Extraction 2'nin yönetmeni, Chris Hemsworth'ün 21 dakikalık dövüş sahnesindeki sırrını açıkladı

"Chris'ten fedakarlık yapmasını istedik çünkü mücadele ne kadar büyük olursa zafer de o kadar görkemli olur"

Extraction 2, 16 Haziran'da Netflix'te yayımlandı (Netflix)
Extraction 2, 16 Haziran'da Netflix'te yayımlandı (Netflix)
TT

Extraction 2'nin yönetmeni, Chris Hemsworth'ün 21 dakikalık dövüş sahnesindeki sırrını açıkladı

Extraction 2, 16 Haziran'da Netflix'te yayımlandı (Netflix)
Extraction 2, 16 Haziran'da Netflix'te yayımlandı (Netflix)

Russo Kardeşler'in Marvel projelerinde dublör koordinatörlüğü yapan eski dublör Sam Hargrave, devam filmi Extraction 2'nin yönetmeni olarak aksiyona dönüş yaptı.

Netflix'te ilgiyle izlenen Extraction serisinin yönetmeni, filmdeki aksiyon sahnelerini ve Chris Hemsworth'ün diğer aksiyon kahramanlarından nasıl ayrıldığını açıkladı. 

Chris Hemsworth'ün Avustralyalı paralı asker Tyler Rake'i canlandırdığı filmde Olga Kurylenko, Golshifteh Farahani, Adam Bessa ve Daniel Bernhardt da rol alıyor.

Collider'dan Steve Weintraub'a konuşan yönetmen, serinin üçüncü filminin gelip gelmeyeceği sorusu üzerine şu cevabı verdi:

Doğrusunu söylemek gerekirse bunu söylemek için çok erken çünkü Wick filmlerinde de olduğu gibi izleyicinin nasıl tepki vereceğini bekleyip görmek gerekiyor.

İlk filmin başarılı olmasının ikincisinin daha başarılı olacağı anlamına gelmediğini hatırlatan Hargrave, "Bu kesin değil, değil mi? Umut ediyorsunuz ve iyi gidiyor ama kim bilir? İlk seferinde bize yardımcı olan bir pandemi yaşadık, bize yardımcı olmayan başka bir şey olabilir, yani asla bilemezsiniz" diyerek ekledi: 

Tyler Rake ve yolculuklarının devamı için iştahın güçlü olduğu kesin. Bu görmek ve bir parçası olmak istediğim bir şey ancak bunu söylemek için çok erken ve o kadar ileriye bakmamaya çalışıyorum.

Çok konuşulan 21 dakika süren tek planlık dövüş sekansı ve tren sahnesiyle ilgili olarak Sam Hargrave, bir şeylerin ters gitmesi ihtimaline karşı büyük bir çaba sarf ettiklerini anlattı.

Çünkü ıssız bir yerdeydik. En yakın hastane muhtemelen bir saat uzaklıktaydı. Yani her şey çok iyi planlanmış, çok iyi düşünülmüş olmalıydı. Tüm ekip üç hafta prova yaptık. Hedefimiz vardı, prova yapmıştık, hemen işe koyulduk ve 7 gün boyunca hiç aksamadan çekim yaptık.

Filmin başrol oyuncusu Chris Hemsworth'ün yumruk yemeye, vurulmaya ve süper kahraman olmadığını göstermeye istekli olmasının onu diğer kahramanlardan ayırdığını söyleyen yönetmen, "Bence onu Bruce Lee ve Jet Li gibilerinden ayıran şey, dövüş sanatları uzmanı olmaması" dedi.

Chris'ten fedakarlık yapmasını istedik çünkü mücadele ne kadar büyük olursa zafer de o kadar görkemli olur. Bu yüzden bunu hak etmesini istedik. Ve avluda, kafasının arkasına bir darbe aldığında ve yere düştüğünde, 'Olamaz, başarabilecek mi?' diye düşündük.

Independent Türkçe, Collider



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe