Hareketsiz çocuklar, yaşlılık döneminde kalp sorunlarına maruz kalır mı?

Çocukların uzun saatler oturması yaşlılıkta kalp hastalığı riskini artırabilir (AFP)
Çocukların uzun saatler oturması yaşlılıkta kalp hastalığı riskini artırabilir (AFP)
TT

Hareketsiz çocuklar, yaşlılık döneminde kalp sorunlarına maruz kalır mı?

Çocukların uzun saatler oturması yaşlılıkta kalp hastalığı riskini artırabilir (AFP)
Çocukların uzun saatler oturması yaşlılıkta kalp hastalığı riskini artırabilir (AFP)

Yeni yapılan araştırmaya göre, çocukluk çağındaki hareketsizlik, yaşamın ilerleyen dönemlerinde kalp hastalığı riskini artırabilir.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı habere göre, çocukların hareketsiz olarak oturarak geçirdikleri süre, özellikle kızlarda, kalbin sol ventrikül kütlesindeki artışla ilişkili olabilir.

Araştırma için veriler, yaşam tarzını ölçen dünyanın en büyük denek araştırmalarından biri olan ‘90’ların Çocukları’ araştırmasından toplandı.

Akıllı saat ve hareket cihazlarıyla takip edilen 766 çocuğun dahil edildiği araştırmada, bu katılımcıların 11 ile 24 yaş arasındaki verilerine bakıldı.

11 yaşındaki çocuklar günde yaklaşık altı saat hareketsiz kalıyordu. 15 yaşındayken bu süre günde yaklaşık 8 saate yükseldi ve araştırma döneminin sonunda yaklaşık 9 saate çıktı.

Yeni araştırmaya göre, daha fazla hareketsiz zaman, özellikle çalışmada takip edilen kızlarda, kalbin sol ventrikül kütlesinin artmasıyla ilişkilendirildi.

Sol ventrikül kitlesinin yüksek olması, yetişkinlikteki kardiyak olayların güçlü bir göstergesidir.

Doğu Finlandiya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Urfit-çocuk araştırma grubunun lideri Dr. Andrew Agbaje çalışmaya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı;

“Genişlemiş bir kalp, kalbin muhtemelen stresli bir duruma tepki olarak aşırı çalıştığının nesnel bir göstergesidir. Çocuklarda kalp krizi nadir görüldüğünden, sol ventriküler hipertrofi veya kalp büyümesi, kalp hasarının erken belirtileri olarak değerlendiriliyor.”

Dr. Agbaje, “Doktorlara hastalarını ve ebeveynlere çocuklarını daha iyi bir kalp sağlığı için günde en az 3 ila 4 saat hafif yoğunlukta fiziksel aktivite yapmaya teşvik etmeleri konusunda çağrıda bulunuyorum. Bu kadar hafif fiziksel aktiviteye örnek olarak uzun bir yürüyüş yapmak olabilir” diye ekledi.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’ne (CDC) göre, 6 ila 17 yaş arası çocukların günde yaklaşık bir saat fiziksel aktiviteye ihtiyacı var.



Vejetaryenler ve et yiyenleri inceleyen araştırmada şaşırtıcı sonuçlar çıktı

Araştırmada vejetaryenlerin güç ve hırsa daha fazla değer verdiği öne sürülüyor (Unsplash)
Araştırmada vejetaryenlerin güç ve hırsa daha fazla değer verdiği öne sürülüyor (Unsplash)
TT

Vejetaryenler ve et yiyenleri inceleyen araştırmada şaşırtıcı sonuçlar çıktı

Araştırmada vejetaryenlerin güç ve hırsa daha fazla değer verdiği öne sürülüyor (Unsplash)
Araştırmada vejetaryenlerin güç ve hırsa daha fazla değer verdiği öne sürülüyor (Unsplash)

Vejetaryenlerin güç arayışında olma ve başarılara değer verme ihtimalinin et yiyenlere kıyasla daha yüksek olduğu yeni bir araştırmada öne sürüldü.

Polonya ve Birleşik Devletler'deki 3 bin 500'den fazla yetişkinin değer yargılarının incelendiği çalışmada, vejetaryen olan 800 katılımcının sosyal statülerini yükselten değerlere yönelme ihtimalinin daha yüksek olduğu tespit edildi.

Bunlar arasında daha yüksek düzeyde kişisel hırs ve "hayatta yenilik ve meydan okuma"ya yönelik daha güçlü bir istek yer alıyor.

Öte yandan et yiyenlerin kendilerini, yerleşik normlara saygı duymak gibi geleneksel değerlere ve başkalarını üzmeme ve sosyal açıdan kabul edilen teamüllere uyma arzusu anlamına gelen uyumluluğa daha yakın bulduğu saptandı.

Ayrıca arkadaşlara ve aileye karşı nezaket gibi yardımseverlik ve güvenlik değerlerine daha fazla ağırlık veriyorlar.

Varşova'daki SWPS Üniversitesi'nden Profesör John Nezlek, yönettiği araştırma hakkında The Times'a yaptığı açıklamada "Et ve erkeklik arasında uzun zamandır bir ilişki var. Kadınlar erkeklerden çok daha yaygın bir şekilde vejetaryenliği benimsiyor ve insanların vejetaryen olmasının üç ana nedeni var: sağlık, çevre ve hayvan refahı etiği" dedi.

Tüm bunları bir araya getirince, vejetaryenlerin daha yardımsever, biraz daha az iddialı, genellikle daha 'kucaklayıcı' insanlar olacağı düşünülebilir ama ben bunun tam tersini buldum.

Hem Polonya hem de ABD'deki katılımcılara kurgusal bireylerin kısa taslakları, "Çok başarılı olmak onun için önemli. Diğer insanları etkilemeyi seviyor" gibi açıklamalarla birlikte verildi. 

Daha sonra bu karaktere ne kadar yakın hissettiklerini birle 6 arası bir ölçekte derecelendirmeleri istendi.

Rapor vejetaryen beslenenlerin, birçok ülkede azınlıkta kaldıkları göz önüne alınırsa, "alışılmışın dışında hareket etmekten" korkmayan bağımsız düşünürler olma ihtimalinin yüksek olduğunu tespit etti.

Raporda "Bu tür inançlar ve bu tür inançların ifade edilmesine eşlik edebilecek reddedilme ve eleştiri deneyimleri karşısında vejetaryenlerin, kararlı durması ve inançlarına güçlü bir şekilde sahip çıkması gerekir" ifadeleri kullanıldı.

Araştırma şu sonuca ulaştı:

Mevcut sonuçlar, vejetaryenlerin hayvanların acı ve ıstıraplarına karşı daha duyarlı ve vejetaryen olmayanlara kıyasla çevreye yönelik tehditlerin daha fazla farkında olabilmesine rağmen bu duyarlılık ve farkındalığın, temel insani değerlerden yardımseverliği yansıtmadığına işaret ediyor. Dahası, mevcut sonuçlar vejetaryenlerin ilkelerinin arkasında durmaya istekli bir sosyal azınlığın üyeleri olmakla tutarlı değerler taşıdığını gösteriyor. Mevcut çalışmalar önemli soruları cevapsız bıraksa da ileriye dönük bir yol öneriyor.

Independent Türkçe