Barbie vizyona bile girmeden interneti kasıp kavurdu: "Bomba gibi"

Margot Robbie'nin başrolde olduğu film için şimdiden "Oscar'a layık" yorumu yapılıyor

Barbie, Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek (Warner Bros)
Barbie, Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek (Warner Bros)
TT

Barbie vizyona bile girmeden interneti kasıp kavurdu: "Bomba gibi"

Barbie, Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek (Warner Bros)
Barbie, Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'la aynı gün vizyona girecek (Warner Bros)

Yazın merakla beklenen filmi Barbie'ye yönelik ilk sosyal medya tepkileri interneti kasıp kavuruyor. Greta Gerwig'in yönettiği ve senaryosunu Noah Baumbach'la birlikte yazdığı komedi, 21 Temmuz'da vizyona girecek. 

Barbie rolünde Margot Robbie'nin yer aldığı filmde, Ken karakterini de Ryan Gosling canlandırıyor. Film, kendini keşfetmek üzere Barbie Diyarı'ndan ayrılan Barbie'nin maceralarını konu alıyor.

Barbie'nin vizyon tarihine iki haftadan az bir süre kala, filmle ilgili ilk tepkiler sosyal medyada paylaşılmaya başladı. Eleştirmenler, filmin pembe halı galasının ardından sosyal medya üzerinden spoiler içermeyen düşüncelerini paylaşıyor. 

Film için "bir zafer" ifadesini kullananlar olduğu gibi oyuncuların başarılı performanslarından etkilenenler de var. Filmin gösterişli ve zekice yazılmış olduğunu ifade eden eleştirmenler, özellikle Ryan Gosling'in performansını yerlere göklere sığdıramıyor. Film "bomba gibi" ve "Greta Gerwig'in en iyi filmi" olarak nitelendirilirken, Margot Robbie'nin performansı için şimdiden "Oscar'a layık" yorumu yapılıyor.

Ancak filmden herkes memnun değil. Bunlardan biri de gazeteci ve sinema yazarı Perri Nemiroff. Nemiroff, filmin işçiliğini övmekle birlikte bazı karakterlerin "daha fazla ekran süresine ihtiyaç duyduğunu" yazdı.

Barbie'yi izledim! İşçilik inanılmaz. Özellikle kostüm ve prodüksiyon tasarımı, Barbie' dünyasının hayata geçtiği hissini yaratan üst düzey bir çalışma içeriyor.

Filmin hikayesi konusundaysa kafasının karışık olduğunu belirten gazeteci, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Hikayeye gelince, işte burada kafam biraz daha karışık. Filmin Margot Robbie'nin Barbie'sine ve onun yolculuğuna iyi hizmet ettiğini düşünüyorum, ancak derinlemesine incelemek ve keşfetmek için daha fazla ekran süresine ihtiyaç duyan başka karakterler de var.

Barbie'nin gişede büyük bir kazanç elde etmesi ve açılış hafta sonunda 70 ila 80 milyon dolar kazanması bekleniyor. 

Independent Türkçe, ScreenRant, Metro



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe