Acıya, diğerlerinden daha fazla tahammül edenler var mı?

Acıya duyarlılık, tıpkı göz ve saç rengi ve diğer özellikler gibi, ailelerde genetik özelliklerle de bağlantılı

Acı eşiği kişiden kişiye değişir ve her insanın kendi acı eşiği var (Pexels)
Acı eşiği kişiden kişiye değişir ve her insanın kendi acı eşiği var (Pexels)
TT

Acıya, diğerlerinden daha fazla tahammül edenler var mı?

Acı eşiği kişiden kişiye değişir ve her insanın kendi acı eşiği var (Pexels)
Acı eşiği kişiden kişiye değişir ve her insanın kendi acı eşiği var (Pexels)

Sena eş-Şami 

Acı insan yaşamının sırlarından biri.

İnsan vücudunun bileşimi çok hassas ve hiç kimse bir anda acıdan kaçamaz.

Zira ağrısız bir hayat mümkün değil.

Acı, bireyleri duruma göre geçici ya da kronik olarak etkiler.

Ancak çoğu zaman sadece birkaç saat süren, hastalık geçince kişinin kısa sürede unutacağı bir hastalık ya da kronik bir ağrı olabilir.

Bir insanın bir gün sırt ağrısından, baş ağrısından, diş ağrısından, çizikten, yanıktan, kapı çarpmasından, düşmeden kurtulması günümüz hayatında mümkün değil.

Küçük acıların listesi sonsuz ve bunlar hayatımıza nüfuz eder.

Peki acı nedir?

Onun "eşiği" nedir?

Acıya diğerlerinden daha fazla tahammül edenler var mı?

Bunu hissetmemek ne zaman bir insanın hayatı için tehlike haline gelmez?

Acı algısı

Adil Sadık, "Psikolojik ve Organik Ağrı" adlı kitabında ağrıyı "vücudun belirli bir bölgesinden yayılan, görünür veya gizli bir duygu" olarak tanımlıyor ve şöyle diyor:

El, omuz, baş, mide, boğaz gibi deriden, kaslardan ya da iç kemiklerden yayılan bir his gibi, vücudun herhangi bir yerinden gelen acıyı algılayan da beyin. Yani bize acıyı hissettiren şey beyin ve eğer başı vücuttan ayırırsak kişi acı hissini kaybeder.

Sadık, açıklamalarına şöyle devam ediyor:

Acı, istenmeyen tepkilerin eşlik ettiği bir duygu. Acı deneyimi, bir acı deneyimi ve acı çekmek de psikolojik bir durum, dolayısıyla acı da psikolojik bir deneyim.

Sadık, "Elde açılan bir yarayı hayal edersek, bu yara basit, çıplak, hassas sinir uçlarını uyaracak. Bu sinir uçları tüm insan cildine yayılır ve acı hissini iletir veya hoş olmayan veya rahatsız edici bir tepkiyle sonuçlanan bir hissi iletir. Bu tepki dayanılmaz olabilir" diyor.

"Cildin her santimetre karesi bu çıplak sinirleri içerir ve cilt yaralanmaya maruz kaldığında bu uyarı, sinir uçlarını uyaran bir kimyasalın salgılanmasına neden olur" diyen Sadık, sözlerine şöyle devam ediyor:

Bu madde henüz bilinmiyor; belki potasyumdur, histamindir, ya da B maddesidir. Bu etki daha sonra omurilikteki duyu yollarına doğru yükselir ve thalamus olarak bilinen, ağrının algılandığı bölgeye ulaşana kadar yükselmeye devam eder.

Acı eşiği

Her insanın kendine ait bir acı eşiği var ve bu, kişiden kişiye değişen, hatta aynı kişide zamanla ve psikolojik ve sinir durumuna göre değişen subjektif bir olgu.

Acı eşiği, acıyı ortaya çıkarabilecek minimum uyarı yoğunluğu veya ağrının hissedilmeye başladığı nokta olarak bilinir.

Acıyı hissetmenin iki aşaması var; ilki yaralar veya baş ağrıları gibi biyolojik acılar.

Bu duyumlar beyne ulaşır ve ona bir sorun ya da yanlış bir şey olduğunu söyler.

İkinci aşama beynin acıya nasıl tepki vereceği.

Bireyin yaşadığı deneyimler ve olaylar, onun ağrıya tepkisinde ve duyarlılığında temel rol oynar. Beyin, duyulara göre ağrıyı azaltabilir veya artırabilir.

"Acı genleri" olarak adlandırılan genler, bazı insanların acıyı diğerlerinden daha fazla hissetmesinde de rol oynar.

Bazı araştırmalar, insanlar arasındaki acı duyusu farklılıklarının yaklaşık yüzde 60'ının kalıtsal genetik özelliklerden kaynaklandığını gösteriyor.

Bu, acıya duyarlılığın, tıpkı göz ve saç rengi ve diğer özellikler gibi, genetik özelliklerin kalıtımı yoluyla aile içinde kalıtsal olduğu anlamına gelir.

Dayanıklılık/dayanma gücü

Acıyı tolere etme yeteneği, fiziksel ve zihinsel duruma bağlı olarak kişiden kişiye değişir.

Önceki acı ve sert deneyimler, bu deneyimlerin yaşandığı ortam ve bunun sonucunda ortaya çıkan psikolojik, sosyal ve çevresel faktörler arasındaki karmaşık etkileşimler acıyı tolere etme yeteneğini etkiler.

Ayrıca depresyon ve anksiyete, sigara ve obezite gibi kişinin ağrıya karşı duyarlılığını artırır veya ağrı hissini şiddetlendirir.

Cinsiyet, bireyin dayanma yeteneğini belirler; kadınların ağrıya erkeklerden daha fazla dayandığı düşünülür.

Bu, onların tekrarlanan doğum sancılarına dayanma yetenekleriyle bağlantılı.

Ancak 2012 yılında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Stanford Üniversitesi'ndeki araştırmacılar 11 bin vakayı inceledikten sonra kadınların ağrıyı daha yoğun hissetme eğiliminde olduklarını keşfettiler.

Kadınlar acı derecelendirme ölçeğinde erkeklerden daha yüksek puan alıyor.

Bu, 2009 yılında Florida Üniversitesi'nde yürütülen ve kadınların çoğu ağrı türüne karşı daha fazla hassasiyet gösterdiğini gösteren önceki bir çalışmayla benzer.

Erkeklerin acı eşiğinin kadınlardan daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılan deneylerde bu durum erkeklerin vücudunun acıyı hafifletmek için "beta endorfin" hormonu gibi biyokimyasallar salgılamasına bağlandı.

Hissetmeden

Acı bazen insanın yeteneklerini aşarak kişiyi yaptığı işi bırakıp acıya dikkat etmeye zorlayabilse de acı insan vücudu için bir nimet.

Belirli genlerdeki mutasyonlar ve boşlukların varlığı sonucu konjenital malformasyonlara sahip kişilerin bulunduğunu öğrendiğinde kişinin varabileceği sonuç bu.

Çünkü böyle bir kişi hiçbir acıyı hissedemez hale gelir ve bu kişi, David LeBurton'un "Acı Deneyimi" adlı kitabında belirttiğine göre "hayatında sürekli tehdit altındadır. Çünkü vücudunun maruz kaldığı saldırıların farkında değildir ve bu saldırıların etkilerine dikkat etmez. Bu insanlar hiçbir şey hissetmeden yaralanıyor, vücudunda kırıklar oluyor, herhangi bir organı yanıyor ve bu insanlar erken ölüyor."

Cerrah Richard Celzette, ameliyat olan ve muayeneye geldiğinde hastanede yatan bir kadının hikayesini anlatıyor:

Doktor kadını tuvalette buldu ve kapının altından bir sıvı sızıyordu. Daha sonra kadının elini göğsüne bastırmış halde yerde yattığını fark etti. Gördükleri karşısında şok olan doktor kadına sordu ve kadın, 'Acı hissetmem mi gerekirdi ben hiçbir şey hissetmedim' dedi.

Bununla ilgili olarak LeBurton şöyle diyor:

Acının paradoksu, bize hayatta olduğumuz hissini vermesi ve benlik ile dünya arasında sınırlar oluşturması gerçeğinde yatıyor. Birey, acının dokunduğu her yerde var ve eğer acı yoksa, kendisinin bir hiç olduğunu hissedebilir.

İllüzyon mu yoksa gerçek mi?

Paul Brand'i "Acının Hediyesi" adlı bir kitap yazmaya iten şey, acı hissetmeme deneyimi.

Brand, kitabında şöyle diyor:

Acıyı hissetmeyenleri tedavi ederek, acının çeşitliliğini takdir etmeye başladım.

Brand hayalet organ sendromundan da bahsetti. Birisi ampütasyon nedeniyle bacağını kaybettiğinde, hala bacağı varmış gibi onun acısını hisseder.

Ona göre "Her ne kadar doktorlar sinir tümörlerini kesseler de beyin, kayıp organla ilgili anı sistemini canlandırmaya çalışıyor."

Bu, Adil Sadık’ın şu sözleriyle bahsettiği şeye benziyor:

Acı yalnızca bir tepki olmayabilir, zira sinir uçları uyarılmadan veya bir acı kaynağı olmadan da acının varlığı söz konusu olabilir.

Sadık şunu soruyor:

Duygularınız ve düşünceleriniz de acıdan etkilenmeden, yalnızca bedeninizde acı hissetmeniz mümkün mü?

Sadık, sorusuna şöyle cevap veriyor:

Acı yalnızca soyut duyusal bir olgu değil. Aksine, ona hoş ya da nahoş bir duygusal durumun eşlik etmesi gerekir, böylece her insan için anlam kazanır.

Sadık, açıklamalarına şöyle devam ediyor:

Her acının, duygularımızın giyip çıkardığı bir giysisi var ve onlar acımızı çeken, hareket ettiren ve bazen ortaya çıkaran şeyler. Duygularımız sinir uçlarını, duyu yollarını ve thalamusu kontrol eder, bunun tersi geçerli değildir. Başlangıç, vücudun ağrılı kısmından sinirlere ve ardından zihne doğru gidiyor gibi görünüyor. Ama gerçek yol zihinden bedene, vicdandan ya da düşünceden bedendeki acının gerçek ya da yanılsama kaynağına kadar gider.

Independent Arabia - Independent Türkçe



Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant