Orhan Pamuk, Uzak Dağlar ve Hatıralar

Hayal dünyam çizimler ve kelimeler arasında gidip geliyor

Milano'da "Book City Festivali"
Milano'da "Book City Festivali"
TT

Orhan Pamuk, Uzak Dağlar ve Hatıralar

Milano'da "Book City Festivali"
Milano'da "Book City Festivali"

Yusuf Vakkas

Milano’da 12.si düzenlenen BookCity Milano (Kitap Şehri Festivali) başladı. Festival, yazarlar ve okuyucuların bir araya gelerek bu yılki teması olan ‘Rüya Zamanı’nı tartıştığı geniş kapsamlı bir etkinlik. Davetli sayısı oldukça fazla, önceki yıllarda olduğu gibi kent genelinde 300 noktada yaklaşık 3 bin 100 davetli halkla buluşacak. Milano Belediyesi ve ‘BookCity’ Derneği tarafından, Corriere della Sera Vakfı, Feltrinelli Yayınevi ve İtalyan Yayıncılar Birliği ile işbirliği içinde düzenlenen bu önemli kültürel etkinlik, edebiyat, bilim ve sanatta rüyaların dünyalarını ele alıyor. Ayrıca, son yıllarda insanlığın şahit olduğu vahşeti her türlü hayal gücünü aşan savaşlar, pandemi ve iklim değişikliği gibi gerçek kabuslara da değiniyor. En azından edebiyat açısından insanlığın geleceği yeniden düşünülmeye çalışılıyor. Bunu başarmak için, organizatör komite bu toplantıları halka açık ve özel kütüphaneler, müzeler, tiyatrolar, hapishaneler, hastaneler, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve üniversiteler arasında dağıttı.

Bu yılki davetli ünlüler arasında, 2006 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Türk yazar Orhan Pamuk da yer aldı. Pamuk, 15 Kasım Çarşamba günü Dal Verme Tiyatrosu'ndaki açılış gecesine katıldı ve Milano Belediye Başkanı Giuseppe Sala tarafından şehir mührü hediye edildi. Bu, Milano'da ve ardından bazı önemli İtalyan şehirlerinde tur kapsamındaki yeni kitabı Uzak Dağlar ve Hatıralar’ın tanıtımı için de bir fırsat oldu. Pamuk, bu kitapta, çoğunlukla çizimler ve yazılardan oluşan kişisel not defterlerinden bazı sayfaları ortaya koyuyor. Yazar tarafından binlerce sayfa arasından seçilen bölümler, evren ve Pamuk'un edebi eserleri arasında bir yolculuğa dönüşüyor. Günlük olayları, günlük yaşamda gördüklerini ve yaşadıklarını, kendisiyle ve henüz zihninde şekillenmemiş karakterleriyle sürekli diyalogunu kaydediyor.

Kitap yazarken, kelime kelime ilk adım her zaman zihnimde bir resim oluşturmak olur. Anlarım ki asıl görevim, bu resmi netleştirmek ve ona yoğunlaşmaktır. Orhan Pamuk

Resimden vazgeçiş

Bu seçimi, yani metni çizimlerle birlikte sunmayı, mimarlık öğrenimi görürken ve resim ve kaligrafi ile ilgilenirken yaptığı döneme dayandırıyor. 22 yaşında, sanatçı olma umutlarına son verdi ve ardından atölyesini kapattı, fırça ve boyaları bir kenara bıraktı ve yaratıcı enerjisini edebiyata aktarmayı seçti. Sanat sevgisi, kısmen ‘Öteki Renkler’ adlı kitabında toplanan eleştirel yazılarında ve ayrıca ‘Beyaz Kale’, ‘Benim Adım Kırmızı’, ‘Kara Kitap’ ve ‘Kırmızı Saçlı Kadın’ gibi bazı eserlerinin ‘renkli’ başlıklarında da kendini gösteriyor. Bu romanlar, büyük ölçüde görsel bir doğaya sahip, geniş ve derin bir sanatsal tarih bilgisini ortaya koyar. Pamuk, romanlarında genellikle ayrıntılı tasvirler kullanır. Bu tasvirler, arka plan veya süsleme olarak değil, anlatısal yapılar için işlevseldir ve olay örgüsünü güçlü bir şekilde destekler. Yakın zamanda Corriere della Sera gazetesine verdiği bir röportajda “Kitap yazarken, kelime kelime ilk adım her zaman zihnimde bir resim oluşturmak olur. Anlarım ki asıl görevim, bu resmi netleştirmek ve ona yoğunlaşmaktır” ifadelerini kullandı.

fdsweg
Milan Giuseppe Sala ve yazar Orhan Pamuk, Milano'daki BookCity Festivali etkinliklerinde iken

Son yıllarda sanatsal pratiğin alanlarına doğrudan geri dönme arzusu duyan Pamuk, İstanbul'da ‘Masumiyet Müzesi’ni kurma fikrini, kısmen ‘İstanbul’ kitabının resimli baskısında topladığı otobiyografik çalışmalarında, ‘Balkanlar’ adlı ciltte ve 2007'den itibaren kendi imkânlarıyla yayınlamaya başladığı geleneksel yaklaşımla öne çıkan tablolarda yeniden gündeme getiriyor. Bu ay başında Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan Uzak Dağlar ve Hatıralar kitabının içeriğini anlamak için ancak bu arka planlara dönülebilir. Elbette bir günlük kitabı, ancak edebi eserlerin yaygın kategorileri arasında sınıflandırmak zordur. Her şeyden önce kelimelerin ve görsellerin birbiriyle temasa geçtiği, burada birleşip burada iç içe geçtiği, bu etkileşimler arasındaki gizli bağlantıları ortaya çıkaran metin resimli bir çalışmadır. Çizim, görsel ve kavramsal olarak çevirisi kişiden kişiye farklılık gösteren bir anlam ve vizyon formüle etmek için kapsamlılıklarıyla birleşene kadar yazıya, yazı da çizime dönüşür. Belki de Roland Barthes bu bütünlüğün yapısal analizini formüle eden en iyi eleştirmenlerden biriydi: "Yazmayı (iletişimsel olan) çizimden (anlamsal olan) ayıran hiçbir şey yoktur, çünkü ikisi de aynı kumaştan yapılmıştır.”

Günlükler ve çizimler

Pamuk, on yıldan fazla bir süre boyunca her gün küçük defterler doldurdu. Süslü bir Bizans minyatüründe olduğu gibi elle çizilmiş ve işaretlerle dolu ikonların eşlik ettiği açıklamalar, seyahatler ve yerler arasında sürekli bir sıra halinde sayfalarda birbirini kovalayan heterojen vizyonlar: İtalya, Amerika, Hindistan ve İstanbul, Penelope'nin mili gibi, sonsuz deniz manzaralarıyla sürekli çözülüp yeniden örülüyor. Yazar, gece gündüz durmadan genişlemesini ve hareketini takip eder, camilerinin akıcılığını ve minarelerinin köşelerini kopyalar ve denizin iki bölüme ayırdığı ruhunu hissetmeye çalışır. Ancak, sadece güzelliğiyle değil, gürültüsüyle, kokularıyla, kozmopolit bir dünyayı mükemmel bir şekilde yansıtan dilleri ve lehçeleriyle de tek takıntısı olmaya devam ediyor. Sonra, bir gün dairesinin penceresinden veya uçağın penceresinden gördüğü birçok manzara, deniz ve arka planda dağlar, Türkiye'deki siyasi haberler ve gerilimler. Son olarak Masumiyet Müzesi'nin açık atölyesi ve her romanın ardındaki, yazarın laboratuvarının bazı yönlerini ortaya çıkaran gizli ritüeller…

Bu arşivden bir seçki (12 kitapçık), Eduardo Pepino küratörlüğünde, Fontanellato'daki Galerie del Laberinto ev sahipliğinde (18 Kasım - 17 Mart tarihleri ​​arasında) bir sergide sunulacak. Rüya gibi göçlerden ve hüzünlü anlardan yoksun değil, şimdiki zamanın bazı bölümlerini bir hafıza arşivinde korumaya yönelik değişken ve anlaşılması zor hipotezleri andıran bir girişim. Bu önermenin ötesine geçsek bile, bu not defterinin, zamanın şiirsel bir şekilde ele alındığı bir araç, sonsuzca yeniden şekillendirilebilen bir malzeme olarak izini sürmek mümkün.

Kelimelerin ve görsellerin birbiriyle temasa geçmesi, burada birleşip orada iç içe geçmesi, bu etkileşimler arasındaki gizli bağlantıları ortaya çıkarıyor.

İçgüdüleri olan bir romancı

Pamuk, yukarıda bahsedilen röportajda şöyle diyor: "Ben bir romancıyım, ama kontrol edemediğim içgüdülerim var. Hayatımda öyle zamanlar oluyor ki, tek istediğim günlüklerime bir şeyler yazmak. Ama başka zamanlar da sadece çizmeye ihtiyacım var. Bir sayfa açıyorum ve elim çalışmaya başlıyor. Bazen biraz depresif hissediyorum ve renkleri ve çizimi kullanmak beni neşelendiriyor. İtiraf etmeliyim ki, içimde yazma ve çizme arzusu çok büyük. Ama bir fark var. Yazarken müzik dinleyemiyorum: odaklanıyorum, analiz ediyorum ve biraz acı çekiyorum. Ama çizerken mutlu hissediyorum. Üstelik o anlarda daha az mantıklı oluyorum, çünkü bedensel hareketlerime uyum sağlıyorum. Bu yüzden gerçekten Rönesans ve ifadeci sanatı seviyorum. Bana göre kavramsal sanat sanat değildir; inşa edilmiş ve iddialıdır. Beni ilgilendiren çizimin fiziksel boyutla ilgisi var. Bu kitaptaki materyalleri, zamansal olmayan bir kriter kullanarak düzenledim. Üstelik, genellikle daha önce yazılmış sayfalara müdahale etmeyi severim. Bugün on yıl önce yazılmış bir defter açabilir ve içinde çizim yapabilir ve başka hayaller ekleyebilirim. Bu tekniği, zaten dolu olan günlüklere yeni metinler eklemede usta olan ABD’li günlük yazarı Henry David Thoreau'dan öğrendim. Genellikle günlerimiz hakkında notlar alırız ve günlüklerimizi kapatır ve o sayfaya asla geri dönmeyiz. Ama ben sayfalarıma çizimler, ikonlar ve ilgili bağlamlarla geri dönüyorum."

czsvd
Milano'daki ‘BookCity Festivali’ etkinliklerinden

Arka planda, kişisel hayatı, romancı olarak ritüelleri, buluşmaları, yazıları, seyahatleri ve asla onu terk etmeyen İstanbul'u, kitaplarını tanıtmak için yaptığı uzun yolculuklar sırasındaki ruh hali raporları ve müzelere yaptığı yoğun ziyaretler hazır bulunur. Karşılaştığı en büyük zorluk, gerçek mekanı gizemli bir yer haline getirmek, yaşadığı dünyanın içinde saklı başka bir dünyanın varlığını akla getirmek ve görünen ile başka herhangi bir yer arasında var olan ilişkiyi sürekli aramaktı. Bu bağlamda şunları ekliyor: ‘Uzak Dağlar’ Çince'de bir tür manzara resmini tanımlayan bir ifadedir. Ama aynı zamanda hayallerinizdeki, gitmek istediğiniz ama daha önce hiç ziyaret etmediğiniz bir yeri çağrıştırdığı için romantik bir fikre de işaret eder. Gidebileceğiniz bir yer olduğu fikrini ima ediyor. Hacılar diğer tarafta ne olduğunu keşfetmek için uzaktaki dağa doğru yola çıkarlar. Kitap, diğer tarafta görüntülerin ve kelimelerin birleştiği bir cennetin olduğunu öne sürüyor. Bu, kitabımın dokunduğu noktadır. Ama daha fazla açıklamak istemiyorum."

Pamuk, kelimeleri eşlik eden muhteşem çizimlerle, olağanüstü sanatsal yeteneğini ortaya koyuyor. Bu tutkuyu bir kenara bıraktı ve edebiyatı tercih etti, ancak sonunda bu iki tutkuyu birleştirmeyi başardı.

Yazar, bu küçük kişisel defterlerin sayfalarına günlük hikayeleri emanet ediyor ve bunlara yaşamla ilgili en içten düşüncelerini dahil ediyor. Aynı zamanda, dünyanın muhteşem manzaralarıyla birlikte sunduğu duyguları ve hisleri de hatırlatıyor. Uykusuz bir gece, Masumiyet Müzesi'ni yaratmakla ilgili endişelere yenik düşen bir gece; Hindistan'da bir süre yaşamak, her zaman yeni sürprizler sunan ama aynı zamanda tanıdık olan İstanbul'da bir gezinti, ABD’de ders vermek, hatta İtalya'nın büyüsü... Sonra, Türkiye'den gelen bazı haberleri okumaktan duyduğu dehşet, siyasi gerilimler, tehditler, özgürce kendini ifade etme arzusu, bu seçimlerden sonra işlerin nasıl olacağına dair endişeler... Ancak aynı zamanda, denizde yüzmenin keyfi ve yazacağı hikayeler hakkındaki hayalleri, bir köşedeki pencereden uzak dağlara bakmanın mutluluğu, bir sanat eserinde, sonsuza kadar yaşamak istediği güzel bir rüyada…

sdfveg
Milano'daki ‘BookCity Festivali’ etkinliklerinden

Pamuk, kelimeleri eşlik eden muhteşem çizimlerle, olağanüstü sanatsal yeteneğini ortaya koyuyor. Bu tutkuyu bir kenara bıraktı ve edebiyatı tercih etti. Ancak sonunda hangisinin diğerine ilham kaynağı olduğunu bilmeden bu iki tutkuyu birleştirip bir arada yaşatmayı başardı.

Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir



Bilim insanları: Dünya'nın çekirdeği soğana benziyor

Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)
Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)
TT

Bilim insanları: Dünya'nın çekirdeği soğana benziyor

Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)
Dünya'nın iç çekirdeği, homojen demir yerine, birbirinden farklı kimyasal katmanlara sahip olabilir (Wikimedia Commons)

Bilim insanları Dünya'nın çekirdeğinin soğan gibi katmanlı bir yapıya sahip olabileceğini tespit etti.

Dünya'nın çekirdeği büyük ölçüde demirden oluşuyor. Ancak silisyum, karbon ve oksijen gibi daha hafif elementlerin de demir alaşımları oluşturduğu düşünülüyor. Dış çekirdek sıvı haldeyken, bu demir alaşımlarını barındırdığı düşünülen iç çekirdek katı formda. 

Deprem dalgaları iç çekirdekten geçerken, yayılma yönüne bağlı olarak farklı hızlara ulaşıyor. Anizotropi denen bu duruma neyin yol açtığı uzun zamandır bilim insanlarının kafasını kurcalıyor. 

Dahası, iç çekirdeğin dış katmanlarında anizotropi daha zayıfken, merkeze doğru belirgin biçimde güçleniyor.

Almanya'daki Münster Üniversitesi'nden araştırmacılar, laboratuvarda iç çekirdek koşullarını yeniden oluşturarak bu soruya bir cevap bulmuş olabilir.

Sözkonusu anomalinin olası açıklamalından biri kafes tercihli yönlenme (lattice-preferred orientation LPO) adı verilen bir olguydu. LPO, alaşımlardaki kristallerin, ısı ve deformasyon koşulları altında belirli bir yönde hizalanmasını ifade ediyor.

Bilim insanlarının, demir-silisyum-karbon alaşımlarında LPO’nun nasıl oluştuğuna dair verisi sınırlıydı. LPO, ses dalgalarının demir gibi metallerden nasıl iletildiğini etkileyebildiği için bu bilgi önem taşıyor.

Yeni çalışmayı yürüten ekip, bu elementlerin aşırı basınç ve sıcaklıklarda nasıl etkileşime girdiğini test ederek çekirdektekine benzer bir ortam yaratmaya çalıştı. 

Araştırmacılar demir-karbon-silisyum alaşımını önce sıkıştırdı, ardından 820 derece gibi yüksek bir sıcaklığa getirdi. Daha sonra atmosfer basıncının yaklaşık bir milyon katı kadar daha sıkıştırıldı.

Bulguları hakemli dergi Nature Communications'ta yayımlanan çalışmaya göre saf demire kıyasla, elementin silisyum ve karbon alaşımı LPO sergiledi. 

 Ayrıca saf demirde, sismik dalgaların bir yönde diğerine göre yüzde 6-7 daha hızlı ilerlediği görüldü. Demir-silisyum-karbon alaşımındaysa bu oran yüzde 2'ydi.

Bulgular, çekirdekle ilgili gözlemlerle uyuşuyor: İç çekirdeğin dış kısmı yaklaşık yüzde 2, merkez bölgeyse yüzde 4 ila 6 anizotropi gösteriyor.

Eğer silisyum ve karbon oranları dışarıya doğru artıyorsa, sismik gözlemler laboratuvar bulgularıyla örtüşüyor demektir.

Bilim insanları bu nedenle çekirdeğin homojenden ziyade, soğan gibi katmanlı bir yapıda olduğunu düşünüyor.

Yine de çalışmada uygulanan sıcaklık ve basıncın, çekirdekteki seviyede olmaması nedeniyle bulguları desteklemek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Study Finds, Nature Communications


Meta, Çinlilerin kurduğu yapay zeka girişimini satın aldı

Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)
Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)
TT

Meta, Çinlilerin kurduğu yapay zeka girişimini satın aldı

Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)
Bir "rüya takım" kurmayı hedefleyen Meta CEO'su Mark Zuckerberg, yapay zeka sektöründe dikkat çeken pek çok kişiyi bu sene transfer etti (AP)

Instagram, WhatsApp ve Facebook gibi pek çok uygulamanın sahibi olan Meta, Singapur merkezli yapay zeka girişimi Manus'u satın alacağını açıkladı. 

Wall Street Journal (WSJ), kaynaklarına göre Meta'nın 2 milyar dolar civarında bir ödeme yapacağını bildiriyor. 

Reuters ise anlaşmanın bedelinin 3 milyar doları dahi bulabileceğini aktarıyor.

Çoğu Singapur'da yüz civarında çalışanı olan Manus'un baş yöneticisi ve kurucusu olan "kızıl" lakaplı Xiao Hong'un, Meta'nın Operasyonel İşler Müdürü Javier Olivan'a bağlı olacağı da Amerikan gazetesinin haberinde öne sürüldü. 

WSJ, ABD'nin teknoloji devlerinden birinin Asya'daki girişim ekosisteminde büyüyen bir şirketi satın almasının pek sık görülmediğini işaret ediyor. 

Müşterileri için derin araştırma gibi görevler yapan şirketin kurucuları Çinli. Manus, Alibaba'yla stratejik ortaklığa sahip.

Milyonlarca kullanıcıya sahip olan Manus, martta görücüye sunduğu yapay zeka ajanıyla dikkat çekmişti. 

Bu ajanın detaylı araştırma sonuçlarına ulaşabilmesi ve internet sitesi yapabilme kabiliyeti beğeni toplamıştı. 

Google, Microsoft ve OpenAI gibi devlerle rekabet etmeye çalışan Meta son dönemde yapay zekaya yaptığı agresif yatırımlarla gündem oluyor. 

Yeni anlaşmanın sosyal medya devinin, kendi platformlarında sunduğu hizmetlere büyük katkı sağlaması bekleniyor.

Zuckerberg, şirketinin en yeni yapay zeka sistemlerinin kendi kendini geliştirme konusunda ilk emareleri gösterdiğini temmuzda iddia etmişti.

Kendi kendini geliştiren bir sistemin kontrolden çıkabileceği korkusu, akademisyenler ve sektördekiler tarafından sıklıkla dile getiriliyor.

Zuckerberg bu endişelere değinmese de gelişmiş yapay zekanın ciddi riskler taşıdığı uyarısında bulunmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Reuters


ABD'de iş bulmak isteyenler flört uygulamalarına yöneliyor

İnsanlar zorlu iş piyasasında bir sonraki işlerini bulmak için o kadar çaresizler ki, ağ kurmak ve mülakat almak için tanışma uygulamalarına yöneliyor (Mauro Pimentel/AFP)
İnsanlar zorlu iş piyasasında bir sonraki işlerini bulmak için o kadar çaresizler ki, ağ kurmak ve mülakat almak için tanışma uygulamalarına yöneliyor (Mauro Pimentel/AFP)
TT

ABD'de iş bulmak isteyenler flört uygulamalarına yöneliyor

İnsanlar zorlu iş piyasasında bir sonraki işlerini bulmak için o kadar çaresizler ki, ağ kurmak ve mülakat almak için tanışma uygulamalarına yöneliyor (Mauro Pimentel/AFP)
İnsanlar zorlu iş piyasasında bir sonraki işlerini bulmak için o kadar çaresizler ki, ağ kurmak ve mülakat almak için tanışma uygulamalarına yöneliyor (Mauro Pimentel/AFP)

İş arayanlar, zorlu istihdam piyasasında bir sonraki fırsatını bulmak için o kadar çaresiz ki, bağlantı kurmak ve mülakat almak için giderek daha fazla flört uygulamalarına yöneliyor.

Resume Builder'ın yakın tarihli anketine göre, katılımcıların yüzde 34'ü son bir yılda iş veya kariyerle ilgili amaçlarla arkadaşlık uygulamaları kullandı.

İş için arkadaşlık uygulamaları kullananların yüzde 39'u mülakata çağrıldı ve yüzde 37'si iş teklifi aldı. Ekimde yapılan anket, iş arayan flört uygulaması kullanıcılarının yüzde 42'sinin zorlu iş piyasasından dolayı bunu yaptığını ortaya koydu.

Resume Builder'ın Baş Kariyer Danışmanı Stacie Haller, anket sonuçlarında şunları söyledi:

Özellikle genç profesyoneller, aşırı rekabetçi piyasada öne geçmek için büyük baskı hissediyor. LinkedIn gibi geleneksel ağ kurma platformları, herkesin gerçek anlamda bağlantı kurmak yerine satış yapmaya çalıştığı, aşırı doygun ve işlem odaklı bir ortam gibi görünebilir. Buna karşılık flört uygulamaları, gerçek ilişkiler kurmak için daha samimi ve düşük baskılı bir ortam sağlıyor.

Bloomberg'ün yeni haberinde, tanışma uygulamalarında ağ kurma deneyimlerini anlatan iş arayanlara yer verildi.

California College of the Arts'ta okuyan 20 yaşındaki Tiffany Chau, bu sonbaharda ürün tasarımı alanında yaz stajı bulmak için Hinge'i kullandı.

Chau, Bloomberg'e, "Tanışma uygulamalarını diğer her şey gibi, Instagram veya LinkedIn gibi başka bir ağ kurma platformu olarak görüyorum" diye konuştu.

Sonunda, işletme danışmanlığı şirketi Accenture'da yakın zamanda mülakata giren birinden ipuçları almış.

Kaliforniya Üniversitesi'nin Berkeley kampüsünde birinci sınıf öğrencisi olan 18 yaşındaki Alex Xiao, bu ağ kurma trendinin diğer ucunda.

Analitik okuyan Xiao, üniversite öğrencilerine yönelik Ditto AI adlı bir tanışma uygulaması girişiminde yöneticilik yapıyor. Kariyerlerinde yardım isteyen birçok kişiyle eşleşti, hatta bazıları ondan iş isteyecek kadar cesurdu.

Xiao, Bloomberg'e, "Genel olarak birçok bağlantı şu soruya indirgeniyor: 'Kariyerimi ilerletmeme nasıl yardımcı olabilirsin?'" diye konuştu.

Aşk arayan bazı flört uygulaması kullanıcıları, potansiyel eşleşmelerinin romantik bir bağlantı aramak yerine ağ kurmaya çalışması düşüncesinden rahatsız olabilirken, iş piyasasının durumu göz önüne alındığında bu şaşırtıcı bir eğilim değil.

ABD Çalışma Bakanlığı'na bağlı Çalışma İstatistikleri Bürosu'na göre, kasımda işsizlik oranı yüzde 4,6'ydı. 20 ila 24 yaşındaki genç yetişkinler için işsizlik oranıysa yüzde 8,3'le daha da yüksekti.

Independent Türkçe