Kör oyuncunun başrolde olduğu yeni Netflix dizisi heyecan yarattı

"O kadar sevindim ki ağlayabilirim"

4 bölümden oluşan mini dizide Mark Ruffalo, Marie-Laure'nin babası Daniel LeBlanc'ı canlandırıyor (Netflix)
4 bölümden oluşan mini dizide Mark Ruffalo, Marie-Laure'nin babası Daniel LeBlanc'ı canlandırıyor (Netflix)
TT

Kör oyuncunun başrolde olduğu yeni Netflix dizisi heyecan yarattı

4 bölümden oluşan mini dizide Mark Ruffalo, Marie-Laure'nin babası Daniel LeBlanc'ı canlandırıyor (Netflix)
4 bölümden oluşan mini dizide Mark Ruffalo, Marie-Laure'nin babası Daniel LeBlanc'ı canlandırıyor (Netflix)

Yeni bir Netflix dizisi, uyarlandığı ödüllü kitap sayesinde hayranları heyecanlandırdı.

Amerikalı yazar Anthony Doerr'ın kaleme aldığı Göremediğimiz Tüm Işıklar (All the Light We Cannot See), II. Dünya Savaşı sırasında işgal altındaki Fransa'da yolları kesişen Marie-Laure adlı kör bir kızla Werner adlı yetim bir Alman çocuğun hikayesini anlatıyordu.

15 milyondan fazla sattı

Lirik anlatımıyla eleştirmenlerin beğenisini kazanan Amerikalı yazar Doerr'ın romanı, 2021 sonu itibariyla 15 milyondan fazla sattı.

Göremediğimiz Tüm Işıklar, 2015'te kurgu dalında Pulitzer Ödülü ve Andrew Carnegie Kurguda Mükemmellik Madalyası kazandı. Dayton Edebiyat Barış Ödülü'nde ikincilik kazanan kitap, 2014'te de Ulusal Kitap Ödülü finalisti olmuştu.

Tarihi dramanın okurları, Netflix'in aynı adlı mini dizinin yeni fragmanını yayımlamasının ardından heyecanlarını sosyal medyada paylaştı.

Yönetmenliğini Shawn Levy'nin üstlendiği dizinin başrollerinde Mark Ruffalo ve Hugh Laurie'nin yanı sıra ünlü Alman oyuncular Louis Hofmann ve Lars Eidinger yer alıyor.

Kör aktris başrolde

Ancak dizinin hayranları, canlandırdığı karakter gibi görme engelli olan başrol oyuncusu Aria Mia Loberti'ye odaklanmış durumda.

Mini dizi, yükselen yıldız Loberti'nin ilk oyunculuk deneyimine işaret ediyor.

Bir sosyal medya kullanıcısı, uyarlama için heyecanını şu sözlerle dile getirdi:

Aman Tanrım sonunda! Kitap çok iyiydi, en sevdiğim tarihi romanlardan biri.

Bir başka hayransa "Sevdiğim bir II. Dünya Savaşı romanı daha diziye dönüştürülüyor" diye yazarak ekledi:

O kadar sevindim ki ağlayabilirim!

Başka bir hayransa dizinin "nefes kesici" ve "tüyler ürpertici" göründüğünü söyledi.

Fragmanı izleyen başka biri de dizinin kitaptan bile daha iyi olup olamayacağını sorguladı.

Diğer izleyicilerse mini diziye gerçeklik katan görme engelli Loberti'nin oyuncu kadrosunda yer almasının kendilerine ilham verdiğini ifade etti.

2 Kasım'da gösterimde

Bir Twitter kullanıcısı, "Göremediğimiz Tüm Işıklar, Netflix'in son zamanlarda çıkardığı en iyi işlerden biri gibi görünüyor" diye yazarak ekledi: 

Kör bir aktrisin II. Dünya Savaşı sırasında gizlice radyo yayını yapan biri rolünü oynaması son derece ilginç.

Göremediğimiz Tüm Işıklar, 2 Kasım'da Netflix'te gösterime girecek.

Independent Türkçe



1500 yıllık mezardaki gencin, babası için boğularak kurban edildiği ortaya çıktı

Huaca Cao Viejo'da, 4 ayrı mezara gömülmüş 6 akraba bulundu (Jeffrey Quilter)
Huaca Cao Viejo'da, 4 ayrı mezara gömülmüş 6 akraba bulundu (Jeffrey Quilter)
TT

1500 yıllık mezardaki gencin, babası için boğularak kurban edildiği ortaya çıktı

Huaca Cao Viejo'da, 4 ayrı mezara gömülmüş 6 akraba bulundu (Jeffrey Quilter)
Huaca Cao Viejo'da, 4 ayrı mezara gömülmüş 6 akraba bulundu (Jeffrey Quilter)

Peru'daki 1500 yıllık mezarlarda yatan iki gencin, yakın akrabaları için kurban edilmiş olabileceği ortaya çıktı. Moçe kültüründe daha önce böyle bir ritüele rastlamayan arkeologlar bulgular karşısında şaşkına döndü.

MS 300-950 döneminde Peru'nun kuzey kıyısı boyunca varlık gösteren Moçe kültüründe insan kurbanları nadir sayılmaz. 

Halkın, tanrılara adak olarak insan kurban ettiğini gösteren ikonografik ve arkeolojik pek çok kanıt tespit edildi. 

Diğer yandan üst sınıfa mensup kişilerin cenazelerinde böyle ritüellere yer verildiğine dair kuvvetli bir veri yoktu. 

Peru'daki Huaca Cao Viejo adlı yapıda keşfedilen mezarlardaki kalıntıların genetik analizi, bu ritüellerin varlığına işaret eden güçlü kanıtlar ortaya koydu.

2005'te bulunan 4 mezarda toplam 6 kişinin yattığı ve birinin üst sınıftan bir kadın olduğu daha önce belirlenmişti. Señora de Cao (Cao'nun Hanımı) denen kadının yanı sıra üç yetişkin erkek ve ergenlik çağında iki kişinin kalıntıları da saptanmıştı. Biri kız diğeri erkek olan gençler bitki lifinden yapılmış iplerle boğularak öldürülmüştü.

Bilim insanları 6 kişinin akraba olduğunu tahmin etse de bu teori kanıtlanmamıştı. 

Bulguları PNAS adlı hakemli dergide 23 Aralık Pazartesi günü yayımlanan çalışmada yapılan genetik analizler bu düşünceyi doğruladı. 

Radyokarbon tarihleme yöntemine başvuran ekip, 5 kişinin MS 500 civarında öldüğünü saptadı. 

Daha sonra genom analizi, iki erkeğin muhtemelen üst sınıftaki kadının kardeşi olduğunu gösterdi. Diğerlerinden daha önce ölen erkeğin de kardeşlerin babası veya dedesi olduğu tahmin ediliyor. 

Kadın ve genç kızın akraba olduğu saptansa da ilişkileri net olarak belirlenemedi. Araştırmacılar ergen kızın, erkek kardeşlerden birinin çocuğu olabileceğini ve mezarda halasına eşlik etmesi için kurban edildiğini düşünüyor. 

Dahası erkek kardeşlerden biri, boğularak öldürülen oğluyla defnedilmişti. Bilim insanları daha önce Moçe kültüründe böyle bir şeye rastlamadıklarını söylüyor. 

Makalenin yazarlarından Lars Fehren-Schmitz "Moçelerde insan kurbanları hakkında bildiklerimizin çoğu, halka açık ve dehşet verici insan kurban etme biçimlerini içeriyor" diyerek ekliyor: 

Bizim gözlemlediğimiz gibi, yakın veya ergen akrabaların kurban edildiğine dair hiçbir kanıt yok. Arkeoloji literatüründe buna benzer başka bir gözlem yok.

Fehren-Schmitz "Muhtemelen toplumsal ya da dini/manevi açıdan daha yüksek statüye sahip bireylere uygulanan, daha özel ve onurlu bir törensel öldürme biçimi sözkonusu" diyor. 

Araştırmacılar, daha sonraki çalışmalarda iki gencin neden kurban edildiğini daha iyi anlamayı umuyor.

Bu sayede Moçe kültüründe üst sınıftan kişiler gömülürken, yakın akrabalarının kurban edilmesinin ne kadar yaygın olduğu ortaya çıkabilir. 

Çalışmanın yazarlarından Jeffrey Quilter, "Ayrıca kurban etme ve gömme işlemlerini ayarlayan kişilerin kurban edilen ve gömülenlerle aynı kişiler olmadığını da unutmamak gerekiyor" diyerek ekliyor: 

Yani bir tür saray entrikası, mezarlarda karşılaştığımız bulgulara yol açmış olabilir.

Independent Türkçe, Live Science, Jerusalem Post, PNAS