The Walking Dead'deki güçlü zombi türlerinin kökeni sonunda ortaya çıktı

Yıllardır süregelen gizem, Daryl Dixon sayesinde çözüldü

Norman Reedus'ın başrolde olduğu 6 bölümlük dizinin yarısı yayımlandı (AMC)
Norman Reedus'ın başrolde olduğu 6 bölümlük dizinin yarısı yayımlandı (AMC)
TT

The Walking Dead'deki güçlü zombi türlerinin kökeni sonunda ortaya çıktı

Norman Reedus'ın başrolde olduğu 6 bölümlük dizinin yarısı yayımlandı (AMC)
Norman Reedus'ın başrolde olduğu 6 bölümlük dizinin yarısı yayımlandı (AMC)

"Les morts sont nes ici..." Yani "Ölüler burada doğar". 

The Walking Dead: World Beyond'da görülen Fransız laboratuvarının duvarlarında yazılı bu ifadeler, 2010'da tüm dünyaya orman yangını gibi yayılan zombi virüsünün burada başladığını gösteriyordu.

Varyantların kökeni 

Artık The Walking Dead serisi, Daryl Dixon'ın şoke edici çözümlemesi sayesinde zombi varyantlarının kökenini açıklama yolunda büyük bir adım attı. 

*Buradan sonrası spoiler içerir, bizden uyarması*

The Walking Dead: Daryl Dixon'ın üçüncü bölümünde dizinin kötü adamı Genet, Codron'u bir bilim insanının zincirlenmiş zombi üzerinde deney yaptığı derme çatma laboratuvara götürüyor. 

Bu sahne, The Walking Dead'deki zombi varyantlarının varlığı ve nereden geldikleri hakkında pek çok soruyu yanıtlıyor.

Daha önce The Walking Dead'de, zombilerin güçlenmesini bilim insanlarının mı sağladığı yoksa zombi kıyametinin başlamasıyla kendi doğal evrimlerini mi yaşadıkları belirsizdi. Yeni bölümüyle Daryl Dixon, ilk teorinin daha doğru olduğunu ortaya koyuyor.

Yaşayan ölüler böyle güçlenmiş 

Dizinin bu bölümü, gerekli kaynaklara ve bilgiye sahip bazı grupların The Walking Dead'deki zombileri güçlendirmenin bir yolunu bulduğunu gösteriyor. 

Doğru şekilde uygulanan ilaç karışımları, yaşayan ölülerin önemli ölçüde güçlenmesini ve koşma yeteneği kazanmasını sağlıyor gibi görünüyor.

Jenerik de anlam kazandı

Dizinin üçüncü bölümünde ortaya çıkan bu gerçekle, spinoff'un açılış jeneriği de anlam kazanıyor. Daryl Dixon'ın giriş sekansında, bir zombinin anatomisinin Da Vinci benzeri büyük bir diyagramını içeren sayfanın açıldığı kitap görüntüsü yer alıyor. 

Açıklamaların çoğunun deşifre edilmesi imkansız olsa da iki önemli not göze çarpıyor: "Controlez la mort" ve "point d'enter." Bu ifadeler "ölüleri kontrol et" ve "giriş noktası" anlamına geliyor.

The Walking Dead: Daryl Dixon, ABD'de AMC ve AMC Plus kanallarında, Türkiye'deyse TV+'ta yayımlanıyor.

Independent Türkçe



Dünyanın en eski futbol sahası keşfedildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Dünyanın en eski futbol sahası keşfedildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bir tarihçi, İskoçya kırsalında Solway Firth yakınlarındaki bir sahanın muhtemelen dünyanın en eski futbol sahası olduğunu iddia etti.

Saha 1600'lü yıllarda, yani İngiltere'de bu sporun kuralları ilk kez belirlenmeden yaklaşık iki asır önce futbol maçlarına ev sahipliği yapıyordu.

Spor tarihçisi Ged O'Brien, 1600'lerin başında Rahip Samuel Rutherford tarafından yazılan ve Sebt günü öğleden sonraları sahada "insanların futbol oynadığını" belirten mektuba işaret etti.

Sahada sık sık yapılan futbol maçlarının Sebt gününü bozmasına kızdığı anlaşılan peder, cemaat üyelerine maçları durdurmak için sahaya büyük taşlar yerleştirmelerini emretmiş.

O'Brien, bazıları bugün hâlâ yerinde duran taşların, futbol oynayanları durdurmak için geçici bariyer olarak sahaya döşendiğini belirtti.

The Times'a, "Bu, futbol tarihinde okuduğum en önemli cümlelerden biri" diye konuştu.

Çünkü futbol sahasının tam nerede olduğunu belirtiyor. Her zaman futbolun İskoçya'da yüzlerce yıldır oynandığını düşündüm. Çete futbolu değil, gerçek futbolun.

Sahadan alınan toprak üzerinde yapılan laboratuvar testleri, kayaların Rutherford'un mektubunun yazıldığı tarihlerde tarım arazisine yerleştirildiğini doğruladı.

Bu bilgiler bir araya getirildiğinde, İngiltere'de 1863'te Futbol Federasyonu kurulmadan birkaç yüzyıl önce futbolun organize bir şekilde oynandığı anlamı çıkıyor.

1600'lerde oynanan futbolun daha vahşi ve kaotik olduğu, birkaç düzine kişinin bir domuz mesanesini şehrin bir ucundan diğer ucuna kovaladığı ve tekmelediği düşünülüyordu.

Ancak pederin mektubu, İskoç sahasında oyunun daha organize bir şeklinin oynandığını ve insanların ertesi gün işe gitmeyi umarak özellikle pazar günleri geldiğini gösteriyor.

Ancak İskoç tarlasında oynanan futbolun modern oyuna benzeyip benzemediği tespit edilemedi.

İskoç Futbol Müzesi'ni kuran O'Brien, bunun sporun evriminde kritik bir nokta olduğunu, saha, takımlar ve kabul edilmiş bazı kurallarla oynanan düzenli maçlar içerdiğini belirtti.

"Bu, modern dünya futbolunun atası, büyükbabası" dedi.

Ve İskoç.

Son bulgular, daha fazla doğrulanırsa, futbolun evriminin zaman çizelgesini değiştirebilir ve 19. yüzyılın sonlarında uluslararası futbol başladığında İskoçya'nın spordaki hakimiyeti hakkında bilgi sağlayabilir.

O'Brien, "1872'de, uluslararası futbol başladığı anda, İskoç kulüpleri İngiliz takımlarını kesinlikle ezip geçiyordu" dedi.

Bu kesinlikle sürpriz değil çünkü bu insanlar İngiltere'nin yapmaya başladığı şeyi 200 yıldan beri yapıyordu.

Independent Türkçe