Diş çürümesini önlemek için güvenli alternatif

Diş çürümesini önlemek için florür tavsiye ediliyor. (Public Domain)
Diş çürümesini önlemek için florür tavsiye ediliyor. (Public Domain)
TT

Diş çürümesini önlemek için güvenli alternatif

Diş çürümesini önlemek için florür tavsiye ediliyor. (Public Domain)
Diş çürümesini önlemek için florür tavsiye ediliyor. (Public Domain)

Çoğu diş macunu, ağız hijyeni için güçlü bir araç olan florür kullanır. Bununla birlikte bu, özellikle çok fazla tüketebilen çocuklarda sağlık sorunlarına neden olabiliyor ve çocuklara genellikle diş fırçalamanın etkinliğini azaltan bu sorunlardan kaçınmak için küçük bir doz kullanmaları tavsiye ediliyor. Bu nedenle daha etkili olabilecek diğer alternatiflere yönelik araştırmalar sürüyor.

Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekip tarafından yürütülen yeni bir çalışma, çürüklere karşı koruma sağlamak için florür içeren diş macunu kadar iyi çalışan, mineral hidroksiapatit içeren diş macununa yeni bir alternatif buldu. Araştırmacıların insan tüketimi için güvenli olarak tanımladıkları hidroksiapatit mineralinin daha önce diş eti iltihabı vakalarında etkili olduğu kanıtlandı. Bunun, kemiklerde bulunan bir kalsiyum fosfat maddesi olduğu ifade edildi.

Çalışmanın baş araştırmacılarından Poznan Tıp Bilimleri Üniversitesi'nden Dr. Elisbia Baszynska, Medical Express internet sitesine salı günü yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Diş bakımındaki mevcut hedef, ilk çürük sırasında değişmiş olanlar da dahil olmak üzere, remineralizasyon yeteneği gösterdikleri sürece diş dokularının en büyük miktarını korumak amacıyla mümkün olan en az müdahaleyi kullanmaktır. Remineralize edici bileşiklerin (Nima) kullanımı, diş matkabı kullanarak çürük lezyonlardan kurtulmak için ağızda invaziv tedavilere olan ihtiyacı azaltmaktadır.

Doktorlar 18 ila 45 yaş arasındaki 189 yetişkini 18 aylık bir klinik çalışmaya katılmaları için işe aldı ve bu kişiler iki gruba ayrılarak dişlerini günde iki kez aynı saatte, yemeklerden sonra, her seferinde üç dakika boyunca macunlardan birini kullanarak fırçalamaları istendi.

Bilim insanları ‘her iki gruptaki katılımcıların yaklaşık yüzde 90'ında yeni çürük oluşmadığını’ tespit etti. Şarku’l Avsat’In edindiği bilgilere göre hidroksiapatit diş macunu kullanan hastalar ile florürlü diş macunu kullanan kontrol grubu arasında etkinlik açısından istatistiksel bir fark görülmedi.

Baszynska konuya dair şu açıklamada bulundu:

 Bu çalışma hidroksiapatitin yetişkinlerde diş çürüklerini önlediğini göstermiştir. Daha önce yayınlanan klinik çalışmalar da hidroksiapatitin çocuklar ve ortodontik tedavi gören hastalar gibi yüksek riskli gruplarda çürük önleyici etkisini göstermektedir.



Sihirli mantarların ömrü uzatabileceği keşfedildi

Çalışma, psilosibinin güçlü bir yaşlanma karşıtı araç olabileceğini ve hatta bazı yaşlı farelerin daha koyu tüylerinin yeniden çıktığını gösteriyor (AFP)
Çalışma, psilosibinin güçlü bir yaşlanma karşıtı araç olabileceğini ve hatta bazı yaşlı farelerin daha koyu tüylerinin yeniden çıktığını gösteriyor (AFP)
TT

Sihirli mantarların ömrü uzatabileceği keşfedildi

Çalışma, psilosibinin güçlü bir yaşlanma karşıtı araç olabileceğini ve hatta bazı yaşlı farelerin daha koyu tüylerinin yeniden çıktığını gösteriyor (AFP)
Çalışma, psilosibinin güçlü bir yaşlanma karşıtı araç olabileceğini ve hatta bazı yaşlı farelerin daha koyu tüylerinin yeniden çıktığını gösteriyor (AFP)

Emory Üniversitesi'nde yapılan yeni bir çalışma, sihirli mantarların aktif bileşeni psilosibinin yaşam süresini uzatabileceğini öne sürüyor.

Üniversitenin Atlanta'daki tıp fakültesinden bilim insanları, psilosibinin hücrelerin ömrünü uzattığını ve yaşlı farelerin hayatta kalma oranlarını yükselttiğini keşfetti.

Geçen hafta hakemli dergi Nature'da yayımlanan çalışmada psilosibin "halüsinojenik mantarların ürettiği, doğal yolla oluşan psikedelik bileşik" diye tanımlanıyor.

Araştırmacılar psikiyatrik ve nörodejeneratif rahatsızlıkların tedavisinde psilosibine yönelik ilginin arttığına dikkat çekse de bu çalışma, bileşiğin aktif formu psilosinin yaşlı farelerde yaşam süresini uzattığına dair ilk deneysel kanıtı sunuyor.

Psilosibinin oksidatif stresi azalttığını, DNA hasarını önlediğini ve telomer uzunluğunu korumaya katkı sağladığını gösteren veriler sunan çalışma, bileşiğin güçlü bir yaşlanma karşıtı araç olabileceğini öne sürüyor. Bütün bunlar yaşlanma sürecini yavaşlatmaya yardımcı oluyor.

Hatta beyaz tüylü yaşlı fareler tedaviden sonra daha genç görünüme kavuştu ve siyah tüyleri yeniden çıktı.

Emory Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Louise Hecker, Fox News Digital'a yaptığı açıklamada, "Psilosibin yaşlanmaya eşlik eden 'yıpranmayı' yavaşlatıyor gibi görünüyor" diyor.

 Fareler ve hücreler hem daha sağlıklı hem de belirgin biçimde daha uzun yaşıyor.

Çalışma bunun insanlarda da işe yarayabileceğini öne sürse de çok daha fazla teste ihtiyaç var. Yayın kuruluşuna konuşan Hecker, araştırmacıların "İnsanlar için en uygun doz protokolleri neler? Optimum fayda için tedaviye başlamanın en uygun yaşı ne?" gibi soruları yanıtlaması gerektiğini söylüyor.

Hecker "Tedavinin artık istenen etkiyi yaratmayacağı belirli bir yaş var mı?" diye devam ediyor.

Uzun süreli tedaviyle ilişkili potansiyel zararlar veya yan etkiler var mı? Etki mekanizmaları neler? Tüm bu soruların titizlikle araştırılması gerekiyor.

Oregon'da ABD'nin ilk yasal psilosibin inziva merkezinin kurucusu Gabe Charambides, bulguları "ikna edici" diye nitelendirse de insan kullanımının, farelerdekinden daha sıkı bir tarama, hazırlık ve güvenlik gerektirdiğini vurguluyor.

Psilosibin terapisinden en fazla fayda sağlayabilecek kişilerin çocukluk travması, boşanma, işini kaybetme veya yas gibi büyük yaşam olaylarından sonra "sıkışmış" hisseden veya ruh sağlığını iyileştirmek isteyen kişiler olduğunu da ekliyor.

Charambides, inzivaya katılan misafirlerinin kronik ağrı ve migren gibi fiziksel şikayetlerde rahatlama bildirdiğini ancak biyolojik test yapılmadığını söylüyor.

Klinik aşama için doğal psikedelik ilaç geliştiren Kanada merkezli Filament Health şirketinden Ryan Moss, daha önce Fox News Digital'a yaptığı açıklamada psikedeliklerin güvenli ve kontrollü bir ortamda uygulanması gerektiğini vurgulamıştı.

Moss, "Psikedelik deneyimler bazen anksiyete, halüsinasyon ve paranoyaya yol açabilir" demişti. 

Geleneksel psikedelikleri kullanan bazı hastalar klinik deneyler sırasında olumsuz kardiyovasküler olaylar yaşadıklarını bildiriyor.

Klinik deneylere katılanların iyi hazırlanmasını ve eğitimli profesyoneller tarafından yakından izlenmesini tavsiye ediyor.

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Ağaç