Koronavirüs salgını sırasında ABD’li gençler arasında diyabet vakaları arttı mı?

Koronavirüs salgını sırasında ABD’li gençler arasında diyabet vakaları arttı mı?
TT

Koronavirüs salgını sırasında ABD’li gençler arasında diyabet vakaları arttı mı?

Koronavirüs salgını sırasında ABD’li gençler arasında diyabet vakaları arttı mı?

ABD’li araştırmacılar, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) çocuklar, ergenler ve yetişkinler üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmada, çocuklar ve genç yetişkinlerde diyabet vakalarındaki artışı gözlemledi.

Şarku’l Avsat’ın JAMA Network Open dergisinden aktardığı habere göre, sağlık kurumları ayrıca, çocuklar ve yetişkinler arasındaki ‘Uzun Süreli Kovid’ vakalarının yüzdesine ilişkin son istatistiklerini açıkladı.

Koronavirüs ve diyabet

İlk çalışmada araştırmacılar, koronavirüs salgını sırasında, ABD’li gençler arasında Tip 1 ve Tip 2 diyabet vakalarında önemli bir artış olduğunu kaydetti.

Güney Kaliforniya merkezli Kaiser Permanente’den araştırmacı Matthew T. Mefford ve meslektaşları, Ocak 2016’dan Aralık 2021’e kadar olan verileri analiz ederek, ABD’deki çocuk ve gençler (0-19 yaş) arasındaki diyabet oranlarını inceledi.

Yüksek vaka oranları

Araştırmacılar, çalışma süresi içinde bin 200 Tip 1 diyabet vakası, bin 100 Tip 2 diyabet vakası ve 63 diğer diyabet türünden vakayı tespit etti.

Tip 1 diyabet görülme sıklığı, 2016-2019 ile 2020-2021 döneminde 100.000 kişi-yıl (PY) başına 18,5’ten 22,4’e yükseldi.

Daha spesifik olarak, insidans oranları (IRR’ler) 10 ila 19 yaşları arasındakiler, erkekler ve Hispanik kökenliler için daha yüksekti.

scdf

Benzer şekilde Tip 2 diyabet görülme sıklığı da önemli bir artış göstererek, aynı zaman diliminde 100.000 PY başına 14,8’den 24,7’ye yükseldi.

IRR’ler, hem erkek, hem de kadınlar olmak üzere 10 ila 19 yaşları arasındaki kişiler ile Siyahi, Hispanik ve diğer/bilinmeyen ırk ve etnik kökene sahip bireyler arasında daha yüksekti.

Çalışmaları Merck de dahil olmak üzere çeşitli şirketler tarafından finanse edilen araştırmacılar, diyabet vakalarındaki bu artışa katkıda bulunan potansiyel altta yatan faktörleri anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Ayrıca, salgın öncesi ve sırasında diyabet geliştirme riski yüksek olan bireyler arasındaki fizyolojik ve davranışsal risk faktörlerinin araştırılmasını önerdiler.

‘Uzun Süreli Kovid’ istatistikleri

İkinci çalışmada ise, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), 2022 yılında Maryland’deki Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi’nden ‘Uzun Süreli Kovid’ enfeksiyonlarına ilişkin sağlık istatistiklerini bildirdi.

0 ila 17 yaş arası çocukların yüzdesine göre yapılan incelemede, çocukların yüzde 1,3’ünün, yetişkinlerin ise yüzde 6,9’unun ‘Uzun Süreli Kovid’e maruz kaldığı ortaya çıktı.

Kızlar hastalığa daha duyarlı

Çalışma bulgularına göre, kızların (yüzde 1,6) Uzun Süreli Kovid geçirme olasılığı erkeklere (yüzde 0,9) göre daha yüksekti.

12-17 yaş arası çocukların, 0-5 yaş ve 6-11 yaş arası çocuklara göre ‘Uzun Süreli Kovid’ geçirme olasılığının daha yüksek olduğu görüldü.

Ayrıca, Hispanik çocukların (yüzde 1,9) Uzun Süreli Kovid’e maruz kalma olasılığı, Asyalı (yüzde 0,2) ve Siyahi çocuklara (yüzde 0,6) göre daha yüksekti.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature