Clint Eastwood'un klasiği yerden yere vuruldu: O kadar yanlış ki...

Acımasızca eleştirilen 57 yıllık western klasiği, gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri olarak gösteriliyordu

Filmde Clint Eastwood'a Eli Wallach ve Lee Van Cleef eşlik ediyordu (IMDb)
Filmde Clint Eastwood'a Eli Wallach ve Lee Van Cleef eşlik ediyordu (IMDb)
TT

Clint Eastwood'un klasiği yerden yere vuruldu: O kadar yanlış ki...

Filmde Clint Eastwood'a Eli Wallach ve Lee Van Cleef eşlik ediyordu (IMDb)
Filmde Clint Eastwood'a Eli Wallach ve Lee Van Cleef eşlik ediyordu (IMDb)

Clint Eastwood'un ikonik kovboy filmi İyi, Kötü ve Çirkin (The Good, The Bad and The Ugly) bir Amerikan İç Savaşı uzmanı tarafından değerlendirildi ve tarihsel doğruluğu açısından acımasızca eleştirildi. 

Eastwood ve yönetmen Sergio Leone'nin Dolar Üçlemesi'nin (Dollars Trilogy) üçüncü bölümü olarak 1966'da gösterime giren meşhur film, Amerikan İç Savaşı'nın ortasında, gizli bir hazineyi bulmak için yarışan üç silahşörü konu alıyordu. 

Insider'a konuşan İç Savaş uzmanı Garry Adelman İyi, Kötü ve Çirkin'i tarihsel doğruluk açısından değerlendirdi. 

Adelman, filmin New Mexico'daki Glorieta Geçidi Savaşı sırasında mitralyöz ve havan topları kullanmasına itiraz etti. İç Savaş Uzmanı, gerçekçilik açısından çok zayıf olduğunu ifade ettiği filme, 10 üzerinden yalnızca iki puan verdi. 

İlk olarak filmde kullanılan silahlara dikkat çeken Adelman, şöyle dedi:

Hemen göze çarpan Gatling silahı. Gatling, İç Savaş sırasında vardı ama 1862'de kullanılmamıştı. Ayrıca olayın geçtiği New Mexico'da da kullanılmamıştı. İç Savaş'ta gerçekten kullanılan mitralyözlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmez ve kullanılanlar da ancak Petersburg'da ve ara sıra Birlik Donanması gemilerinde olurdu. Havan topları da var, bu biraz çılgınca.

İki tarafın da birbirlerine yakın dövüş şeklinde hücum etmesi fikrini ele alan uzman, şu ifadeleri kullandı: 

Glorietta Geçidi Savaşı'nda her iki tarafta da 800 asker yoktu ve 300 metrelik bir mesafeyi geçip ortada buluşmuyorlardı. Bu İç Savaş'tan çok Ortaçağ günlerine benziyor.

"Glorietta Geçidi Savaşı sırasında iki tarafın askerlerinin de köprüleri havaya uçurduğuna dair bilgim yok" diyen Garry Adelman, sözlerini şöyle sürdürdü:

Savaşlar genellikle ulaşım imkanları için yapılırdı. Nehirleri, yolları ve demiryollarını kontrol etmek o kadar önemliydi ki köprüler İç Savaş sırasında her iki ordunun da doğal hedefiydi. Bu filme 10 üzerinden iki verirdim. Gerçek şu: Bu o kadar yanlış ki herhangi bir savaşa dayandırmak zor.

Independent Türkçe



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism