Chris Hemsworth, Extraction 2'nin yüzde 99'unda dublör kullanmamış

Sam Hargrave, yönetmen olmadan önce uzun yıllar dublör koordinatörü olarak çalışmıştı (Netflix)
Sam Hargrave, yönetmen olmadan önce uzun yıllar dublör koordinatörü olarak çalışmıştı (Netflix)
TT

Chris Hemsworth, Extraction 2'nin yüzde 99'unda dublör kullanmamış

Sam Hargrave, yönetmen olmadan önce uzun yıllar dublör koordinatörü olarak çalışmıştı (Netflix)
Sam Hargrave, yönetmen olmadan önce uzun yıllar dublör koordinatörü olarak çalışmıştı (Netflix)

Extraction 2'nin yönetmeni Sam Hargrave, Chris Hemsworth'ün aksiyon filmindeki zorlu sahnelerin birçoğunda kendisinin rol aldığını açıkladı. 

Film, Hemsworth'ün canlandırdığı paralı asker Tyler Rake'in bir suçlunun ailesini kurtarmak için görevlendirilmesi etrafında dönüyor. Extraction gibi, Extraction 2 de Rake'i hayati tehlikelerle karşı karşıya bırakan büyük bütçeli aksiyon sahneleriyle dolu.

The Wrap'e verdiği röportajda Hargrave, Hemsworth'ün dublör kullanmadan çektiği aksiyon dolu sahneler hakkında bilgi verdi. Yönetmenin açıklamasına göre Hemsworth, dublörlere güvenmek yerine, birkaç istisna dışında performansının çoğunda bizzat kendi rol aldı. 

Hemsworth aksiyon sahnelerinin yüzde 99'unda kendisi rol aldı. Sadece tekrarlayıcı ya da çok tehlikeli sahnelerde dublör kullandı. Bu bir maraton. Bu yüzden, farklı şeylerde onun yerine geçebilecek dublörlerimiz var ama mümkün olduğunca tüm aksiyonu kendisi yapıyor.

Extraction 2'nin prodüksiyonunda, ilk filme göre dublör gerektiren tehlikeli sahnelerin sayısında artış yaşandı.

Filmin 21 dakika süren tek çekim sekansı, hareket halindeki bir tren, helikopterler ve 400 farklı figüran içerdiği için yönetmen Hargrave'in işini zorlaştırdı. Sahnenin provası 5 ay, çekimiyse 29 gün sürdü. Filmin olabildiğince aksiyon dolu görünmesi için Hemsworth'ün pek çok zorluğun üstesinden gelmesi gerekti.

Yönetmen Hargrave, ilk filmdeki 14 dakikalık tek çekim sekansından sonra aktörün başlangıçta devam filmindeki yorucu aksiyon sahnesi için tereddüt ettiğini de açıkladı. 

39 yaşındaki oyuncu, Extraction 2'nin tek çekim sahnesi üzerinde çalışırken "korkunun her zaman orada olduğunu" itiraf etmişti.

Extraction 2, halen Netflix'te izlenebilir.

Independent Türkçe, The Wrap, Screenrant



5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
TT

5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)

Tunç Çağı'nda Avrasya'da yaşanan veba salgının yayılmasında koyunların kritik bir rol oynamış olabileceği tespit edildi. 

İnsanlara bulaşan pek çok hastalık hayvansal kökenli. Hayvanlarda bulunan patojenler bir noktada insanlara geçerek onlar arasında yayılıyor. 

Tarihteki en ölümcül zoonotik hastalıklardan biri olan veba da sıçanların üzerinde yaşayan pireler yoluyla insanlara bulaşarak milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. 

Diğer yandan 14. yüzyıldaki Kara Ölüm diye bilinen salgından sorumlu patojen, yaklaşık 5 bin yıl önce yayılmaya başlayan patojenden genetik olarak farklı. İnsanlar arasında yayılan bu Yersinia pestis türünün yaklaşık 2 bin yıl önce ortadan kaybolduğu düşünülüyor.

Ancak uzmanlar bu patojenin insanlara nasıl sıçradığını bilmiyordu. Bilim insanları hayvanlardaki hastalıkların geçmişte insanlara nasıl bulaştığını öğrenerek gelecekte yaşanabilecek bu tür olaylara karşı hazırlıklı olabilir.

Aralarında Harvard Üniversitesi'nden isimlerin de yer aldığı bir araştırma ekibi, Tunç Çağı'ndaki Yersinia pestis'in kökenini saptamak için bugünkü Rusya'da bulunan Arkaim arkeolojik kazı alanındaki hayvanlarının kemiklerini ve dişlerini inceledi.

Araştırmacılar 4 bin yıllık bir koyunda, o dönemde insanlara bulaştığı bilinen Y. pestis türünü tespit etti.

Bilim insanları koyundan alınan Y. pestis genomunu diğer eski ve modern genomlarla karşılaştırdı. Koyundan alınan örnek, aynı zamanlarda yakın bir bölgede yaşayan bir insana bulaşan patojenin genomuna çok benziyordu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de dün (11 Ağustos) yayımlanan makalenin ortak yazarı Dr. Christina Warinner şöyle diyor:

Bir koyuna ait olduğunu bilmeseydik, herkes bunun başka bir insan enfeksiyonu olduğunu varsayardı; neredeyse ayırt edilemezler.

Ekip, patojenin henüz bilinmeyen bir yaban hayvanından koyunlara ve oradan da insanlara sıçradığını tahmin ediyor. Öte yandan hastalığın insanlardan koyunlara bulaşmış olması da muhtemel. 

Sözkonusu patojen, diğer veba salgınlarından farklı olarak pireler aracılığıyla bulaşmasını sağlayacak genetik materyalden yoksun. Araştırmacılar bu nedenle başka bir kaynaktan yayılmış olması gerektiğini söylüyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden makalenin bir diğer yazarı Dr. Felix Key "Elimizdeki bulgular eski koyun ve insan enfeksiyonlarının, hâlâ bilinmeyen bir kaynaktan muhtemelen münferit olaylarla yayıldığını gösteriyor" diyerek ekliyor:

Sıradaki adım, o kaynağı bulmak.

Araştırmacılar o dönemde bölgede yaşayan Sintaşta-Petrovka halkının sığır, koyun ve at yetiştiriciliğiyle ilgilendiğine de dikkat çekiyor.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Taylor Hermes "Bu erken dönem çoban topluluklarının tahıl depoları, fareleri ve pireleri çekmezdi ve daha önce Sintaşta bireylerinde Y. pestis enfeksiyonları bulunmuştu" diyerek soruyor: 

Kayıp halka çiftlik hayvanları olabilir mi?

Bu toplulukların kullandığı hayvanların yabandaki canlılarla temasa geçmesi hastalığın yayılmasını sağlamış olabilir.

Bilim insanları bunu ve patojenin kısa sürede nasıl geniş bir alana yayıldığını anlamak için çalışmalarına devam etmeyi planlıyor.

Independent Türkçe, Popular Science, Cosmos Magazine, Cell