"Tokat terapisi" öldürdü

Alternatif tıpçı tutuklandı

Ölen kadının oğlu, annesinin ölmeden önce sürekli seyahatlare çıkan hayat dolu biri olduğunu söyledi (Wiltshire Polisi)
Ölen kadının oğlu, annesinin ölmeden önce sürekli seyahatlare çıkan hayat dolu biri olduğunu söyledi (Wiltshire Polisi)
TT

"Tokat terapisi" öldürdü

Ölen kadının oğlu, annesinin ölmeden önce sürekli seyahatlare çıkan hayat dolu biri olduğunu söyledi (Wiltshire Polisi)
Ölen kadının oğlu, annesinin ölmeden önce sürekli seyahatlare çıkan hayat dolu biri olduğunu söyledi (Wiltshire Polisi)

Birleşik Krallık'ta "tokat terapisi" olarak bilinen tekniği uygulayan alternatif tıpçı, 7 yıl önce kendisine başvuran ve hayatını kaybeden kadının ölümünden sorumlu olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Çeşitli hastalıklardan mustarip kişilere "tedavi" amaçlı ücret karşılığı defalarca tokat atıldığı seanslara paida lajin terapisi deniliyor. 

Doğu Sussex'te yaşayan şeker hastası 71 yaşındaki Danielle Carr-Goman, 20 Ekim 2016'da hastalığına çare bulmak için Cleeve House'daki tokat terapisi seanslarına katılmıştı.

Fakat Carr-Goman, şifa bulmak için gittiği merkezden bir daha geri dönemedi. 

Wiltshire polisi dün yaptığı açıklamada, Çin asıllı ABD'li Hongchi Xiao'nun 2016'da Carr-Goman'ın ölümünde ağır ihmalden kaynaklı cinayetle suçlandığını söyledi.

Birleşik Krallık'ta kendisini doğal şifacı diye tanıtan Xiao hakkındaki tutuklama kararı Avustralya'dayken 2019'da çıkarılmıştı. 

Wiltshire polisi, iade talebi üzerine 60 yaşındaki Xiao'nun Avustralya'dan Birleşik Krallık'a teslim edildiğini söyledi. 

Ölümle sonlanan terapiyi organize eden Xiao'nun duruşması bugün Salisbury'deki sulh ceza mahkemesinde görülecek. 

"İğneden korktuğu için alternatif tıbba yöneldi"

Fransa'da dünyaya gelen Carr-Goman, 21 yaşında Birleşik Krallık'a taşındı.

Ailesinin aktardığına göre 1999'da diyabet teşhisi konan kadın, iğneden korktuğu için kendisine insülin enjekte etmekte zorlanıyordu.  

Annesinin diyabetine çare bulmak için alternatif yöntemleri araştırdığını söyleyen oğlu Matthew Carr-Goman, talihsiz kadının bu hastalıktan kurtulmak ve hayatı dolu dizgin yaşamak için çok çabaladığını belirtti. 

Tokat terapisi nedir? 

Vücuttaki toksinleri atmaya yardımcı olduğu iddia edilen paida lajin terapisine göre hastalar ya tokatlanıyor ya da kendini tokatlıyor. 

Xiao, bu terapi yöntemiyle vücut dolaşımını iyileştirdiğini iddia ediyor (YouTube/ Journey To Self-Healing)
Xiao, bu terapi yöntemiyle vücut dolaşımını iyileştirdiğini iddia ediyor (YouTube/ Journey To Self-Healing)

Terapinin sonunda vücutta morarmalar ya da kanamalar görülebiliyor. 

Dünyanın birçok yerinde tokatlama seansları düzenleyen Xiao, aynı zamanda Kaliforniya'daki Pailala Enstitüsü'nün de kurucusu.

Enstitünün internet sitesinde taşınabilir lajin tezgahları ve tokatlamaya yardımcı aletler de satılıyor. 

Kökleri alternatif Çin tıbbına dayanan bu yöntem, bilimsel herhangi bir dayanağı olmadığı için uzmanlar tarafından tavsiye edilmiyor. 

Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News