Güneş tutulması sırasında meydana gelen 10 ilginç şey!

Güneş tutulması sırasında meydana gelen 10 ilginç şey!
TT

Güneş tutulması sırasında meydana gelen 10 ilginç şey!

Güneş tutulması sırasında meydana gelen 10 ilginç şey!

Bilimsel web sitesi Live Science aktardığına göre Ulusal Park Servisi gökbilimcisi Tyler Nordgren, “Yaklaşan güneş tutulması tam olmayacak olsa da muhteşem olabilir. Aynı zamanda bazı garip etkileri yaratabilir” dedi.

Bu gariplikler şunlardır:

-Baily boncukları

Tam veya halka şeklinde bir güneş tutulmasına tanık olursanız, ayın kenarında kolye gibi işlenmiş görünen bir ışık parçası fark edebilirsiniz. Bu fenomen Baily boncukları olarak bilinir. Bu, 1836’da astronom Francis Bailey’nin adını almıştır. Bu olay, güneş ışığının ayın engebeli arazisi ile etkileşiminden kaynaklanır.

Güneş çıkıntıları

Filamentler olarak da bilinen güneş çıkıntıları, güneş yüzeyinden kaynaklanan devasa plazma ve manyetik alan yapılarıdır.

Normalde bu çıkıntıları yerden göremeyiz. Ancak bir tutulma sırasında, bir çiçeğin üzerindeki yapraklar gibi görünen ayın arkasında görünebilirler.

Düşük sıcaklıklar

Ay güneşi kapladığında sıcaklıklar hızla düşebilir. Bunun miktarı yere, yılın zamanına ve tutulma türüne bağlıdır.

Çoğu yerde, toplam tutulma sırasında yaklaşık 5 ila 10 derece Fahrenheit (2,8 ila 5,6 santigrat derece) sıcaklıkta bir düşüş yaşanır, ancak düşüş daha da büyük olabilir. 1834’teki bir gazete, 28 derece gibi oldukça garip bir değişiklik bildirdi.

Halka şeklindeki tutulmalar genellikle sıcaklıkta daha az bir değişiklik yaşar. Nordgren’e bildirdiğine göre bu olayda, sanki güneşin üzerine bir bulut yerleşmiş gibi görünür. Ama güneşin üzerinde bulut yok, bu da onu daha da garip kılıyor.

Değişken rüzgarlar

Sıcaklıklardaki düşüşün yanı sıra tutulma yaşayan bölgelerde rüzgar yönünde bir değişiklik yaşanabilir. İlk olarak, ay güneşi engellemek için yaklaştığında rüzgar sakinleşir.  2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre, ay en yüksek kapsama alanına ulaştıktan sonra rüzgarlar aktiviteye dönmeye başlıyor ve genellikle farklı bir yönde esiyor.

Ve bu etki, halka şeklinde ve hatta kısmi tutulmalarla ortaya çıkar.

Hayvanların kafa karışıklığı

Live Science dergisinin bildirdiğine göre, gün ortasında gökyüzü aniden karardığında hayvanların kafası karışabilir.

Radyo dalgalarının karışması

Hem toplam hem de halka şeklindeki tutulmalar, radyo dalgalarının belirli frekanslarıyla karışmasına neden olur. Bunun nedenini kimse tam olarak anlayamamıştır.

Bilim adamları güneşin, dünyanın iyonosferiyle etkileşime girme şekliyle bir ilgisi olabileceğini düşünüyor. 14 Ekim ve 8 Nisan 2024 tarihlerinde Kuzey Amerika’daki bilim adamları ve radyo meraklıları, tutulmanın bu yayınları nasıl etkilediğine dair daha fazla veri toplamak için çalışacak.

Karışık mikroplar

Mikroorganizmalar bile güneş tutulmasının garip hislerine duyarlı olabilir. Hindistan’da tam bir tutulma sırasında laboratuvar petri kaplarında büyüyen bakterilerle ilgili 2011 yılında yapılan bir araştırma, mikropların daha küçük hale geldiğini ve tutulmanın zirvesine yakın farklı şekillerde olduğunu buldu. Ancak, bu sonuçlar henüz tekrarlanmadı.

Garip gölgeler

Tutulma geçtiğinde gözlerin çoğu gökyüzüne kitlenebilir.  Ancak yere bakmak için bir dakikanızı ayırın, çünkü delik etkisine neden olan ağaçların ve diğer nesnelerin oluşturduğu küçük gölgeler oluşacaktır.

Gölge aralıkları

Tam tutulma gelmeden saniyeler önce, düz renkli yüzeylerde dalgalı açık ve koyu çizgiler görülebilir.

Nordgren bu durumu şöyle açıklıyor:

Bir yüzme havuzunun dibinde olmak gibi bir şey. Bu gölge bantları bir şekilde bilimsel bir gizemdir ve gökbilimciler hala tam olarak ne olduklarını veya neden bazen ortaya çıktıklarını bilmiyor.

Bazı bilim adamları bu bantların dünya atmosferindeki dalgalı deformasyonların bir tezahürü olabileceğini varsayıyor. NASA’ya göre kayıtları 9. yüzyıla kadar uzanıyor.

Görünür yıldızlar ve gezegenler

Tam bir güneş tutulması sırasında ay, yıldızların ve gezegenlerin gökyüzünde görünmesi için yeterli güneş ışığını engeller. Bununla birlikte, bu gezegenlerin yalnızca en parlakları görünür olacak ve görünümleri o sırada dünyanın konumuna bağlı olacak. Örneğin, 2024’teki tutulma sırasında Venüs ve Jüpiter’i görebilirsiniz.

Nordgren, ne yazık ki halkalı bir tutulma sırasında havanın yeterince karanlık olmayacağını söylüyor. Ama ışık seviyesinin farklı olabileceğinin altını çiziyor.



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe