Oppenheimer tüm zamanların en çok hasılat yapan II. Dünya Savaşı filmi oldu

J. Robert Oppenheimer'ın hayatını anlatan biyografik film küresel gişede 550 milyon dolar sınırını hızla aştı

Tom Conti (solda) Albert Einstein ve Murphy, J. Robert Oppenheimer rolünde Oppenheimer'da (Universal Pictures/Melinda Sue Gordon)
Tom Conti (solda) Albert Einstein ve Murphy, J. Robert Oppenheimer rolünde Oppenheimer'da (Universal Pictures/Melinda Sue Gordon)
TT

Oppenheimer tüm zamanların en çok hasılat yapan II. Dünya Savaşı filmi oldu

Tom Conti (solda) Albert Einstein ve Murphy, J. Robert Oppenheimer rolünde Oppenheimer'da (Universal Pictures/Melinda Sue Gordon)
Tom Conti (solda) Albert Einstein ve Murphy, J. Robert Oppenheimer rolünde Oppenheimer'da (Universal Pictures/Melinda Sue Gordon)

Oppenheimer bugüne kadar resmen en çok hasılat yapan II. Dünya Savaşı filmi oldu.

Christopher Nolan'ın küresel gişede 550 milyon dolar sınırını hızla aşan filmi, övgü dolu eleştiriler aldı.

Geçen ay sinemalarda gösterime giren Oppenheimer, teorik fizikçi J. Robert Oppenheimer'ın (Cillian Murphy) yaşadığı güçlükler ve sıkıntıların yanı sıra atom bombasının icadını konu alan üç saatlik bir biyografik film.

Filmin büyük bölümü Oppenheimer'ın savaş döneminde Los Alamos'ta yer alan laboratuvarındaki çalışmalarına ve ardından filmde Robert Downey Jr.'ın canlandırdığı hükümet yetkilisi Lewis Strauss tarafından uğradığı siyasi zulme odaklanıyor.

Box Office Mojo'nun son tahminlerine göre Oppenheimer, yine Nolan'ın çektiği ve 527 milyon dolar küresel gişe hasılatı elde eden bir önceki rekorun sahibi Dunkirk'ü geride bıraktı. Başrollerinde Tom Hardy, Harry Styles ve Murphy'nin yer aldığı film, Fransa Muharebesi esnasında gerçekleşen Dunkirk Tahliyesi etrafında şekilleniyor.

Savaş filmleri tarihindeki etkileyici rakamlarına rağmen Oppenheimer, "Barbenheimer" muharebesinde geride kalıyor. Greta Gerwig'in Barbie'si, her iki filmin de gösterime girmesinden sonra geçen aynı süre içinde 1 milyar doların üzerinde hasılat elde etti.

The Independent'tan Clarisse Loughrey 5 üzerinden 4 yıldız verdiği eleştirisinde, Oppenheimer'ı "Christopher Nolan'ın en iyi ve kendisini gözler önüne en çok serdiği çalışması" diye nitelendirdi.

Loughrey şöyle yazdı: 

Gelenekçi bir bakışa sahip ustalıkla ve güçlü, sinematik bir hayal gücüyle anlatılan son derece huzursuz edici bir hikaye. Nolan burada 20. yüzyılın en tartışmalı miraslarından biri olan, 'atom bombasının babası' J. Robert Oppenheimer'ın mirasını, çözülmesi gereken bir matematik bulmacası gibi ele alıyor.

The Independent'a verdiği bir röportajda Nolan, Oppenheimer'ın "şimdiye kadar yaptığı en büyük film" olduğunu söylemişti.

Nolan 100 milyon dolarlık film için "Yapmak istediğim film daha küçük çaplı yapılamazdı" demişti.

Mesele para değil, mesele bütçe değil. Beni bu filme çeken şey hikayenin büyüklüğüydü.

Oppenheimer ve diğer bilim insanları atmosferi ateşe verip tüm dünyayı yok etme ihtimalini tamamen eleyemiyor ama yine de testi harekete geçiriyor; birilerinin hepimiz ve tüm torunlarımız adına bu riski alması fikri var burada. Bundan daha büyük bir şey yok.

Oppenheimer 21 Temmuz'da sinemalarda gösterime girdi.



Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?
TT

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorlar asteroit çarpmasa da yok olmaya mahkum muydu?

Dinozorların asteroit çarpmasından önce çöküşe geçtiği teorisinin doğru olmadığı öne sürüldü.

Milyonlarca yıl boyunca yeryüzüne hükmeden dinozorların soyu, 66 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan bir göktaşının etkisiyle tükenmişti. 

Bugüne kadar bulunan bazı fosiller, dinozorların bu olaydan önce sayı ve çeşitlilik açısından gerilediğine işaret ediyordu. Özellikle göktaşından önceki yıllarda fosil sayısının azalması bu teoriyi destekliyordu. Bazı bilim insanları, asteroit gezegene çarpmasa bile bu sürüngelerin yok olma sürecine girdiğine inanıyordu. 

University College London'dan paleontolog Chris Dean "Dinozorların asteroit çarpmadan önce de yok olmaya mahkum olup olmadığı 30 yılı aşkın süredir tartışılan bir konu" diyor.

Dean ve ekip arkadaşları bu soruya yanıt bulmak için 66 milyon ila 84 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da yaşamış 4 dinozor türüne ait 8 binden fazla fosili inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de dün (8 Nisan) yayımlanan çalışmada dinozor çeşitliliğinin yaklaşık 76 milyon yıl önce zirveye ulaştığı ve ardından kitlesel yok oluşa kadar azaldığı bulundu. Bu eğilim, dinozorların soyu tükenmeden önceki 6 milyon yılda daha belirgindi. 

Ancak araştırmacılar, paleontologların asteroit çarpmasından önceki yıllarda ne kadar araziye erişebildiğini ve bu bölgelerde kaç kazı çalışması yapıldığını hesaplayınca, bilim insanlarının elinde pek örnek olmadığını tespit etti. Ekip, bu döneme ait jeolojik kayıtların açığa çıkmadığını veya üstünün bitki örtüsüyle kaplı olduğunu buldu.

Ayrıca çevresel koşullar veya diğer faktörlerin bu düşüşü açıklayamadığını söylüyorlar. Geliştirdikleri modellere göre dinozorların sayısı, göktaşı çarpmasına kadar stabildi. 

Bilim insanlarına göre dinozorlar kitlesel yok oluştan önce muhtemelen çökmeye başlamamıştı. Bu izlenimin, döneme ait fosillerin iyi korunmamış ya da bulunmasının zor olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. 

Makalenin bir diğer yazarı Alfio Alessandro Chiarenza, "Dinozorlar muhtemelen kaçınılmaz bir yok oluşa mahkum değildi" diyerek ekliyor: 

Eğer o asteroit olmasaydı, hâlâ bu gezegeni memeliler, kertenkeleler ve hayatta kalan torunları olan kuşlarla paylaşıyor olabilirlerdi.

Diğer yandan bazı bilim insanları yeni çalışmanın, dinozorların türlerinin azalmaya başladığı teorisini çürütmediğini savunuyor.

Reading Üniversitesi'nden Manabu Sakamoto'nun araştırmasına göre dinozorların yaşadığı 175 milyon yıl boyunca, yeni dinozor türlerinin ortaya çıkma hızı genel olarak yavaşlamıştı ve yeni türlerinin gelişmesinden çok daha fazla sayıda türün nesli tükeniyordu. 

Sakamoto, yeni araştırma mevcut fosillerde sapma olduğunu öne sürmesine karşın dinozor çeşitliliğindeki bu uzun vadeli düşüşün geçerliliğini koruduğunu söylüyor: 

Bu iki durum aynı anda geçerli olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, New Scientist, Current Biology