Nolan'dan teknoloji itirafı: "Akıllı telefon taşımıyorum"

Filmde Cillian Murphy, nükleer silahların geliştirilmesinde büyük rol oynayan teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer'ı canlandırıyor (AP)
Filmde Cillian Murphy, nükleer silahların geliştirilmesinde büyük rol oynayan teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer'ı canlandırıyor (AP)
TT

Nolan'dan teknoloji itirafı: "Akıllı telefon taşımıyorum"

Filmde Cillian Murphy, nükleer silahların geliştirilmesinde büyük rol oynayan teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer'ı canlandırıyor (AP)
Filmde Cillian Murphy, nükleer silahların geliştirilmesinde büyük rol oynayan teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer'ı canlandırıyor (AP)

Prestij (The Prestige), Yıldızlararası (Interstellar), Başlangıç (Inception) ve Akıl Defteri (Memento) gibi filmlerin yönetmeni Christopher Nolan, teknolojinin senaryo yazma sürecine nasıl zarar verebileceğini anlattı. 

Merakla beklenen Oppenheimer'ın yönetmeni, The Hollywood Reporter'a akıllı telefon taşımadığını, e-posta atmadığını ve yazarken internete bağlı olmayan bir bilgisayar kullandığını açıkladı.

Nolan, "Çocuklarım muhtemelen benim tam bir muhafazakar olduğumu söyleyecektir" diyerek ekledi:

Aslında ben bu tanıma karşı çıkardım. Bence teknoloji ve sağlayabildikleri inanılmaz. Bu bizzat ne kadar dahil olduğumla ilgili kişisel seçimim.

Nolan sözlerini şöyle sürdürdü: 

Bu dikkat dağıtma seviyesiyle ilgili. Eğer kendi malzememi üretiyor ve senaryolarımı yazıyorsam, bütün gün akıllı telefon başında olmak benim için pek de faydalı olmaz.

Nolan Oppenheimer'ı, kariyeri boyunca "daha önce hiç yapmadığı" bir taktikle, birinci tekil şahıs ağzından kaleme aldı.

52 yaşındaki yönetmen, Empire'a verdiği röportajda, "Bunu daha önce yapan oldu mu bilmiyorum" demişti. 

Ama asıl mesele şu ki, filmin büyük bölümünü oluşturan renkli sekanslarda her şey Oppenheimer'ın bakış açısından anlatılıyor. Kelimenin tam anlamıyla onun gözünden bakıyorsunuz.

Nolan ayrıca Wired'a yapay zekanın film yapımcılığındaki rolü konusunda "iyimser" olduğunu ifade etmişti. Ancak ödüllü yönetmen, teknolojiyi bir yardım "aracından" daha fazlası olarak görmemek konusunda uyardı.

Batman üçlemesinin yönetmeni, "Eğer yapay zekaya yasal olarak şirketlere yaptığımız gibi bir insan statüsü tanırsak, o zaman evet, çok büyük sorunlarımız olacak" diyerek ekledi:

Bana göre yapay zekayla ilgili mesele çok basit. Algoritma terimi gibi. Şirketlerin algoritmaları ve yapay zekayı, eylemlerinin sorumluluğundan kaçmak için kullandıklarını izliyoruz. Eğer yapay zekanın çok güçlü olduğu görüşünü onaylarsak, insanları eylemlerinin sorumluluğundan kurtarabileceği görüşünü de onaylamış oluruz. Yapay zekanın en büyük tehlikesi, ona bu tanrısal özellikleri atfetmemiz.

Independent Türkçe, Hollywood Reporter, Indiewire



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe