Kral Charles, Kraliçe Elizabeth’in ölüm yıldönümünde desteklerinden dolayı halka teşekkür ettihttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/4534501-kral-charles-krali%C3%A7e-elizabeth%E2%80%99-%C3%B6l%C3%BCm-y%C4%B1ld%C3%B6n%C3%BCm%C3%BCnde-desteklerinden-dolay%C4%B1-halka
Kral Charles, Kraliçe Elizabeth’in ölüm yıldönümünde desteklerinden dolayı halka teşekkür etti
İngiltere Kralı 3. Charles, eşi Camilla ve kızkardeşi Prenses Anne (AFP)
İngiltere Kralı 3. Charles, annesi Kraliçe Elizabeth’in ölümü ve kendisinin tahta çıkışının birinci yıldönümünde halka, sevgi ve desteklerinden dolayı teşekkür ederek herkese hizmet edeceğine dair verdiği sözü yineledi.
Britanya tarihinin en uzun süre tahtta kalan hükümdarı Elizabeth, 8 Eylül’de çok sevdiği yazlık evi Balmoral Kalesi’nde 96 yaşında hayatını kaybetti.
Ölümünün ardından oğlu Charles, başta İngiltere olmak üzere aralarında Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın da bulunduğu İngiliz Milletler Topluluğu üyesi 14 ülkenin Kralı oldu.
Charles ve eşi Camilla, annesi Kraliçe Elizabeth’in ölümü ve tahta çıkışının birinci yıldönümünü İskoçya’daki kraliyet konutunda geçirecek.
Herhangi bir tören etkinliğine katılmaları planlanmadığı gibi, tahta çıkışını kutlamak için büyük bir özel aile toplantısı da düzenlenmeyecek.
Charles bugün yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Majestelerinin ölümü ve benim tahta çıkışımın birinci yıldönümünü kutlarken, onun uzun yaşamını, özverili hizmetini ve çoğumuz için ifade ettiği anlamları büyük bir sevgiyle anıyoruz. Hepinize hizmet etmek için elimizden gelenin en iyisini yaptığımız bu yıl boyunca eşime ve bana gösterilen sevgi ve destek için de derinden minnettarım.
Başbakan Rishi Sunak ise, söz konusu yıldönümünde ulusun kalbinin Kral Charles ve ailesiyle birlikte olacağını söyledi.
İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldühttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5161195-i%CC%87lk-kez-bir-antik-m%C4%B1s%C4%B1rl%C4%B1n%C4%B1n-tam-genomu-%C3%A7%C3%B6z%C3%BCld%C3%BC
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.
Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.
Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı.
Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi.
Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.
Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)
İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.
Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.
Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti.
Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor:
Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.
Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı.
Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:
Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.
Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.
Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:
Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.