Squid Game'in merakla beklenen yarışmasına gelen ilk yorumlar şaşırttı

Yarışma programları tarihindeki en büyük ödül sahibini bekliyor

Squid Game: The Challenge, 22 Kasım'da gösterime girecek (Netflix)
Squid Game: The Challenge, 22 Kasım'da gösterime girecek (Netflix)
TT

Squid Game'in merakla beklenen yarışmasına gelen ilk yorumlar şaşırttı

Squid Game: The Challenge, 22 Kasım'da gösterime girecek (Netflix)
Squid Game: The Challenge, 22 Kasım'da gösterime girecek (Netflix)

Netflix'in yeni realite şovu Squid Game: The Challenge, adının hakkını verecek gibi görünüyor. Popüler Güney Kore dizisinden uyarlanan yarışma programı övgü dolu eleştiriler alıyor. 

Netflix'in şimdiye kadar en çok izlenen dizisi Squid Game, maddi sıkıntılar yaşayan bir grup insanı konu alıyordu. 

Yüklü bir para ödülü olan gizemli yarışmaya katılan bu kişiler, ölümcül oyunlarda mücadele ederek kazanmak için hayatlarını riske atmak zorunda kalıyordu. 

456 yarışmacı 4,56 milyon dolar için yarışıyor

Squid Game: The Challenge ise gerçek hayattan 456 yarışmacıyla başlıyor. Yarışmadaki riskler elbette dizideki kadar yüksek değil. 

Para ödülü de Kore dizisindeki kadar fazla olmasa da kazanan, televizyondaki yarışma programları tarihindeki en büyük tek nakit ödül olan 4,56 milyon doları evine götürecek.

Squid Game'deki ödülse yaklaşık 38 milyon dolara denk geliyordu. 

Guardian'ın 4 yıldızlı eleştirisine göre yarışma, "Sadece başarılı olmakla kalmıyor, aynı zamanda The Traitors'dan bu yana en sürükleyici realite şovuna dönüşebilir."

Claudia Winkleman'ın sunduğu The Traitors, geçen yıl BBC One'da ekranlara gelmiş ve İskoç Dağlık Bölgesi'ndeki bir kaleye yerleşen 22 yabancının bir dizi görevi tamamlamaya çalışmasını merkeze almıştı.

"Hissedilir bir gerilim sunuyor"

Entertainment Weekly, Netflix'in yeni yarışma programından övgüyle bahsetti:

Squid Game'in şaşırtmacaları hiç eksik olmadı, ancak bu hepsinden daha büyük olabilir: Eklektik kadrosu ve orijinaline yaptığı yaratıcı güncellemelerle Squid Game: The Challenge, tek bir yarışmacıyı bile öldürmeden, hissedilir bir gerilim ve gerçek bir insan dramı sunmayı başarıyor.

Vulture'daki eleştiriyse şu ifadeleri kullandı:

Yarışma programı modern realite televizyon dilini kullanarak, Dong-hyuk'un kapitalizmin insanoğlunu toza dönüştürdüğü benzetmesindeki temaları kendi tuhaf yöntemiyle hayata geçiriyor. Realite televizyonun kendisinin de geç dönem kapitalizminin bir ürünü olması, konunun altını çiziyor.

"Seviyesiz görünse de izlemeye değer"

IGN'den Kenneth Seward Jr. da yarışmayla ilgili şöyle dedi:

Yeni oyunlar ve meydan okumalar, genellikle beklenen neticeden sapan sonuçlarla memnuniyet verici eklemeler. Ne kadar seviyesiz görünse de Squid Game: The Challenge gerçekten de izlemeye değer.

"Karanlık ama sürükleyici"

Daily Beast'ten Fletcher Peters ise yarışmanın dizinin amacına aykırı olduğunu hatırlatarak ekledi:

Netflix'in diziyi realite şovu olarak yeniden yaratması orijinal Squid Game'in tüm amacına aykırı olsa da Squid Game: The Challenge'da karanlık ama aynı zamanda sürükleyici bir şeyler var.

Independent Türkçe



Yüzdeki ölüm üçgeni: Burundaki sivilceleri sıkmak ölümcül sonuçlar doğurabilir

Uzmanlar, yüzünüzdeki sivilceleri sıkmanın gizli bir risk taşıyabileceği uyarısında bulundu (Pexels)
Uzmanlar, yüzünüzdeki sivilceleri sıkmanın gizli bir risk taşıyabileceği uyarısında bulundu (Pexels)
TT

Yüzdeki ölüm üçgeni: Burundaki sivilceleri sıkmak ölümcül sonuçlar doğurabilir

Uzmanlar, yüzünüzdeki sivilceleri sıkmanın gizli bir risk taşıyabileceği uyarısında bulundu (Pexels)
Uzmanlar, yüzünüzdeki sivilceleri sıkmanın gizli bir risk taşıyabileceği uyarısında bulundu (Pexels)

Bir sivilceyi sıkmak veya burun kılını koparmak, hayatı tehdit eden bir enfeksiyonla hastanelik olmaya yol açabilir.

Kulağa aşırı gelebilir ancak uzmanlar, yüzde "ölüm üçgeni" adı verilen yüksek riskli bir bölge olduğu uyarısında bulunuyor.

Burun köprüsünden ağız kenarlarına kadar uzanan bu bölgeye zarar vermek ciddi sonuçlar doğurabilir.

Lancaster Üniversitesi'nde anatomi alanında öğretim üyesi olan Adam Taylor'a göre, son derece nadir de görülse, bir sivilceyi patlatmanın "ölümcül sonuçlara" yol açması mümkün.

Taylor en uç durumlarda, ciltteki kesik ve yırtıkların beyin enfeksiyonlarına, sepsis ve pıhtılara neden olabileceğini söylüyor.

Çünkü bu bölge, beyinden drene olan kanın aktığı damarları içeren kavernöz sinüse bağlı.

Öğretim üyesi Taylor, The Independent'a yaptığı açıklamada, "Yüzdeki bazı damarlarda kapakçıklar (kirli kanın yalnızca tek yönde akmasını sağlamak için kullanılanlar) yok. Bu da yüzdeki burun üstüyle ağız kenarları arasındaki sivilce veya kesiklerin, bulaşıcı unsurların damar boyunca geri hareket ederek kavernöz sinüse girmesine izin verebileceği anlamına geliyor" diyor.

Bu sinüs daha sonra beyne ve diğer kritik sinir yapılarına bağlanıyor ve bu kilit bölgelerde, saptanıp tedavi edilmezse ölümcül sonuçlar doğurabilecek enfeksiyonlara yol açabiliyor.

Bu bölgedekicildin herhangi bir zarar görmesi bile enfeksiyon riskini artırarak antibiyotik ve muhtemelen hastanede kalmayı gerektirebilir.

Nadir durumlarda bölgedeki kontrol altına alınmayan bir bakteriyel enfeksiyon sepsise yol açabilir. Enfeksiyona karşı verilen bu yaşamı tehdit eden reaksiyonda, vücudun bağışıklık tepkisi kendi dokularına ve organlarına zarar vermeye başlıyor. 

Ancak öğretim üyesi Taylor, beyne bağlı damarlarda pıhtı oluşmasının daha büyük bir tehdit yaratacağını ve bunun acil tedavi gerektireceğini vurguluyor.

Taylor "Bu bölgede oluşan sivilceler ve bunların patlatılması, çizilmeleri ve içe doğru büyüyen kıllar, ciltte enfeksiyonlara yol açabilir ve bu enfeksiyonlar daha sonra bu bölgedeki damarlar aracılığıyla kavernöz sinüse geri giderek burada enfeksiyona neden olabilir" diye açıklıyor.

Sepsis muhtemel olsa da bu sinüste pıhtı veya menenjit oluşması daha büyük bir risk; her ikisi de inanılmaz derecede sorunlu durumlar ve acil teşhis ve tedavi gerektirir. Çok yaygın görülmese de inanılmaz derecede ciddidir ve sağlık görevlilerinin her zaman dikkat ettiği bir durumdur.

Sivilcelerden sıkarak kurtulmak yerine bu dürtüye direnip onları olduğu gibi bırakmalısınız. Yüzünüzü yıkayarak temizleyin veya profesyonel bakım için bir dermatoloğa görünün.

Independent Türkçe


Sadie Sink’in saçları olay yarattı: Marvel rolü hakkında senaryolar patladı!

Amerikalı aktris Sadie Sink, Stranger Things'in ikinci sezonunda Max Mayfield rolüyle kadroya katıldıktan sonra ün kazandı (Netflix)
Amerikalı aktris Sadie Sink, Stranger Things'in ikinci sezonunda Max Mayfield rolüyle kadroya katıldıktan sonra ün kazandı (Netflix)
TT

Sadie Sink’in saçları olay yarattı: Marvel rolü hakkında senaryolar patladı!

Amerikalı aktris Sadie Sink, Stranger Things'in ikinci sezonunda Max Mayfield rolüyle kadroya katıldıktan sonra ün kazandı (Netflix)
Amerikalı aktris Sadie Sink, Stranger Things'in ikinci sezonunda Max Mayfield rolüyle kadroya katıldıktan sonra ün kazandı (Netflix)

Stranger Things'in çekimlerini tamamlayan Sadie Sink, Spider-Man: Brand New Day'le Marvel Sinematik Evreni'ne adım atmaya hazırlanıyor. 

Rolünün gizli tutulması, özellikle Sink'in kızıl saçları üzerinden yürüyen hayran teorilerini ve spekülasyonları artırıyor.

"Birçok kişi saç renginin değişebileceğini unutuyor"

Entertainment Weekly'ye konuşan Sink, bu teorilere gülerek yanıt verdi:

Birçok kişi saç renginin değişebileceğini unutuyor ama evet, ortaya atılan tüm teorileri görüyorum.

Genç oyuncu, rolü hakkındaki sessizliğini korurken ekledi:

İnsanlar bekleyip görmek zorunda kalacak. Tüm bu söylentilerin yakında son bulmasını umuyorum.

"Dedikodular çok önce başladı"

Röportajda sıkça dile getirilen ihtimallerden biri, Sink'in X-Men karakteri Jean Grey'i canlandıracağı yönündeki iddialardı. Sink bu söylentiler için şu ifadeyi kullandı:

Bu dedikodular, projede yer alacağımı öğrenmemden çok önce başlamıştı. 'Bir dakika, insanlar neden böyle konuşuyor?' diye düşündüm.

23 yaşındaki Sink'in Marvel'daki yolculuğu Örümcek-Adam'la (Spider-Man) sınırlı kalmayacak. Oyuncu, 2026'da Londra'da çekilecek Avengers: Secret Wars'da da rolünü yeniden canlandıracak.

Deadline, martta yaptığı haberde Sink'in Spider-Man: Brand New Day kadrosuna gizemli bir rolle katıldığını duyurmuştu. 

Filmde Sink'e Peter Parker rolüyle Tom Holland, MJ olarak da Zendaya eşlik edecek. Filmde ayrıca Jacob Batalon, Liza Colón-Zayas, Jon Bernthal ve Mark Ruffalo gibi isimler de rol alıyor.

Spider-Man: Brand New Day'in 31 Temmuz 2026'da vizyona girmesi planlanıyor.

Independent Türkçe, Entertainment Weekly, Deadline


Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip

Bilim insanları, 1300 golden retriever'ın genetik kodunu analiz etti ve insanlardaki duyguları etkileyen bazı genler buldu (Unsplash)
Bilim insanları, 1300 golden retriever'ın genetik kodunu analiz etti ve insanlardaki duyguları etkileyen bazı genler buldu (Unsplash)
TT

Köpek ve insanların bazı duyguları aynı genetik kökene sahip

Bilim insanları, 1300 golden retriever'ın genetik kodunu analiz etti ve insanlardaki duyguları etkileyen bazı genler buldu (Unsplash)
Bilim insanları, 1300 golden retriever'ın genetik kodunu analiz etti ve insanlardaki duyguları etkileyen bazı genler buldu (Unsplash)

Yeni bir araştırma, köpeklerin tıpkı sahipleri gibi iniş çıkışlar yaşadığını ve duygularının insanlarla aynı genlerden etkilenebildiğini öne sürüyor.

Bir çalışma, anksiyete ve depresyon gibi insan duygularını etkileyen birkaç genin aynı zamanda köpeklerin kişiliğini de şekillendirdiğini ortaya koydu.

Örneğin HUNK adlı genin golden retriever cinsi köpekleri diğer köpeklerin yanında gergin hale getirdiği bulundu. Aynı gen kaygı düzeyi yüksek insanlarda da var.

Elektrikli süpürge gibi yüksek seslerden korkan köpekler, ASCC3 adlı geni paylaşıyor. İnsanlarda bu gen, ruh hali değişimleri, nevrotiklik ve sinirlilikle bağlantılı.

İnsanlarda zekayla ilişkili ROMO1 adlı başka bir gen de eğitimde hızlı öğrenen köpeklerde saptandı.

Cambridge Üniversitesi Fizyoloji, Gelişim ve Sinirbilim Bölümü'nden çalışmaya liderlik eden araştırmacı Dr. Eleanor Raffan, "Bulgular gerçekten çarpıcı; insanlar ve golden retriever'ların davranışlarının ortak genetik kökenlere sahip olduğuna dair güçlü kanıtlar sunuyor" diyor.

Raffan "Tanımladığımız genler, her iki türde de duygusal durumları ve davranışları sık sık etkiliyor" diye ekliyor.

Ekip, 1300 golden retriever'ın genetik kodunu kan örnekleri kullanarak analiz etti ve her köpeğin sahibiyle yapılan ayrıntılı bir anketle belirlenen davranışsal özellikleriyle karşılaştırdı. Bunun sonucunda eğitilebilirlik, enerji seviyeleri, yabancılardan korkma ve diğer köpeklere karşı saldırganlık gibi özelliklerin altında yatan genler ortaya çıktı.

Ekip bulgularını insanlarda yapılan benzer bir analizle karşılaştırarak golden retriever'larda tanımladıkları 12 genin, aynı zamanda insanların davranışsal özelliklerinin ve duygularının da temelini oluşturduğunu keşfetti.

Golden retriever'larda diğer köpeklere karşı saldırganlıkla bağlantılı olan PTPN1 adlı bir gen, insanlarda da zeka ve depresyonla ilişkili.

Hakemli dergi Proceedings of the National Academy of Sciences'ta (PNAS) yayımlanan çalışma bu genleri anlamanın, evcil hayvanların duygularının sahipleri tarafından anlaşılmasına katkı sağlayabileceğini ifade ediyor.

Cambridge Üniversitesi Fizyoloji, Gelişim ve Sinirbilim Bölümü'nden araştırmacı ve raporun başyazarı Enoch Alex şöyle diyor: 

Bu sonuçlar, genetiğin davranışları yönettiğini ve bazı köpekleri dünyayı stresli görmeye yatkın hale getirdiğini gösteriyor. Yaşam deneyimleri bunu daha da kötüleştirirse, aslında stresli olmalarına rağmen bizim kötü davranış diye yorumlayabileceğimiz şekilde davranabilirler.

Öte yandan köpeklerde saptanan genler, belirli bir duyguya veya davranışa yol açmaktan ziyade duygusal durumları etkiliyor.

Araştırmanın yazarları örneğin "sosyal olmayan korku" (yani otobüs ve elektrik süpürgesi gibi şeylerden korkma) gösteren köpeklerde, insanlarda sinirlilik, hassasiyet ve "sinir veya anksiyete nedeniyle doktora gitme" davranışlarına yol açan bir gen bulunduğunu söylüyor.

Cambridge Üniversitesi Fizyoloji, Gelişim ve Sinir Bilimi Bölümü araştırmacılarından ve çalışmada yer alan Dr. Anna Morros-Nuevo, "Kapı zili her çaldığında golden retriever'ınız kanepenin arkasına saklanıyorsa, genetik açıdan hassas ve kaygılı hissetmeye eğilimli olduğunu bilmek, belki ona karşı biraz daha empati duymanızı sağlayabilir" diyor.

Independent Türkçe