Korku üstadı Stephen King yeni vampir filmini övmeye doyamadı

50 yaşındaki Norveçli yönetmen André Øvredal'ın yönettiği film, Türkiye'de 25 Ağustos'ta gösterime girecek (Universal)
50 yaşındaki Norveçli yönetmen André Øvredal'ın yönettiği film, Türkiye'de 25 Ağustos'ta gösterime girecek (Universal)
TT

Korku üstadı Stephen King yeni vampir filmini övmeye doyamadı

50 yaşındaki Norveçli yönetmen André Øvredal'ın yönettiği film, Türkiye'de 25 Ağustos'ta gösterime girecek (Universal)
50 yaşındaki Norveçli yönetmen André Øvredal'ın yönettiği film, Türkiye'de 25 Ağustos'ta gösterime girecek (Universal)

Nicolas Cage, 2023'te Drakula'yı canlandıran tek aktör değil. 2016'da Otopsi (The Autopsy of Jane Doe) için yönetmen koltuğuna oturan André Øvredal, bu yılın iddialı yapımlarından biri olan yeni Drakula filmini çekti. 

Daha gösterime girmeden filmi izleyen korku ustası Stephen King de sosyal medyada  görüşlerini paylaştı. 

Bram Stoker'ın ölümsüz eseri Drakula, Bela Lugosi'nin başrolünü oynadığı ikonik filmden, Nicolas Cage'in kan emiciyi canlandırdığı kara komedi Renfield'a kadar pek çok kez sinemaseverlere sunuldu.

Bu uyarlamalardan sonuncusu Drakula: Son Yolculuk (The Last Voyage of the Demeter), önceki versiyonlardan biraz daha farklı bir yaklaşım benimsedi. 

ABD'de bugün gösterime giren film, Stoker'ın romanında yer alan ve Drakula'nın, Transilvanya'dan Londra'ya giden bir geminin mürettebatına musallat olduğu, ilginç ama genellikle göz ardı edilen bir bölüme odaklanıyor.

Yeni Drakula hikayesi vizyona girmeden hemen önce King, sosyal medyadan filme destek verdi. 75 yaşındaki yazar, 7 milyonu aşkın takipçisine filmi övdü. 

İzleyicileri heyecan ve gerilim dozu yüksek bir filmin beklediğini ima eden King, Drakula: Son Yolculuk'u geçmişteki ikonik vampir filmleriyle karşılaştırdı.

King, Twitter'da yaptığı paylaşımda filme şüpheyle yaklaştığını itiraf etti ancak kendisine iyi zaman geçirttiğini de sözlerine ekledi.

Bana 60'lı ve 70'li yılların en iyi Hammer filmlerini hatırlattı.

Britanya merkezli stüdyo Hammer, Drakula ve Frankenstein gibi korku klasiklerini çeken Universal'ın tacını 1950'lerde elinden almayı başarmıştı. 1934'te kurulan Hammer'ın çektiği her film başarılı olmasa da stüdyo Drakula, Frankenstein ve Kurt Adam gibi korku dünyasının ikonik yaratıkları için en iyi uyarlamalardan bazılarını üretmişti.

Drakula filmleri geleneksel olarak Stoker'ın mektup tarzındaki romanının Transilvanya ve Londra'da geçen bölümlerine odaklanıyor. ancak Drakula: Son Yolculuk, "Kaptanın Seyir Defteri" başlıklı bölüme dikkat çekiyor.

Aksiyonu dar bir alana sıkıştırarak Drakula ve geminin dehşete düşmüş mürettebatını karşı karşıya getiren film, alışılmış vampir filmlerinden çok Ridley Scott'ın Yaratık'ına (Alien) benzeyen bir hayatta kalma mücadelesini ortaya koyuyor. 

Filmin başrollerinde Corey Hawkins, Aisling Franciosi ve Liam Cunningham rol alırken, Drakula'yı Javier Botet canlandırıyor.

Independent Türkçe, ScreenRant, Syfy



Tom Hanks'in kızı: Annem, babamın şöhretini hiç atlatamadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Tom Hanks'in kızı: Annem, babamın şöhretini hiç atlatamadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Tom Hanks'in kızı E.A. Hanks, annesinin, Forrest Gump'la bilinen aktörün artan şöhretiyle nasıl mücadele ettiğini anlattı.

Elizabeth Anne'in kısaltması olan E.A., Hanks'in ilk eşi Susan Dillingham'dan olan kızı. Eski çiftin Colin Hanks adında bir de oğlu var.

Sacramento Eyalet Üniversitesi'nde tiyatro öğrencisiyken tanışan Dillingham ve Hanks, 1978'den 1987'ye kadar evliydi.

Yeni anı kitabı The 10: A Memoir of Family And The Open Road'da (10: Bir Aile Hatırası ve Açık Yol) E.A., 2002'de akciğer kanserinden ölen annesi hakkında daha fazla bilgi edinmek için Los Angeles'tan, annesinin ailesinin yaşadığı Florida'nın Palatka ilçesine 6 ay süren bir yolculuğa çıkıyor.

Kitabın bir bölümünde Dillingham'ın, Deniz Kızı (Splash/1984), Para Tuzağı (The Money Pit/1986) ve Büyük (Big/1988) gibi filmlerdeki rolleriyle 1980'lerin sonunda şöhrete kavuşan Hanks'in yükselişine uyum sağlaması anlatılıyor.

E.A. annesinin, "eski eşinin felakete yol açan şöhretini asla atlatamayan bir aktris adayı" olduğunu özellikle belirtiyor.

Vanity Fair'a yakın zamanda verdiği bir röportajda E.A., "felaket" kelimesinin Dillingham'ın eski eşinin başarısı hakkında hissettiklerini en iyi şekilde tanımladığını düşündüğünü söyledi.

E.A., "Onun dünyadaki itibarının, kendisini ve sahne kariyerine devam etme şansını yok ettiğini hissetti" dedi.

Rahatsız edici gerçek, ki bu kitapta bunlardan çok var, aslında bir kariyeri yoktu ve eski eşinin Tom Hanks olması yaraya tuz bastı.

Sözlerine şöyle devam etti:

'Felaket' olmasının bir nedeni de bu megawatt şöhret markası bir sanatçıda asıl önemli olan ve babamı diğerlerinden ayıran şeyleri siliyor: insanlık ve yetenek. Ama bu felaket sözcüğünü ben seçtim, annem değil.

Hanks daha sonra 1988'de Rita Wilson'la evlendi ve iki oğulları oldu: 1990'da doğan Chet ve 1995'te dünyaya gelen Truman.

E.A., hiçbir zaman resmi bir teşhis almasa da annesinin bipolar olduğunu ve buna şiddetli paranoya ve sanrı ataklarının eşlik ettiğini varsayıyor.

E.A. anı kitabının bir bölümünde annesinin yavaş yavaş daha ihmalkar olmaya başladığını, bunun da velayet düzenlemesinde bir değişikliğe yol açtığını, yani kendisiyle Colin'in annelerini yalnızca hafta sonları ve yazın görebildiğini anlatıyor.

Kitapta "Yıllar geçtikçe arka bahçe o kadar çok köpek pisliğiyle doldu ki yürünemiyordu, ev duman kokuyordu. Buzdolabı çoğu zaman boştu ya da son kullanma tarihi geçmiş yiyeceklerle doluydu ve annem 4 direkli büyük yatağında İncil'i inceleyerek giderek daha fazla zaman geçiriyordu" diye yazıyor.

Bir gece duygusal şiddeti fiziksel şiddete dönüştü ve ardından 7. sınıfın tam ortasında Los Angeles'a taşındım.

Independent Türkçe