John Wick 5 tehlikede: Serinin yönetmeninden kafa karıştıran yorum

"Tabiri caizse çemberi tamamladık, bence bu seri için gayet iyi bir kapanış oldu"

John Wick 4, 2 saat 49 dakikalık süresiyle serinin en uzun yapımı filmi (Lionsgate)
John Wick 4, 2 saat 49 dakikalık süresiyle serinin en uzun yapımı filmi (Lionsgate)
TT

John Wick 5 tehlikede: Serinin yönetmeninden kafa karıştıran yorum

John Wick 4, 2 saat 49 dakikalık süresiyle serinin en uzun yapımı filmi (Lionsgate)
John Wick 4, 2 saat 49 dakikalık süresiyle serinin en uzun yapımı filmi (Lionsgate)

John Wick 5'in geleceği, özellikle serinin bir önceki filminde yaşananlar göz önüne alındığında belirsiz görünüyor. Ancak köpeksever tetikçi hâlâ geri dönebilir. 

John Wick 4, pek çok kişi tarafından serinin en önemli filmlerinden biri olarak görülmüş, izleyiciler ve eleştirmenler aksiyonu överken, serinin sona erebileceğini düşündüren sonuca da şaşırmıştı. Bununla birlikte John Wick'in maceralarının sürebileceğini işaret eden pek çok haber geldi. 

John Wick serisinin bu kadar uzun soluklu ve başarılı olacağını çok az kişi tahmin ediyordu. İlk film, Keanu Reeves'in aksiyon kariyerini yeniden başlatan eğlenceli ve çılgın bir maceraydı. 

O zamandan beri seriye eklenen her devam filmi, John Wick'in tüm zamanların en iyi aksiyon karakterlerinden biri olarak yerini sağlamlaştırırken, filmlerin geçtiği dünyanın mitolojisini de geliştirdi.

Yönetmen Chad Stahelski'nin açıklamasına göre, Yüksek Masa'yla olan meselesini halletmeye ve nihayet huzura kavuşmaya çalışan John Wick'in 5. filmdeki geri dönüşü eskisi kadar kesin gözükmüyor.

5. filmin geleceği çoktan duyurulmuş olmasına rağmen Stahelski, devam edip etmeme konusunda kararsız kaldığını açıkladı. Stahelski, "Şimdi 4. filmi yaptık ve tabiri caizse çemberi tamamladık, bence bu seri için gayet iyi bir kapanış oldu" dedi. Ancak Stahelski, sözlerine şöyle devam etti: 

Bir de içimdeki yarışmacı ya da gerçek yönetmen var ki, 'Salla gitsin, hadi yapabilecek miyiz görelim' diyor.

Stahelski'nin tereddütü anlaşılabilir çünkü 5. filmle geri dönmek 4. filmin tatmin edici sonunu baltalayabilir. Ancak Stahelski, John Wick 5'in "neden" sorusunu henüz çözemediğini itiraf etse de "Bu aramayı bırakmamız gerektiği anlamına gelmez" diyor. 

4. filmin sonuna rağmen John Wick 5'in geliştirilmekte olduğu doğrulanmıştı. Duyuru, 4. filmin vizyona girmesinden kısa süre sonra, Lionsgate Motion Picture Group başkanı Joe Drake'in bir sonraki bölüm için fikirler üzerinde çalışmaya başlayacaklarını açıklamasıyla gelmişti. Drake, John Wick 4'ün sonunun çeşitli şekillerde yorumlanabileceğini ve göründüğü gibi kesin bir sonuç olmadığını öne sürmüştü.

Keanu Reeves, John Wick 5 olasılıklarıyla ilgili olarak şunları söylemişti: 

Seyircinin yaptıklarımıza nasıl tepki verdiğini görmeniz gerekiyor. Bu filmleri yapma şansına sahip olmamızın tek nedeni insanların yaptıklarımızı beğenmiş olması. Bu yüzden bekleyip seyircinin nasıl tepki vereceğini görmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Independent Türkçe, ScreenRant, Empire



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe