Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?

Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?
TT

Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?

Yılanlar neden kendi kuyruğunu yutar?

Kendi kuyruğunu yiyen yılan figürü, eski zamanlardan beri sonsuzluk sembolü olarak kullanılıyor. Ancak yılanların bu hareketi yaparken gözlemlendiği çok ilginç anlar da var.

Esaret altında yaşayan yılanların, nadiren de olsa kendi kuyruklarını yutabildikleri biliniyor.

Sürüngen kendi vücudunu emdikçe sonsuzluk sembolü hızla bir ölüm sarmalına dönüşüyor.

İnsanlar buna müdahale etmezse sürüngenin sindirim sıvısı kendi vücudunu parçalamaya başlıyor ve kuyrukları yok olabiliyor.

Kendi kendini yemeyi alışkanlık haline getiren bazı tutsak yılanların da sadece pullarının asitli mide sıvıları nedeniyle hasar gördüğü biliniyor.

Herpetologlar, yılanların bunu neden yaptığını tam olarak bilmiyor.

Ancak kendine zarar verdikleri bu davranışın stresten, kafa karışıklığından, hastalık veya açlıktan kaynaklanma ihtimali var.

Örneğin bir yılan çok ısınırsa ve gölgeye kaçamazsa kendi kuyruğunu avından ayırt edemeyecek kadar kafa karışıklığı yaşayabilir.

Aşırı ısınma, yılanın iştahını da tetikleyebilir.

Örneğin bir egzotik hayvan dükkanında kaydedilen bir video, bu görüşü destekler nitelikte. Videoda bir kase suyun içine giren yılanın kendi kuyruğunu emdiği görülüyor.

Yılanlar kendi zehirlerinden kendilerini koruyabilir. Ancak dişleri enfeksiyon riski taşıyan ciddi yaralara neden olabilir.

Örneğin, 2020'de yayımlanan bir YouTube videosunda, ABD'li uzman Jesse Rothacker, kral yılanlarının kendi kuyruklarını ısırabildiklerini anlatıyor. Rothacker, kuyruğu yılanın ağzından dikkatlice çıkarıyor.

Ancak yılanı kendi kuyruğundan ayırmak için daha farklı yaklaşımları deneyenler de var.

Örneğin benekli bir kral yılanının sahibi, hayvanı kendi kendini yerken bulduğunda akıllıca bir çözüm üreterek kayda almıştı. Yılanın yüzünün yakınına el dezenfektanı konunca koku nedeniyle hayvanın kendi kuyruğunu adeta kustuğu görülüyor.

Kral yılanlarının yaban hayatında kendi kuyruklarını ne sıklıkta ısırdıkları bilinmiyor. Uzmanlar zaman içinde bu davranışın asıl nedenlerini öğrenmeyi umuyor.

Independent Türkçe, Science Alert



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe