Dolunay Katilleri (Killers of the Flower Moon), Osage Ulusu'nun gerçek hikayesini anlatan epik bir suç draması.
1920'lerde Osage Ulusu, Oklahoma'daki topraklarında petrol keşfedip zenginleştikten kısa bir süre sonra topluluğun içinde bir dizi gizemli cinayet yaşanmıştı.
Bu cinayetler araştırılırken, ABD'nin Federal Soruşturma Bürosu yani FBI kurulmuştu. Martin Scorsese'nin 20 Ekim'de gösterime giren yeni filmi, hem cinayetlere hem de FBI'ın kurulma sürecine değiniyor.
Film, gazeteci David Grann'in aynı adlı çok satan kitabına dayanıyor ancak bazı önemli farklılıklar içeriyor.
IndieWire'a verdiği röportajda Scorsese, Grann'in kitabıyla film arasındaki en önemli farkı açıkladı.
Grann'in kitabı, okuyucuların da onunla birlikte bu korkunç gizemi araştırmasına olanak tanıyor. 80 yaşındaki yönetmenin filmindeyse izleyiciler, suçlunun kim olduğunu filmin başlarında öğreniyor.
"Kimin yaptığı önemli değil"
Dolayısıyla üzerinde çalışılması gereken bir cinayet vakası yok. Scorsese, kendisine göre en büyük gizemin cinayetlerin failinin değil gerekçesi olduğunu, bu nedenle de filmin kitaptan farklı kurgulandığını anlattı.
"Çünkü kimin yaptığı önemli değil. Hepsi yaptı" diyen yönetmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
Peki, bize bunu yaptıran içimizdeki şey nedir? Başkalarından faydalanmamıza neden olan, bizi üstün gören insan doğasındaki kusurumuz nedir?
Scorsese'nin 3 saat 26 dakikalık filmi, hafta sonu ABD'de 23 milyon dolar, ülke dışındaysa 21 milyon dolar hasılat yapmayı başardı.
Bu, Scorsese'nin Leonardo DiCaprio'yla birlikte 2010'da çektiği Zindan Adası'ndan (Shutter Island) bu yana yaptığı en kazançlı açılış.
Zindan Adası, ABD'de gösterime girdiği hafta sonunda 41 milyon dolar kazananmayı başarmıştı.
Independent Türkçe