Taksi Şoförü'nün devamını çekmeye çalışan De Niro bir türlü başaramıyor

Filmde, başroldeki De Niro'ya Jodie Fosterve Cybill Shepherd eşlik etmişti (Columbia Pictures)
Filmde, başroldeki De Niro'ya Jodie Fosterve Cybill Shepherd eşlik etmişti (Columbia Pictures)
TT

Taksi Şoförü'nün devamını çekmeye çalışan De Niro bir türlü başaramıyor

Filmde, başroldeki De Niro'ya Jodie Fosterve Cybill Shepherd eşlik etmişti (Columbia Pictures)
Filmde, başroldeki De Niro'ya Jodie Fosterve Cybill Shepherd eşlik etmişti (Columbia Pictures)

Şimdiye kadar yapılmış en iyi filmlerden biri olarak görülen Taksi Şoförü, Martin Scorsese ve Robert De Niro'nun efsanevi işbirliklerinin doruk noktası kabul ediliyor.

Vietnam Savaşı sonrası paranoyasını yansıtışı ve New York gecelerinin hipnotik tasviri sayesinde başyapıt olarak nitelendirilen film, 1976'da gösterime girmesinde neredeyse 50 yıl sonra bile eleştirmenlerin favorileri arasında yer alıyor.

De Niro'nun Travis Bickle merakı

Sıkı sinefiller için Taksi Şoförü'nün olası bir devam filmi kutsala saygısızlıkla eşdeğer gibi görülse de spekülasyonlar hiç bitmedi.

Hatta şaşırtıcı şekilde devam filmini en çok destekleyen, filmin unutulmaz ana karakteri Travis Bickle'ı canlandıran Robert De Niro oldu.

79 yaşındaki aktör düzenli olarak filmin yönetmeni Scorsese ve senaristi Paul Schrader'a bu fikri savundu.

De Niro, ilk kez 1990'larda bir devam filmi olasılığından bahsetmiş ve sonraki yıllarda bu ilgisini birçok kez tekrarlamıştı. 

2005'te Kızgın Boğa'nın (Raging Bull) 25. yıldönümü gösterimi sırasında, De Niro'nun "daha yaşlı bir Travis Bickle'ın yer aldığı bir hikayenin geliştirilmekte olduğunu" doğrulamasıyla bir dönüm noktası yaşanmıştı.

Aktör günler sonra Scorsese'yle "Taksi Şoförü'nün devamı denilebilecek bir şey" üzerinde tartıştıklarını söyleyerek bu açıklamayı teyit etmişti. 

De Niro, yıllar sonra Guardian'a verdiği röportajda, Travis'i yeniden canlandırmak istemesinin nedenini şöyle açıklamıştı:

Travis'in bugün nerede olduğunu görmek isterim. Adamda bir şeyler vardı: Tüm o öfke ve yabancılaşma, şehrin size yapabilecekleri bunlar. Yani Marty ve ben New Yorkluyuz ve biz bile yabancılaşmış hissedebiliriz.

Projenin netleşmesi için 2010 Berlin Film Festivali'ne kadar beklemek gerekti. Prestijli etkinlik De Niro, Scorsese ve Lars von Trier'in bir devam filmi çekeceği söylentileriyle çalkalanıyordu.

"Şimdiye kadar duyduğum en aptalca fikir"

Scorsese'nin "Bob De Niro ve ben o dünyayla ilgili bir şey hakkında konuşuyoruz. Buna hiç şüphe yok" açıklaması, devam filminin gerçekten de ufukta göründüğünü göstermişti.

Bu duyurudan beri 13 yıl geçti ve Taksi Şoförü 2 hâlâ hayalden ibaret. Bunun pek çok nedeni olsa da en büyüğü, ilk filmin senaristi Paul Schrader'ın devam filmi fikrine karşı duyduğu küçümseme.

Scorsese, Schrader'a De Niro'nun başka bir film yapmak istediğini söylediğinde, şu yanıtı almıştı:

Bu şimdiye kadar duyduğum en aptalca fikir.

2019'da GQ'ya verdiği röportajda Robert De Niro'ya da devam filminin hâlâ gündemde olup olmadığı sorulmuştu. Sözlerine "Hayır" diyerek başlayan De Niro ancak iki cümle sonra "Göreceğiz" diyerek açık kapı bırakmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, Collider



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe