Köle ticaretinin zengin ettiği aileden 1 milyon dolarlık garantili gelir projesi

Program katılımcılarının hepsi sistematik ırkçılıktan etkilenmiş

(Pexels)
(Pexels)
TT

Köle ticaretinin zengin ettiği aileden 1 milyon dolarlık garantili gelir projesi

(Pexels)
(Pexels)

Polis istismarı ya da ayrımcılığına uğramış 12 kişilik bir grup, bu hafta kolluk kuvvetleri ırkçılığı mağdurlarına garantili gelir sağlayan ve ülkede bir ilk olan program kapsamında bin dolar ödeme almaya başladı.

Gruba bir yıl boyunca ayda bin dolar ödeme yapılmasını sağlayan program, köle ticaretinin önemli bir üyesinin soyundan gelen ve daha sonra ailesi tekstil sektöründen büyük bir servet kazanan Güney Carolinalı Leroy ve Gracie Close'un 1 milyon dolarlık bağışıyla kuruldu.

Closelar proje hakkında Newsweek'te yazdıkları son kişisel makalede, "Büyük, büyük, büyük dedemiz III. John Springs, 30 yıl boyunca her yıl Maryland ya da Virginia'ya giderek tek seferde 40 insan satın alır, onları ailelerinden ayırır ve zincir ve iplerle güneye götürürdü" diye yazdı.

İkili, "Bizim için köleliğin faydaları sona ermedi. Bunlar günlük yaşantımızın çok gerçek bir parçası. Kölelik kurumu, çalışmak zorunda kalmadan yüksek gelire sahip olmamızı sağlıyor. Hayatlarımızda kendimizi güvende hissetme lüksünü mümkün kılıyor" diye ekledi.

Buna karşılık, atalarımızın mülkiyetinde olan insanların torunları tam tersi bir deneyim yaşadı. Birçoğu yoksulluk çekiyor ve hepsi de yapısal ırkçılıkla karşı karşıya, özellikle de güneydekiler.

Projenin ortaklarından Louisiana Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği'ne (ACLU) göre girişim, Amerika'daki kölelik tarihinin derinliklerinden gelen ırkçı polis uygulamalarını bizzat yaşamış kişileri hedefliyor.

Bağış yapılan kişiler arasında polisten ölçüsüz muamele gören çok sayıda Louisianalı kadın bulunuyor.

Bunlardan biri de 2020'de Lousiana'daki Gretna şehrinde bulunan bir adliyede, katılımcıların Kovid kurallarına uymamalarından şikayet ettikten sonra uygunsuz bir şekilde tutuklanmıştı.

Aynı yıl Jefferson Parish'teki bir başka kadın da arama izni olmayan polis memurları tarafından üstü aranmış ve korkutulmuştu.

İsteğe bağlı danışmanlık, kariyer desteği ve finansal okuryazarlık kursları da sağlayan garantili gelir projesi, köle sahiplerinin torunlarından köleliğin kalıntıları altında ezilenlere servet aktarmanın yollarını araştıran Louisiana ACLU'nun Hakikat ve Uzlaşma Projesi'nin parçası.

Hakikat ve Uzlaşma Projesi Yöneticisi Melody Parker yaptığı açıklamada, "Programın başlatılmasıyla ilgili heyecan gerçekten bulaşıcı" dedi.

Programın sahip olduğu dönüştürücü güce ve katılımcılarda hayal kurmaya devam etmek için alevlendirdiği kararlılığa tanık olmak sadece ilham verici değil, aynı zamanda kaynakların radikal bir şekilde yeniden dağıtılmasıyla tarihsel zararı ele alan bunun gibi girişimlerin öneminin bir kanıtı.

Independent Türkçe



Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
TT

Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)

Arkeologlar Guatemala'daki bir mağarada, yağmur tanrısını yatıştırmak için insanların kurban edildiği vahşi bir Maya ritüelinden kalan parçalanmış kafataslarını ortaya çıkardı.

Cueva de Sangre ya da "kan mağarası" ilk kez 1990'larda Petén'deki arkeolojik kazı alanında yapılan bir araştırma sırasında keşfedilmişti.

Travmatik yaralanma izleri taşıyan kemikler zemine dağılmış halde bulunsa da yakın zamana kadar iyice incelenmemişlerdi.

Araştırmacılar, Maya halkının yaklaşık iki bin yıl önce mağarayı insan kurban etme ritüelleri için kullandığını gösteren kanıtlar sundu.

Aralarında Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nden Michele Bleuze'in de bulunduğu araştırmacılar, kemiklerin ritüel amaçlı parçalara ayrıldığına dair izler buldu.

Örneğin bir kafatası parçasının bir tarafında balta gibi bir aletle vurulduğunu gösteren bir iz var. Bir bebeğin kalça kemiğindeki benzer bir iz de muhtemelen ölüm anına yakın vakitte meydana gelmiş.

Araştırmacılar kemiklerin gömülmeyip yere saçılmış olmasının ve bazılarının tuhaf bir şekilde dizilmesinin, ritüelde kullanıldıklarına işaret ettiğini söylüyor.

Dahası arkeologlar, mağarada obsidyen bıçaklar ve kırmızı aşıboyası gibi ritüellerde kullanıldığı bilinen şeyler buldu.

Mağara alanı toplamda "yetişkin ve çocuklara ait 100'den fazla insan kemiği parçası" içeriyordu.

Araştırmacılar şöyle yazıyor:

Amerikan Yerlileri kozmolojisinde kutsal, canlı Dünya'nın önemi nedeniyle, insan kalıntılarının yeraltı boşluklarında biriktirilmesi Mezoamerika'da özel bir kültürel öneme sahipti.

Kemiklerdeki yaraların vahşi doğasını ve mağaradaki yüksek yoğunluğunu göz önüne alan araştırmacılar, Cueva de Sangre'nin yaklaşık MÖ 400 ila MS 250'de Mayaların ritüel amaçlı insan kurban etme alanı olduğu sonucuna vardı.

Bilim insanları "Mevcut iskelet unsurlarının türleri, travma, kemiklerin dizilişi ve kemiklerdeki değişiklikler, mağaradaki kalıntıların kurban niteliği taşıdığını güçlü bir şekilde destekliyor" diye yazıyor.

Mağaraya, bir su birikintisine açılan bir geçide inen küçük bir açıklıktan ulaşılabiliyor. Antik Mayalar için mağara muhtemelen sadece marttan mayısa kadar süren kurak mevsimde açıktı, sonrasında yağmurlar mağarayı erişilemez hale getirmiş olmalı.

Araştırmacılar, insan kurban edilen vahşi ritüellerin muhtemelen Maya yağmur tanrısı Chaac'ı yatıştırmak için yapıldığını ancak bu tür uygulamaların doğasını daha iyi anlamak için kemiklerin DNA analizinin yapılması gibi daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Gelecekteki araştırmaların, İspanyolların fethinden önce Orta Amerika'daki yaşama da daha fazla ışık tutabileceğini belirtiyorlar.

Independent Türkçe