Facebook ana temasını haberde eğlence ile değiştiriyor

Facebook eğlence içeriğini destekliyor ve haber içeriğinden geri adım atıyor

Video düzenleme yöntemi de yeni özellikler arasında (Meta)
Video düzenleme yöntemi de yeni özellikler arasında (Meta)
TT

Facebook ana temasını haberde eğlence ile değiştiriyor

Video düzenleme yöntemi de yeni özellikler arasında (Meta)
Video düzenleme yöntemi de yeni özellikler arasında (Meta)

Meta şirketi, Facebook’u sosyal bir platformdan eğlence platformuna dönüştürme politikası kapsamında, geçtiğimiz günlerde platformundaki yeni video güncellemelerini kamuoyuna tanıttı.

Gözlemciler, bu adımın YouTube ve Tik Tok platformlarıyla yaşanan yoğun rekabet çerçevesinde geldiğini ve giderek eğlence içeriklerine odaklanan, medya ve habercilikten giderek uzaklaşan şirketin yeni yaklaşımlarıyla uyumlu olduğunu belirtti.

17 Temmuz’da Meta tarafından duyurulan yeni güncellemeler, Facebook’ta sunulan içeriğin daha iyi yansıtılması için ‘izle’ sekmesinin adının ‘video’ olarak değiştirilmesini de içeriyordu. Şirket, ‘video’ sekmesinin artık Reels, uzun biçimli içerik ve canlı yayınlar dahil olmak üzere tüm Facebook videoları için tek adres olduğunu bildirdi.

Ayrıca güncellemeler arasında, Reels video düzenleme araçlarına erişimi genişletme de yer alıyordu. Bu, kullanıcının videoyu yayınlamasını ve düzenlemesini kolaylaştırırken, gözlemciler bunun profesyonel video üretme araçlarına olan ihtiyacı azalttığını da belirtti.

Sosyal medya verilerini yönetme ve analiz etme konusunda uzman olan Mahran Kayali, Şarku’l Avsat’a yeni güncellemeler hakkında “Videonun bu platformlarda tüketilen en önemli içerik türlerinden biri olduğu sosyal medya ile uğraşan herkes tarafından biliniyor” dedi. Ayrıca “Facebook, önce YouTube, ardından Snapchat ve son olarak da TikTok ile erken bir rekabete girerek bu konuda avantajlı bir başlangıç ​​yaptı” ifadelerini sözlerine ekledi.

Kayali “Meta’nın, kullanıcıların platformunda olabildiğince uzun süre kalmalarını sağlamak üzere, özellikle videolara erişim şekliyle ilgili olarak kullanıcı deneyimine yönelik sürekli güncellemeler yapması doğal bir durum” ifadelerini kullandı. Nitekim Kayali’ye göre Meta güncellemeleri, video alanında farklı platformlar arasındaki rekabet bağlamında geliyor. Kayali Instagram ve Tik Tok’taki Reels, Youtube’daki YouTube Shorts ve Instagram ve Snapchat ve hatta bu rekabetin bir parçası haline gelen WhatsApp’taki Story’ler de dahil olmak üzere, tüm platformların bu alanda rekabet ettiğini belirtti. Ayrıca Facebook ve YouTube arasındaki en büyük rekabetin, sosyal medya şirketlerinin ana reklam kaynağı oldukları için 3 dakikadan uzun uzun videolar olduğunu da vurguladı.

Ardından Kayali, “Meta ile medya arasında son yıllarda artan husumet gölgesinde Meta’nın eğlence içeriğine odaklandığını ve habere olan ilginin azaldığını” belirtti. Bu bağlamda “Artık asıl sorun içerik üreticilerin pazara girmesi. Zira takipçi artık sabit ve biçimsel formatlarda sunulan haberlere güvenmiyor, bunun yerine aynı bilgilendirme veya haber içeriklerini kolay bir şekilde sunmayı tercih ediyor. İnsanların tavırları ve ilgi alanları değişti ve buna bağlı olarak sosyal medya şirketleri stratejilerini bu gelişmelere göre ayarlıyor” dedi.

Medya endüstrisi üzerindeki etkisi

Yeni güncellemelerin medya endüstrisi üzerindeki etkisi hakkında, Mahran Kayali, “Mevcut medya kuruluşlarının videoları içerik üreticilerine yük oluyor. Çünkü bu şirketlerin video sektöründeki prodüksiyon, kurgu, denetim ve telif bürokrasileri varken çoğu içerik üreticisi bu konuları önemsemiyor” dedi.

Ekonomik danışmanlık firması Nira’nın Nisan ayında Meta şirketi için hazırladığı bir rapor, Facebook’taki içeriğin yalnızca yüzde 3’ünü temsil eden haberlerde düşüş olduğunu gösterdi. Meta, haberlerin zamanla azalması beklenen sınırlı bir ekonomik rol oynadığına ve haber için ödeme yapma niyetinin azalmasıyla birlikte haber yayınlamanın yararsız hale geldiğine inanıyor. Geçen yıl Meta, ABD’deki bir dizi haber yayıncısına, içeriklerini Facebook’taki haber bölümünde yayınlamaları için artık onlara ödeme yapmayacağını bildirdi. Axios yaptığı açıklamada, bir Meta sözcüsünün çoğu insanın Facebook’a haber almak için gelmediğini, bu nedenle, bir işletme olarak, kullanıcı tercihleriyle uyuşmayan alanlara aşırı yatırım yapmak mantıklı olmadığını söylediğini aktardı.

Bu bağlamda, video ve mobil gazetecilikte uzmanlaşmış bir gazeteci olan Usame el-Dib, Şarku’l Avsat ile yaptığı bir röportajda ‘Meta’nın, kullanıcıların eğilimlerini ve isteklerini gözeten içerikler üreterken, geleneksel rakibi YouTube ve en iyi ürünlerini sergilemeyi başaran modern rakibi TikTok ile rekabet edebilmek için artık kamu ve kurumlardan daha fazla eğlence içeriği hedefliyor ve araştırıyor” dedi.

Dib “Meta’nın haber sektöründe öncü olma eğilimi vardı ve hatta bir dönem Facebook Gazeteciliği fikri ortaya atıldı ve bazı uzmanlar şirketin birkaç ülkede basın ekibine sahip olma isteğine dikkat çekti. Ancak kullanıcıların iç karartıcı içeriğin varlığına ilişkin şikayetlerinin artması ve kullanıcıların YouTube ve Tik Tok gibi diğer platformlara geçmesinin yanı sıra bazı durumlarda aklı başında ifadelere saldıran kullanıcıların ortasında, şirketin acilen eğlence içeriğine geçmesi yönündeki istek arttı” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Dib’e göre, Facebook önce Reels’lerin üretimine izin verecek şekilde genişledi. Daha sonra Instagram üzerinde video güncellemeleri yaparak ziyaretçilerin daha fazla görüntülenmesini ve hayatını belgelemesini sağladı, son olarak da geleneksel habercilik anlayışından uzaklaşmak için eğlenceli bir haber platformu yaratmak amacıyla ‘Threads’i hayata geçirdi.

Dib, ‘yeni güncellemelerin, geleneksel kurumlara platformlara uygun içerik üretmeleri için baskı yaparak medya üzerinde güçlü bir etkisi olacağını, aksi takdirde Meta’nın ne ürettiğine dair baskın bir görüş olmayacağını’ öne sürdü. Ayrıca “Bu güncellemeler, halkın öncelikle Meta gibi dev şirketler aracılığıyla arzu ettiği yeni format hakkında güçlü bir alarm zili işlevi görüyor” dedi.



Stephen King'den Netflix'in maliyetli bilimkurgu dizisine büyük övgü

Netflix, 3 Cisim Problemi'nin 8 bölümden oluşan ilk sezonuna toplam 160 milyon dolar harcadı (Netflix)
Netflix, 3 Cisim Problemi'nin 8 bölümden oluşan ilk sezonuna toplam 160 milyon dolar harcadı (Netflix)
TT

Stephen King'den Netflix'in maliyetli bilimkurgu dizisine büyük övgü

Netflix, 3 Cisim Problemi'nin 8 bölümden oluşan ilk sezonuna toplam 160 milyon dolar harcadı (Netflix)
Netflix, 3 Cisim Problemi'nin 8 bölümden oluşan ilk sezonuna toplam 160 milyon dolar harcadı (Netflix)

Sosyal medyayı aktif olarak kullanan ünlü yazar Stephen King, Twitter'daki 7 milyonu aşkın takipçisine sık sık film, dizi ve kitap önerilerinde bulunuyor.

"Olağanüstü"

Efsanevi korku yazarı, bu kez Netflix'in 21 Mart'ta gösterime giren "olağanüstü" bilimkurgu uyarlaması 3 Cisim Problemi'nden (The 3 Body Problem) övgüyle söz etti. 

Game of Thrones'un dizi sorumluları David Benioff ve D.B. Weiss'ın, Cixin Liu'nun aynı adlı ve 2008 tarihli roman serisinden uyarladıkları bilimkurgu, 1960'ların Çin'inde verilen vahim bir kararın, uzay ve zamanda yankılanarak günümüzde bir grup bilim insanını gezegene yönelik varoluşsal bir tehditle yüzleşmeye zorlamasını konu alıyor. 

Dizinin oyuncu kadrosunda Jovan Adepo, John Bradley, Rosalind Chao, Liam Cunningham, Eiza González, Jess Hong, Marlo Kelly, Alex Sharp, Benedict Wong ve Jonathan Pryce yer alıyor.

"İlk temas sahneleri hayranlık uyandırıcı" 

Amerikalı yazar, sosyal medya hesabında 3 Cisim Problemi'yle ilgili incelemesini paylaşarak, diziyi "olağanüstü, geniş kapsamlı, düşündürücü, sürükleyici" diye nitelendirdi. King, "ilk temas" sahnelerinin özellikle "hayranlık uyandırıcı" olduğunu da sözlerine ekledi.

O (It), Göz (Carrie) ve Medyum (The Shining) gibi meşhur korku romanlarının yazarı King'in paylaşımının tamamı şöyle: 

3 CİSİM PROBLEMİ (Netflix): Olağanüstü bilim kurgu dizisi: Geniş kapsamlı, düşündürücü, sürükleyici. 'İlk temas' sahneleri tüyler ürpertici ve hayranlık uyandırıcı.

Hem eleştirmenler hem de izleyiciler beğendi

3 Cisim Problemi, bir buçuk ay önce yayın platformunda gösterime girdiğinde, hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından beğenilmişti.

Game of Thrones'un 8. sezonunun kötü karşılanmasının ardından, Weiss ve Benioff'un senaryosuyla ilgili ve bir sonraki uyarlamanın kalitesi hakkında büyük endişeler vardı. Ancak ikilinin yeni dizisinin ilk sezonu bu endişeleri neredeyse tamamen ortadan kaldırdı. 

Eleştirmenler, Weiss ve Benioff'u yoğun ve karmaşık kaynak malzeme olağanüstü bir hevesle ele aldıkları ve güçlü bir başlangıç yaptıkları için övdü. 

Baby Reindeer'ı da övmüştü

76 yaşındaki King, son olarak çok konuşulan yeni dizi Baby Reindeer üzerine geçen hafta bir makale kaleme almıştı. King, 7 bölümlük diziyi şimdiye kadar izlediği "en iyi şeylerden biri" diye tanımlamıştı.

Independent Türkçe, ScreenRant, NME, Times


İki ödüllü dizinin yıldızları yeni biyografik filmde buluşuyor

Succession'ın final bölümü, gösterime girdiği 28 Mayıs 2023 akşamında rekor izlenme sayısına ulaşarak tarih yazmıştı (HBO)
Succession'ın final bölümü, gösterime girdiği 28 Mayıs 2023 akşamında rekor izlenme sayısına ulaşarak tarih yazmıştı (HBO)
TT

İki ödüllü dizinin yıldızları yeni biyografik filmde buluşuyor

Succession'ın final bölümü, gösterime girdiği 28 Mayıs 2023 akşamında rekor izlenme sayısına ulaşarak tarih yazmıştı (HBO)
Succession'ın final bölümü, gösterime girdiği 28 Mayıs 2023 akşamında rekor izlenme sayısına ulaşarak tarih yazmıştı (HBO)

The Bear'ın yıldızı Jeremy Allen White'ın biyografik filmde Bruce Springsteen'i canlandıracağı haberlerinden tam bir ay sonra, "Patron" (The Boss) lakaplı rock yıldızının "menajeri" de bulundu. 

Variety'nin haberine göre, Succession'ın yıldızı Jeremy Strong, Deliver Me From Nowhere adlı filmde Jon Landau'yu canlandırmak üzere anlaştı.

2023 tarihli kitaptan uyarlanacak

Film, Springsteen'in 1982 tarihli meşhur albümü Nebraska'nın yapım sürecini anlatacak ve Warren Zanes'in 2023 tarihli aynı adlı kitabından beyazperdeye uyarlanacak.

Kitap, Springsteen'in albümün yaratım sürecindeki sanatsal yolculuğunu anlatıyor.

Springsteen'in 1980 tarihli çift albümü The River'ın devamı olan Nebraska'nın, E Street Band'le birlikte çok satan bir rock kaydı olması bekleniyordu. 

Nebraska bunun yerine, 4 kanallı bir kayıt cihazında yapılmış ve sadeleştirilmiş bir solo albüm oldu. 

Springsteen'in 1982'de çıkan albümü Nebraska, sanatçının diskografisindeki daha karanlık ve daha içe dönük eserlerden.

74 yaşındaki Springsteen'in, uzun süredir menajerliğini yapan Jon Landau'yla birlikte yeni film projesinde yer aldığı bildiriliyor.

Çekimler sonbaharda başlıyor

Şarkıcının hayranlarının heyecanla beklediği filmin çekimleri sonbaharda başlayacak.

Springsteen'i canlandıracak olan White, FX dizisi The Bear'de hayat verdiği Carmen "Carmy" Berzatto karakteriyle, Komedi Dizilerinde En İyi Erkek Oyuncu dalında Emmy ödülünü evine götürmüştü.

Strong ise kısa süre önce An Enemy of the People adlı oyundaki başarısıyla ilk kez Tony adayı oldu. 

45 yaşındaki aktör, Succession'daki Kendall Roy rolüyle üç kez Emmy'ye aday gösterildi ve 2020'de ödülün sahibi oldu. 

Independent Türkçe, Variety, Daily Mail


"AstraZeneca aşısını "ticari nedenlerle" geri çekiyor"

"AstraZeneca, aşısının trombositopeni sendromuna neden olmuş olabileceğini söyledi.
"AstraZeneca, aşısının trombositopeni sendromuna neden olmuş olabileceğini söyledi.
TT

"AstraZeneca aşısını "ticari nedenlerle" geri çekiyor"

"AstraZeneca, aşısının trombositopeni sendromuna neden olmuş olabileceğini söyledi.
"AstraZeneca, aşısının trombositopeni sendromuna neden olmuş olabileceğini söyledi.

İngiliz ilaç üreticisi AstraZeneca dün (Çarşamba) salgının patlak vermesi sırasında üretilen ilk aşılardan biri olan Kovid-19 aşısı Vaxifria'nın "ticari nedenlerle" ve güncellenmiş doz fazlalığı nedeniyle geri çekildiğini duyurdu.

Bu gelişme, AstraZeneca'nın şubat ayında koronavirüs aşısının trombositopeni sendromu nedeniyle "bazı alıcılarda nadir görülen yan etkilere neden olabileceğini" kabul ettiği haberinden günler sonra meydana geldi. Bu itiraf, şirketin pandemi sırasında yapılan aşılanmanın ardından meydana gelen çok sayıda ölümle ilgili suçlamalara ve tazminat talep eden davalara verdiği yanıtın bir parçasıydı.

Aşının bu potansiyel komplikasyonları Birleşik Krallık'ta en az 81 ölümle ilişkilendirildi. Ancak üretici, aşının geri çekilmesi kararının davayla ilgili olduğu haberlerini reddetti.

Aşının geri çekilmesiyle ilgili olarak bir AstraZeneca sözcüsü AFP’ye göre şunları söyledi: “O zamandan eri varyantlar için çok sayıda (Covid-19) aşı geliştirildiği göz önüne alındığında, güncellenmiş aşıların fazlası mevcut. Bu durum, artık üretilmeyen ve tedariki duran Vaxifria'ya olan talebin azalmasına yol açtı. Şimdi bu bölümü bitirmek ve Kovid salgınına önemli bir katkıda bulunmak için ileriye dönük net bir yol belirlemek üzere organizatörler ve ortaklarımızla birlikte çalışacağız."


Bilim insanları yanıtladı: Beethoven kurşun zehirlenmesi geçirdi mi?

17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)
17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)
TT

Bilim insanları yanıtladı: Beethoven kurşun zehirlenmesi geçirdi mi?

17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)
17 Aralık 1770'de doğan Beethoven, hayatının sonlarına doğru işitme yetisini kaybetmişti (AFP)

Bilim insanlarının yaptığı araştırmada, Ludwig van Beethoven'ın gerçekten de kurşun zehirlenmesi geçirdiği ortaya çıktı. Fakat Alman bestecinin bundan dolayı öldüğüne dair iddiaların asılsız olduğu belirtildi. 

ABD'nin prestijli Harvard Üniversitesi'nden bilim insanları, Beethoven'a ait iki tutam saçı inceledi. 

Hakemli dergi Clinical Chemistry'de 6 Mayıs'ta yayımlanan çalışmada, saç tutamlarındaki kurşunun yanı sıra arsenik ve cıva miktarı da ölçüldü.

Saç örneğindeki kurşun miktarının, sağlıklı bir kişi için üst sınır kabul edilenden 64 kat daha fazla olduğu tespit edildi. Diğer tutamdaysa miktarın 95 kat daha fazla olduğu ortaya çıktı. Ayrıca arsenik ve cıva seviyelerinin de yüksek olduğu belirtildi.

Araştırmacılar, 19. yüzyıl saç örneklerindeki kurşun seviyelerinden yola çıkarak Beethoven'ın kanındaki kurşun miktarının desilitre başına 69 ila 71 mikrogram olabileceğini hesapladı.

Bilim insanları, çalışmada "Bu tür kurşun seviyeleri genellikle gastrointestinal rahatsızlıklar ve böbrek hastalıklarının yanı sıra işitme yetisinde zayıflamayla ilişkilendirilir. Ancak bu miktar, tek başına ölüm nedeni olacak kadar yüksek değil" ifadelerini kullandı. 

Araştırmacılar, 19. yüzyılda kurşundan üretilen kapların kullanıldığına ve bazı tıbbi durumlarda kurşun bazlı tedaviler uygulandığına dikkat çekerek, Beethoven'ın saç tutamlarındaki yüksek miktarın bununla ilişkili olabileceğini söyledi.

Alman besteci, hepatit B enfeksiyonunun yol açtığı ve içki tüketimi nedeniyle kötüleşen bir karaciğer rahatsızlığı sonucunda 56 yaşında yaşamını yitirmişti. 2023'te yapılan bir araştırmada, Beethoven'ın lupustan muzdarip olduğuna işaret eden genetik bulgular da saptanmıştı. 

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org


75 yaşındaki adam eşini öldürdüğünü itiraf etti: "Çok masraflıydı"

75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)
75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)
TT

75 yaşındaki adam eşini öldürdüğünü itiraf etti: "Çok masraflıydı"

75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)
75 yaşındaki Ronnie Wiggs hakkında kaç yıl hapis cezası istendiği henüz açıklanmadı (Independence Missouri Polis Teşkilatı)

72 yaşındaki eşini öldüren Amerikalı, onun tıbbi masraflarını karşılayamadığı için bu cinayeti işlediğini söyledi. 

ABD'nin Missouri eyaletinde yaşayan Ronnie Wiggs, pazartesi günü görülen duruşmada, diyalize giden eşi Ellen Wiggs'i öldürdüğünü itiraf etti.

Mahkeme kayıtlarına göre cinayetten yargılanan 75 yaşındaki Ronnie, cuma günü Kansas şehrindeki Centerpoint Medical Center'da diyalize giden eşini hastanede boğarak öldürdü.

Hastane görevlileri, Ellen'ın boynunda kızarıklık ve morluklar gördüklerini söyledi. Yaşlı kadının acil bakıma alındığı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı aktarıldı. 

Bazı hastane çalışanları, binadan çıkan Ronnie'nin "Ben yaptım, evet, onu öldürdüm. Boğarak öldürdüm" dediğini duyduklarını savundu.

Ronnie'nin polise verdiği ifadede suçunu kabul ettiği belirtildi. Buna göre Ronnie, böbrek yetmezliğinden muzdarip eşine daha fazla bakım veremediğini, hastane masraflarını karşılayamadığını ve Ellen'ı bu yüzden öldürdüğünü söyledi. 

Ayrıca Ronnie, eşini daha önceden iki kez öldürmeye çalıştığını da itiraf etti. Polise verdiği ifadede, eşinin bir dönem rehabilitasyon merkezinde tedavi gördüğünü ve burada uyurken onu öldürmeye çalıştığını anlattı. Ancak Ronnie, eşinin uyanarak kendisini durdurduğunu ifade etti. 

Bunun ardından başka bir hastaneye sevk edilen Ellen'ı tekrar öldürmeye çalıştığını belirten Ronnie, bunda da başarısız olduğunu söyledi. 

Amerikan gazetesi New York Times'ın aktardığına göre Ronnie, 250 bin dolarlık kefaletle tutuklu bulunuyor. Olayla igili ikinci duruşma perşembe günü düzenlenecek.

Independent Türkçe, New York Times, CBS News


Depremlerin ardındaki sebep, Ay'ı oluşturan çarpışma olabilir

Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)
Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)
TT

Depremlerin ardındaki sebep, Ay'ı oluşturan çarpışma olabilir

Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)
Dünya'yla çarpışan Theia'nın kalıntılarının yerin altında olduğu iddia ediliyor (NASA)

Ay'ın oluşmasına yol açan çarpışmanın, levha tektoniğinin de meydana gelmesine zemin hazırlamış olabileceği öne sürüldü. Bilim insanlarına göre aşağı yukarı Mars kadar bir cismin yaklaşık 4,5 milyar yıl önce Dünya'ya çarpması sadece uyduyu yaratmakla kalmadı, ardında devasa bloklar da bıraktı. Deprem ve yanardağlara yol açmanın yanı sıra Dünya'da yaşamı mümkün kıldığı düşünülen levha tektoniğini, bu blokların tetiklediği düşünülüyor.

Biri Büyük Okyanus'un derinliklerinde, diğeri de Afrika kıtasının altındaki iki blok 1980'lerde keşfedildiğinden beri gizemini büyük ölçüde koruyor. Her biri Ay'ın iki katı büyüklüğündeki bu blokların etraflarındaki mantodan farklı bir maddeden oluşması, nereden geldiklerine dair sorulara yol açıyor. 

Geçen yıl yayımlanan bir araştırmada, düşük kesme hızlı büyük bölgeler (large low-velocity provinces / LLVP) diye bilinen blokların 4,5 milyar yıl önce Dünya'ya çarptığı düşünülen Theia adlı gezegenin kalıntıları olduğu öne sürülmüştü. Çalışmaya göre Theia'nın büyük bir kısmı Dünya tarafından emilirken, kalan kısmı da Ay'ı meydana getirdi. 

Geophysical Research Letters adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmada buradan yola çıkan ekip, su altındaki blokların bu çarpışmadan 200 milyon yıl sonra manto yükselmesini tetiklemiş olabileceğini buldu. Bilgisayar modellemesi kullanan bilim insanları manto yükselmesinin yol açtığı yitim zonu denen süreçle Dünya'nın düz kabuğunun kırılarak yuvarlak levhaların aşağıya indiğini düşünüyor. 

Makalenin yazarlarına göre bu süreç modern levha tektoniğinin yükselişinin yanı sıra Dünya'da bulunan en eski mineraller olan zirkon kristallerinin neden en az 4 milyar yıl önce yitim zonuna maruz kalmış gibi göründüğünü de açıklayabilir. 

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nden yerbilimci Qian Yuan, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında şöyle diyor:

Eğer durum buysa, devasa çarpışma sadece Ay'ımızın oluşmasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda Dünya'mızın başlangıç koşullarını da belirledi.

Öte yandan bazı bilim insanları bu sürecin, modern levha tektoniğine yol açtığı veya Dünya'nın bütün kabuğunun bir yenilenme sürecine girmesini tetiklediği düşüncesine şüpheyle yaklaşıyor. Maryland Üniversitesi'nden yerbilimci Michael Brown, 2,5 ila 4 milyar yıl öncesine kadar süren Arkeen dönemdeki tektonik duruma dair yeterince veri olmadığını söyleyerek şöyle ekliyor: 

Yani felsefi açıdan bakıldığında, bilinmediği ve bilinemez olduğu neredeyse kesin. Bence bu nokta bazen gözden kaçıyor.

Dünya'daki iklimi yaşanabilir kılan karbon döngüsünü sağladığı düşünülen levha tektoniği, bu nedenle pek çok bilim insanı tarafından yaşamın olmazsa olmaz bir parçası olarak görülüyor. Fakat geçen yıl yayımlanan bir araştırmada Dünya'daki yaşamın ilk izlerinin ortaya çıktığı yaklaşık 3,9 milyar yıl öncesinde levha tektoniği hareketinin gerçekleşmediği öne sürülmüştü.

Kaliforniya Üniversitesi'nden T. Mark Harrison, levha tektoniğinin yaşamın oluşumuna katkı sağladığını belirtse de şöyle ekliyor: 

Benim neslim bilimde geriye kalan belki de en ilginç soruyu, yaşamın nasıl ve hangi koşullar altında ortaya çıktığını çözemedi.

Independent Türkçe, Washington Post, Popular Science, Geophysical Research Letters


Aralıklı orucun kronik karaciğer iltihaplanmasını önlediği görüldü

Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)
Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)
TT

Aralıklı orucun kronik karaciğer iltihaplanmasını önlediği görüldü

Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)
Aralıklı oruç, genellikle kilo vermek isteyenler tarafından uygulanıyor (Pexels)

Aralıklı orucun karaciğer iltihaplanması ve kanserinin önüne geçebildiği bulundu. 

Genetik özellikler ve aşırı kilo gibi sebeblerden kaynaklanan, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması tedavi edilmediğinde nonalkolik steatohepatit (NASH) gibi daha ileri bir seviyeye taşınabiliyor. Karaciğerin iltihaplandığı NASH, kansere de neden olabiliyor. 

Alman Kanser Araştırma Merkezi ve Tübingen Üniversitesi'nden araştırmacılar, son yıllarda popülarite kazanan aralıklı orucun bu hastalıklar üzerindeki etkisini inceledi. 

Cell Metabolism adlı bilimsel dergide dün yayımlanan çalışma kapsamında fareler 32 hafta boyunca yağ ve şeker ağırlıklı beslendi. Ardından bir grup fare bu şekilde beslenmeye devam ederken diğer gruba 5-2 aralıklı oruç uygulandı: Haftanın 5 günü boyunca yemek yiyen fareler, peş peşe olmayan iki gün bir şey yemeden sadece su içti. 

Oruç tutmadıkları günlerde yüksek kalorili gıdalarla beslenen fareler kilo almadı, daha az karaciğer hastalığı belirtisi gösterdi ve karaciğer hasarını gösteren biyobelirteç seviyeleri daha düşüktü. Bu hayvanların NASH'e karşı direnç gösterdiği kaydedildi. 

Öte yandan sınırsızca beslenen ilk gruptaki fareler kilo aldı, vücut yağları arttı ve kronik karaciğer iltihabına yakalandı. 

Bu bulguları aralıklı oruca bağlayan araştırmacılar 5-2 diyetin, 6-1'e göre; 24 saatlik orucun da 12 saate göre daha iyi sonuç verdiğini saptadı. 

Bilim insanları ayrıca NASH görülen farelerin 4 ay boyunca aralıklı oruç tuttuktan sonra kan değerlerinin iyileştiğini, karaciğerlerindeki yağlanma ve iltihaplanmanın azaldığını kaydetti. 

Araştırmanın yazarlarından Mathias Heikenwälder, bulguları şöyle değerlendiriyor:

Bu bize 5-2 aralıklı orucun hem NASH ve karaciğer kanserinin önlenmesinde hem de yerleşik kronik karaciğer iltihabının tedavisinde büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.

Bu değişimlere yol açan mekanizmayi inceleyen araştırmacılar, bu beslenme biçiminin yarattığı koruyucu etkiden iki proteinin sorumlu olduğunu tespit etti: PPAR-alpha ve PCK1. Yağ asitlerinin parçalanmasını artırmak ve yağ birikimini engellemek için beraber çalışan bu proteinler farelerde devre dışı bırakıldığında, aralıklı oruç iltihaplanmayı da fibrosisi de engelleyemedi. 

Bu proteinler NASH'li insanlardan alınan doku örneklerinde de düşük seviyelerde görülüyor. PPAR-alpha'nın etkilerini taklit eden bir ilaç farelere verildiğinde, aralıklı orucun metabolizma üzerindeki etkilerinin bir kısmını yaratmayı başardı. Öte yandan PCK1 etkilerini taklit eden bir ilaç henüz yok. 

Heikenwälder, "Uzun vadede sıkı bir diyete sadık kalamayan insanlar her zaman olacak" diyerek şöyle ekliyor:

Bu nedenle orucun koruyucu etkilerini tam olarak taklit etmek için hangi ilaç kombinasyonlarını kullanabileceğimizi araştırmaya devam etmek istiyoruz.

Independent Türkçe, New Atlas, Science Daily, Cell Metabolism


İspermeçet balinalarının karmaşık "alfabesi" ortaya çıktı

En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)
En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)
TT

İspermeçet balinalarının karmaşık "alfabesi" ortaya çıktı

En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)
En büyük beyinli hayvan olan ispermeçet balinalarının boyu 18 metreye ulaşabiliyor (AP)

İspermeçet balinalarının karmaşık bir "alfabeye" sahip olduğu ortaya çıktı. Okyanusun derinlerindeki bu canlıların iletişim kurma biçimi insanların dillerine benzer özellikler taşıyor.

Son derece sosyal canlılar olan ispermeçet balinaları birlikte yüzüp avlanmanın yanı sıra birbirlerinin yavrularına da bakıyor. Bütün bunları karanlıkta yapan hayvanlar güçlü iletişim yollarına ihtiyaç duyuyor. 

İspermeçet balinaları koda denen tıklama sesleriyle iletişim kuruyor. Mors alfabesine benzeyen bu seslerin en az 9 bin örneğini inceleyen araştırmacılar, bu memeli türünün esasen "fonetik bir alfabe" kullandığını ortaya koydu.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden (MIT) bilim insanları, CETI Projesi (Deniz Memelileri Çeviri Girişimi) adlı girişimle işbirliği yaparak Dominika İspermeçet Balinası Projesi'nin Karayipler'de kaydettiği 60'dan fazla balinanın sesini makine öğrenimiyle analiz etti. Balinaların çıkardığı tıklama sesinin sayısı, ritmi ve temposunun değiştiği ve farklı farklı kodalar oluşturduğu bulundu. 

Kodaların süresinin de değiştiği görülürken balinaların, kelimelerin sonuna gelen ekler gibi bazen fazladan bir tıklama sesi çıkardığı kaydedildi. Nature Communications adlı hakemli dergide dün yayımlanan araştırmada kodaların, insan dilindeki kelimelere benzer bir yapıya sahip olduğu da tespit edildi. 

MIT ve CETI Projesi'nden Jacob Andreas, ortak yazarı olduğu çalışma hakkında "Gördüğümüz tüm bu farklı kodalar aslında nispeten basit bir dizi küçük parçanın birleştirilmesiyle oluşturuluyor" diyor. 

İnsanlar anlamsız seslerden kelimeler, kelimelerden de cümleler oluşturduğu iki seviyeli bir kombinasyonla iletişim kuruyor. Araştırmacılar ispermeçet balinalarının da böyle bir mekanizmayla önce kodaları, ardından da bu kodalarla farklı kombinasyonları oluşturduğunu söylüyor. 

Dominika İspermeçet Balinası Projesi'nden biyolog Shane Gero, "İnsan dili pek çok açıdan benzersiz, evet" diyerek şöyle ekliyor:

Fakat bilim ilerledikçe balinalar da dahil diğer türlerde insanlara özgü olduğu düşünülen birçok kalıp, yapı ve unsurun yanı sıra hayvanların iletişiminde belki de insanların sahip olmadığı özellik ve unsunlar bulacağımızdan şüpheleniyorum.

Araştırmanın ortak yazarı Gero, balinaların ya savunma amaçlı ya da yiyecek bulma ve yavrulara bakma gibi işler için iletişim kurduğunu düşünse de bu canlıların birbirine ne dediği henüz bilinmiyor. CETI Projesi halihazırda daha fazla kayıt toplayarak hayvanların davranışlarıyla sesler arasında bağlantı kurmaya çalışıyor.

Fakat bu çalışmalarda bağlam büyük önem taşırken Gero bunu "Eğer Kuzey Amerika'nın İngilizce konuşan toplumunu sadece dişçi muayenehanesinde inceleseydik, iletişim sistemlerinin en önemli parçasının 'kanal tedavisi' ifadesi olduğu sonucuna varırdık" diye açıklıyor: 

Karşımızda kapsamlı bir resim olmadığı için yanılırdık.

Araştırmacılar bu çalışmaların sadece ispermeçet balinaları veya diğer hayvanlarla değil, insanların bir gün uzaydaki farklı yaşam formlarıyla karşılaşması haline onlarla da iletişim kurmasına zemin hazırladığını düşünüyor. 

Makalenin başyazarı Pratyusha Sharma, "Mesele, insan normlarından son derece farklı bir şekilde etkileşime giren, tamamen farklı bir çevreye ve iletişim protokollerine sahip bir türü anlamakla ilgili" diyor: 

Çalışmamız esasen 'yabancı (uzaylı) bir uygarlığın' nasıl iletişim kurabileceğini deşifre etmeye temel oluşturarak tamamen yabancı iletişim biçimlerini anlamaya yarayacak algoritma veya sistemler kurmaya yönelik fikirler sağlayabilir.

Independent Türkçe, Popular Science, Reuters, NPR, Nature Communications


27 yıllık gerilim nasıl gelmiş geçmiş en iyi film ilan edildi?

Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)
Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)
TT

27 yıllık gerilim nasıl gelmiş geçmiş en iyi film ilan edildi?

Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)
Kim Basinger, Los Angeles Sırları'ndaki başarılı performansıyla En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Oscar'ın sahibi olmuştu (Warner Bros)

Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes, geçen günlerde Tüm Zamanların En İyi 300 Filmi listesini paylaştı. 

Neredeyse 30 yıllık bir gerilim olan Los Angeles Sırları (L.A. Confidential), Kazablanka (Casablanca) ve Baba (The Godfather) gibi onlarca klasik filmi geride bırakmayı başararak Rotten Tomatoes tarafından sürpriz bir şekilde tüm zamanların en iyi filmi ilan edildi. 

Romanın yazarı filmden nefret etti

Curtis Hanson'ın 1997 yapımı neo-noir suç filmi Los Angeles Sırları, James Ellroy'un 1990 tarihli aynı adlı romanından uyarlanmıştı. Yazar Ellroy, ironik bir şekilde filmden nefret etmişti

Hikaye 1953 Los Angeles'ında geçiyor ve polis yolsuzluğuyla Hollywood şöhretinin kesiştiği noktada Melekler Şehri'ni merkeze alıyor.

1950'lerin başında Los Angeles polisi, bir dizi yolsuzluk skandalının ardından umutsuzca imajını temizlemeye ve halkın güvenini yeniden kazanmaya çalışıyor. 

Polisler Los Angeles'ın köhne yeraltı dünyasında gezinirken gangsterlerle, Hollywood yıldızlarıyla ve milyoner iş insanlarıyla karşılaşıyor.

Polislerin kendileri de çoğu zaman peşlerine düştükleri suçlular kadar kirli. 

Yozlaşma, şiddet, cinsellik ve baştan çıkarma

Filmde yozlaşma, şiddet, cinsellik ve baştan çıkarma var. Bu denge, Los Angeles Sırları'nı Rotten Tomatoes'un listesinde üst sıralara taşımayı başardı.

Rotten Tomatoes, sıralamasını belirlemek için titiz bir metodoloji kullandı. Hem sinema yazarları hem de izleyiciler tarafından büyük beğeni kazanan filmler arasında sıralama yapıldı. Bu seçimde, yapımların eleştirmenlerden aldığı yorum sayısı, izleyici puanı oylarının sayısı ve vizyon yılı gibi faktörler incelendi.

Bol yıldızlı kadro

Los Angeles Sırları, En İyi Film de dahil olmak üzere 9 Akademi Ödülü'ne aday gösterilmiş ve bunlardan iki tanesini kazanmayı başarmıştı.

Filmin oyuncu kadrosunda Kevin Spacey, James Cromwell, Russell Crowe, Kim Basinger ve Guy Pearce gibi yıldızlar yer alıyordu.

Rotten Tomatoes'a göre tüm zamanların en iyi 10 filmi şöyle sıralanıyor:

1. Los Angeles Sırları (1997)
2. Baba (1972)
3. Kazablanka (1942)
4. Yedi Samuray (Seven Samurai, 1954)
5. Parazit (Parasite, 2019)
6. Schindler'in Listesi (Schindler's List, 1993)
7. Top Gun: Maverick (2022)
8. Oyuncak Hikayesi 2 (Toy Story 2, 1999)
9. Çin Mahallesi (Chinatown, 1974)
10. Rıhtımlar Üzerinde (On The Waterfront, 1954)

Independent Türkçe, ScreenRant, Rotten Tomatoes


Hiç kimsenin beğenmediği film Netflix'te zirveye oynuyor

Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)
Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)
TT

Hiç kimsenin beğenmediği film Netflix'te zirveye oynuyor

Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)
Yimou Zhang'ın yönettiği film, gösterime girdiğinde eleştirmenler tarafından yerden yere vurulmuştu (Universal Pictures)

2017'de gişede fiyaskoyla sonuçlanan canavar filmi, Netflix'te en çok izlenen yapımlar arasına girdi. 

Başrolünde Matt Damon'ın yer aldığı Amerika-Çin ortak yapımı Çin Seddi (The Great Wall), ABD'nin Netflix listesinde 4. sırada yer alıyor.

Oyuncu kadrosu yıldızlarla dolu

Damon, Çin Seddi'nin ardındaki ürkütücü sırları keşfeden bir paralı askeri canlandırıyor. Filmde ayrıca Pedro Pascal, Willem Dafoe, Andy Lau ve Kenny Lin rol alıyor.

Netflix, 16 yaşından küçüklere uygun olmadığını belirttiği filmin konusunu şöyle özetliyor:

Song hanedanı döneminde Çin'de barut arayışı içinde olan Avrupalı tüccarlar, ülkenin kahramanları ile zalim canavarlar arasında efsanevi bir savaşın yaşandığını keşfeder.

Çin Seddi, 1 Mayıs'tan bu yana Netflix'te izlenebiliyor. Canavar filmi, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'daki yüzde 35'lik puanına rağmen dünya çapında gişede yaklaşık 335 milyon dolar kazanmıştı. Ancak bu hasılat, filmin fiyaskoyla sonuçlanmasını engelleyemedi.

335 milyon dolar kurtarmaya yetmedi

Deadline, Çin Seddi'nin 150 milyon dolarlık yüksek bütçesi nedeniyle gişe performansının yeterli gelmediğini yazmıştı. Haberde, filmin hayal kırıklığı yaratan gişesinin Legendary ve Universal'a 75 milyon dolara mal olduğu öne sürülmüştü.

Çin Seddi, 2015'te Yeni Zelanda ve Çin'in Quindao kentinde çekildi. Film, ne eleştirmenleri ne de sinemaseverleri mutlu edebildi. 

Matt Damon'ın filmi, Rotten Tomatoes'daki 238 yoruma göre 100 üzerinden yalnızca 35 puan alabildi. 

Filmin izleyici skoru da farklı olamadı. 10 binden fazla izleyicinin yorumlarına göre sadece 42 puan elde etti.

Bazı eleştirmenler, Damon'ın rolünün Çin kökenli birine verilmesi gerektiğine inandıkları için oyuncu seçimini eleştirmişti.

Damon ise Pekin'de düzenlediği bir basın toplantısında William rolünün "her zaman Avrupalı olması gerektiği" konusunda ısrar etmişti.

"Irkçı efsaneyi sürdürmeyi bırakmalıyız"

Hustlers'ın yıldızı Constance Wu, filmin fragmanının yayımlanmasının ardından "Dünyayı sadece beyaz bir adamın kurtarabileceğine dair ırkçı efsaneyi sürdürmeyi bırakmalıyız" şeklinde tweet atarak sosyal medyada bir çılgınlığa neden olmuştu.

Rolling Stone'dan Peter Travers, "Çinli usta Zhang Yimou ve Hollywood yıldızı Matt Damon'ın ortaya çıkardığı tek şeyin ihtişam hayalleri kuran B seviyesinde bir yaratık filmi olması ne kadar kötü" diye yazmıştı.

Vox yazarı Alissa Wilkinson da eğlenceli bulmadığı film için sert bir eleştiri kaleme alarak şöyle demişti:

Büyük. Göz kamaştırıcı. Çin hakkında. Ve kesinlikle bir efsane hakkında. Ayrıca kafasında tek bir düşünce yok ama dişlek canavarlardan oluşan orduları var.

Independent Türkçe, Daily Mail, Vox, Rolling Stone, Deadline, Rotten Tomatoes