yolculukların her birinin farkında olmadan ortaya çıkardığı şey, kadın kahramanımıza, erkeklerle ilişkilerinin dışında kim olduğunu keşfetme lütfu bir yana iç gözlem için bile nadiren fırsat verildiği.

Guardian'daki eleştirideyse şu ifadelere yer verildi:

Aşkı Seç, özgünlük niyetine rağmen, nihayetinde algoritmik içeriğin bir başka kötü sonucu gibi hissettiriyor.

New York Times'dan Claire Shaffer da filmi beğenmeyenlerden:

Aşkı Seç rahatlatıcı bir romantik komediden çok, algoritma destekli medya akışının kaçınılmaz sonucunu andırıyor: Her biri önceden belirlenmiş farklı bir klişeye yol açan bir dizi kopuk, sığ etkileşim.

GQ'dan Patrick Sproull ise, filmi meşhur video oyununa benzetti:

Bu biraz The Sims oynarken akla gelebilecek en sıkıcı seçeneklere erişiminizin olması gibi bir şey.

Independent Türkçe


80 bin imza da yetmedi: Netflix'in sevilen dizisi resmen sona erdi

2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)
2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)
TT

80 bin imza da yetmedi: Netflix'in sevilen dizisi resmen sona erdi

2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)
2017'den 2019'a kadar yayımlanan dizinin Rotten Tomatoes puanı 100 üzerinden 97 (Netflix)

Yedi (Seven), Dövüş Kulübü (Fight Club), Zodiac ve Sosyal Ağ (The Social Network) gibi başyapıtlara imza atmış David Fincher'ın, 1995 tarihli gerçek suç kitabı Mindhunter'ın uyarlaması üzerinde çalıştığı haberi hayranları arasında büyük heyecan yaratmıştı.

Eski FBI ajanı John E. Douglas'ın kaleme aldığı kitap, gerçek hayattaki suçlu profili uzmanlarının hayatlarını inceliyordu. 

Netflix'te yayımlanan dizi, hayranların beklediğine değdi ve çok beğenildi. Bunun tek sebebi Fincher'ın karanlık, yavaş ilerleyen hikaye anlatımı değildi. FBI ajanları rolünde Jonathan Groff ve Holt McCallany'yle seri katil Ed Kemper'ı canlandırırken sessiz ama ürkütücü bir performans sergileyen Cameron Britton gibi yıldız oyuncular da yardımcı oldu. 

Hatta Britton, Ed Kemper'ı o kadar iyi canlandırdı ki performansı kendisine Emmy adaylığı kazandırdı.

İkinci sezon merak uyandıran bir finalle sona erdi. Üçüncü sezon kargaşayı devam ettirecek gibi görünüyordu ancak hiçbir zaman gerçekleşmedi. 

Her röportajda Mindhunter soruldu

2020'nin başlarında oyuncuların sözleşmelerinin feshedildiği duyuruldu. Netflix, TV Line'a şu açıklamayı yaptı:

David, ilk Netflix filmi Mank'ı yönetmeye ve Love, Death and Robots'un ikinci sezonunun yapımcılığını üstlenmeye odaklandı. İleride Mindhunter'ı yeniden ele alabilir ama bu arada kendisi yeni iş arayışındayken oyuncuları başka işlerden alıkoymanın adil olmadığını düşündü.

Bu haber dizinin hayranlarında hayal kırıklığı yarattı. Yılın ilerleyen zamanlarında Vulture'a röportaj veren Fincher'a Mindhunter'ın bitip bitmediği soruldu. Yönetmen, "Muhtemelen" yanıtını verdi.

İzleyici kitlesine göre pahalı bir diziydi. 'Mank'ı bitir ve bakarız' diye konuştuk ama dürüst olmak gerekirse ikinci sezonda yaptığımdan daha azına yapabileceğimizi sanmıyorum.

Birkaç ay sonra, Variety'ye verdiği röportajda Fincher'a tekrar Mindhunter hakkında soru soruldu. Amerikalı yönetmen, "Devam etmenin mantıklı olup olmadığını bilmiyorum" diyerek ekledi:

Pahalı bir diziydi. Çok tutkulu bir izleyici kitlesi vardı ama hiçbir zaman maliyeti haklı çıkaracak rakamlara ulaşamadık.

Fransız Le Journal du Dimanche gazetesine verdiği röportajda Fincher'a bir kez daha Mindhunter'ın durumu soruldu. 61 yaşındaki yönetmen, "İlk iki sezonla çok gurur duyuyorum" diyerek ekledi:

Ancak bu çok pahalı bir dizi ve Netflix'in gözünde üçüncü sezon için böyle bir yatırımı haklı çıkaracak kadar izleyici çekemedik. Diziyi yayına sokmak için risk aldılar, Mank'i istediğim gibi yapmamı sağladılar ve The Killer'la yeni yollara girmeme izin verdiler. Cesaret sahibi insanlarla çalışabilmek büyük bir lütuf.

Dizinin hayranları Mindhunter'ın devam etmesi için pek çok imza kampanyası düzenledi. Bunlardan sonuncusu 80 binin üzerinde imza aldı. Üstelik dilekçede Netflix'e yürekten bir yakarış da vardı ama yine de sonuca ulaşamadı:

Lütfen inanın, ilk sezonda olduğu gibi 2. Sezonda da rakamlar tutmasa bile, biz hala burada sadakatle bekliyor ve daha fazlası için haykırıyoruz. Bu nedenle sizden önceliklerinizi yeniden gözden geçirmenizi ve 3. Sezonu bir an önce çekmek için zaman ayırmanızı rica ediyoruz; eğer bu mümkün değilse ve/veya ayarlanamıyorsa, lütfen 3. Sezon için başka bir yönetmen düşünün. Fincher kadar kaliteli olmasa da dışarıda çok yetenekli yönetmenler var.

Hayranlar, ikinci sezon finalinden üç yıl sonra bile, Fincher'ın dümende olmadığı bir diziyi kabullenmeye hazır olacak kadar kendilerini hikayeye adamış durumda. Yine de yetkililerin açıklamaları göz önünde bulundurulduğunda Mindhunter geri dönmeyecek gibi görünüyor.  

Independent Türkçe


İklim gelecekte göçün önemli bir faktörü olacak mı?

Çevre aktivistleri iklim değişikliğinin tehlikelerini hatırlatmak için Seul’de toplandı (EPA)
Çevre aktivistleri iklim değişikliğinin tehlikelerini hatırlatmak için Seul’de toplandı (EPA)
TT

İklim gelecekte göçün önemli bir faktörü olacak mı?

Çevre aktivistleri iklim değişikliğinin tehlikelerini hatırlatmak için Seul’de toplandı (EPA)
Çevre aktivistleri iklim değişikliğinin tehlikelerini hatırlatmak için Seul’de toplandı (EPA)

Şu anda dünya genelinde nüfusun yerinden edilmesinin ardındaki faktörlerden birinin iklim değişikliği olduğu kesin bir şekilde biliniyor. Ancak uzmanlara göre, bu durum nadir olarak tek başına göç hareketlerini açıklıyor hatta bazı durumlarda bunların durdurulmasına katkıda bile bulunuyor.

Şarku’l Avsat’ın Fransız haber ajansı AFP’den aktardığına göre bu, cuma günü Paris banliyösünde ‘Göç Çakışmaları Enstitüsü’ (Institut Convergences Migrations) örgütü tarafından toplanan bir dizi Fransız ve uluslararası uzman arasında fikir birliği ile vurgulandı.

Bu konuyla ilgili düzenlenen bilimsel günde uzmanlar, Dünya Bankası gibi bazı kuruluşların iklim değişikliğinin sonuçlarının 2050 yılına kadar 200 milyondan fazla insanı göç etmeye iteceği konusunda uyarıda bulunan endişe verici tahminlerini reddetti.

Bu konu ve geleceğe dair görüş ayrılıkları bulunuyor.

Göç uzmanı ve Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli üyesi François Gemenne, “İklim göçü sistematik olarak geleceğin bir olgusu olarak sunuluyor. Bu, iklim felaketleri veya iklim değişikliğinin yavaş başlayan sonuçları nedeniyle halihazırda milyonlarca insanın yerinden edilmiş olduğu gerçeğini gölgeliyor” ifadelerini kullandı.

Yerinden edilmiş bu kişilerin çoğunun, fakir ülkeleri terk edip Batılı ülkelere göç etmediğini, bunun yerine çoğunlukla kendi ülkeleri içinde yerlerinden edildiğini belirtti.  

Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi (IDMC) 31 Aralık 2022 itibarıyla 60 milyon ‘ülke içinde yerinden edilmiş kişi’ olduğunu tespit etti. Doğal felaketler nedeniyle 32,6 milyon kişi yerinden edilirken, bunların dörtte biri Pakistan’daki sel nedeniyle, bir milyondan fazlası da Somali’deki kuraklık nedeniyle oldu.

Paris’teki Siyasal Bilimler Enstitüsü’ndeki çevre jeopolitiği profesörüne göre bu rakamlar, ‘doğal afetler nedeniyle ülke içinde yerinden edilenlerin sayısının, çatışmalar veya şiddet eylemleri nedeniyle ülke içinde yerinden edilenlerin sayısını aştığını’ gösteriyor.

Ancak dünya çapındaki göç hareketlerinde iklim faktörünü izole etmenin zor olduğuna inanan François Gemenne, “Çevre, göç etme kararını etkiliyor ve göçü tetikleyen çeşitli faktörlerle birleşiyor” dedi.

sdf
İstanbul dışındaki Terkos Barajı’nda yağış miktarı azalıncaki durum (Reuters)

Gemenne “Sahel ülkelerindeki ailelerin yüzde 70’inin tarımla geçiniyor, bunun büyük ölçüde yağış veya sıcaklıktaki değişikliklere bağlı olduğu göz önüne alındığında, çevresel bozulmanın ailelerin kaynakları üzerinde doğrudan etkisi olduğu kesin bir şekilde ortaya çıkıyor. Bu durumlarda göçün ekonomik ve iklimsel etkenleri aşağı yukarı aynı oluyor” dedi. 

İtalya’nın Lampedusa adasına yakın zamanda gelen insanlar arasında ‘iklim göçmenlerinin’ olabileceğine dikkat çekti.

İklim mültecisi mi?

İsviçre Neuchâtel Üniversitesi’nden coğrafyacı Etienne Piguet, Avrupa’ya ‘iklim göçmeni akışı olmayacağını’ öne sürdü. Göçmenlerin çoğunluğunun ülke içinde veya güney ülkeleri arasında yerinden edildiğini belirtti.

Bu durum, güney ülkelerinin ‘iklim mültecisi’ statüsünün oluşturulmasını desteklememe konusunda Batı’nın tutumuna katılmasını sağladı. İklim mültecisi, birkaç yıl önce önerilen bir kavramdı ancak uluslararası düzeyde kapsam dışı bırakıldı zira sığınma durumu siyasi zulümle bağlantılı olmaya devam ediyor.

Collège de France Enstitüsü’nde göç çalışmalarını denetleyen demograf François İran, günümüzde göçün iklim değişikliğine uyum sağlamanın bir biçimi olduğunu ve karışık sonuçlar verdiğini söyledi.

Uzman “Bir ülkeyi kuraklık vurursa bireylerin kaynakları azalır, bu da göç olasılığını kısıtlar” dedi.

Ekonomist Katrin Millock, ‘en yoksul ülkelerde artan sıcaklıkların uluslararası göçü azaltma eğiliminde olduğunu’ ve göç olgusuyla ilgilenen insanları kendi ülkeleri içinde göç etmeye ittiğini belirtti.

Uzman, göç ile iklim değişikliği arasındaki nedensel ilişki konusunda şu anda bilimsel bir fikir birliğinin bulunmadığını kabul etti.

Piguet’e göre iklim mültecisi statüsüyle ilgili tartışmayı yanıltıcı hale getiren şey de bu oldu. Söz konusu durumu bu olgunun ardındaki birçok neden ışığında açıklarken, iklim yavaş yavaş çatışma ve yoksullukla iç içe geçtiğini belirtti. ‘Hayatta kalmak için mülteci’ fikrini öne sürmenin daha etkili olacağını belirtti.


Morfin verilen yaşlı hasta, bir yabancının evindeki yatağa bırakıldı

Joyce Wright, hastane personelinin hatası sonucu Skegness'teki bir yabancının evine götürülüp bu kişinin yatağına bırakıldı (BBC)
Joyce Wright, hastane personelinin hatası sonucu Skegness'teki bir yabancının evine götürülüp bu kişinin yatağına bırakıldı (BBC)
TT

Morfin verilen yaşlı hasta, bir yabancının evindeki yatağa bırakıldı

Joyce Wright, hastane personelinin hatası sonucu Skegness'teki bir yabancının evine götürülüp bu kişinin yatağına bırakıldı (BBC)
Joyce Wright, hastane personelinin hatası sonucu Skegness'teki bir yabancının evine götürülüp bu kişinin yatağına bırakıldı (BBC)

Hastaneden morfin verilerek taburcu edilen yaşlı bir kadın, ambulans personeli tarafından yanlışlıkla bir yabancının evine götürülerek yatağında uyumaya bırakıldı.

Bir yerden düştükten sonra Birleşik Krallık'taki (BK) Lincolnshire'a bağlı Boston'daki bir hastanede yatan 83 yaşındaki Joyce Wright yanlışlıkla Sleaford'da yer alan, yaşadığı yerden yaklaşık 65 km uzaktaki başka bir hastanın evine ambulansla götürüldü.

Personel anahtar kutusunu kullanıp eve girdikten sonra Wright bir yabancının yatağına taşınırken, hastane personeli yapılan hatayı ertesi sabahki nöbet devri sırasında fark etti.

United Lincolnshire NHS (BK Ulusal Sağlık Servisi) Tröstü Hastaneleri ve East Midlands Ambulans Servisi (EMAS) soruşturma başlatarak Wright ve ailesinden "içten ve samimi özürler" dilediklerini açıkladı.

Wright'ın oğlu Andy, olayı "kesinlikle şoke edici" diye nitelendiriyor.

Hastanın oğlu, "Karanlıktı ve annem ağrı kesici, yani morfin etkisindeydi ve tabii ki bu yüzden olanlar hakkında kafası biraz karışıktı" diyor.

Annem o sırada [nerede olduğunu] pek fark etmemişti ve elbette epey uykuluydu.

Andy kendisine, yan odada yatan ve taburcu edilmesi gereken hasta yerine annesinin bu mülke götürüldüğünün söylendiğini ifade ediyor.

Personel, hatasını ertesi sabaha kadar fark etmedi (BBC)
Personel, hatasını ertesi sabaha kadar fark etmedi (BBC)

O yatak başkasınındı, huzurevi gibi bir yer değil bu. Bunun yaşandığını düşünmek kesinlikle şoke edici.

Andy haberi aldığında "çok ama çok sinirlendiğini" ve çok daha kötü sonuçlar yaşanabileceğinden korktuğunu da sözlerine ekliyor.

Artık hastaneye geri dönen Wright'ın, düşmesinin ardından iyileşmeye devam ederken "keyfinin yerinde" olduğu söyleniyor.

Oğlu kapsamlı bir soruşturma yapılması çağrısında bulunurken, hemşireleri ya da ambulans personelini suçlamadığını ama olayın, "herkesin maruz kaldığı baskıların sonucu" yaşandığını düşündüğünü sözlerine ekliyor.

United Lincolnshire NHS Tröstü Hastaneleri ve East Midlands Ambulans Servisi tarafından yapılan açıklamada "Her iki hasta ve aileleriyle görüşerek içten ve samimi özürlerimizi sunduk" diye belirtildi.

Wright, düşme sonucu oluşan yaralanmalar nedeniyle Pilgrim Hastanesi'nde tedavi görüyordu (Geograph)
Wright, düşme sonucu oluşan yaralanmalar nedeniyle Pilgrim Hastanesi'nde tedavi görüyordu (Geograph)

Bu olay, sunmak istediğimiz bakım standardının açıkça altında kalıyor. Böyle bir olayın bir daha tekrarlanmamasını sağlamak adına bir inceleme yürütülüyor.

Sleaford ve North Hykeham'ın Muhafazakar Milletvekili Caroline Johnson, NHS Tröstü'ne bağlı hastaneye ve ambulans servisine dilekçe yazarak "acil soruşturma" çağrısında bulunduğunu söylüyor.

Johnson, "Wright'ın yanlışlıkla başka bir hastanın mülkündeki bilmediği bir yere taburcu edilmesi ve muhtemelen rahatsızlıkları için gereken tedaviden yoksun bırakılması özellikle endişe verici" diyor.

Bu durum, tröstün bilinci yerinde olmayan veya güçsüz durumdaki hastaların doğru tedaviyi almasını nasıl sağladığına dair daha geniş çapta bir hasta güvenliği sorusunu ortaya çıkarıyor. Hastalara kimliklerini gösteren bileklikler takılmalı ve hastaların uygun bakım ve tedaviyi almasını sağlamak için personel bu bileklikleri rutin olarak kontrol etmeli.

Independent Türkçe