The Walking Dead'in yeni dizisi Daryl Dixon, Dead City'nin hatasını tekrarlayacak mı?

The Walking Dead: Daryl Dixon için ilk tepkiler olumlu olsa da dizinin kesinlikle uzak durması gereken bir şey var

Hem Dead City hem de Daryl Dixon ikinci sezon onayını aldı (ScreenRant)
Hem Dead City hem de Daryl Dixon ikinci sezon onayını aldı (ScreenRant)
TT

The Walking Dead'in yeni dizisi Daryl Dixon, Dead City'nin hatasını tekrarlayacak mı?

Hem Dead City hem de Daryl Dixon ikinci sezon onayını aldı (ScreenRant)
Hem Dead City hem de Daryl Dixon ikinci sezon onayını aldı (ScreenRant)

11 sezon boyunca devam eden The Walking Dead'in sona ermesinin ardından, Robert Kirkman'ın çizgi roman uyarlamasının evreni spinoff'larla genişliyor. 

Prömiyerini yapmaya hazırlanan The Walking Dead: Daryl Dixon'la ilgili ilk eleştiriler son derece olumlu. Dizinin en sevilen karakteri Daryl'ı merkeze alan spinoff'un seriye yeni bir soluk getirdiği yorumları yapılırken spinoff'un "bayat seriyi canlandırdığı" ifade ediliyor.

Daryl Dixon'ın başarısı seri için büyük önem taşıyor

Her ne kadar ilk tepkiler olumlu olsa da The Walking Dead: Daryl Dixon'ın uzun vadede başarılı olmak için The Walking Dead: Dead City'nin düştüğü hatadan kaçınması gerekiyor. 

Dead City'nin de genel olarak olumlu karşılanması, Daryl Dixon'a olan güveni artırıyor ancak olası bir başarısızlık Rick'le Michonne'un yeni dizisini ve bundan sonra gelebilecek yeni spinoff'ları tehlikeye sokabilir. 

Dead City'nin en büyük hatası neydi?

The Walking Dead evreninin karakter odaklı spinoff'lara yoğunlaşması, Daryl Dixon'ın başarılı olmasını daha da önemli hale getiriyor. Bunun gerçekleşmesi için, Daryl Dixon'ın Maggie ve Negan'ın dizisinin izlediği yoldan uzak durması gerekiyor. 

Dead City genel olarak başarılı olsa da en büyük zayıflığı serinin ana hikayesini devam ettirememesi oldu. The Walking Dead'in bittiği yerden Dead City'nin bittiği yere kadar Maggie ve Negan'ın kişisel hikayelerinin etrafında hiçbir şey değişmedi. 

Bu durum kısa vadede diziye zarar vermemiş olabilir ancak eleştirmenlere göre spinoff'lar The Walking Dead'in en büyük gizemlerinden ve çözülmemiş hikayelerinden bazılarını ele almazsa ileride bir sorun haline gelebilir. 

Daryl'ın keşfedeceği gizemler

Dead City, The Walking Dead hayranlarının keyifle izlediği bir dizi olmayı başararak ikinci sezon onayını alsa da daha büyük bir hikayeyi işleyememesi göründüğünden daha büyük bir soruna dönüşebilir. 

Eleştirmenler, Daryl Dixon'ın başarması gereken en önemli şeyin The Walking Dead'in hikayesini ilerletmek olduğunu düşünüyor. Spinoff,  Fransa'da geçtiği için dizinin genel anlatısına dahil olabilecek keşfedilecek pek çok gizem var.

The Walking Dead: World Beyond'da gösterildiği gibi, salgın Fransa'da başlamış ve görünüşe göre varyantların ortaya çıktığı yer de burasıydı. 

Salgının arkasındaki olayları keşfetme potansiyeline sahip olarak izleyicisini koltuğa çivileyebilmek, The Walking Dead evreninin merakla beklenen dizisi Daryl Dixon için büyük bir önem taşıyor.

Eleştirmenlere göre Daryl Dixon, Dead City'nin düştüğü hataya düşmeyerek serinin hikayesini devam ettirmeyi başarabilirse The Walking Dead efsanesini bambaşka yerlere taşıyabilir. 

Independent Türkçe



ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
TT

ABD'deki en eski mezar taşının sırrı çözüldü

Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)
Bilim insanları, Amerika'daki en eski mezar taşının büyük ihtimalle Belçika'dan geldiğini düşünüyor (International Journal of Historical Archaeology)

Amerika'daki kolonilerle bağlantılı ticaret rotalarına daha fazla ışık tutan yeni bir çalışma, ABD'de bilinen en eski mezar taşının İngiliz bir şövalyeye ait olduğunu ve muhtemelen Belçika'dan geldiğini ileri sürdü.

Arkeologlar, mezar taşının bir şövalyeye ait olduğunu ve 1627'de Amerika'daki ilk kalıcı İngiliz yerleşim yeri olan Virginia eyaletinin Jamestown kentine yerleştirildiğini biliyordu. Ancak siyah kireçtaşından yapılan levhanın Avrupa'nın tam olarak neresinden geldiği net değildi.

Yakın zamanda International Journal of Historical Archeology isimli akademik dergide yayımlanan çalışma, mezar taşının oyma ve kakmalarını inceleyerek kökeninin izini sürdü.

Bilim insanları, mezar taşında bir zamanlar muhtemelen bir kalkan, açılmış bir parşömen ve zırhlı bir adam tasvirinin pirinç kakmalarını barındıran, oyulmuş bir girinti olduğunu tespit etti.

Tarihi kayıtlar, 17. yüzyılda Jamestown'da, 1618'de Sör Thomas West ve Sör George Yeardley olmak üzere iki şövalyenin hayatını kaybettiğine işaret ediyor.

Sör Yeardley'nin üvey torunu, 1680'lerde kendisi için siyah kireçtaşındakiyle aynı yazıtlara sahip bir mezar taşı sipariş etmişti.

Araştırmacılar bu sebeple, 1627'den kalan mezar taşının Sör George Yeardley'ye ait olduğundan şüphelendi.

1588'de İngiltere, Southwark'ta doğan Sör Yeardley, Bermuda yakınlarında bir gemi kazasından sağ çıkarak 1610'da Jamestown'a gelmişti.

Sör Yeardley 1617'de İngiltere'ye döndüğünde, I. James onu şövalye ilan etmişti. Sör Yeardley, 1621'de Jamestown'a dönmüş ve 1627'de orada hayatını kaybetmişti.

Bilim insanları, mezar taşından parçalar inceledi ve birçoğu Kuzey Amerika'da olmayan küçük fosil mikroplar tespit etti. Araştırmacılar, mikrop fosillerinin günümüzde Belçika ve İrlanda'yı oluşturan bölgelerde birlikte bulunduğunu söyledi.  

Mezar taşının kaynağını daha da daraltarak, o dönemde bu tür kireçtaşlarının en yaygın kaynağı olduğu bilinen Belçika'yla sınırlandırdılar.

Bilim insanları "Bu nedenle, şövalyenin mezar taşı Avrupa'dan ithal edilmiş olmalı. Tarihi kanıt Belçika'ya işaret ediyor, oradan gemiyle Londra'ya ve Jamestown'a taşınmış" diye yazdı.

Mezar taşının Belçika'da taş ocağından çıkarılıp kesildiğini, Maas Nehri'nden Manş Denizi'ni geçerek Londra'ya taşındığını, burada oyulduğunu ve pirinç kakmaların yerleştirildiğini, sonrasında da Jamestown'a gönderildiğini tahmin ediyoruz.

Bulgular, koloni döneminde Avrupa ve Jamestown'ı birbirine bağlayan ticaret ağlarının kapsamını gösteriyor.

öıüaoçzd
Virginia'daki Jamestown kazı alanı (Marcus Key et al International Journal of Historical Archaeology)

Çalışmada, bu simsiyah taşların o dönemde Avrupa'da "en çok rağbet gören ve en pahalı" taşlar olduğu belirtiliyor.  

Araştırmacılar "Londra'da yaşadıktan sonra Virginia'ya gelen başarılı sömürgeciler, son İngiliz modalarından haberdar olur ve bunları kolonilerde taklit etmeye çalışırdı" dedi.

Bulgular, ilk Amerikan kolonilerinin en zorlu dönemlerinde bile bazı sömürgecilerin kendilerini anmak için ne kadar çaba sarf edebildiğini gösteriyor.

Independent Türkçe