Araştırma: Hasavi pirinci zengin besin değerine sahip

El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)
El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)
TT

Araştırma: Hasavi pirinci zengin besin değerine sahip

El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)
El-Ahsa bölgesi özellikle Hasavi pirincinin yetiştirildiği bölge olmasıyla ünlü (SPA)

Hasavi pirinci, Suudi Arabistan’ın doğusunda yer alan el-Ahsa bölgesi için değerli bir miras ve kadim bir değer olmaya devam ederken bilimsel araştırmalar, hasavi pirincinin yaygın olarak tüketilen beyaz pirinç türlerine kıyasla karbonhidratlar, proteinler, vitaminler, mineral tuzlar, biyolojik olarak aktif bileşenler ve antioksidanlar bakımından önemli bir besin kaynağı olduğunu teyit ediyor.

Kral Faysal Üniversitesi Ziraat ve Gıda Bilimleri Fakültesi tarafından yayınlanan bir araştırmada, el-Ahsa’da hurmalardan sonra en çok yetiştirilen ikinci yerli ürün olan hasavi pirincinin bölgede yüzlerce yıldır hasattı yapıldığı, toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bol miktarda üretildiği ve komşu bölgelere de ihraç edildiği belirtildi.

Araştırmalara göre hasavi pirinci, çeltik türlerinin indica japonica ve javanica alttürlerinden geliyor. Güneydoğu ve Güney Asya'da ortaya çıkan ve bu bölgelerde yayılan indica grubuna ait olan hasavi pirinci, 50 yılı aşkın bir süredir el-Ahsa'nın çevre koşullarına adapte edilen ‘Hasavi 1’ olarak sınıflandırılırken ‘Hasavi 2’ adıyla sınıflandırılan türü, ‘IRI112 ve Hasavi 1’ arasındaki melezlemeden elde edildi. Kısa ve iri taneli olan Hasavi 2, karışımından türetildiğinden indica - japonica alttürüne giriyor.

Hasavi pirincindeki karbonhidratın diğer türlere göre yüzde 15 daha düşük, diyet lifinin yüzde 65 ve proteinin yüzde 30 daha yüksek olduğuna işaret edilen araştırmada, çoğu doymamış olan yağ içeriğinin ise yüzde 1,99 olduğu, ayrıca insan sağlığını koruyan ve kronik hastalıklara karşı güçlendiren hayati öneme sahip aktif bileşenler içerdiği belirtildi.

rgt
Hasavi pirinci, Körfez ülkelerindeki en önemli tarım ürünlerinden biri (SPA)

Araştırmaya göre hasavi pirinci, kan şekeri tepkisini azalttığı, tokluğu artırdığı ve iştahı baskıladığı için kalori alımının kontrolünü kolaylaştıran diyet lifi ve fenolik bileşenler barındırdığından ve fazla kilo ve obezite riskini azalttığından bu özelliğiyle diyabet karşıtı olarak sınıflandırılabilir. Bunun yanında hasavi pirinci, diğer çeltik türlerine kıyasla 3 kat tiamin vitamini içerirken fenoller, flavonoidler ve antioksidanlar bakımından da daha zengin.

Araştırma, pirinç mahsulünün, zararlı böcekler ve bakteriyel hastalıklar nedeniyle üretimin üçte birini kaybedebileceğini gösterirken üniversitenin bu kaybın önüne geçmek ve kontrol altına almak için harekete geçtiği bildirildi. Üniversite, pazarlama faaliyetlerinin nasıl kontrol altına alınacağını ve zararlıların ve hastalıkların yayılmasının nasıl önleneceğini incelemek için araştırma ekipleri kurdu. Ayrıca, hasavi pirinci çeşitlerini geliştirmek, iyileştirmek, korumak ve daha çok ekilmesini sağlamak için genetik düzeyde de çalışmalar yapıldı. Yapılan çalışmalarda pirinçte kurtlanmaya karşı ıslah programlarında kullanılabilecek kurtlanmaya karşı direnç genleri kaynağı olduğu anlaşıldı.

Araştırmada, birçok ülkenin özel özelliklere sahip çeltik türleri üretmeye çalıştığına dikkati çekti. Buna göre Doğu Asya’da, beslenme ve tedavi için kullanılan black rice (siyah pirinç) ve başka yüksek protein içeriğine ve çeşitli besin maddelerine sahip birçok çeltik türü bulunuyor. Suudi Arabistan'da yetiştirilen hasavi pirinci bu özellikleriyle ülkeyi her zaman modernleşmeye ve gelişmeye ihtiyaç duyan tarımda gelişmiş ülkeler arasına yerleştiriyor.

Hasavi pirinci aynı zamanda misafirperverliğin, cömertliğin ve konuğun en iyi şekilde ağırlanmasının sembolü olmasından dolayı toplumsal bir değere de sahip. Özellikle Ramazan ayında bazı ailelerin sofralarında ana yemek olarak yer alan hasavi pirinci, yüksek oranda demir içerdiğinden özellikle yaşlılara sağlıklı bir besin olarak tavsiye edilmektedir.



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe