Usta senarist Safa Önal hayatını kaybetti

Filme çekilmiş 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabı'na giren usta senarist Safa Önal, 92 yaşında yaşamını yitirdi.

AA
AA
TT

Usta senarist Safa Önal hayatını kaybetti

AA
AA

Usta senaristin vefatını Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SENARİSTBİR) sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.

Yapılan paylaşımda, "Türkiye sinemasının duayenlerinden değerli senarist, yönetmen ve yazar Safa Önal’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Başta ailesi ve sevenleri olmak üzere hepimizin başı sağ olsun. Cenaze bilgileri daha sonra paylaşılacaktır." ifadelerine yer verildi.

Safa Önal kimdir?

İstanbul'da 17 Aralık 1930'da dünyaya gelen senarist, yönetmen ve yazar Önal, yazarlığa 1945'te kısa öyküler kaleme alarak başladı.

Önal, "Vesikalı Yarim", "Ağaçlar Ayakta Ölür", "Ah Güzel İstanbul", "Ah Müjgan Ah", "Dila Hanım", "Tatar Ramazan", "Tatlı Nigar", "Doktor Civanım" gibi pek çok kült filmin senaryosunu kaleme aldı.

Filme çekilmiş 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabı'na da giren usta senarist, 1973'te yönetmenliğe başladı ve 40'a yakın film yönetti.

Yazdığı senaryolarla Altın Koza ve Altın Portakal gibi önemli festivallerden çok sayıda ödül kazanan Önal, söz yazarı, sunucu Sezen Cumhur Önal'ın da kardeşidir.

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy'dan senarist Safa Önal için taziye mesajı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, hayatını kaybeden senarist, yönetmen ve yazar Safa Önal'a rahmet diledi.

Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Sinemamızın değerli ismi, usta senarist, yönetmen ve yazar Safa Önal'ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesine, sevenlerine ve tüm sanat camiamıza başsağlığı diliyorum." ifadelerini kullandı.



Oscarlı yönetmenden Yaratık itirafı: Doğru kişi değildim

1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
TT

Oscarlı yönetmenden Yaratık itirafı: Doğru kişi değildim

1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)
1997 yapımı Yaratık: Diriliş'te bilim insanları, yaratığa tekrar ulaşabilmek için önceki filmde ölen Ripley'yi yeniden hayata döndürürüyor (20th Century Fox)

28 Gün Sonra (28 Days Later) serisini başlatmasından yaklaşık 5 yıl önce Danny Boyle, sinema tarihinin en büyük bilimkurgu serilerinden birinde yer alma şansını geri çevirmişti.

Şu sıralar yeni filmi 28 Yıl Sonra'yı (28 Years Later) tanıtan yönetmen, Hollywood Reporter'a verdiği röportajda, 1997 yapımı Yaratık: Diriliş'in (Alien: Resurrection) yönetmenliğini CGI kullanımının fazlalığı nedeniyle reddettiğini söyledi.

Boyle, Mezarını Derin Kaz (Shallow Grave) ve Trainspotting'le yakaladığı çıkışın ardından filmin yapımcıları tarafından ilk tercih olarak belirlenmişti. Ancak filmi sonunda Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet yönetti.

"Sigourney Weaver ve Winona Ryder'la tanıştım" diyen Boyle, teklifin ciddiyetini şöyle anlattı: 

Muhteşem insanlardı. Ama bu, CGI'la gelen geçiş dönemiydi. Yani sinemada dijital efektlerin ağırlık kazandığı o ilk zamanlar. Ve ben bununla baş edemedim.

Ridley Scott'ın Yaratık (Alien) evrenine büyük hayranlık duyduğunu belirten Boyle, şunları ekledi:

Yaratık'ın fikrini gerçekten çok seviyordum. Bu yüzden çok tutkuluydum. Ama sonra nadiren yaşadığım bir netlik anı geldi ve dedim ki 'Bu iş için doğru kişi sen değilsin.' Onun yerine gidip Olağanüstü Bir Hayat'ı (A Life Less Ordinary) çektim.

Boyle, ilerleyen yıllarda CGI'la daha fazla iç içe çalıştı. Özellikle 2007’deki Gün Işığı (Sunshine) ve 2010'da Oscar'dan sonraki projesi 127 Saat (127 Hours) bu anlamda öne çıkıyor. Milyoner'le (Slumdog Millionaire) En İyi Film Oscar'ını kazanmasının ardından gelen bu yapım, yönetmene göre riskli ama önemli bir işti.

"Oscar sonrası biraz kibirli oluyorsunuz" diyen Boyle, bu durumu iyiye kullandıklarını söylüyor: 

Çünkü 127 Saat gibi bir film normal şartlarda yapılmazdı. Ama senarist Simon Beaufoy'la aklımızda çok net bir fikir vardı. Dar, odaklı bir yöntem: Asla o kanyondan çıkmayacaktık. Ya da çıkarsak bile sadece halüsinasyonlarla. Ve James Franco bu filmde harikaydı.

Filmin en çok konuşulan sahnesi, Franco’nun canlandırdığı karakterin kendi kolunu kesme anıydı. Boyle bu sahne hakkında şunları söylüyor:

Teknik olarak çok iyi çekilmişti, protez kullanımı açısından mükemmeldi. Ama o an kameranın Franco'ya odaklandığı ana bakarsanız, sadece oyunculuğunu görürsünüz. Oyunculuğu çok güçlüydü. Pek çok kişinin baygınlık geçirdiği vakalar yaşandı.

Independent Türkçe, IndieWire, Hollywood Reporter