Ozon tabakası yok olsa, ne olur?

Ozon tabakası yok olsa, ne olur?
TT

Ozon tabakası yok olsa, ne olur?

Ozon tabakası yok olsa, ne olur?

Yeni bir araştırma, ozon tabakasının Dünya’nın yüzey ısısı için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ozon tabakası olmasaydı, gezegenimiz 3,5 Kelvin (-269 derece) daha soğuk olurdu.

Şarku’l Avsat’ın arXiv dergisinden aktardığı habere göre, yansıyan güneş ışığının çeşitli geri bildirim mekanizmaları, Dünya’nın ortalama sıcaklığının dengelenmesi ve belirlenmesinde rol oynar.

En basit haliyle güneşten radyasyon aldığımız söylenebilir. Bu radyasyonun bir kısmı üst atmosferden yansırken, geri kalanı aşağı doğru hareket eder.

Bu radyasyonun bir kısmı hava ve yer tarafından emilir. Radyasyonun geri kalanı Dünya yüzeyine geri yansıtılır. Bunun çoğu uzaya geri kaçar, ancak bir kısmı atmosfer tarafından yeniden emilir.

Aslında bu çok basit bir denklem. Sıcaklığımız ve iklimimiz, atmosferdeki farklı parçacıkların bolluğundan, okyanusa ve atmosfer sirkülasyon sistemlerine kadar her şeye bağlıdır.

Dünya’nın üst atmosferindeki ozon tabakası, güneşten gelen ultraviyole radyasyonu engellemek için kritik öneme sahipken, çoğu iklim modeli, ozonun Dünya’nın iklimini incelemedeki rolünü görmezden geldi.

Ancak araştırmacılar, yeni bir çalışmada ozon tabakasının etkisini inceledi.

Bilim insanları, Dünya’nın her zaman bir ozon tabakasına sahip olmadığını varsayıyor. Yaşamın ortaya çıkmasından önce, atmosferimizde ozon esasen yoktu.

Dünya milyarlarca yılını çok ince bir ozon tabakasıyla yaşayarak geçirdi. Günümüzde gördüğümüz kalın seviyelere ancak nispeten yakın zamanlarda sabitlendi.

Dünya atmosferinin önemli bir bölümünü oluşturan moleküler oksijen iklim oluşumunda küçük bir rol oynarken, ozon tabakasının büyük rolü vardır.

Araştırmacılar, ozon tabakasının etkisini incelemek için Dünya ikliminin bir dizi simülasyonunu kullandı.

Üst atmosferdeki ozon miktarını değiştirdiler ve Dünya sıcaklığının bir dengeye ulaşmasını sağladılar.

Çalışmada ozon varlığının yüzey sıcaklıklarımız üzerinde ısınma etkisine sahip olduğunu, Dünya’nın yüzey sıcaklığını ortalama olarak yaklaşık 3,5 Kelvin artırdığını buldular.

Ozon tabakası ister insan eliyle, ister de başka bir yolla yok olsa, bunun iklimimiz üzerinde yıkıcı bir etkisi olması bekleniyor.

Ozon eksikliğinin ilk etkisi, üst stratosferin soğuması olacaktır. Soğuk hava çok fazla nem tutamaz, bu nedenle stratosfer daha kuru hale gelir.

Su buharı önemli bir sera gazıdır ve bu nedenle onsuz küresel ısınmanın Dünya üzerindeki etkisi azalacaktır.

Dünya sıcaklığındaki değişikliklerin yanı sıra, ozon eksikliğinin genel olarak iklimimiz üzerinde önemli etkileri olacaktır.

Ozon eksikliği ve bunun sonucunda stratosferin soğuması da atmosferin bu tabakasını istikrarsızlaştırarak bulut oluşumunu engelleyecektir. Bu, bulutları yalnızca daha düşük ve daha yüksek irtifalarda görünmeye zorlar.

Ayrıca, bazı jet akımları ekvatora yakın yerlerde güçlenirken, kutuplara yakın yerlerde zayıflayacaktır. Bunun da, tüm enlemlerde mevsimsel hava modelleri için ciddi sonuçları olacaktır.

Dünya atmosferi zengin, karmaşık bir sistemdir ve bu sonuç, her bileşenin önemli bir rol oynadığını göstermektedir.



Gençlerdeki sindirim sistemi kanserlerinde çarpıcı artış

Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)
Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)
TT

Gençlerdeki sindirim sistemi kanserlerinde çarpıcı artış

Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)
Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal kanserlerde çarpıcı bir artış var (Unsplash)

Yeni bir incelemeye göre, 50 yaşın altındaki kişilerdeki gastrointestinal (GI) kanserlerde çarpıcı bir artış yaşanıyor.

Araştırmacılar perşembe günü The Journal of the American Medical Association'da (JAMA) yayımlanan incelemede, kalınbağırsak veya pankreas kanseri gibi gastrointestinal kanserlerin "ABD'de erken yaşta ortaya çıkan kanserler arasında en hızlı artış gösterenler" olduğunu belirtiyor.

Erken yaşta ortaya çıkan gastrointestinal kanserler arasında ABD birinciliğini, kolon veya rektumda gelişen kalınbağırsak kanseri 2022'de aldı ve 20 bin 800'ü aşkın kişiye teşhis kondu.

Mide zarında gelişen mide kanseri o yıl 2 bin 689 kişide teşhis edilirken, onu 2 bin 657'yle pankreas kanseri ve 875'le yemek borusu kanseri izledi.

Erken yaşta görülen gastrointestinal kanserlerin çoğu obezite, kötü beslenme ve orta derecede hareketsiz bir yaşam tarzı gibi, değiştirilebilecek risk faktörleriyle bağlantılı. Sigara ve içki içmek de diğer risk faktörleri arasında.

Dana-Farber Kanser Enstitüsü Genç Yaşta Ortaya Çıkan Kalınbağırsak Kanseri Merkezi Direktörü Dr. Kimmie Ng, ortak yazarlarından olduğu inceleme hakkında NBC News'a yaptığı açıklamada, "İnsanların bebekken, çocukken ve ergenlik çağındayken yaptıkları ya da maruz kaldıkları şeyler, muhtemelen genç yetişkinlikte kansere yakalanma risklerine katkı sağlıyor" diyor.

Aile geçmişi ve kalıtsal sendromlar gibi, hastaların üzerinde kontrol sahibi olmadığı risk faktörleri de var. Erken yaşta görülen kalınbağırsak kanserinden muzdarip kişilerde bağırsak iltihabı olabilir.

Araştırmacılar incelemede şöyle yazıyor:

Erken yaşta ortaya çıkan GI kanser hastalarının durumu, daha geç yaşta ortaya çıkan GI kanser hastalarına benzer veya daha kötü seyrediyor. Bu da gelişmiş önleme ve erken teşhis yöntemlerine duyulan ihtiyacı vurguluyor.

Amerikan Kanser Derneği (American Cancer Society/ACS), kalınbağısak kanseri riski ortalama düzeyde olan kişilerin 45 yaşında düzenli taramaya başlamasını öneriyor. ACS, 2018'den önce taramaların 50 yaşında başlamasını tavsiye ediyordu.

Kâr amacı gütmeyen Kalınbağırsak Kanseri Birliği'nin baş tıbbi danışmanı Dr. John Marshall, yer almadığı inceleme hakkında NBC News'a "Eskiden bu yaş grubunda hiç görülmezdi ama şimdi 20, 30 ve 40'lı yaşlarında kolon kanserine yakalananların sayısında kayda değer bir artış var" diyor.

Gastrointestinal kanseri olan genç hastaların hayatta kalma oranlarının, neden yaşlılardan daha kötü olduğu belirsizliğini koruyor.

New Jersey'deki Rutgers Kanser Enstitüsü ve RWJBarnabas Health'ten gastrointestinal onkoloji direktörü Dr. Howard Hochster, NBC News'a, dahil olmadığı inceleme hakkında şu ifadeleri kullanıyor: 

Bana göre bu, hastalığı daha ileri bir aşamada saptamamızdan kaynaklanıyor çünkü spesifik olmayan bu şikayetlerde bulunan genç bir kişiyi görünce, gerçekten kolon veya diğer GI kanserler akla gelmiyor.

Ancak Ng, kanserin evresi hesaba katıldığında bile genç hastaların hayatta kalma oranlarının daha kötü göründüğünü söyleyerek bunun biyolojik bir nedeni olup olmadığını sorguluyor.

Independent Türkçe