Sosyal etkileşim hafıza kaybının önlenmesine katkıda bulunuyor

Yaşlı kesim, hafıza kaybı açısından daha fazla risk altında. (Oregon Health & Science University)
Yaşlı kesim, hafıza kaybı açısından daha fazla risk altında. (Oregon Health & Science University)
TT

Sosyal etkileşim hafıza kaybının önlenmesine katkıda bulunuyor

Yaşlı kesim, hafıza kaybı açısından daha fazla risk altında. (Oregon Health & Science University)
Yaşlı kesim, hafıza kaybı açısından daha fazla risk altında. (Oregon Health & Science University)

ABD’de yapılan bir çalışma, yaşlıların aktivitelerini ve sosyal katılımlarını sürdürdüklerinde ve kan basıncı ve diyabetlerini kontrol ettiklerinde bilişsel testlerde iyileşme gösterdiklerini ortaya koydu.

Kaliforniya Üniversitesi'nden araştırmacılar, sağlık ve yaşam tarzındaki bu kişisel değişikliklerin, hastalığa en duyarlı olan yaşlı insanlarda Alzheimer ile ilişkili hafıza kaybını geciktirebileceğini ve hatta önleyebileceğini gösterdi.

Hafıza kaybı Alzheimer'ın ana belirtisi, başlangıçta son dönemdeki olayları veya konuşmaları hatırlamada zorluk şeklinde ortaya çıkıyor. Hastalık ilerledikçe hafıza bozuluyor ve düşünme güçlüğü, davranışsal ve sosyal becerilerde gerileme gibi diğer belirtiler görülüyor.

Pazartesi günü JAMA IM dergisinde yayınlanan iki yıllık çalışmada, yarısı kontrolsüz diyabet gibi Alzheimer hastalığına yakalanma riskini artırdığına inanılan faktörler konusunda, sağlıklarını ve yaşam tarzlarını iyileştirmek için kişisel yardım alan 172 katılımcıda bilişsel sonuçlar, fiziksel hareketsizlik, risk faktörleri ve yaşam kalitesi karşılaştırıldı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre 70 ila 89 yaş arasındaki katılımcılar demans için sekiz risk faktöründen en az ikisine sahipti: Fiziksel hareketsizlik, kontrolsüz yüksek tansiyon, kontrolsüz diyabet, yetersiz uyku, bilişsel gerileme riskiyle ilişkili reçeteli ilaç kullanımı, yüksek depresif belirtiler, sosyal izolasyon ve sigara kullanımı.

Çalışmaya katılanlar belirli risk faktörlerini azaltmak için bir programın uygulanmasını denetlemek üzere bir hemşire ve bir sağlık koçuyla bir araya geldi.

Katılımcılar, birkaç ayda bir hedeflerini gözden geçirmek üzere eğitim seansları aldılar. Bu hedefler arasında yüksek tansiyon ve kan şekerini takip etmek, her gün yürümek ve hayır kurumları, spor faaliyetleri ve kültürel etkinlikler gibi sosyal faaliyetlere katılmak yer aldı. Bu, sosyal konulara dikkat etmek ve toplum üzerinde olumlu bir etki yaratmak için çabalamak anlamına geliyordu.

Araştırmacılar, eğitime katılmayan gruba kıyasla katılımcıların bilişsel test sonuçlarında yüzde 74'e ulaşan oranlarda iyileşme yaşadıklarını tespit etti. Ayrıca çalışmalarının çok disiplinli bir metodolojik deney kapsamında gerçekleştirildiğini vurguladılar. Sağlık müdahalelerinin ve yaşam tarzı değişikliklerinin Açıklamada Alzheimer hastalığı risklerini azaltmadaki etkilerini izlemek için, riskleri azaltmaya odaklanan bu programların, yan etkilerinin kapsamlı bir şekilde izlenmesini gerektiren hastalık karşıtı ilaçların aksine pahalı olmadığına da dikkat çektiler.

Araştırmacılar bunun yanı sıra gelecekte, Alzheimer hastalığı ve demans tedavisinin, risk azaltma programları ve hastalık mekanizmalarını zayıflatmayı amaçlayan spesifik ilaçların bir kombinasyonuna odaklanacağını umduklarını ifade ettiler.



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News