Ürkütücü hikaye, Alien serisinin katı kuralını yerle bir etti

Yazılı olmamasına rağmen günümüze kadar gelen kural, Chet Williamson ve Tim Hamilton'ın kaleme aldığı çizgi romanla çiğnenmiş oldu

Ridley Scott'ın yönettiği 1979 yapımı Yaratık'ta Sigourney Weaver, Veronica Cartwright, Harry Dean Stanton ve Tom Skerritt rol almıştı (20th Century Fox)
Ridley Scott'ın yönettiği 1979 yapımı Yaratık'ta Sigourney Weaver, Veronica Cartwright, Harry Dean Stanton ve Tom Skerritt rol almıştı (20th Century Fox)
TT

Ürkütücü hikaye, Alien serisinin katı kuralını yerle bir etti

Ridley Scott'ın yönettiği 1979 yapımı Yaratık'ta Sigourney Weaver, Veronica Cartwright, Harry Dean Stanton ve Tom Skerritt rol almıştı (20th Century Fox)
Ridley Scott'ın yönettiği 1979 yapımı Yaratık'ta Sigourney Weaver, Veronica Cartwright, Harry Dean Stanton ve Tom Skerritt rol almıştı (20th Century Fox)

Alien (Yaratık) serisinin 1979 yapımı ilk filmden bu yana her zaman bir kuralı vardı. Bu kural her film için geçerliydi ancak bir çizgi roman, kurala aldırış etmeden korkunç bir hikaye yarattı.

İlk Alien, bilimkurgu/korku alt türünü yeniden tanımladı ve bugün hâlâ güçlü bir şekilde devam eden bir seri başlattı. İlk film aynı zamanda seri içinde yazılı olmayan bazı katı kurallar oluşturdu ama Alien'ın korkunç bir hikayesi, en önemli kurallardan birini çiğnedi: Xenomorphlar kedilerle uğraşmaz.

Yaratık ve kedi kuralı, Kedi Jones'un Xenomorph'un Nostromo'ya saldırısından kurtulan iki canlıdan biri olmasının sonucu olarak ortaya çıktı. 

1979'tan günümüze gelen kural çizgi romanla çiğnendi

Xenomorph, gemide hareket eden her şeyi öldürmüş ancak Jones, açıklanamaz bir şekilde sağ kalmıştı. Jones'un her şeye rağmen hayatta kalabilmesi, bir sonraki filme de taşınmış ve bu sadece filmlerde değil, Alien çizgi romanlarında da geçerli olacak bir trend başlatmıştı. En azından şimdiye kadar.

Chet Williamson ve Tim Hamilton'ın yazdığı Aliens: Music of the Spears #2'de, bir müzisyen ve bilim insanlarından oluşan küçük bir ekip, bir Xenomorph'u etrafı kayıt cihazlarıyla çevrili şeffaf bir kafese kapatıyor. Xenomorphların çığlıklarını yakalamaya çalışan müzisyen, her kükremenin ardındaki ham öfke, nefret ve kederi müziğine katmak istiyor. 

İstenilen sesleri elde etmek için Xenomorphların kafesine farklı hayvanlar bırakılıyor. Ve yaratık, hayvanları parçalara ayırırken çıkardıkları sesler takip ediliyor.

Çizgi romanın aktardığına göre bu deneyde kullanılan hayvanlar barınaktan alınıyor yani çoğunlukla köpekler ve daha da önemlisi kedilerden oluşuyor.

Böylece Alien hikayeleri arasında en korkuncunu aktaran çizgi roman, 1979 yapımı kült filmin başlattığı ve günümüze kadar gelen kuralı yerle bir ederek hem okuyucusunu hem de serinin hayranlarını şaşkına çevirdi.

Independent Türkçe, Screenrant



Küçük kertenkeleler, doğal "dalış tüpü" sayesinde yem olmaktan kurtuluyor

Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
TT

Küçük kertenkeleler, doğal "dalış tüpü" sayesinde yem olmaktan kurtuluyor

Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)

Su anolü denen bir kertenkele türünün, burun deliklerinde oluşturduğu bir baloncuk sayesinde hayatta kalabildiği ortaya kondu. Su altında en az 20 dakika kalmalarını sağlayan baloncuk sayesinde avcılardan kaçarak yem olmaktan kurtuluyorlar. 

Kalem uzunluğundaki su anolleri akarsu ve şelalelerin yakınlarındaki kaya ve bitkilerin etrafında yaşıyor. Kuşlardan yılanlara kadar çeşitli hayvanlara yem olan bu kertenkeleler, hayatta kalabilmek için kamuflaj gibi beceriler geliştirmiş.

Ayrıca tehlike durumunda suya atlayan bu hayvanlar, burun deliklerinin üstünde bir baloncuk oluşturarak gizleniyor. Bilim insanları bu özelliğin farkında olsa da baloncukların su altında daha uzun süre kalmalarını sağlayıp sağlamadığı net değildi.

New York'taki Binghamton Üniversitesi'nde anoller üzerine çalışan Dr. Lindsey Swierk, "Suyun altında çok uzun süre kalabildiklerini biliyoruz" diyerek ekliyor: 

Bu baloncuğun solunumda gerçekten işlevsel bir rolü olup olmadığını bilmiyorduk.

Bu belirsizliği gidermek isteyen Dr. Swierk, 30 su anolü yakalayarak bir deney yürüttü. 

Su anolleri suya girdikten sonra nefes vererek küçük bir baloncuk üretiyor. Kertenkelenin derisinin hidrofobik olması yani sudan kaçınması sayesinde baloncuk büyüyerek muhtemelen hayvanın nefes almasını sağlıyor. 

Biology Letters adlı hakemli dergide dün (18 Eylül) yayımlanan çalışmayı yürüten Dr. Swierk, yakaladığı su anollerinin yarısının burnuna nemlendirici sürerek baloncuk oluşturmalarını engelledi. 

Daha sonra hayvanları akvaryuma bırakan bilim insanı, baloncuk üretebilenlerin su altında yüzde 32 daha uzun süre kaldığını gözlemledi. 

Bulgular, bu kertenkele türünün baloncukları hayatta kalmak için kullandığına işaret ediyor.

Dr. Swierk makalede, "Yarı suda yaşayan anollerin içinde ve hidrofobik vücut yüzeyinde taşınan fazla hava, insanların dalış tüpü gibi çalışıp ekstradan hava sağlayarak dalış süresini uzatıyor" diye yazıyor.

Çalışmadaki anoller suda birkaç dakika kaldı ancak doğadakilerin en az 20 dakika kalabildiği biliniyor. 

Avcılarla karşılaşan su anolleri ilk başta olduğu yerde kalarak kamuflajının kendisini gizlemesini umuyor. Eğer bunda başarılı olmazsa kayalardaki çatlaklara saklanmayı deniyor.

Dr. Swierk suya dalmanın son seçenek olduğunu ama diğerlerinden çok daha etkili bir strateji olduğunu belirtiyor:

Suyun altına girmelerinden sonra, akıntının hareketli yüzeyinde tespit edilmeleri çok zor oluyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Guardian, Biology Letters