Barbie'nin dublörü: "Filmle ilgili hiçbir şey bilmiyorum"

Margot Robbie'nin dublörü, prodüksiyonun "yüksek güvenlikli" ve "gizli kapaklı" olduğunu söyledi

Barbie'nin senaryosunu Greta Gerwig ve eşi Noah Baumbach birlikte kaleme aldı (Warner Bros)
Barbie'nin senaryosunu Greta Gerwig ve eşi Noah Baumbach birlikte kaleme aldı (Warner Bros)
TT

Barbie'nin dublörü: "Filmle ilgili hiçbir şey bilmiyorum"

Barbie'nin senaryosunu Greta Gerwig ve eşi Noah Baumbach birlikte kaleme aldı (Warner Bros)
Barbie'nin senaryosunu Greta Gerwig ve eşi Noah Baumbach birlikte kaleme aldı (Warner Bros)

Bu yazın büyük merakla beklenen filmlerinin başında Barbie geliyor. Yönetmen koltuğunda Greta Gerwig'in oturduğu filmin başrollerinde Margot Robbie, Ryan Gosling, Will Ferrell ve Kingsley Ben-Adir yer alıyor. 

Erkek arkadaşı Ken'le birlikte kendini keşfetme yolculuğuna çıkan Barbie'nin hikayesini anlatan filmde Margot Robbie'nin dublörlüğünü yapan Emma Eastwood, heyecan verici açıklamalarda bulundu. 

The New York Times'a konuşan Eastwood, filmde birçok sahne çekmesine rağmen Barbie'nin konusuyla ilgili hiçbir şey bilmediğini açıkladı. Robbie'nin dublörü olmasına rağmen kimsenin kendisine filmin konusundan bahsetmediğini açıklayan Eastwood, prodüksiyonun "yüksek güvenlikli" ve "gizli kapaklı" olduğunu söyledi.

Hikayeyi gizli tutmakta çok başarılıydılar. Bana ne yapacağımıza dair hiçbir ayrıntı vermediler. Birkaç kez tüm oyuncuların orada olacağını ve önemli bir gün olacağını söylediler ama sete gelene kadar bana ne yapacağımıza dair hiçbir ayrıntı vermediler.

26 yaşındaki Eastwood, bir saat boyunca yüzüstü yatmak ve merdivenleri parmak uçlarında çıkmak gibi sahnelerde Robbie'nin yerine geçtiğini anlattı.

Komedi türündeki barbie'nin 21 Temmuz'da vizyona girmesi planlanıyor ancak filmin konusunun birçok unsuru gizli tutuluyor.

Independent Türkçe, ScreenRant, New York Times



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe