Cillian Murphy, 28 Gün Sonra'nın devam filmine tek bir şartla hazır

5 yıl sonra Murphy'nin rol almadığı bir devam filmi çekilmiş ancak başarılı olamamıştı

Filmde Cillian Murphy'ye Naomie Harris, Christopher Eccleston ve Brendan Gleeson eşlik etmişti (20th Century Studios)
Filmde Cillian Murphy'ye Naomie Harris, Christopher Eccleston ve Brendan Gleeson eşlik etmişti (20th Century Studios)
TT

Cillian Murphy, 28 Gün Sonra'nın devam filmine tek bir şartla hazır

Filmde Cillian Murphy'ye Naomie Harris, Christopher Eccleston ve Brendan Gleeson eşlik etmişti (20th Century Studios)
Filmde Cillian Murphy'ye Naomie Harris, Christopher Eccleston ve Brendan Gleeson eşlik etmişti (20th Century Studios)

Bugüne kadar pek çok kaliteli yapımda rol alan Cillian Murphy, bu kez Christopher Nolan'ın yönettiği Oppenheimer'daki bilim insanı rolüyle izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 

İlk kez gişe rekorları kırması beklenen bir filmde başrol oynama şansı yakalayan Murphy, Nolan'ın filminde "atom bombasının babasını" canlandırıyor olsa da büyük çıkışını kıyamet sonrasını anlatan sıra dışı bir zombi filminde yapmıştı. 

Murphy 2000'de, Danny Boyle'un 28 Gün Sonra (28 Days Later) filminde, komadan zombi kıyametinin tahrip ettiği bir dünyaya uyanan bir adamı canlandırmıştı.

Film, hem eleştirmenlerin beğenisini kazanmış hem de gişede büyük başarı elde etmişti. Daha sonra Murphy'nin rol almadığı 28 Hafta Sonra (28 Weeks Later) adlı bir devam filmi de çekilmiş ancak ilk filmin başarısına yetişememişti.

28 Gün Sonra, 8 milyon dolarlık bütçeyle 84,6 milyon dolar kazanırken devam filmi 15 milyon dolarlık bütçeyle yalnızca 65,8 milyon dolar kazanmıştı. Finansal performanstaki bu eşitsizlik, yeni bir devam filminin yapımını geciktiren faktörlerden biri olmuştu. 

Ayrıca, 28 Gün Sonra'nın yazarı Alex Garland, devam filminin yaratımında yer almadığı için 28 Hafta Sonra'dan pek memnun kalmamıştı.

Tüm bunlara rağmen Boyle ve Garland, Inverse'e yaptıkları açıklamada seriye potansiyel bir dönüş hakkında "ciddi görüşmeler" yaptıklarını doğruladı ve Murphy'nin de buna dahil olabileceğinin sinyalini verdi.

Oppenheimer'ın tanıtımı sırasında Collider'dan Steve Weintraub'la konuşan Murphy'ye, seriye geri dönme ihtimali sorulduğunda aktör oldukça hevesli bir yanıt verdi. 

Murphy, yaşı da göz önüne alındığında, 28 Yıl Sonra gibi bir devam filminin çekilebileceğini kabul etti. İrlandalı oyuncu, Garland ve Boyle'un dahil olması halinde filmde "seve seve" yer alacağını doğruladı.

Geçenlerde Danny Boyle'la konuşuyordum ve dedim ki 'Danny, biz filmi 2000'in sonunda çektik.' Yani bence kesinlikle 28 Yıl Sonra'ya yaklaşıyoruz. Her zaman söylediğim gibi, ben hazırım ve bunu yapmayı çok isterim. Eğer Alex Garland, aklında bir senaryo olduğunu düşünürse ve Danny de filmi çekmek isterse seve seve yaparım.

Inverse'e konuşan Garland, "Devam filmi çekmeye uzun süre direndim çünkü 28 Hafta'da beni rahatsız eden şeyler vardı. 'Boş ver gitsin' diye düşündüm. Farklı bir dünyada farklı bir hikaye yazmayı tercih ederim" ifadelerini kullandı.

Britanyalı yazar ve sinemacı, sözlerini şöyle sürdürdü:

Birkaç yıl önce, kafamda 28 Yıl Sonra fikri oluştu. Danny bu fikri hep sevmiştir. Bu konuda ciddi ve özenli bir şekilde konuşuyoruz. Ben hazırım.

Independent Türkçe, Inverse, Collider 



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe