Sosyal medya neden artık ‘sosyal’ değil?

Gördüğümüz içerik algoritmalar tarafından kontrol ediliyor, yani tam olarak uygulamanın görmemizi istediği şeyi görüyoruz (Reuters)
Gördüğümüz içerik algoritmalar tarafından kontrol ediliyor, yani tam olarak uygulamanın görmemizi istediği şeyi görüyoruz (Reuters)
TT

Sosyal medya neden artık ‘sosyal’ değil?

Gördüğümüz içerik algoritmalar tarafından kontrol ediliyor, yani tam olarak uygulamanın görmemizi istediği şeyi görüyoruz (Reuters)
Gördüğümüz içerik algoritmalar tarafından kontrol ediliyor, yani tam olarak uygulamanın görmemizi istediği şeyi görüyoruz (Reuters)

Mark Zuckerberg yaz boyunca sosyal medya platformlarının geleceğine ilişkin düşüncelerini paylaşırken bir yandan da en hızlı büyüyen uygulamayı piyasaya sürdü.

Meta'nın yeni sosyal ağ platformu Threads, ilk 5 günde 100 milyon kullanıcının kaydına tanık oldu ki bu Twitter'ın kopyası olan bir platform için hiç de fena değil. Zuckerberg'e göre platformun amacı milyarlarca insanın konuşabileceği bir uygulama yaratmak.

Şarku’l Avsat’ın Eleanne Moore’un Financial Times için kaleme aldığı makalesinden aktardığına göre, milyarlarca insanın birbiriyle konuşmasını dinlemenin bir kabus olduğunu ve Zuckerberg'in kastettiğinin bu olmadığını söylüyor. Konular bir sahne gibidir ve Zuckerberg bizim konuşmanın bir parçası olmamızı değil, izleyici olmamızı istiyor.

Sosyal ağlar artık sosyal değil, gördüğümüz içerik algoritmalar tarafından kontrol ediliyor, yani tam olarak uygulamanın görmemizi istediği şeyi görüyoruz.

Moore, “Threads'e katıldıktan sonra artık arkadaşlarımın ne paylaştığını bilmiyordum ama reality şov yıldızı Bethany Frankel'in yeni Barbie filmi hakkında ne yazdığını söyleyebilirim” diyor.

Moore makalesine şu ifadelerle devam ediyor: “Bir zamanlar insanlar sosyal medya platformlarına birbirleriyle bağlantı kurmak amacıyla katılırlardı. Facebook'a 2007 yılında arkadaşlarımın internette neler yaptığını görmek için katıldım ve gece gezmelerinin bulanık fotoğraflarını görmenin ne kadar heyecan verici olduğunu hatırlamıyorum ama onları izlemek için çok zaman harcadım.

Bu artık yabancılardan gelen içeriklerin ardında kayboldu. Sosyal medya platformlarındaki hesaplarımı hala koruyorum, ancak nadiren bir şeyler paylaşıyorum.

Birçoğumuz için TikTok, Instagram, YouTube ve Twitter'ın amacı kendi paylaşımlarımızı yapmak ya da arkadaşlarımızın neler yaptığını görmek değil, az sayıda popüler içerik oluşturucuyu izlemek. Birbirimizle iletişim kurmak yerine sessiz seyirciler haline geldik.

Tüm bunlar Tik Tok’un sosyal medyadaki hakimiyetinden kaynaklanıyor, Tik Tok videoları arkadaşlar arasında iletişim için değil. Aksine, mümkün olan en geniş kitle tarafından tüketilmek üzere tasarlanmış içeriklerdir.

Algoritmalar anonim kişilerin içeriklerini gösteriyor ve bazen bir içerik oluşturucunun “Beni tanıyorsanız... Hayır, beni tanımıyorsunuz” diyerek bir video açtığını görebilirsiniz. Hedef kitle yabancılar haline geldi.

Tüm bunlar, sosyal medya şirketlerinin artık Facebook'u ilk etapta bu kadar ilginç kılan, ağın gerçek hayattaki ilişkiler üzerindeki etkisine bağımlı olmadığı anlamına geliyor.

Artık arkadaşlarınızın belirli bir sosyal ağa katılmaması kimin umurunda? Zaten içeriğini önemsediğiniz kişiler artık arkadaşlarınız değil.

Teorik olarak, bu durum rekabetin önünü açacaktır. Gerçekten de son iki yılda birçok uygulama ortaya çıktı. Ancak kullanıcıları çekmek için ismin büyük olması gerekiyor.

Bu nedenle Threads, kendilerini agresif bir şekilde tanıtan tanınmış hesaplarla dolu görünüyor ve bu nedenle Elon Musk Twitter zaman akışını iki bölüme ayırdı. Bunlardan birinin adı “Sizin İçin”. Bu nedenle Snapchat uygulamaya içerik üreticileri için özel bir bölüm ekledi ve bu nedenle Facebook’ta gönderiler artık kronolojik sırada görünmüyor.

Bu değişim, sosyal medya kullanıcıları ile onlara sahip olan şirketler arasındaki ilişkinin de değişmesine yol açtı. Eğer Bay Falanca’nın 167 milyon abonesi olan YouTube kanalından sizin platformunuza geçmesini istiyorsanız, kâr paylaşımı fikrinin genişliği göz önünde bulundurulduğunda buna değmeli.

İçerik oluşturucuların etkisinin artmasıyla birlikte, nüfuzları başka alanlara da yayıldı. Daha önce haber merkezleri gazetecileri sosyal medya yıldızlarına dönüştürmeye çalışmış ve bunda da çeşitli başarılar elde etmişti. Şimdi içerik oluşturucuları gazetecilere dönüştürmek daha fazla görüntülenme anlamına geliyor.

Sosyal medya, olumsuzluklardan ve istenmeyen tartışmalardan sorumlu tuttuğu haberlerle çetrefilli bir ilişki içindeydi. Meta 2017'de Facebook Gazetecilik Programını oluşturdu ancak haberleri platformdan kaldıracağını defalarca söyledi. Threads'in CEO'su Adam Mosseri, yeni uygulamanın siyaseti ya da ciddi haberleri teşvik etmeyeceğini söyledi.

TikTok’ta 58.000 kişi tarafından takip edilen Mykia Miles adlı Amerikalı gencin Titan denizaltısının kayboluşunu anlattığı bir videosu Snapchat’te bir milyon izlenmeye ulaştı. Gazeteciler bu sayıya şaşırabilir ama reklam verenler çok sevinecek.

Geçtiğimiz yıl, bazılarının sosyal medya çağının sonuna tanıklık ettiğimizi ilan etmesine yol açan bir büyüme düşüşüne tanık olduk, ancak aslında sosyal iletişimin kendisinin ölümüne tanıklık ediyoruz. İçerik yaratıcıları çağındayız. Sosyal medyanın dijital eğlence dünyasındaki rolü başlayacak.”



Netflix'ten tüyler ürperten suç belgeseli: "En dehşet verici vaka"

Fred ve Rose West: Bir İngiliz Korku Hikayesi, üç bölümden oluşuyor (Netflix)
Fred ve Rose West: Bir İngiliz Korku Hikayesi, üç bölümden oluşuyor (Netflix)
TT

Netflix'ten tüyler ürperten suç belgeseli: "En dehşet verici vaka"

Fred ve Rose West: Bir İngiliz Korku Hikayesi, üç bölümden oluşuyor (Netflix)
Fred ve Rose West: Bir İngiliz Korku Hikayesi, üç bölümden oluşuyor (Netflix)

Netflix, Black Mirror'dan bir bölüme benzetilen ve "şimdiye kadarki en korkunç vaka" diye tanımlanan yeni gerçek suç belgeselini izleyiciyle buluşturmaya hazırlanıyor.

Fred ve Rose West: Bir İngiliz Korku Hikayesi (Fred and Rose West: A British Horror Story) adlı belgesel dizi, 14 Mayıs'ta platformda yayına girecek. 

İlk kez yayımlanacak görüntüler

Yayın devi, mini dizinin, Britanya tarihinin en azılı seri katil çifti olarak anılan Fred ve Rose West'in yaşamlarını ve işledikleri korkunç suçları derinlemesine ele alacağını duyurdu.

Platform tarafından yapılan açıklamaya göre, dizide daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış polis görüntüleri ve kamuoyuna hiç duyurulmamış ses kayıtları da yer alacak. Belgesel Gloucestershire polisinin, çiftin 12 kurbanına ait kalıntıları nasıl ortaya çıkardığını da gözler önüne serecek.

Dizi aynı zamanda, bazı kurbanların aile bireyleriyle yapılan özel röportajlara da yer veriyor. Bu kişiler, yıllar süren sessizliklerini ilk kez bozarak, kayıp yakınlarının vahşice öldürüldüğünü öğrendikleri andan itibaren yaşadıkları travmayı, acıyı ve adalet arayışındaki direnişlerini anlatıyor.

Bu yapım, Netflix'in Bir İngiliz Korku Hikayesi başlığı altındaki ikinci dizi olacak. İlki, 2022'de yayımlanan iki bölümlük Jimmy Savile belgeseliydi. 

"Dehşet evi"nin sırları

Fred ve Rose West, 1990'lı yıllarda "dehşet evi" diye anılacak olan Gloucester'daki evlerinde tutuklanmıştı.

Çift, çoğunluğu genç kadınlardan oluşan en az 8 kişiyi bu evin içinde işkence ederek öldürmekle suçlanmış, kurbanlarının çoğunu da bizzat kendileri gömmüştü.

Yapılan kazılarda, evin bodrum katında ve Gloucestershire çevresindeki tarlalarda insan kalıntılarına rastlanmıştı. Fred West 12 cinayetle suçlanırken, Rose West 1995'te 10 cinayetten hüküm giymiş ve müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Rose West, yıllardır sessizliğini koruyor. Fred West ise dava görülmeden önce 53 yaşında hayatını kaybetti. Bu da birçok kişide, başka karanlık sırları da mezara götürdüğü düşüncesini doğurdu.

"Black Mirror’ın Loch Henry bölümünü hatırlattı"

Yakında izleyiciyle buluşacak bu belgesel, daha şimdiden sosyal medyada büyük ses getirdi. Fragmanın YouTube'da paylaşılmasının ardından izleyicilerden pek çok yorum geldi.

Bir kullanıcı, "Bu vakayı biliyorum ve gerçekten bugüne kadar duyduğum en dehşet verici olaylardan biri" derken bir diğeri ekledi: 

Bu dava ve Moors cinayetleri beni hep ürkütmüştür.

Bir başka izleyici ise, "Bu bana Black Mirror’ın Loch Henry bölümünü hatırlattı" dedi. Sözkonusu bölümde, bir çift sakin bir İskoç kasabasına doğa belgeseli çekmeye giderken, kendilerini kasabanın karanlık geçmişine dair bir kabusun ortasında buluyordu.

Independent Türkçe, Mirror, Daily Mail