Horlama tedavisi, "mide yanması ve öksürüğü de azaltabilir"

Araştırmacılar tıkayıcı uyku apnesi teşhisi konan 822 hastayı inceledi ve işte buldukları sonuçlar

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Horlama tedavisi, "mide yanması ve öksürüğü de azaltabilir"

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Sorunlu horlamanın tedavi edilmesinin gece yaşanan mide yanmasını, öksürüğü ve hırıltılı solunumu da azaltabileceği bir araştırmada öne sürüldü.

Çalışmada, tıkayıcı uyku apnesinden (obstructive sleep apnoea/OSA) mustarip kişilere yardımcı olmak için kullanılan sürekli pozitif hava yolu basıncı (continuous positive airway pressure/CPAP) makinelerinin ek faydaları incelendi.

Bu makineler, uyurken takılan bir maskeye bağlı bir tüp aracılığıyla kullanan kişinin üst solunum yoluna hava üfleyerek çalışıyor.

OSA'dan mustarip kişiler genellikle yüksek sesle horlar, uyurken solunumları durup başlar ve gece boyunca birkaç kez uyanabilir.

Bu durum yorgunluğa ve yüksek tansiyon, felç, kalp hastalığı ve tip 2 diyabet riskinin artmasına neden olabilir.

İzlandalı araştırmacılar, orta ila şiddetli OSA tanısı konan 822 hastanın dahil olduğu İzlanda Uyku Apnesi Kohort çalışmasının verilerini inceledi. CPAP tedavisine başlamadan önce uykuyla ilgili anketleri yanıtlayan hastalar, iki yıl sonra tekrar incelendi.

Reykjavik'teki İzlanda Ulusal Üniversite Hastanesi'nden olan ekip, makineleri düzenli kullanan kişilerin gece boyunca mide yanması yaşama ihtimalinin makineleri az kullanan ya da hiç kullanmayanlara kıyasla yaklaşık yüzde 42 daha düşük olduğunu tespit etti.

CPAP makinelerini kullanan kişilerde reflüdeki bu azalma sonucu balgamlı sabah öksürüğü riskinde 4 kattan fazla azalma ve kronik bronşit riskinde de neredeyse 4 kat azalma görüldü.

Makineleri düzenli kullanan katılımcıların hırıltılı solunumdan mustarip olma ihtimali de daha düşüktü. Veriler, bunun gece reflüsündeki azalmadan kaynaklanmaktan ziyade tedavinin doğrudan bir sonucu olduğuna işaret ediyor.

Araştırmayı yöneten Profesör Thorarinn Gislason "Tıkayıcı uyku apnesi olan kişilerde geceleri düzenli olarak mide yanması görülme olasılığı üç kat daha yüksek. Öksürük ve hırıltılı solunum gibi solunum semptomları da daha yaygındır" diyor.

Tıkayıcı uyku apnesi yaygın bir rahatsızlık ve teşhis ve tedavide iyi yöntemlerimiz olmasına rağmen pek çok kişi bu sorunu yaşadığının farkına varmıyor. Horlama, sık sık uyanma ve gündüz yorgunluğu OSA'nın bilinen belirtilerinden. Bu çalışma, olağan tedavilerle düzelmeyen öksürük ve hırıltılı solunumun ve gece reflüsünün de CPAP tedavisi gerektirebilecek OSA'nın muhtemel belirtileri olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.

Bulgular ERJ Open Research adlı bilimsel dergide yayımlandı.

Independent Türkçe



Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
TT

Araştırmacılar sinekleri kokain bağımlısı yapmak için genetiklerini değiştirdi

Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)
Meyve sinekleri normalde kokainin tadını sevmiyor (Unsplash)

Bilim insanları meyve sineklerinin genetiğini değiştirerek kokaini sevmelerini sağladı. Çalışmanın insanlardaki kokain bağımlılığını daha iyi anlama ve tedavi etmeye katkı sunması bekleniyor. 

Meyve sinekleri ve insanlar birbirlerine sanılandan daha fazla benziyor. Örneğin bu iki türde çeşitli hastalıklardan sorumlu genlerin yaklaşık yüzde 75'inin aynı olması, bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Sinekler üzerindeki genetik incelemeler, bu hastalıkların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlıyor.

Bu rahatsızlıklardan biri de kokain gibi maddelere karşı gelişen bağımlılıklar. Utah Üniversitesi'nden Dr. Adrian Rothenfluh, "Son yıllarda, sinekler ve insanların birçok açıdan sandığımızdan daha fazla birbirine benzediği ortaya çıktı" diyerek ekliyor: 

Örneğin sineklerin alkole verdiği tepkiyi düzenleyen genlerin, insanlardaki alkol bağımlılığında da rol oynadığını birçok kez gösterdik. Bu durumun kokain bağımlılığıyla bağlantılı genler için de geçerli olacağını ve bunların sineklerdeki etki mekanizmasını inceleyebileceğimizi düşünüyoruz.

Ancak sineklerin kokaini sevmemesi bu çalışmaların önünde engel teşkil ediyordu. Meyve sineklerinin bacaklarındaki tat reseptörleri, böceğin bir şeyi yemeden önce zararlı olup olmadığını algılamasını sağlıyor. 

Dr. Rothenfluh ve ekip arkadaşları yeni çalışmalarında kokainin acı tadı nedeniyle bu reseptörlere yakalandığını ve sineklerin maddeden bu yüzden uzak durduğunu doğruladı. Araştırmacılar daha sonra sineklerin genetiğini değiştirerek bu reseptörleri devre dışı bıraktı.

Bulguları hakemli dergi Journal of Neuroscience'ta 2 Haziran Pazartesi günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilmiş sineklerin kokaini sevdiği gözlemlendi. Düşük seviyede kokain içeren şekerli su verilen sinekler 16 saat içinde bu içeceği tercih etmeye başladı.

Dr. Rothenfluh, "Düşük dozlarda, tıpkı insanlar gibi koşuşturmaya başlıyorlar" diyor: 

Çok yüksek dozlardaysa yine insanlar gibi hareket edemez hale geliyorlar.

Bilim insanları genetiğiyle oynanmış sinekleri üretmeyi artık öğrendiği için çalışmalarını daha kolay ve hızlı yürütmeyi umuyor. Meyve sineklerinin hızlı yaşam döngüsü ve nispeten basit genetik yapıları, üzerlerinde insanlara kıyasla daha kolay deney yapılmasına imkan tanıyor. 

Makalenin yazarlarından Travis Philyaw "Daha karmaşık organizmalarda ortaya çıkması zor olan riskli genleri tespit ederek bu bilgileri memeliler üzerinde çalışan araştırmacılara aktarabiliriz" diyor.

Ekip bu sayede insanlardaki kokain bağımlılığına yönelik yeni tedaviler geliştirmeyi umuyor. Dr. Rothenfluh şu ifadeleri kullanıyor:

Kokain tercihinin mekanizmalarını gerçekten anlamaya başlayabiliriz ve mekanizmayı ne kadar iyi anlarsak, o mekanizmaya etki edebilecek bir tedavi bulma şansımız o kadar artar.

Independent Türkçe, Popular Science, IFLScience, Journal of Neuroscience