Ağır astım hastalığının zararları en aza indirilebilir

Ağır astımı kontrol altına almak için etkili bir tedavi Steroidle ilişkili zararlar çoğu hastada önlenebilir.

Semptomların kötüleşmesi inhale steroid ilaçlara olan ihtiyacı artırır (Avustralya Edith Cowan Üniversitesi)
Semptomların kötüleşmesi inhale steroid ilaçlara olan ihtiyacı artırır (Avustralya Edith Cowan Üniversitesi)
TT

Ağır astım hastalığının zararları en aza indirilebilir

Semptomların kötüleşmesi inhale steroid ilaçlara olan ihtiyacı artırır (Avustralya Edith Cowan Üniversitesi)
Semptomların kötüleşmesi inhale steroid ilaçlara olan ihtiyacı artırır (Avustralya Edith Cowan Üniversitesi)

İngiltere’de yapılan bir araştırma, ciddi yan etkileri olabilen yüksek dozda inhale steroid ilaçlara gerek kalmadan, biyolojik tedavi benralizumab kullanılarak ağır astımın kontrol altına alınabileceğini ortaya koydu.

Sonuçlar, benralizumab kullanan hastaların inhale steroid dozunu güvenli bir şekilde azaltabileceğini gösterdi ve sonuçlar Cuma günü Lancet dergisinde yayınlandı.

Astım, yaklaşık 300 milyon insanı etkileyen, dünyadaki en yaygın solunum yolu hastalıklarından biridir ve bunların yaklaşık yüzde 3 ila 5'i ağır astımdan mustarip.

Bu durum nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi ve öksürük gibi günlük semptomlara ve sürekli hastaneye yatmayı gerektiren tekrarlayan astım ataklarına yol açar.

Şiddetli astım semptomları kötüleştiğinde, hastanın günlük olarak inhale steroidler (nebülizerler) gibi ek ilaçlara ihtiyacı vardır, ancak bunlar osteoporoz, kemik kırıkları ve katarakt gibi ciddi etkilere neden olabilir.

Çalışma 4 ülkede 208 ağır astım hastası üzerinde yürütüldü: İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanya.

Ekip, inhale steroid dozlarını azaltırken benralizumabın etkisini izledi.

Benralizumab, ağır astımlı hastaların hava yollarında çok sayıda üretilen ve astım ataklarının gelişiminde kritik rol oynayan eozinofil adı verilen iltihap hücrelerinin sayısını azaltan biyolojik bir tedavidir. Benralizumab her 4 ila 8 haftada bir enjekte edilir.

Araştırmacılar, katılımcıların yaklaşık yüzde 90'ının 48 haftalık çalışma süresi boyunca astım semptomlarında herhangi bir kötüleşme yaşamadığını ve benralizumab kullanan hastaların yüzde 92'sinin inhale steroid dozunu güvenli bir şekilde azaltabildiğini, yüzde 60'ından fazlasının ise azaltabildiğini tespit etti. 100'ünün ise tamamen bırakabileceğini gösterdi.

Çalışmanın baş araştırmacısı, King's College London'da Solunum Uzmanı Prof. Dr. David Jackson ise şunları söyledi: "(Benralizumab) gibi biyolojik tedaviler ağır astım tedavisinde pek çok açıdan devrim yaratmıştır ve bu çalışmanın sonuçları ilk kez bu tedaviyi kullanan hastaların çoğunluğu için "Steroide bağlı zarardan" kaçınmanın mümkün olduğunu göstermektedir."

Üniversitenin web sitesinde, çalışmanın sonuçlarının inhale steroidlerin yan etkilerini azaltarak ağır astımlı hastalar için bir dönüm noktası olabileceğini de sözlerine ekledi.



Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
TT

Tazmanya kaplanını "diriltme" çalışmalarında büyük gelişme: "Bugüne kadarki en eksiksiz genom"

Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)
Bilinen son Tasmanya kaplanı, 1936'da Hobart Hayvanat Bahçesi'nde hayatını kaybetti (NFSA)

Soyu tükenen Tazmanya kaplanını geri getirmeye çalışan şirket, bugüne kadarki en eksiksiz genomu elde ettiklerini öne sürerek önemli bir adıma imza attıklarını duyurdu. 

İnsanların avlaması sonucu popülasyonu gittikçe azalan Tazmanya kaplanlarının son üyesi, 1936'da Avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde ölmüştü. 

Son yıllarda hız kazanan "türdiriltimi" çalışmalarında geri getirilmeye çalışılan türlerden biri de bu etçil hayvan.

Türdiriltimi çalışmaları, soyu tükenmiş türlerin birebir aynısından ziyade onlara benzer canlıları getirmeyi amaçlıyor.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, Tazmanya kaplanlarını geri getirmek için 2022'de Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliğine başlamıştı.

Australian Broadcasting Corporation'ın haberine göre ekip, soyu tükenmiş bir canlıya ait "bugüne kadarki en eksiksiz" genomu elde etti.

Bugün (17 Ekim) Sidney'de yapılacak bir etkinlik öncesinde gelişmeleri duyuran araştırmacılar, "yüzde 99,9'dan daha doğru" bir Tazmanya kaplanı genomuna ulaştıklarını iddia ediyor.

Bilim insanları derisi yüzülerek etanol içinde 110 yıl boyunca muhafaza edilen bir kafa örneğini kullanarak hayvanın DNA diziliminin büyük bir kısmının yanı sıra RNA'sını da elde ettiklerini öne sürüyor.

RNA parçalarının Tazmanya kaplanı hayattayken farklı dokularda devreye giren genleri tespit etmeye katkı sağlaması bekleniyor. Bilim insanları bu sayede hayvanın neyi tadabildiği, koklayabildiği, görebildiği ve beyninin nasıl çalıştığını anlamayı umuyor.

Çalışmaya liderlik eden Dr. Andrew Pask, zaman içinde bozulmaya epey yatkın olan RNA'nın korunması sayesinde hayvanın "biyolojisini hayal edemedikleri seviyede anlamayı" umuyor.

Öte yandan çalışmada yer almayan bazı uzmanlar bulguların hakem onayından geçmesini beklemeyi tercih ediyor. 

Avustralya Müzesi Araştırma Enstitüsü Baş Bilim İnsanı Prof. Kris Helgen soyu tükenmiş bir türde böyle bir sonuca ulaşılmasını takdir ederken, genomun yapbozun sadece bir parçası olduğunu belirtiyor. 

Prof. Helgen ayrıca Tazmanya kaplanının geri getirilme ihtimali olmadığını düşünüyor. 

Daha önce yünlü mamutları diriltme projesinde Colossal Biosciences'la çalışan biyoteknoloji uzmanı Dr. Parwinder Kaur da hakemli dergilerdeki yayınları beklediğini ifade ediyor.

Fakat Dr. Kaur özellikle yapay üreme alanındaki gelişmeden dolayı heyecan duyduğunu söylüyor. 

Colossal Biosciences son duyurusunda, Tazmanya kaplanlarının yaşayan en yakın akrabası olan keseli türü Sminthopsis crassicaudata'da yumurtlamayı tetiklediklerini öne sürdü. 

Şirket, Tazmanya kaplanlarının genomu tamamlandığında bunu, üretilen yumurtalara enjekte etmeyi planlıyor. Ayrıca bu canlıların, geri getirilmeye çalışılan hayvanlara taşıyıcı annelik yapması planlanıyor. 

Yapay bir rahim cihazı üzerine de çalışan araştırmacılar, hamileliğin başından ortasında kadar embriyoların burada gelişebildiğini iddia ediyor.

Dr. Pask bütün bu gelişmelerin, 2025 başlarından itibaren hakemli dergilerdeki çalışmalarla destekleneceğini söylüyor. 

Diğer yandan türdiriltimi çalışmaları etik kaygılara da sebep oluyor. Geri getirilen hayvanların ve taşıyıcı annelerin yaşayabileceği sağlık sorunları, itirazların merkezinde yer alıyor. Ayrıca yünlü mamut gibi hayvanların yalnızlık çekeceğinden endişe duyanlar da var.

2000'de nesli tükenen Capra pyrenaica pyrenaica, 2003'te geri getirilmiş ancak akciğerlerindeki sorunlar nedeniyle sadece birkaç dakika yaşayabilmişti. 

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Live Science