Barbie sadece başlangıç: 45 film daha geliyor

Bu yazın merakla beklenen filmi Barbie'nin gişe başarısı, yepyeni bir sinematik evrenin kapısı aralayacak

Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek Barbie'nin gişede büyük başarı yakalaması bekleniyor (Warner Bros)
Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek Barbie'nin gişede büyük başarı yakalaması bekleniyor (Warner Bros)
TT

Barbie sadece başlangıç: 45 film daha geliyor

Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek Barbie'nin gişede büyük başarı yakalaması bekleniyor (Warner Bros)
Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek Barbie'nin gişede büyük başarı yakalaması bekleniyor (Warner Bros)

Görünüşe göre Barbie, oyuncak şirketi Mattel için sadece başlangıç. New Yorker'ın haberine göre Mattel'in oyuncaklarına dayanan 45 film, şimdiden geliştirme aşamasında.

Gerçek dünyada kendini keşfetme yolculuğuna çıkmak üzere Barbie Diyarı'ndan ayrılan Barbie'nin hikayesini anlatan film, bu yazın en iddialı yapımlarından biri olarak öne çıkıyor. 

Barbie'ye olan ilgi fitili ateşledi

Filme adını veren Barbie rolünde Margot Robbie'nin yer aldığı film, 21 Temmuz'da vizyona girecek. Ancak Barbie şimdiden sosyal medyada ilgi görmeye başladı ve bu da filmin başarılı olacağının sinyallerini veriyor. Filmin sosyal medyada aldığı olumlu tepkiler, Mattel'in birçok oyuncak markasına dayalı filmler çekme kararı almasını sağladı. 

Britanyalı aktör Daniel Kaluuya'nın rol alacağı Dinozor Barney (Barney the Dinosaur), ve J.J. Abrams'ın da dahil olduğu bir Hot Wheels filmi de dahil olmak üzere 45 filmden sadece 13'ü kamuoyuna duyuruldu. Barbie henüz sinemalarda gösterime girmemiş olsa da, Mattel tüm oyuncaklarını film deneyimlerine dönüştürmeye hazırlanıyor gibi görünüyor.

Mattel oyuncaklarına dayanan ve duyurulan diğer filmler arasında American Girl, Sihirli top (Magic 8 Ball), Matchbox, Kâinatın Hâkimleri (Masters of the Universe) ve Uno da yer alıyor.

Filmlerde farklı yapım şirketleri yer alacak olsa da, Mattel'in kendi bünyesindeki Mattel Films hepsine liderlik edecek. Barbie gişede başarılı olmayı başarırsa, şu anda yapım aşamasında olan tüm Mattel filmleri için kapı açılmış olacak.

Yeni bir sinematik evrenin kapısı açılıyor

Tüm filmlerin Mattel Films tarafından üretilecek olması, oyuncak markalarına dayalı filmlerden oluşan olası bir sinematik evrenin kapısını açıyor. Ancak, farklı oyuncaklara dayanan 45 filmin geliştirilmekte olduğu düşünüldüğünde, bu kadar çok içeriğin tek bir evrene sığdırılması da zor gözüküyor. Ancak bu, Mattel'in her film arasında küçük göndermeler yapamayacağı anlamına gelmiyor. 

Mattel'in yapmayı planladığı her film için Barbie kadar uğraşılırsa, Mattel Films popüler oyuncaklar yapmanın yanı sıra başarılı bir film şirketine de dönüşebilir. Ancak bu başarıya öncelikle Barbie'nin gişe performansı karar verecek ve bu da geliştirilmekte olan düzinelerce filmin kaderini belirleyecek.

Independent Türkçe, ScreenRant, New Yorker



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe