Uzun süreli soğuk algınlığının sebebi nedir?

Bilimsel araştırma kapsamında İngiltere’de 10 binden fazla yetişkinin verileri analiz edildi

Bilim insanları bazı insanlarda soğuk algınlığının neden bu kadar uzun sürdüğünü açıklamaya çalıştı (Şarku’l Avsat)
Bilim insanları bazı insanlarda soğuk algınlığının neden bu kadar uzun sürdüğünü açıklamaya çalıştı (Şarku’l Avsat)
TT

Uzun süreli soğuk algınlığının sebebi nedir?

Bilim insanları bazı insanlarda soğuk algınlığının neden bu kadar uzun sürdüğünü açıklamaya çalıştı (Şarku’l Avsat)
Bilim insanları bazı insanlarda soğuk algınlığının neden bu kadar uzun sürdüğünü açıklamaya çalıştı (Şarku’l Avsat)

İngiltere’de yapılan bir araştırma, Kovid-19 testi negatif çıkan akut solunum yolu enfeksiyonlarından sonra uzun süreli soğuk algınlığı yaşayabileceğini ortaya çıkardı.

The Lancet tıp dergisine bağlı EClinicalMedicine dergisinde yayınlanan araştırmada ‘Uzun süreli soğuk algınlığının en sık görülen semptomlarından bazıları öksürük, mide ağrısı ve ishaldir. ilk enfeksiyondan itibaren 4 haftadan fazla sürer” ifadelerine yer verildi.

Ekip, bazı kişilerin neden diğerlerine göre daha uzun süreli soğuk algınlığı semptomları yaşadığını belirlemek için söz konusu araştırmayı gerçekleştirdi. Ulaşılan sonuçlar, soğuk algınlığı, grip veya zatürre gibi Kovid dışı akut solunum yolu enfeksiyonlarının ardından şu anda tanımlanmayan uzun vadeli sağlık etkileri olabileceğini düşündürdü.

Araştırmada, bir Kovid-19 enfeksiyonundan sonra uzun vadeli semptomların yaygınlığı ve şiddeti ile başka bir akut solunum yolu enfeksiyonu karşılaştırıldı.

Kovid-19’dan iyileşenlerin, Kovid-19 dışında solunum yolu enfeksiyonu geçirenlere kıyasla baş dönmesi veya tat ve koku alma sorunları yaşama olasılıkları daha yüksekti.

‘Uzun süreli Kovid’ artık bilinen bir durum olsa da, Kovid-19 enfeksiyonu sonrası uzun vadeli semptomları diğer solunum yolu enfeksiyonlarıyla karşılaştıran çok az çalışma bulunuyor.

Araştırmada, semptom kümelerini belirlemek için yapılan anketler ve istatistiksel analizler yoluyla İngiltere’deki 10 binden fazla yetişkinden elde edilen verileri analiz edildi.

Görsel kaldırıldı.
Uzun süreli soğuk algınlığının en sık görülen belirtileri öksürük ve mide ağrısıdır (Public Domain)

Sonuçlar, soğuk algınlığı, grip veya zatürre gibi Kovid ile ilgisi olmayan akut solunum yolu enfeksiyonlarından sonra uzun vadeli sağlık etkileri olabileceğini ortaya çıkardı. Bunların şu anda doktorların ‘uzun vadeli Kovid’i teşhis ettiği şekilde teşhis edilmediği belirtildi. 

Ancak araştırmacıların henüz semptomların uzun süreli Kovid ile aynı şiddette veya süreye sahip olup olmayacağı yönünde kanıtları bulunmuyor.

Londra Queen Mary Üniversitesi’nden araştırmanın baş yazarı Prof. Dr. Giulia Vivaldi “Bulgularımız yalnızca uzun süreli Kovid’in insanların yaşamları üzerindeki etkisine değil, aynı zamanda diğer solunum yolu enfeksiyonlarına da ışık tutuyor” dedi.

Vivaldi üniversitenin internet sayfasında yayınlanan raporda “Uzun süreli Kovid’e yönelik araştırmalar devam ederken, diğer akut solunum yolu enfeksiyonlarının kalıcı etkilerini araştırma ve değerlendirme fırsatını değerlendirmemiz gerekiyor” ifadelerine yer verdi. Ayrıca “Solunum yolu enfeksiyonlarından sonra uzun süre devam eden bu enfeksiyonun ilk etapta teşhis ve tedavisi oldukça zordur. Zira tanı testleri yok ve olası birçok semptom söz konusu” ifadelerini de sözlerine ekledi.

Son olarak Vivaldi “Kovid ve diğer akut solunum yolu enfeksiyonlarının uzun vadeli etkileri hakkında daha fazla araştırmanın yapılması, bazı insanların neden diğerlerine göre daha uzun vadeli semptomlardan mustarip olduğunun kökenine inmeye yardımcı olma açısından önem taşıyor” ifadelerine yer verdi.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature