Netflix'in yeni filmi çok beğenildi: Eleştirmenler öve öve bitiremiyor

Tyrone'u Klonlamışlar, Rotten Tomatoes'dan 100 üzerinden 92 puan almayı başardı (Netflix)
Tyrone'u Klonlamışlar, Rotten Tomatoes'dan 100 üzerinden 92 puan almayı başardı (Netflix)
TT

Netflix'in yeni filmi çok beğenildi: Eleştirmenler öve öve bitiremiyor

Tyrone'u Klonlamışlar, Rotten Tomatoes'dan 100 üzerinden 92 puan almayı başardı (Netflix)
Tyrone'u Klonlamışlar, Rotten Tomatoes'dan 100 üzerinden 92 puan almayı başardı (Netflix)

Netflix'in başrolde Jamie Foxx ve John Boyega'nın olduğu yeni bilimkurgu filmi Tyrone'u Klonlamışlar (They Cloned Tyrone), yayın platformuna şimdiye kadarki en iyi eleştirilerini kazandırdı.

İlk kez uzun metrajlı film çeken Juel Taylor'ın yönetmen koltuğunda oturduğu Tyrone'u Klonlamışlar, tesadüfen hükümetin kötü niyetli klonlama komplosunu keşfeden tuhaf bir üçlüyü konu alıyor. Kiefer Sutherland ve David Alan Grier'in de rol aldığı film, 14 Temmuz'da sınırlı sayıda sinemada gösterime girdikten sonra 21 Temmuz'dan itibaren Netflix'te yayımlanmaya başladı.

Eleştirmenler filmin Netflix'in orijinal yapımlarına göre alışılmadık derecede iyi olduğunu ifade etti. Üç başrol oyuncusundan övgüyle bahseden sinema yazarları, filmin komedi dozunu da başarılı buldu. 

RogerEbert.com'dan Brian Tallerico, filmle ilgili şu ifadeleri kullandı:

Yayın servislerinde korkunç filmlerin yer aldığı bu yazın ortasında yaratıcı ve esprili bir sürpriz.

Deadline'dan Todd McCarthy de filmden övgüyle bahsetti:

Dengeli ya da tam anlamıyla başarılı olmasa da Tyrone'u Klonladılar, bilimkurgu ve çağdaş politik unsurların karışımıyla kışkırtıcı, alışılmadık, cesur ve türde farklı ve beklenmedik bir şey olarak tamamen beğenildi.

IndieWire'dan Christian Zilko'ysa film eleştirisinde şu ifadeleri kullandı: 

Başarılı oyuncu kadrosu Taylor'ın, Coen Kardeşlerin kariyerlerini oluşturdukları formülden yararlanmasına olanak tanıyor: Sevimli aptalların, çözme konusunda tamamen vasıfsız oldukları bir gizemi araştırmalarını izlemek her zaman çok eğlenceli.

Empire'dan Amon Warmann da filmi beğenenlerden biri. Warmann, Tyrone'u Klonlamışlar'la ilgili şöyle yazdı:

Söyleyecek sözü olan ama bunu yapmak için eğlenceden ödün vermeyen, üç harika performansla desteklenen, şık ve kahkahalarla güldüren bir film.

Guardian'dan Peter Bradshaw da filmle ilgili "Senarist Juel Taylor, kendi yazdığı senaryoyla ilk uzun metraj yönetmenlik denemesini yapıyor; tuhaf, biraz kararsız ama sevimli bir iş" diye yazdı.

Eleştirmenler, genellikle Netflix'in orijinal filmlerini beğenmiyor. Yayıncı kuruluşun tarihindeki en büyük film olan yıldızlarla dolu Kırmızı Bülten (Red Notice), eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu. Film, Rotten Tomatoes'ta 100 üzerinden sadece 36 puan alabilmişti. 

Independent Türkçe, ScreenRant, Rotten Tomatoes



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe