Afrika'da ölüm kalım savaşı: Yaşlı manda, aslanları kurnazlıkla yendi

"Mesafelerini korudular ama pes etmediler"

Yaban hayatında mandalarla aslanlar sık sık karşı karşıya geliyor (Facebook/Latestsightingskruger)
Yaban hayatında mandalarla aslanlar sık sık karşı karşıya geliyor (Facebook/Latestsightingskruger)
TT

Afrika'da ölüm kalım savaşı: Yaşlı manda, aslanları kurnazlıkla yendi

Yaban hayatında mandalarla aslanlar sık sık karşı karşıya geliyor (Facebook/Latestsightingskruger)
Yaban hayatında mandalarla aslanlar sık sık karşı karşıya geliyor (Facebook/Latestsightingskruger)

Güney Afrika'daki Kruger Ulusal Parkı'nda yalnız manda, aslan sürüsüyle mücadele etti. Manda, aslanları kurnaz hareketiyle yendi. Parktaki Fil Yürüyüşü İnzivası adlı konaklama mekanının müdürü Antoni Britz, geçen hafta meydana gelen karşılaşmayı görüntüledi.

Britz, yaban hayatından haberler paylaşan Latest Sightings'e o anları anlattı. Mandanın su içmek için timsahlarla dolu nehre yaklaştığını söyleyen Britz, aslanların yaşlı hayvanı takip ettiğini söyledi. Ancak sığır, Vurhami Sürüsü diye bilinen aslanları görünce onlara doğru hücum etti.

Müdür Britz, sürünün avlanmada deneyimsiz genç üyeleri olduğunu ve mandanın onları biraz gerdiğini söyledi:

Mesafelerini korudular ama pes etmediler.

Manda bunun ardından aslanlardan kurtulma umuduyla timsahlarla dolu nehre girdi. Britz bundan sonrasını şöyle anlattı:

Aslanların bu noktada ne yapacaklarına dair kafaları karıştı. Çelişkiye düştüler. Manda, timsah istilasındaki suda öylece durursa hayatta kalamayacağını anladı. Nehrin diğer tarafına geçti.

Yenilgiyi kabullenen aslanlarsa su içmeye başladı. Britz, "Belki de aslanlar, sadece biraz yemek için timsah istilasındaki suyu geçecek kadar cesur değildi" dedi.

Afrika mandası diye de bilinen bu hayvanların uzunluğu 1,7-3,4 metre arasında değişiyor. Mandaların ağırlığı 400-900 kilogram arasında oluyor. 

 

Independent Türkçe, Latest Sightings, Hindustan Times



Russell Crowe, Amazon Prime'daki gizli cevhere dikkat çekti

Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)
Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)
TT

Russell Crowe, Amazon Prime'daki gizli cevhere dikkat çekti

Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)
Robin Hood, dünya prömiyerini 2010 Cannes Film Festivali'nde, Birleşik Krallık ve İrlanda'daki gösterimleriyle aynı gün yapmıştı (Universal Pictures)

Amazon Prime Video'da tam 26 filmi gösterimde olan Russell Crowe, hayranlarını Robin Hood'un yönetmen kurgusunu izlemeye çağırdı.

2010'da gösterime giren Robin Hood, Crowe ve yönetmen Ridley Scott'ın 2000 yapımı Gladyatör'den (Gladiator) bu yana gerçekleştirdiği 5. işbirliği. 

Film, Robin Hood'un yolsuzluğa ve kraliyete karşı verdiği mücadeleyi anlatan ikonik figüre daha karanlık ve cesur bir bakış açısı getirse de gösterime girdiğinde büyük bir başarı elde edemedi.

Crowe, eski adı Twitter olan X'te kısa süre önce paylaştığı gönderide, aralarında Robin Hood'un da bulunduğu 26 filminin Prime Video'da yer almasını kutladı.

Avustralyalı aktör "Her biri için bir kalp" diye başladığı paylaşımında şaşkınlığını da gizleyemedi: 

26 film mi?!!

Oscarlı oyuncu tweet'inde tecrübeli sinemacı Scott'ın yönetmen kurgusunu öne çıkararak şöyle dedi:

Gerçekten sevdiğim şey: Robin Hood'un yönetmen kurgusu. Sinemada gösterilenden yaklaşık 17 dakika daha uzun ama bu çok önemli bir 17 dakika. Tüm filme başka bir netlik, mizah ve duygusal derinlik katıyor.

Robin Hood ne eleştirel ne de ticari bir başarı elde edebilmişti. 

Film dünya çapında 321,7 milyon dolar hasılat elde etti ancak 2010'da TheWrap tarafından hazırlanan bir haber bütçesinin 200 milyon dolar civarına çıktığını ortaya koydu. Bu da filmin vizyonda kaldığı süre boyunca bütçesiyle başabaş bir performans sergileyemediği anlamına geliyordu. 

Film, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da sinema yazarlarının yorumlarına göre 100 üzerinden 44 paun alabildi. Bu puan hayal kırıklığı yaratırken filmin izleyici skoru da 100 üzerinden 58'de kaldı.

Robin Hood'da Russell Crowe'a Cate Blanchett, Max von Sydow, Oscar Isaac ve William Hurt gibi yıldız isimler eşlik etmişti.

Gladyatör'le En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ına uzanan 59 yaşındaki Crowe, Robin Hood'un çekimleri sırasında geçirdiği set kazasında bacaklarının kırıldığını yıllar sonra öğrendiğini açıklamıştı.

Independent Türkçe, ScreenRant, Deadline


Ödüllü dizinin yıldızı, Bruce Springsteen'i oynamaya aday isimler arasında "birinci tercih"

(AFP)
(AFP)
TT

Ödüllü dizinin yıldızı, Bruce Springsteen'i oynamaya aday isimler arasında "birinci tercih"

(AFP)
(AFP)

Bruce Springsteen hakkında yakında çıkacak biyografik filmde başrolü üstlenmeye aday oyuncular arasında Jeremy Allen White'ın favori isim olduğu bildiriliyor. 

The Bear'in 33 yaşındaki yıldızı, Warren Zanes'in 2023 tarihli Deliver Me From Nowhere: The Making of Bruce Springsteen's Nebraska (Beni Hiçbir Yerden Kurtar: Bruce Springsteen'in Nebraska'sının Yapımı) adlı kitabının film uyarlaması için düşünülüyor.

Deadline'da yer alan habere göre, bağımsız film stüdyosu A24 de filmin yapımcılığını üstlenmek için görüşmeler yürütüyor.

Springsteen'in 1982'de çıkan Nebraska albümü, Springsteen'in diskografisindeki daha karanlık ve daha içe dönük eserlerden.

The Boss (Patron) lakaplı müzisyen bu albümü, New Jersey'deki yatak odasında 4 bantlı bir kasete kaydetmiş ve bundan birkaç yıl sonra E Street Band'le ticari açıdan en başarılı albümleri Born in the U.S.A. çıkmıştı.

Film, Netflix'te nüfuz sahibi olduğu film müdürlüğü görevinden ayrıldıktan sonraki ilk büyük film projesini üstlenen yapımcı Scott Stuber tarafından geliştiriliyor.

Önceki aylarda White, FX dizisi The Bear'de canlandırdığı Carmen "Carmy" Berzatto karakteriyle Komedi Dizilerinde En İyi Erkek Oyuncu dalında Emmy ödülünü evine götürmüştü.

74 yaşındaki Springsteen'in, uzun süredir menajerliğini yapan Jon Landau'yla birlikte yeni film projesinde yer aldığı bildiriliyor.

Dün daha önceki saatlerdeyse şarkıcı-şarkı yazarının, prestijli Ivors Akademi ödülünü alan ilk uluslararası şarkı yazarı olarak tarihe geçeceği duyurulmuştu.

Birleşik Krallık'taki söz yazarları ve bestecilerin meslek birliği olan Akademi'nin daha önce bu onura layık gördüğü isimler arasında Sör Elton John, Kate Bush ve Joan Armatrading'in yanı sıra Genesis'in solisti Peter Gabriel, Beatles'ın yıldızı Sör Paul McCartney ve The Police'in, ödülü 2023'te alan eski solisti Sting de var.

74 yaşındaki ABD'li şarkıcı-şarkı yazarı, Akademi'nin 80 yıllık tarihinde bu en yüksek onura layık görülen 27. kişi olacak. Bu vesileyle 23 Mayıs'ta Londra'daki Grosvenor Malikanesi'nde bir takdim töreni düzenlenecek.

Sanatçı, "Ivors Akademi tarafından tanınan ilk uluslararası şarkı yazarı olmaktan gurur duyuyorum" demişti.

Bu ödül, şarkı yazarlığımı takdir etmenin yanı sıra son 50 yıldır beni ve çalışmalarımı destekleyen hayranlarımla dostlarıma bir övgü niteliği taşıyor. Tüm bu ülke bana her adımda hoş karşılandığımı hissettirdi ve bunun için her zaman derin bir minnet duyacağım.

52 yıldır sahne alan müzisyen, sağlık sorunları nedeniyle 2023 dünya turnesini ertelemek zorunda kaldıktan sonra geçen hafta sahnelere geri dönmüştü. The River'la tanınan müzisyen peptik ülser hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü için geçen yıl eylülde E Street Band'in ABD Turnesi'ndeki bazı konserler iptal edilmişti.

 Independent Türkçe


Birleşik Krallık'taki bir bakımevinde demans hastalarına robot evcil hayvanlar verildi

Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)
Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)
TT

Birleşik Krallık'taki bir bakımevinde demans hastalarına robot evcil hayvanlar verildi

Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)
Bakımevi sakinlerine, demans hastalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen bir programın parçası olarak robotik evcil hayvanlar verildi (Belvedere Bakımevi'nden edinildi)

Demans tedavisinde dikkat çekici bir stratejinin parçası olarak bakımevi sakinlerine rahatlık ve arkadaşlık sağlaması adına robotik evcil hayvanlar veriliyor.

Birleşik Krallık'taki Lancashire bölgesindeki Colne kentinde bulunan Belvedere Bakımevi, sakinlerinin "amaç duygusu" kazanmalarını sağlamak ve onlara kendi tüylü arkadaşlarını vermek için sahte yavru köpek ve kediler kullanıyor.

Bu hayvanlardan bakımevinin her yerinde yararlanılıyor ancak özellikle bakımevi grubunun demans bakım stratejisinin bir parçası olarak demans hastası sakinlere yardımcı olmak için kullanılıyor.

Personel, bir vakada ileri derecede demans hastası kadının sahte evcil hayvanların durumuna yardımcı olması sayesinde düşme riskinin neredeyse tamamen ortadan kalktığını söyledi.

Yönetici Gillian Towers, "Arkadaşlık, dostluk ve bir amaç duygusu gibi kanıtlanmış birçok faydası var" dedi.

Özellikle demans hastası sakinlerde ajitasyon ve sıkıntılı davranışları azaltıyorlar. İleri derecede demans hastası bir hanımefendi endişelendiğinde sık sık düşüyordu. Ancak ona bir köpek verdikten sonra düşme riski neredeyse tamamen ortadan kalktı. Demansı ilerlemiş olduğu için köpeğin gerçek olduğunu düşünüyordu, bu da ona bir amaç duygusu verdi.

Bakımevinde halihazırda mırlayan, miyavlayan kediler ve konuşulduğunda havlayan köpekler de dahil 5 evcil hayvan bulunuyor.

Towers, birçok sakinin evlerinde eskiden evcil hayvanlar beslediğini ve robotik olanlarla rahatladıklarını da sözlerine ekledi.

"Bazı sakinlerimiz evcil hayvan beslemiyor ve bu sorun değil ancak diğerleri onları seviyor" dedi.

Sakinlerimiz onlara isim veriyor. Bir sakinimiz kendi köpeğini özlediği için robot köpeğini her yere yanında götürüyor. Mutlu anılar canlanıyor.

Plymouth Üniversitesi'ndeki araştırmacıların bakımevlerinde robotik evcil hayvanların kullanımına ilişkin yaptıkları çalışmada, evcil hayvan verilen sakinlerin depresyon ve anksiyetesinde azalma gibi olumlu etkiler gösterdiği tespit edilmişti.

Araştırmayı yöneten Dr. Hannah Bradwell şunları söylemişti:

Sonuçlarımız, uygun fiyatlı robot evcil hayvanların, yaşlı yetişkin bakımevi sakinleri için önemli iyilik hali etkileri yaratabileceğini ve bakıcının yükünü azaltarak personel için muhtemelen daha fazla olumlu etki yaratabileceğini gösteriyor.  Görüşmeler ve günlük serbest metin gözlemleri; robotların sakinleştirici olduğunu, kaygıyı ve ajitasyonu azalttığını, ruh halini iyileştirdiğini, sakinleri rahatlattığını ve güvence sağladığını gösterdi.

 Independent Türkçe


Dünyanın en büyük yılanı keşfedildikten birkaç hafta sonra ölü bulundu

Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)
Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)
TT

Dünyanın en büyük yılanı keşfedildikten birkaç hafta sonra ölü bulundu

Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)
Kuzey yeşil anakonda (Bryan Fry)

Dünyanın en büyük yılanı keşfedildikten sadece birkaç hafta sonra Brezilya Amazon Yağmur Ormanları'nda ölü bulundu.

Bilim insanlarından oluşan bir ekip, National Geographic'in Disney+ dizisi Pole to Pole with Will Smith'in çekimleri sırasında daha önce belgelenmemiş dev anakonda türünü Amazon'da keşfetmişti.

Ana Julia adı verilen devasa sürüngen, 5 hafta önce Brezilya'nın güneyindeki Mato Grosso do Sul eyaletinin kırsal bölgesi Bonito'daki Formoso Nehri'nde bulunmuştu.

Yaklaşık 8 metre boyundaki kuzey yeşil anakonda yaklaşık 200 kilogram ağırlığında ve bir insanınkiyle aynı büyüklükte bir kafaya sahipti.

Yılanın vurulmuş olabileceğini iddia eden haberler çıksa da Ana Julia'nın keşfedilmesine katkı sağlayan Hollandalı bir araştırmacı ölüm nedeninin hâlâ araştırıldığını vurguluyor.

Profesör Freek Vonk haberi Instagram'da paylaşarak şöyle dedi:

Birlikte yüzdüğüm kudretli büyük yeşil anakondanın bu hafta sonu nehirde ölü bulunduğunu, kalbimde muazzam bir acıyla size bildirmek istiyorum.

Profesör, "Demir gibi güçlü, hayatta kalmayı başarmış, onlarca yıldır Bonito'nun etrafında yüzen bir hayvan" diye ekledi.

Bildiğimiz kadarıyla son derece sağlıklıydı ve halen hayatının en verimli dönemindeydi ve gelecek yıllarda soyundan gelen pek çok canlıya bakabilirdi. Etrafta bu türden, bu kadar büyük dev yılanlar pek yüzmediğinden biyoçeşitliliğe (ve özellikle bu türe) vurulan darbe de muazzam boyutta.

Profesör Vonk önceden yılanın vurularak öldürüldüğüne dair haberler duyduğunu söylese de daha sonra yetkililerin henüz bu yönde bir kanıt bulamadığını açıkladı.

Bilim insanı, "Ölüm nedeni, olası tüm seçenekler göz önüne alınarak hâlâ araştırılıyor. Yani doğal yolla ölmüş olması da mümkün" dedi.

Queensland Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Bryan Fry keşif yapıldığı zaman "Bu muhteşem canlıların boyutları inanılmazdı. Karşılaştığımız bir dişi anakonda şaşırtıcı bir şekilde 6,3 metre uzunluğundaydı" diye belirtmişti.

Waorani halkından bölgede 7,5 metreden uzun ve yaklaşık 500 kilogram ağırlığında başka anakondalar olduğuna dair anekdot raporları var.

Diversity adlı bilimsel dergide anlatılan yeni tür, daha önce bilinen güney yeşil anakondadan yaklaşık 10 milyon yıl önce ayrılmış ve genetik olarak ondan yüzde 5,5 oranında farklılaşmış.

Independent Türkçe


Ünlü oyuncu, tek bir şartla Marvel filminde oynayacağını söyledi

Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)
Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)
TT

Ünlü oyuncu, tek bir şartla Marvel filminde oynayacağını söyledi

Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)
Rose Glass'ın yönettiği 2024 yapımı Love Lies Bleeding, hayalinin peşinde Vegas'a giden hırslı vücut geliştirmeci Jackie ve ona aşık olan münzevi spor salonu müdürü Lou'nun hikayesini anlatıyor (A24)

Kristen Stewart gişe rekorları kıran yapımların yanı sıra bağımsız filmlerde de rol alıyor. Ancak 33 yaşındaki aktrisin bir kırmızı çizgisi var.

Stewart, bir sineamacının adını verdi ve o teklif etmediği sürece "muhtemelen asla" bir Marvel filminde rol almayacağını açıkladı.

Yeni filmi Love Lies Bleeding'le adından söz ettiren yıldız, konuk olduğu Not Skinny But Not Fat adlı podcast'in son bölümünde bir süper kahraman filmi yapmanın "kulağa tam bir kabus gibi geldiğini" söyledi.

Sunucu Amanda Hirsch, Stewart'a kendisini Örümcek Adam (Spider-Man) çizgi romanındaki Mary Jane "MJ" Watson'ı oynarken hayal edebildiğini söylediğinde oyuncu, "Büyük filmleri seviyorum çünkü ben içindeyken insanların onları izlemesini seviyorum" yanıtını verdi.

Ancak Stewart şunu da ekledi: 

Sistemin değişmesi gerekecek. Tek bir kişiye o kadar çok para dökmeniz ve o kadar çok güvenmeniz gerekir ki... Ve bu gerçekleşmez. Bu yüzden de sonuçta ortaya çıkan şey algoritmik, tuhaf bir deneyim oluyor ve bu deneyim hakkında kişisel olarak hiçbir şey hissedemiyorsunuz.

"O isterse oynarım"

Sözlerine "Ama belki de dünya değişir" diye devam eden Stewart, Barbie'nin yönetmeni Greta Gerwig'in kendisinden bir Marvel filminde rol almasını istemesi halinde kabul edeceğini söyledi. 

Bunu yaparım.

Oscar adayı aktris, Robert Pattinson'ın Edward Cullen'ı ve Taylor Lautner'ın Jacob Black'i canlandırdığı Alacakaranlık (Twilight) serisinde Bella Swan'ı oynayarak büyük başarı yakalamıştı. Hasılat rekorları kıran serinin başrolünde olduğu için Stewart büyük filmlere yabancı değil.

Aynı zamanda büyük bir Barbie hayranı olan Stewart, Hirsch'e verdiği röportajın ilerleyen bölümlerinde, bu ay gerçekleşen Oscar töreninde Ryan Gosling'in I'm Just Ken performansını izlerken "duygulandığını" da itiraf etti.

2021 yapımı Spencer'da Prenses Diana'yı canlandıran Stewart, "Ken performansını izlerken nedense hem ağlıyor hem de gülüyordum" dedi. 

Greta'nın o performansını izlemesini seyretmek beni çok duygulandırdı. 'Bu çok fazla' dedim.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, TheWrap


"Harry Potter çocuklar için mi?" tartışmasına serinin bir oyuncusu daha katıldı

(Instagram/@jessiecave)
(Instagram/@jessiecave)
TT

"Harry Potter çocuklar için mi?" tartışmasına serinin bir oyuncusu daha katıldı

(Instagram/@jessiecave)
(Instagram/@jessiecave)

Harry Potter yıldızlarından biri, Miriam Margolyes'in serinin yetişkin hayranlarının "büyümesi" gerektiği yönündeki sözlerine karşılık verdi. 

Film serisinde Profesör Pomona Sprout'u canlandıran 82 yaşındaki oyuncu, yakın zamanda verdiği iki röportajda, 24 yıllık film serisinin yetişkin hayranları için endişelendiğini çünkü "şimdiye kadar bunu aşmış olmaları gerektiğini" söylemişti.

Serinin 6., 7. ve 8. filmlerinde Ron Weasley'nin aşık olduğu Lavender Brown'ı canlandıran Jessie Cave, hafta sonu Paris'te düzenlenen Enter The Wizard World etkinliğinde açıklamaları "korkunç" diye nitelendirdi.

Oyuncu ve YouTuber, bir hayranın Margolyes'in yorumlarıyla ilgili sorusuna yanıt olarak bunun "utanç verici" olduğunu söyledi ve komedyenin sözlerinin ciddiye alınmasını beklemediğini umduğunu belirtti. 

Cave, "Açıkçası bu korkunç bir şey" dedi.

Onun bunu söylemesinden gerçekten hoşlanmadım. Harry Potter'ın başardığı şey gerçekten inanılmaz.

"Yaş almış ve hâlâ bağlarını koruyan bir hayran kitlesi yarattı. Bu, genç nesillere aktarıldı ve işte bu çok harika bir şey" diye ekledi.

Muhtemelen bunu anlamıyor ya da anlayamıyor. Bırakın öyle kalsın. Bence bu durum çok sıradışı.

Panelin bir parçası olarak filmlerde öğrenci Seamus Finnigan'ı canlandıran Devon Murray'le birlikte otururken Cave'in verdiği bu yanıt Potterhead'ler (Harry Potter hayranları çn.) tarafından alkışlarla karşılandı.

Etkinliğe katılan diğer yıldızlar arasında Ron Weasley'i canlandıran Rupert Grint ve Neville Longbottom'a hayat veren Matthew Lewis de vardı.

Önceki haftalarda Margolyes'in yorumları, yetişkin Harry Potter hayranlarının coşkusunu açıkça hor görerek tartışmaları artırmıştı. 

Margolyes, Yeni Zelanda'nın 1News kanalına verdiği röportajda, "25 yıl önceydi ve bence çocuklar içindi" demişti.

Cameo [kişiselleştirilmiş video mesajları] yapıyorum ve çiftler Harry Potter temalı bir düğün yapacaklarını söylüyor. Ben de 'Tanrım, gerdek gecesi nasıl olacak?' diye düşünüyorum.  Bunu tahmin edemiyorum bile. Harry Potter harika bir şey, ona minnettarım. Ama artık bitti. Benim düşüncem bu.

Call the Midwife'ın oyuncusu daha sonra ABC News Australia'ya verdiği röportajda, gençlerin ergenlik çağını atlattıktan sonra "Bunu unutup başka şeylere yönelme zamanının geldiğini" söylemişti. 

Margolyes, "Eğer ergenliğe girdiyseniz, o zaman bunu unutmanın zamanı gelmiştir. Bilirsiniz, başka şeylere yönelin" demişti.

Ben bunun sadece çocuklar için olduğunu düşünüyorum. Sonra hayatına devam etme zamanı.

 Independent Türkçe


Anne Hathaway neden alkolü bıraktığını açıkladı

AP
AP
TT

Anne Hathaway neden alkolü bıraktığını açıkladı

AP
AP

Anne Hathaway yakın zamanda Vanity Fair'e verdiği röportajda içkiyi neden bıraktığını samimiyetle anlattı.

Bazıları akşam yemeğinde bir şişe şarabı bölüşerek ya da brunch'ta bir mimosa içerek hayatları boyunca ara sıra içmeye devam edebilirken, 41 yaşındaki Hollywood yıldızı alkolü derhal defetmesi gerektiğini biliyordu.

Nisan 2024 kapak sayısı için yayın organıyla söyleşi yapan Hathaway, alkole düşkünlük kendisine hiçbir zaman uymadığından içkiyi yaşam tarzından tamamen çıkardığını açıkladı.

Oyuncu "İçten içe bunun bana göre olmadığını biliyordum" diye itiraf etti.

Ve 'Ama hiç mi?' demek zorunda kalmak çok aşırı geldi. Ama hiç. Bir şeye alerjiniz varsa ya da bir şeye karşı anafilaktik reaksiyon gösteriyorsanız, bunu reddetmezsiniz. Ben de bunu reddetmeyi bıraktım.

Şeytan Marka Giyer'in (Devil Wears Prada) başrol oyuncusu motivasyonu bunun yanı sıra annelikte bulmuş. Hathaway içkiyi kısa sürece önce bıraktığını ilk itiraf ettiğinde yeni keşfettiği alkolsüz yaşantısının ana faktörü olarak üç yaşındaki oğlunu göstermişti. Daha ulaşılabilir ve daha çok farkındalık sahibi bir ebeveyn olmak istemiş ve alkol almamak buna katkı sağlamıştı.

Bununla birlikte Acemi Prenses'le (The Princess Diaries) tanınan oyuncu, kendi yönteminin başkalarında işe yaramayabileceğinin de farkında. Aktris, Vanity Fair'e "Bu herkesin kendisinin yürümesi gereken bir yol" dedi.

Hathaway "Benim kişisel deneyimim her şeyin daha iyi olduğu yönünde. Benim için bu, içine gömüldüğüm bir yakıttı. Ve ben bir şeylerin içine gömülmeyi sevmem" diye devam etti.

İnandığım şey şu; herkes bir-iki içki içecek ve herkes iki içkiye ulaştığında, siz iki içki içmiş gibi hissedeceksiniz ama akşamdan kalmışlık yaşamayacaksınız.

Hathaway sağlıklı bir zihin ve beden arayışında, kendisini gereksiz stresten kurtaran keskin kararlar alıyor.

Oyuncu şöyle dedi:

Yaşam tarzımla ilgili pek çok tercihimi zihin sağlığımı desteklemeye yönelik alıyorum. Beni tükettiğini ya da sarmallara neden olabileceğini bildiğim şeylere katılmayı bıraktım. Hatta kendimle ilişkimi internet üzerinden kurmuyorum.

Fakat Hathaway'in kendisiyle olumlu, kendinden emin ve özgüvenli bir ilişkisi var. Kariyerinin başlarında kendisine seksapelinin olmadığı söylense de bu hiçbir zaman aklına yatmamış.

Aktris "'Ben Akrep burcuyum. Cumartesi gecesi nasıl olduğumu biliyorum' diye düşünüyordum" diye belirtti.

Donatella Versace de onun cüretkar bir güzelliğe sahip aurasını fark edebilmiş. Tasarımcı, Hathaway için "Gücü ve güzelliği gerçekten dikkatimi çekti... Ama ona gerçek gücünü veren şey nezaketi ve şefkati" dedi.

 Independent Türkçe


Ünlü rapçiye açılan cinsel saldırı davasında Prens Harry'nin de adı geçiyor

Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)
Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)
TT

Ünlü rapçiye açılan cinsel saldırı davasında Prens Harry'nin de adı geçiyor

Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)
Prens Harry'nin adı davada rapçinin ünlü bir arkadaşı olarak geçiyor (AP/Reuters)

Sean "Diddy" Combs'un seks ticareti ve cinsel saldırıyla suçlandığı 30 milyon dolarlık davada Sussex Dükü'nün adı geçiyor.

Yasal tebligata göre uzun bir liste cinsel saldırı iddiasıyla karşı karşıya olan Combs'un "ünlü sporcular, siyasi figürler, sanatçılar, müzisyenler ve Britanya Kraliyet'inden Prens Harry gibi uluslararası çapta ileri gelen ünlülerle" kurduğu VIP ilişkileri aracılığıyla konuklarını kötü şöhretli partilerine çektiği söyleniyor. 

Geçen ay müzik yapımcısı Rodney Jones'un açtığı 73 sayfalık dava dosyasında, milyarder seri bir şekilde cinsel saldırıda bulunmakla suçlanıyor.

Prens Harry'nin herhangi bir kabahat işlediğine dair bir ima bulunmuyor ve adı belgelerde Combs'un tanınmış ünlü arkadaşlarına örnek olarak sadece bir kez geçiyor.

2007'de Wembley Stadyumu'nda Diana için düzenlenen konserde Combs ve Kanye West sahne aldıktan sonra hem Harry hem de kardeşi Prens William bu müzisyenlerle birlikte görüntülenmişti.

Jones açtığı davada, Combs'u kendisine cinsel saldırıda bulunmakla suçlamasının yanı sıra şarkıcının seks işçileri ve reşit olmayan kızların katıldığı partiler düzenlediğini iddia ediyor.

Ayrıca, Combs'un kendisini seks işçileri temin etmeye zorladığını ve onlarla cinsel ilişkiye girmesi için baskı yaptığını iddia ediyor. 54 yaşındaki medya kralı "tamamen kurgu" diye nitelendirdiği bu iddiaları reddetti.

Aynı zamanda Combs hakkında üç kadın daha dava açarken, pazartesi günü rapçinin Miami ve Los Angeles'taki iki mülkü devam eden soruşturmanın bir parçası olarak federal ajanlar tarafından arandı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı'ndan şöyle açıklama yapıldı:

New York İç Güvenlik Soruşturmaları (HSI); Los Angeles HSI, Miami HSI ve yerel kolluk kuvvetleri ortaklarımızın yardımıyla soruşturmanın parçası olarak operasyonlar gerçekleştirdi.

Geçen kasımda Combs, eski sevgilisi R&B şarkıcısı Cassie tarafından dava edilmişti. Cassie, Combs'un 10 yıl boyunca tecavüz ettiğini, saldırdığını ve kendisini uyuşturucuya alıştırdığını iddia etmişti.

Kolluk kuvvetleri, rapçi Sean "Diddy" Combs'a ait mülkün girişinde duruyor (AP)
Kolluk kuvvetleri, rapçi Sean "Diddy" Combs'a ait mülkün girişinde duruyor (AP)

Dava ertesi gün sonuçlanmış ancak bunun ardından bir sonraki ay Combs'un davacılara cinsel saldırıda bulunduğu ya da onlara karşı intikam pornosu kullandığı iddiasıyla üç dava daha açılmıştı. 

Combs, aralıkta yaptığı bir açıklamada, iddiaları "mide bulandırıcı" diye nitelendirmiş ve kendisini suçlayanların "hızlıca para kazanma peşinde" olduklarını söylemişti.

Combs, "Kesinlikle açık konuşayım: İddia edilen korkunç şeylerin hiçbirini yapmadım. Adım, ailem ve gerçekler için mücadele edeceğim" demişti.

P. Diddy ve Puff Daddy diye da bilinen Combs, 21. yüzyılın en etkili hip-hop yapımcılarından ve müzik şirketi yöneticilerinden biri. Rapçi daha önce Usher, Notorious BIG ve Mary J. Blige gibi sanatçılarla çalışmıştı.

 Independent Türkçe


Paris Hilton: "Umarım çocuklarım benim kadar sosyal medya bağımlısı olmaz"

AP
AP
TT

Paris Hilton: "Umarım çocuklarım benim kadar sosyal medya bağımlısı olmaz"

AP
AP

Paris Hilton çocuklarının sosyal medya bağımlılığından kaçınabileceğini umuyor.

Realite yıldızı, Propper Daley'nin 25 Mart'ta Los Angeles'ta düzenlediği Mantıksız Konuşma Günü (A Day of Unreasonable Conversation) etkinliğinde bu endişelerini dile getirdi. Hilton, ABD Kamu Sağlığı Hizmetleri Birimi Başkanı Dr. Vivek Murthy'yle birlikte "Yalnız Acı Çekmek" paneline katıldı.

Paneldeki tartışmalar sırasında iki çocuk annesi 43 yaşındaki Hilton, çocuklarının sosyal medyayı merkezine alan bir ortamın aksine "nazik bir dünyada büyümesini" istediğini itiraf etti.

Hilton "Çocuklarımın sadece çok sevildiklerini ve görüldüklerini hissetmesini, dünyaya pozitiflik getiren yeni nesiller olmasını ve büyük kalplere ve büyük bir sevgiye sahip olmasını istiyorum" dedi.

Ona göre sosyal medya bu değerlerin tam tersini besliyor.

Hilton şöyle devam etti:

Ayrıca sürekli telefonlarının başında olmadıkları, sosyal medyanın dışında bir dünyada yaşamalarını isterim. Yani ben bunun çocuklardan çok şey götürdüğünü düşünüyorum. Çocuklar artık dışarı çıkıp çok fazla oyun oynamıyor çünkü herkes telefonlarıyla çok meşgul.

Pırıltılı Hayatlar'ın (Bling Ring) yıldızı düşüncelerini bir itirafla bitirdi. Hilton "Umarım çocuklarım benim kadar sosyal medya bağımlısı olmaz" dedi.

Hilton onların çevrimiçi arayüzlerle daha az içli dışlı olmasını istemesine rağmen çocukluklarından küçük anları Instagram'da paylaşmaya fazlasıyla istekli.

Her şeyin pembe olduğu "Sliving" ("slaying" [harika] ve "living" [hayatın tadını çıkarmak] kelimelerinin birleşiminden oluşan, Hilton'ın icat ettiği bir sözcük -çn.) temalı doğum günü partisindeki aile fotoğraflarından, 14 aylık oğlu Phoenix'le evde geçirdiği anlara kadar Hilton 26,4 milyon takipçisine annelik hayatından kesitler sunuyor. 4 aylık kızı London'ı çoğunlukla halkın gözünden uzak tutuyor.

Hilton ve eşi Carter Reum, her iki çocuklarını da 2023'te taşıyıcı anne aracılığıyla dünyaya getirdi. Phoenix ocakta, London ise kasımda doğdu.

Paris Hilton internette sık sık Phoenix'le konuştuğu videolar yayımlıyor. Sosyetik yıldız 2024 Super Bowl için Phoenix'in San Francisco 49ers sweatshirt'ü giymiş halde sandalyesinde oturduğu ve turuncu bir dolgu futbol topu tuttuğu iç ısıtan bir video paylaşmıştı.

Hilton, "İlk Super Bowl'una hazır mısın?" diye sorunca Phoenix'in yüzü heyecanla aydınlanıyor.

Futbolu seviyor musun?

Independent Türkçe


Türk müziği Avrupa'yı ve Mozart'ı nasıl tesiri altına aldı?

Türk müziği Avrupa'yı ve Mozart'ı nasıl tesiri altına aldı?
TT

Türk müziği Avrupa'yı ve Mozart'ı nasıl tesiri altına aldı?

Türk müziği Avrupa'yı ve Mozart'ı nasıl tesiri altına aldı?

Osmanlı Devleti, müziğe hayran ve aşina Türk devletlerinden birisiydi.

Arap, Fars, Rum, Ermeni ve Yahudi müziklerine bir potada eriterek eşine az rastlanır bir müzik zevki inşa etmişti. 

Padişah sofralarındaki ayş u tarabın vazgeçilmezi olduğu gibi müzik, ordunun da mütemmim cüzi idi.

Bu vesileyle Avrupalılar daha çok bizim ordu müziği olarak tercih ettiğimiz mehteran müziklerinden etkilenmişti. 

Bunun sebebi; Avrupalılar, Türk müziğini iki şekilde duyma imkânı bulmuştu:

Ya Yeniçeriler kapılarına dayandığında yahut elçileri kabul için padişahın/sadrazamın huzuruna çıktığında.

Bu sebeple Avrupalılar, yüksek bir zevke sahip olan asıl Türk müziğinden mahrum olsalar da duydukları da onlar için ilham verici olacaktı.

Mehteran kültürü, elbette yalnızca Osmanlı'nın icat ettiği bir kültür değildi. Selçuklulardan tutun da eski Türk devletlerine varıncaya dek "Tuğ takımı" ismiyle bu kültür Türk adetlerinin vazgeçilmez bir unsuruydu.

Kendilerini Hacı Bektaş-i Veli'ye intisap etmiş kişiler olarak tanımlayan Yeniçeri Mehteranı; zurna, zil, boru, nakkare, çevgen gibi zamanla sayısı artan enstrüman kullanmışlardı. Bölüğün başında Mehter Ağa unvanıyla bir yeniçeri bulunur ve müziğin icrasını yönetirdi. 

Avrupalılar bu cümbüşle en mücessem biçimiyle İkinci Viyana Seferimizle tanış oldular.

Dile kolay, 3 bin 250 kişilik bir mehteran takımı Viyana önünde Avrupalılara günlerce süren bir çeşit savaş konseri vermişti.

Bu müzik Avrupalılarda korku ve tiksinti oluşturması beklenirken aksi bir tesirle büyük bir hayranlık yaratmıştı.

Avrupalı gezginler bu hadiseden sonra Türk beldesine geldiklerinde onlar için en efsunlu birince merak konusu "harem" olmuşsa bunu ardından Türk müziği izleyecekti. 

Ünlü gezginlerden Baron de Tott Türk müziğini şu veciz ifadelerle anlatacaktı:

Türklerin sık sık başvurdukları en yaygın eğlence şekli musikidir. Savaş musikisi olarak çalınan şey muazzam davullara vurulan tokmaklar, canlı ve gevrek sesli nakkareler bunların yanında duyulan 'cırlak' sesli zurna ve trompetlerdir. Ortaya çıkan ise bütün tonların zorlandığı dehşetli bir havadır.

Maria Theresia
Maria Theresia

Kutsal Germen İmparatorluğunun başına Maria Theresia isimli bir kadının geçmesi Avrupa'daki Türk imajını da değiştirecekti.

Asırlardır savaşan iki devlet mücadeleyi bırakarak yakınlaşmış ve Avrupalılar oluk oluk Türk topraklarına akmıştı.

Türklerin hemen hemen her şeyi adeta kapış kapış Avusturyalılar tarafından benimsenip ülkelerine götürülüyordu. 

Türk kahvesi, kahvehanesi, kıyafetleri, yemekleri kısacası her şeyi Avrupalıların en büyük zevkleri haline gelmişti kısacık bir süre içerisinde.

Bu durum din adamları ve muhafazakâr aydınların şiddetle karşı çıktıkları bir şey olsa da engelleyemedikleri bir durumdu.

John Arbuthnot yazdığı "Balo, bir namus bekçisi" isimli şiirinde Batılıların Osmanlılaşma "ahlaksızlığını" şu dizelerle dile getirecekti:

Böyle peşinden bir Türk kuyruğu sürükleyerek 
Ve o elbiseyle iffeti silip bir tarafa iterek 
Ne diye bu muzip cübbe içerisinde görünürsün 
Aşk için öyle bir hava ve edayla giyinmişsin ki 
Sanki bir sultan kraliçe kesilecekmişsin gibi

Ve elbette Türk modasının kendisine yer bulduğu bir diğer şey de Avrupa müziği idi.

Elbette yalnızca müzik değil, tiyatroda da Türk etkisi yegâne konulardan birisiydi. 

Voltaire, "Zaire"
Voltaire, "Zaire"

Voltaire'nin yazdığı "Zaire" isimli eser Türk modasının Batı tiyatrosunu adeta esir almasına neden aldı.

Fontainebleau'nun yazdığı "Mustapha et Zeangir" isimli eserle Batılıların Hürrem Sultanın maceraları ile tanışmasını sağladı.

Denilebilir ki bu tiyatro oyunu "Muhteşem Yüzyıl" dizisinden daha büyük etki yaratmıştı.

Şehzade Mustafa; mağduriyeti ve duruşu ile Batı'da dürüstlüğün simgesine dönüşmüştü. Mustafa gibi dirayetli olmak Batılı zihinde bir ikon halini almıştı. 

Konu daha çok su kaldırır; ama burada duracak olursak şunu diyebiliriz:

Bir zamanlar Avrupalılar arasında Türk gibi giyinmek, Türk gibi kahve içmek ve hatta evini bir Türk gibi restore etmek bir üstünlük göstergesiydi.

Üstelik bu modayı özentilik sevdasıyla sıradan kişiler değil de Düvel-i Muazzamanın kralları ve dahi kraliçeleri başlatmıştı. 

Bu moda yüzyıllarca sürdü, birçok aydın bu tutuma karşı çıktı. Türkleşmeyi dinsizleşmekle bir tuttular ve ahlaki dezenformasyonun önüne geçmek adına ciddi çalışmalar hazırladılar.

Bütün çabalara rağmen bu efsun bozulamadı.

Bilhassa Haremin Batılı aristokratların zihninde yarattığı fantastik dünyanın gerçekle buluşması 300 yıldan fazla sürdü.

Mozart, Türk kültürü ile tanışması

Konumuza dönecek olursak; Mozart'ın Türk sanat müziği dinlemiş olduğu ve onun inceliklerine göre sayısız Türk temalı eser yazdığını falan düşünmemiz söz konusu değil.

Mozart
Mozart

O, "Alla Turca" olarak bilinen Türk modasından müzikleri dinleyerek hayalindeki Türklerin etkisiyle eserler vermişti.

Yoksa gerçek bir Türk ile tanışmış olması dahi şüphelidir. 

Yine de Mozart, Türk temalı eserleri şunlardı:

K.V.219. La Majör Keman Konçertosu ("Türk Konçertosu"-1775) 

K.V.331. La Majör Piyano Sonatı (Rondo Bölümü-"Alla Turca"-1778) 

K.334. Zaide Operası (Tamamlanmamış-1779-1780) 

K.V. 384. Saraydan Kız Kaçırma Operası (1782)

Elbette bu eserlerin tahlilini yapacak bir müzik bilgisi kudretine sahip değiliz; ama işin erbabı bazı kişilerin eserlere dair yorumlarına baktığımız zaman; Mozart'ın bu eserlerle Doğu'ya dair yüksek bir egzotizm arayışını temsil ettiği görüşünü dile getirdiklerini görüyoruz.

Osmanlı tarihinde ise yukarıda da belirtildiği gibi Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Şehzade Mustafa dönemine yoğun bir ilgi vardı.

Voltaire
Voltaire

Voltaire'nin gösterime koyduğu "Zaide" tiyatrosunun gişe başarısı hala yakalanabilmiş değil.

Mozart da bu heyecandan etkilenerek "Zaide Operasını" yazacak ve Türk tarihine de uzanan bir sahaya girecekti. 

Mozart'ın eserlerindeki belki de en önemli unsur Türk dostu olmasıdır.

O; Türk kültürüne, inancına ve kimliğine saygı duyarak eserlerini kaleme aldı.

Ülkesinin Türkler ile arası bozulunca bir daha Türkler hakkında kalem oynatmasa da dönemin konjonktürü dikkate alındığına gayet anlaşılır bir durum.

Eskiler, "Allah'ın kulu çokmuş, çok söylemesi günahmış" der, Mozart ve Türk müziği efsanesi kabaca böyleydi.

Mozart belki yalnız savaş müzikleri ile harmanlanan müzikleri değil de Türk musikisinin inceliklerini dinleyebilmiş olsa bambaşka eserler de meydana getirecekti.

 

Independent Türkçe