Seinfeld'in George Constanza'sı: "Kötü yaşlandığım için kimse beni rahatsız etmiyor"https://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4461726-seinfeldin-george-constanzas%C4%B1-k%C3%B6t%C3%BC-ya%C5%9Fland%C4%B1%C4%9F%C4%B1m-i%C3%A7in-kimse-beni-rahats%C4%B1z-etmiyor
Seinfeld'in George Constanza'sı: "Kötü yaşlandığım için kimse beni rahatsız etmiyor"
Seinfeld 180 bölüm yayımlandı (NBC)
Televizyon tarihinin en sevilen komedi yapımlarından Seinfeld'in yıldızlarından Jason Alexander, dizinin hayranlarının kendisini neden rahatsız etmediğini esprili bir dille açıkladı.
Dizinin George Constanza'sı, Page Six'e dün yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
Kötü yaşlandığım için kimse beni rahatsız etmiyor.
Sokakta tanındığını kabul eden Alexander sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
İnsanlar çok tatlı. Genellikle selam veriyorlar, el sallıyorlar ya da 'Hey, Jason' diyorlar.
63 yaşındaki ünlü oyuncu ve yönetmen, "İnsanlar işimi beğendiği ve bunu göstermek istediği için çok şanslıyım. Fakat ben yine de hayatımı yaşayabiliyorum. Bunu herkes yapamıyor ama ben yapabiliyorum" dedi.
Alexandre, Amerikan Senaristler Birliği'yle (WGA) oyuncuları temsil eden Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği (SAG) ve Amerikan Televizyon, Radyo Sanatçıları'nın (AFTRA) greve gitmesi hakkında şu değerlendirmede bulundu:
Biz son derece şanslıydık. Sanırım o prodüksiyon dönemi, televizyon ve dizi oyuncuları için bir tür altın çağdı. Biz işimizi bitirdikten 10 yıl sonra tüm model değişti. Bunu anlamıyorum.
İlk kez 1989'da yayımlanan ve 9 yıl boyunca pek çok kişiyi ekranları başına kilitleyen komedi dizisinde Jason Alexander'ın yanı sıra Jerry Seinfeld, Michael Richards ve Julia Louis-Dreyfus gibi isimler rol almıştı.
Dizide kullanılan bazı replikler izleyicilerin diline dolanarak günlük yaşamın bir parçası oldu.
Komedyen Seinfeld'in kurgusal versiyonunun ve arkadaşlarının başından geçenleri anlatan dizi sitcom türüne yeni bir soluk getirdi.
Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyorhttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5154733-a%C4%9F%C4%B1zdaki-bakteri-miktar%C4%B1-ne-kadar-mutlu-oldu%C4%9Fumuzu-g%C3%B6steriyor
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
Yeni bir araştırmaya göre depresyon, ağızda bulunan bakterilerin çeşitliliğinin azlığıyla bağlantılı olabilir.
Siz bu haberi okurken ağzınızda 500 milyar ila 1 trilyon bakteri bulunuyor. Bağırsak mikrobiyomundan sonra ağız, insan vücudundaki en büyük ikinci mikroorganizma topluluğunu barındırıyor.
New York Üniversitesi'ndeki (NYU) araştırmacılar, bu mikropların yapısının depresyonun teşhis ve tedavisinde işe yarayabileceğini söylüyor. Yeni çalışmada, ağızda mikropların çeşitliliğinin azalmasının ruh sağlığıyla ilişkili olduğunu buldular.
NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu'nda araştırmadan sorumlu dekan yardımcısı Dr. Bei Wu, "Ağız mikrobiyomunun, iltihaplanma veya bağışıklık sistemindeki değişiklikler yoluyla depresif semptomları etkilemesi mümkün. Tersine, depresyon beslenme alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni, sigara ve alkol kullanımının artması veya ilaç kullanımı gibi değişikliklere yol açabilir ve bunların tümü ağız mikrobiyomunu değiştirebilir" dedi.
Bu ilişkinin hangi yönde işlediğini ve altında yatan mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.
Wu, bu hafta BMC Oral Health adlı akademik dergide yayımlanan çalışmanın kıdemli yazarı.
Bu sonuçlara ulaşmak için yazarlar, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'nden elde edilen verileri inceledi. 2009'la 2012 arasında 15 binden fazla yetişkinden toplanan anket verilerini kullanarak depresyon belirtilerini tükürük örnekleriyle karşılaştırdılar.
Ayrıca, tükürükteki mikropları tanımlamak ve ağız mikrobiyomunun çeşitliliğini ölçmek için gen dizileme kullandılar. Böylece, mikrobiyal çeşitliliği daha az olan kişilerin depresyon belirtileri gösterme ihtimalinin daha yüksek olduğunu keşfettiler.
Ek analizler, sigara içme, alkol tüketimi ve diş bakımı gibi alışkanlıkların ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkiyi etkilediğini ortaya koydu. Bunların tümü ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor.
Antidepresanlar ve diğer psikotropik ilaçların, tükürük miktarını azaltan ve ağız mikro ortamını değiştiren yan etkileri olduğunu belirttiler.
"Dolayısıyla ilaçlar sadece depresif semptomları hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda ağız sağlığı üzerinde düzenleyici bir etkiye de sahip" dediler.
Önceki araştırmalar, ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu göstermişti. İçki içme ve diş bakımı gibi alışkanlıklar ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor (AFP)
Yine de ağızdaki mikropların çeşitliliğinin depresyonu etkileyip etkilemediği, depresyonun ağız mikrobiyomunda değişikliklere yol açıp açmadığı veya simbiyotik bir ilişki olup olmadığı hâlâ belirsiz.
Araştırmacılar, yakın zamanda yapılan bir çalışmanın depresyonla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında olası bir bağlantı bulduğunu belirtti. Ayrıca giderek artan sayıda araştırmanın ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu gösterdiğini eklediler. Bunun nedeninin iltihaplanma ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar olduğu düşünülüyor.
Araştırmacılar, bu bulguların konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını umuyorlar. 2021'de, tahmini 21 milyon yetişkinin geçen yıl en az bir kez majör depresif nöbet yaşadığı tahmin ediliyor.
Wu, "Ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması, sadece depresyonun altında yatan mekanizmaları öğrenmemize yardımcı olmakla kalmayıp, duygudurum bozuklukları için yeni biyolojik işaretler veya tedaviler geliştirilmesine de katkıda bulunabilir" dedi.