Van'daki mağaralar doğaseverlerin ve arkeoloji meraklılarının ilgisini çekiyor

Van'ın Çatak ilçesinde nesli tükenme tehlikesi altındaki sarı benekli semenderlerin yaşadığı Şeyh Curuh Mağarası ile Gevaş ilçesinde ana kayaya oyulan 3 katlı, 8 odalı yaşam alanı, hem doğaseverler hem de arkeoloji meraklıları tarafından ziyaret ediliyor

(AA)
(AA)
TT

Van'daki mağaralar doğaseverlerin ve arkeoloji meraklılarının ilgisini çekiyor

(AA)
(AA)

Anadolu Ajansının (AA) "Türkiye'nin Mağaraları" dosya haberinin 14'üncü bölümünde Van'ın Çatak ve Gevaş ilçelerinde farklı özellikleriyle öne çıkan mağaralar ele alındı.

Van'ın Çatak ilçesi ile Şırnak'ın Beytüşşebap ilçeleri arasındaki Kato Dağı eteklerinde bulunan Şeyh Curuh Mağarası, doğal oluşum sarkıt ve dikitleri ile dikkati çekiyor.

Çatak Çayı'na 2 kilometre mesafede yer alan 200 metre uzunluğunda, 20 metre genişliğinde ve 25 metre yüksekliğindeki mağara, nesli tükenme tehlikesi altındaki benekli semenderlere de ev sahipliği yapıyor.

(AA)
(AA)

Yaklaşık yarım saatlik tırmanışın ardından ulaşılan mağaraya gelen dağcılar ve doğaseverler, buradaki sarkıt ve dikitlerle benekli semenderleri görme fırsatı buluyor.

Her yıl çok sayıda doğasever, benekli semenderleri görmek için il merkezine 130 kilometre uzaklıktaki mağarayı ziyaret ediyor.

"Mağaranın en ilginç özelliği içindeki su"

Vadi Doğa Sporları Kulübü Başkanı Ömer Demez, son zamanlarda bölgede dağcılık ve mağara keşif etkinliklerinin ilgi görmeye başladığını söyledi.

Yıllardır bölgede dağcılık alanında faaliyetler yaptığını anlatan Demez, şunları kaydetti:

Burayı yıllar önce keşfettik. Mağarada birçok dikit ve sarkıt bulunuyor. Mağaranın en ilginç özelliği, içindeki su. Nesli tükenmekte olan benekli semenderler bu suda yaşıyor. Hep birlikte bu canlıları korumaya çalışıyoruz. Burası son zamanlarda dağcıların en çok ilgi gösterdiği yerlerden biri. Nesli tükenmekle karşı karşıya olan benekli semenderleri görmeye geliyorlar. Çok az bulunan bir hayvan.

(AA)
(AA)

Dağcı Mahmut Çelik de "Yaklaşık 3,5 yıldır dağcılık yapıyorum. Bu mağaraya özellikle benekli semenderi görmek için geldim. Semenderlerin birçok türü var ama sarı benekli semenderler çok nadir bulunuyor. Nemli ve ıslak zeminde yaşamlarını sürdürüyorlar." dedi.

Dağcılık antrenörü Barış Turgut ise "Çatak Çayı'ndan yarım saatlik yürüyüşle buraya ulaştık. Mağaranın girişi çok büyüleyici. Büyük ve derin bir mağara. İçerisi bizi çok şaşırttı. Yarasa ve birçok kuş türü burada yaşıyor. Yaban keçilerinin uğrak yeri. Mağaranın derinliklerinde sarkıt ve dikitler var. Tüm doğaseverleri buraya bekliyoruz." diye konuştu.

Ana kayaya oyulmuş 3 katlı 8 odalı yaşam alanı arkeoloji meraklılarının dikkatini çekiyor

Gevaş ilçesinin Bağlama Mahallesi'ndeki 2 bin 150 rakımlı tepelik alanda yer alan ve "Üçpınar Kaya Kiliseleri" olarak tescillenen ana kayaya oyulmuş yaşam alanı da arkeoloji meraklılarını ve doğaseverleri ağırlıyor.

(AA)
(AA)

Dar girişiyle fark edilmesi güç olan yerleşim alanında, kayaların oyulmasıyla yapılan merdivenler, geniş ve yüksek odalar, tandır, kiler, niş (mimari yapılarda duvar içinde bırakılan oyuk) ve duvarlarda çivi yazıları bulunuyor.

Van Gölü'ne hakim noktada yer alan ve Orta Çağ'da da kullanıldığı değerlendirilen yaşam alanı, her yıl çok sayıda arkeoloji meraklısı ve doğasever tarafından ziyaret ediliyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, söz konusu alanın, ilginç tarihi kalıntılara sahip olduğunu söyledi.

(AA)
(AA)

Mağaranın Ortaçağ'da önemli bir yerleşim yeri olduğunu gösteren kalıntıların bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

Üç katlı bir kaya yerleşmesinden söz ediyoruz. Kaya yerleşmesinin önünde teraslama sistemiyle bir yerleşim yeri var. En üst katının yönetici bir kişinin konakladığı yer olması gerekiyor. Aşağıda ise halkın yerleşmesine ait bir alan yer alıyor. Özellikle iki ve üçüncü katları birbirine bağlayan ana kayaya açılmış merdiven var. Burası 8 odadan oluşuyor. Erzakları depoladıkları kiler bölümü ve tandır yer alıyor. Çok sayıda niş bulunuyor. Tüm bunlar bu yerleşim yerinin düzenli olarak kullanıldığını gösteriyor.

Şu ana kadar yaptıkları yüzey araştırmalarında bu türden bir yere hiç rastlamadıklarını dile getiren Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

Kültür Varlıkları Envanteri'ne kayıtlı bir yer. Çıkılması çok zor olduğu için halen korunaklı. Turizme kazandırılması gereken en önemli yerlerden biri olduğunu düşünüyorum. Daha önceki yayınlarda Urartu kaya mezarı olarak söz ediliyor ama bununla ilgisi yok. Tek bir girişi var. Bir evde olabilecek bütün mimari mekanları görmek mümkün. Kapı ve pencerelerde rahat kapatılması için izler, düzenekler var. Dış kısmında da yerleşim alanında da çanak ve çömlekler var.



280 milyon yıllık fosil heyecan yarattı: Akdeniz'in en eski yırtıcısı mı?

252 milyon önce nesli tükenen gorgonopsiyenlerin böyle göründüğü tahmin ediliyor (Henry Sutherland Sharpe)
252 milyon önce nesli tükenen gorgonopsiyenlerin böyle göründüğü tahmin ediliyor (Henry Sutherland Sharpe)
TT

280 milyon yıllık fosil heyecan yarattı: Akdeniz'in en eski yırtıcısı mı?

252 milyon önce nesli tükenen gorgonopsiyenlerin böyle göründüğü tahmin ediliyor (Henry Sutherland Sharpe)
252 milyon önce nesli tükenen gorgonopsiyenlerin böyle göründüğü tahmin ediliyor (Henry Sutherland Sharpe)

Dinozorlar daha Dünya'da dolaşmıyorken ve ilk memelilerin ortaya çıkmasına on milyonlarca yıl kala, memelilerin uzak bir akrabası uzun dişleriyle karaların hakimiydi. 

252 milyon önce nesli tükenen gorgonopsiyenlerin hepsinin hançere benzeyen köpek dişleri olsa da vücutlarının boyutları değişiyordu. Kedi kadar olanı da kutup ayısı kadar büyüğü de vardı. 

Gorgonopsiyen adı verilen bu hayvanlara dair pek bir şey bilinmiyor ancak yeni bulunan bir fosil paleontoloji dünyasında çığır açtı.

İspanya'ya bağlı Akdeniz adası Mallorca'da fosili bulunarak tanımlanan bir gorgonopsiyen, türünün en eskisi çıktı. 

Son keşfe kadar bulunan gorgonopsiyen fosilleri, 270 milyon yıldan gençti. Sonuncusunun 270-280 milyon yaşında olduğu tespit edildi. 

Salı günü Nature Communications adlı bilimsel dergide yayımlanan makalede tanımlanan gorgonopsiyen türünün kafasının 18 santimetre uzunluğunda olduğu tahmin ediliyor. 

2019-2021'deki kazılarda çıkan fosille ilgili konuşan Josep Fortuny, "Hem neredeyse kesin bir şekilde en eski gorgonopsiyen hem de bilinen en eski terapsit" diyor. 

Araştırma makalesinin ortak yazarlarından Ken Angielczyk, 30-40 kiloluk hayvanın orta boyuttaki bir köpek kadar olduğunu ve uzun bir kuyruk barındırdığını söyledi. 

Ancak kürkü ve gözle görünen kulakları olmayan gorgonopsiyenin bu açılardan kertenkeleye de benzediğini belirterek ekliyor:

Lütfen ona kertenkele-köpek demeyin. Kertenkeleler bir çeşit sürüngen, gorgonopsiyen gibi memeli olmayan terapsitlerse bambaşka bir evrim soyundan geliyor. Memeliler ve sürüngenler 320 milyon yıl önce yaşamış ortak bir ataya sahip.

Daha önce Güney Afrika ve Rusya'nın yüksek enlemli bölgelerinde benzer fosiller bulunurken son keşfin Akdeniz'de yapılması da dikkat çekiyor. 

Bilim insanları 200-335 milyon yıl önce var olan süperkıta Pangea'nın tam ortasında Mallorca'nın yer aldığını söylüyor. 

Paleontologlar son keşifle birlikte daha önce bakılmamış yerleri araştırmanın önemini anladıklarını ifade ediyor. 

Independent Türkçe, CNN, ScienceAlert