Stephen King, Esaretin Bedeli'nin finaliyle ilgili bir detayı sevmiyor

Aday olduğu 7 Oscar'ın hiçbirini kazanamayan Esaretin Bedeli, En İyi Film dalında Akademi Ödülünü Forrest Gump'a kaptırmıştı (Columbia)
Aday olduğu 7 Oscar'ın hiçbirini kazanamayan Esaretin Bedeli, En İyi Film dalında Akademi Ödülünü Forrest Gump'a kaptırmıştı (Columbia)
TT

Stephen King, Esaretin Bedeli'nin finaliyle ilgili bir detayı sevmiyor

Aday olduğu 7 Oscar'ın hiçbirini kazanamayan Esaretin Bedeli, En İyi Film dalında Akademi Ödülünü Forrest Gump'a kaptırmıştı (Columbia)
Aday olduğu 7 Oscar'ın hiçbirini kazanamayan Esaretin Bedeli, En İyi Film dalında Akademi Ödülünü Forrest Gump'a kaptırmıştı (Columbia)

Birçok sinemasever ve eleştirmen Esaretin Bedeli'nin (The Shawshank Redemption) büyük finaline hayranlık duymaktan kendini alamazken, Stephen King filmle ilgili en tuhaf şikayeti dile getirdi. 

Tim Robbins ve Morgan Freeman'ın başrollerini paylaştığı Esaretin Bedeli, karısını öldürmekten haksız yere hüküm giyen bir adamın hikayesini anlatıyordu.

Forrest Gump ve Ucuz Roman'ın gölgesinde kaldı

Stephen King'in 1982 tarihli Rita Hayworth ve Shawshank'in Kefareti (Rita Hayworth and Shawshank Redemption) adlı romanından sinemaya uyarlan filmin umut ve kefaret temalarını zamansız bir şekilde ele alması, hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından büyük övgüyle karşılanmıştı.

Esaretin Bedeli, Ucuz Roman (Pulp Fiction) ve Forrest Gump gibi diğer popüler filmlerle rekabet etmek zorunda kaldığı için başlangıçta gişede hayal kırıklığı yaratsa da 7 dalda Akademi Ödülü adaylığı elde ettikten sonra kült haline geldi. 

Yıllar geçtikçe filmin popülaritesi daha da arttı. Stephen King de Frank Darabont'un kendi romanından yaptığı uyarlamaya ne kadar hayran olduğunu sık sık dile getirmişti. Ancak korku ustası King, yönetmenin kendi kitabını ele alışından memnun olmasına rağmen filmin büyük finali hakkında bir şikayeti var gibi görünüyor.

Stephen King, Esaretin Bedeli'ni ilk izlediğinde Frank Darabont'un "sadece benim çalışmamdan yapılmış en iyi filmlerden birini değil, potansiyel bir sinema klasiği yaptığını" fark ettiğini söylemişti.

Bundan sonrası spoiler içerir, bizden uyarması.

Ancak, Frank Darabont'un Esaretin Bedeli'nin DVD yorumunda anlattığı gibi, 75 yaşındaki King filmin büyük dönüm noktasındaki bir ayrıntıdan etkilenmemişti: Andy'nin hapishane duvarında bıraktığı delikten.

Yazara göre, Esaretin Bedeli'nde Andy'nin hapishane duvarına açtığı delik fazla karikatürize ve yuvarlaktı.

King sevmese de Andy'nin kişiliğini yansıtıyor

Her ne kadar King bu detaydan memnun olmasa da delik filmin anlatısında bir amaca hizmet ediyor gibi görünüyordu. Öncelikle, ne olduğuna açıkça dikkat çekiyor ve Andy'nin hapishaneden nasıl kaçtığını izleyicilere hemen aktarıyordu. Duvardaki delik bu kadar belirgin olmasa, kafa karışıklığı nedeniyle sürpriz finalin etkisi azalabilirdi. 

Bu nedenle, Esaretin Bedeli'nin sonundaki yuvarlak şekil görsel olarak abartılı olsa da Andy'nin kaçışının yıllar süren kararlılık ve çaba gerektiren, dikkatle planlanmış bir girişim olduğunu mükemmel bir şekilde tasvir etmişti.

Andy'nin duvarda açtığı mükemmele yakın delik birçok yönden onun kişiliğini de yansıtıyordu. Karikatürize edilmiş görüntüsü, hapishanenin acımasız ve baskıcı ortamıyla doğrudan tezat oluşturuyor ve Andy'nin bitmek bilmeyen özgürlük arayışında nasıl son bir geçit görevi gördüğünü simgeliyordu.

Hâlâ zirvede 

Öte yandan deliğin düzgünlüğü, Andy'nin nasıl mükemmeliyetçi olduğunu da vurguluyordu. Bu da kaçış planı üzerinde yıllarca çalışmasına rağmen Shawshank Eyalet Hapishanesi yetkilileri tarafından nasıl fark edilmediğini açıklıyordu.

Sinemaseverlerden aldığı 9,3'lük puanla IMDb'nin En İyi 250 film listesinin zirvesinde yer alan Esaretin Bedeli, Rotten Tomatoes'un derlediği eleştirmen puanlamalarında da yüz üzerinden 91 gibi yüksek bir skora ulaşmıştı. 

Independent Türkçe, ScreenRant, Oscars.org



4 soruda uzun ilişki yürütmenin püf noktaları

Psikologlara göre çiflerin ilk kıvılcımı tekrar yakalaması mümkün (Unsplash)
Psikologlara göre çiflerin ilk kıvılcımı tekrar yakalaması mümkün (Unsplash)
TT

4 soruda uzun ilişki yürütmenin püf noktaları

Psikologlara göre çiflerin ilk kıvılcımı tekrar yakalaması mümkün (Unsplash)
Psikologlara göre çiflerin ilk kıvılcımı tekrar yakalaması mümkün (Unsplash)

Psikologlar romantik ilişkilerde heyecanı ve merakı diri tutmanın farklı yollarını paylaşıyor. 

Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın haberinde, uzun süreli romantik ilişkilerde ilk baştaki kıvılcımın farklı dönüşümlerden geçerek nasıl korunabileceğine dair çeşitli perspektifler sunuluyor. 

Kıvılcımı nasıl yakalarız?

Psikolog Susan Quilliam, bazen ilişkinin ilk başında kişilerin bir kıvılcım hissedemeyeceğini belirtiyor. Bunun nedeni bir önceki ilişkide yaşanan sorunlar ve hayal kırıklıkları olabilir. Ancak bu, partnerinizle uzun süreli ilişki için uygun olmadığınız anlamına gelmiyor. Quillam, kıvılcımın kaynağını şöyle açıklıyor: 

İlişkilerde bizi etkileyen kıvılcım, partnerinizle yarattığınız dinamikle, birbirinizi anlayıp takdir etmenizle oluşur.

Sosyolog Jacqui Gabb, sevdiğiniz kişiyle ilk tanıştığınız anları hatırlamanızı sağlayacak bir müzik listesi oluşturmanızı tavsiye ediyor. Geri dönüp dinlediğinizde bu parçalar bir "çıpa" görevi görür ve savrulduğunuzda ilişkiye tutunmanızı sağlar. 

Aynı evde yaşarken sorunlara nasıl yaklaşmalısınız?

Çift terapisti Joanna Harrison, birlikte eve taşınan çiftlerin gündelik sorunlarla ilgili yaşadığı çatışmalar hakkında dürüst ve açık şekilde konuşabilmesi gerektiğini belirtiyor. Harrison, kişilerin birlikte zorlukların üstesinden gelebileceğini görmesinin önemine dikkat çekerek şunları söylüyor: 

Hem iyi hem de kötü şeyleri birlikte atlatmış olmanın verdiği memnuniyetten dolayı ilk kıvılcıma dair bir parıltı hissedebilirsiniz, bu da ortak deneyim sayesinde birbirinize bağlandığınızı hissetmenizi sağlar

Aşinalığın romantizmi bozması nasıl önlenir? 

Partnerinizle paylaştığınız ortak geçmiş, özel şakalar ve birini derinden tanımanın verdiği keşif duygusu ilişkiyi güçlendirdiği gibi, zamanla bu aşinalık romantizmi de yok edebilir. 

Psikoterapist Susanna Abse, bu evrede ilişkiyi canlı tutmanın yolunun, birlikte geçirecek zaman yaratma ve iyi iletişim kurmaktan geçtiğini vurguluyor. Bunun cinsellik açısından da olumlu etkileri olacağını belirten Abse, şöyle devam ediyor: 

Genellikle insanların bir bağ hissetmediği için cinselliğe yanaşmadığını duyuyorum. Bazı çiftler cinsel ilişki yoluyla bağlanırken, birçok insansa bağ kurduktan sonra cinsellikle ilgili hisler geliştirebilir.

Klinik psikolog Dr. Karen Gurney, çocuk sahibi olmanın da özellikle ilk dönemlerde cinselliğe olumsuz etki edebileceğine dikkat çekiyor. Gurney, çiftlerin günde en az 10 dakika ayırarak hoşlarına giden veya zor buldukları şeylerle ilgili birbirleriyle iletişim kurmasını tavsiye ediyor. 

50 yılı devirdikten sonra nasıl devam etmeli?

Abse, bu dönemde cinselliğin ikinci planda kalabileceğini, hastalık, emeklilik ya da menopoz gibi süreçlerin ön plana çıkabileceğini belirtiyor.

Uzman, bu safhada birliktelik duygusunu ve bağı kaybetmemek için çiftlerin birlikte vakit geçirmeye özen göstermesi gerektiğini söylüyor.

Psikoterapist, "Hayatınızda sizi bir şeyler yapmaya teşvik eden, partnerinizle keşif ve yaratıcılık içeren bir ortaklık içinde olduğunuzu hissettiren şeyler bulmalısınız" diyor.

Quilliam da partnerlerin yaşlandığını kabul etmesinin önemini vurguluyor.  Psikolog, ilgiyi diri tutmak için çiftlerin günde en az 10 dakika birbirlerine hayatla ilgili "derin sorular" sormasını öneriyor.

Independent Türkçe, Guardian