Prens Harry, eşi Meghan ile Kraliyet Ailesi’nden ayrılmak zorunda kaldıklarını söyledi

İngiltere Prensi Harry ve eşi Meghan Markle (Reuters)
İngiltere Prensi Harry ve eşi Meghan Markle (Reuters)
TT

Prens Harry, eşi Meghan ile Kraliyet Ailesi’nden ayrılmak zorunda kaldıklarını söyledi

İngiltere Prensi Harry ve eşi Meghan Markle (Reuters)
İngiltere Prensi Harry ve eşi Meghan Markle (Reuters)

Prens Harry, ‘onları güvende tutmanın mümkün olmaması halinde’, çocukları Archie ve Lilibet’in Birleşik Krallık’ta ‘kendilerini evlerinde hissedemeyeceklerini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Sky News’ten aktardığı habere göre, Prens Harry’nin güvenliğinin kaldırılması kararına itiraz ettiği Yüksek Mahkeme duruşmasının sonunda tanık ifadesi okundu.

Sussex Dükü, üç gün süren duruşmada mahkemeye çıkmadı.

Ancak Prens Harry yazılı açıklamasında, hem kendisinin hem de eşi Meghan’ın Kraliyet ailesinden ayrılmaya nasıl ‘zorlandıklarını’ ve bu durumun her ikisine de büyük üzüntü yaşattığını anlattı.

Prens Harry’nin avukatı mahkemeye, çiftin ABD’ye gitme kararının bir ‘seçim’ olmadığını söyledi.

FOTO: Prens Harry ve eşi, oğulları Archie ile (Reuters)
Prens Harry ve eşi, oğulları Archie ile (Reuters)

Prens Harry, polis korumasının kaldırılma kararının doğru şekilde alınmadığını, bunun haksız ve mantıksız olduğunu savunuyor.

İçişleri Bakanlığı ise kararın doğru bir şekilde alındığı konusunda ısrar ediyor. Ayrıca, Prens Harry artık Kraliyet ailesi mensubu olmadığı için kendisine Kral ve diğer Kraliyet mensuplarıyla aynı şekilde davranılmayacağının altını çiziyor.

Prens Harry’nin yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Eşim ve ben, 2020 yılında bu görevden çekilip ülkeyi terk etmek zorunda kaldığımızda büyük bir üzüntü yaşadık. Birleşik Krallık benim evim ve Birleşik Krallık çocuklarımın mirasının merkezinde yer alıyor. Burası onların ABD’de yaşadıkları kadar kendilerini evlerinde hissetmelerini istediğim bir yer. Onları Birleşik Krallık topraklarındayken güvende tutmak mümkün değilse bu gerçekleşemez. Eşimi bu şekilde tehlikeye atamam ve hayattaki deneyimlerim göz önüne alındığında, kendimi de gereksiz yere tehlikeye atmaktan çekiniyorum.”

İçişleri Bakanlığı, Prens Harry’nin dava açmak için çok geç kaldığını bildirdi.

Ancak buna hakim karar verecek ve nihai karar daha sonraki bir tarihte verilecek.



E-yakıt devrimi kapıda: Uçaklar yakın gelecekte havayla çalışabilir

Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
TT

E-yakıt devrimi kapıda: Uçaklar yakın gelecekte havayla çalışabilir

Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)
Havayla çalışan uçaklar gelecekte yakınınızdaki bir havalimanına gelebilir (Unsplash)

Uçakların sadece havadan yakıt alması bilimkurgu gibi gelse de çok da uzak olmayan bir gelecekte bu bilimsel bir gerçeğe dönüşebilir.

Nasıl mı? E-yakıt veya "elektrikten üretilen sıvı" yakıt diye adlandırılan üçüncü nesil sürdürülebilir havacılık yakıtı (sustainable aviation fuel / SAF) sayesinde.

Uzmanlar, bu teknolojinin aslında şaşırtıcı derecede basit olduğunu söylüyor. Havacılık endüstrisinin aşması gereken en büyük engel ise maliyet.

Avrupa Hava Emniyeti Ajansı'na göre e-yakıtların tonu 8 bin 720 dolar, biyolojik bazlı SAF'in tonu 2 bin 365 dolar ve geleneksel jet yakıtının tonu 830 dolar.

Aether Fuels CEO'su Conor Madigan, e-yakıtın atmosferdeki veya endüstriyel emisyonlardan elde edilen karbondioksitin (CO2) doğrudan elektroliz yoluyla veya hidrojenle birleştirilerek karbonmonoksite (CO) dönüştürülmesiyle üretildiğini açıklıyor.

fghyju
Aether Fuels CEO'su Conor Madigan, havadan jet yakıtı üretmenin arkasındaki bilimin aslında epey basit olduğunu açıklıyor (Aether Fuels)

Daha sonra karbondioksit ve hidrojen birleştirilerek çeşitli hidrokarbon bileşikleri oluşturulabiliyor ve bunlar rafine edilerek jet yakıtına dönüştürülebiliyor.

Sustainable Aviation CEO'su Duncan McCourt, yakıldığında karbon saldığını belirtiyor. Bu, üretiminde yenilenebilir enerji santrali kullanılırsa tamamen net sıfır olduğu anlamına geliyor. Ayrıca biyolojik kaynaklı SAF'ten farklı olarak hammadde sınırlamaları ve arazi kullanımı sorunları da sözkonusu değil.

The Independent'a konuşan McCourt, "ticari seviyeye ölçeklendirmenin ve bunu makul bir maliyetle yapmanın" engel teşkil ettiğini söylüyor.

Madigan daha ayrıntılı bir şekilde, e-yakıt tesislerinin maliyetinin "yüksek olduğunu ve mevcut politikalar kapsamında gereken türde hidrojenin kıtlığının projeleri daha küçük ölçekli operasyonlarla sınırladığını" açıklıyor.

Bunun "maliyet verimliliğinin düşmesine ve kabul edilebilir sermaye getirisi elde etmek için çok yüksek fiyatlara yol açtığını" ifade ediyor.

Madigan şöyle devam ediyor:

CO2 artı H2 yakıtlarını teşvik eden politikaların olduğu sadece iki pazar var (Birleşik Krallık ve AB) ve bunlar sadece atık hidrojen veya yeşil hidrojenin kullanımına izin veriyor. Birçok şirket sermaye harcamalarını azaltmanın yollarını arıyor ancak çoğu yaklaşım bu süreçte verimlilikten ödün veriyor.

Madigan, atmosferden CO2 yakalamanın "çok fazla enerji gerektirdiğini ve dolayısıyla çok pahalı" olduğunu ancak bu sorunun yakıt fiyatına daha az etki ettiğini söylüyor.

Peki çözüm ne?

Bu kısmen politikacıların elinde.

McCourt "Hidrojen üretmek ve karbonu büyük ölçekte yakalamak için gereken enerjinin maliyeti, başlıca zorluklardan biri" diyor.

Bu sorunun üstesinden gelmek için kayda değer yatırımlar ve destekleyici hükümet politikalarına ihtiyaç var.

Peki havacılık endüstrisi "havadan yakıt"ı benimseyecek mi? Birkaç havayolu şirketi uçuşları için alternatif yakıtlar denediğinden, bu olası görünüyor.

Virgin Atlantic 2023'te Heathrow'dan New York'a yemeklik yağla çalışan bir Boeing 787 Dreamliner uçurdu ve United, Emirates ve British Airways gibi havayolu şirketleri de SAF kullandı.

Independent Türkçe