Yeni The Walking Dead dizilerindeki büyük sorun

İki yeni spinoff'un ortak problemi, Rick ve Michonne'un dizisinde de sürecek gibi görünüyor

Yeni spinoff'un başrollerinde Andrew Lincoln ve Danai Gurira yer alıyor (AMC)
Yeni spinoff'un başrollerinde Andrew Lincoln ve Danai Gurira yer alıyor (AMC)
TT

Yeni The Walking Dead dizilerindeki büyük sorun

Yeni spinoff'un başrollerinde Andrew Lincoln ve Danai Gurira yer alıyor (AMC)
Yeni spinoff'un başrollerinde Andrew Lincoln ve Danai Gurira yer alıyor (AMC)

The Walking Dead, 11 sezonun ardından 2022'de sona erdi ve birkaç spinoff'la seriye yeni bir yön çizdi. Ancak serinin yeni çizgisi, spinoff'larda bariz bir problem yarattı ve yeni dizi The Ones Who Live de bu önemli sorunu devam ettirecek gibi görünüyor. 

Rick Grimes ve Michonne'un dizisi, The Walking Dead'in ana karakterlerini takip eden üçüncü spinoff olacak. 

Hem Rick hem de Michonne'un finaldeki kameoları dışında birkaç yıldır seriden uzak olmaları, geri dönüşlerini daha da heyecan verici kılıyor. 

Gerilim yüksek, riskler düşük

Dead City ve Daryl Dixon'ın her ikisi de olumlu tepkiler alıyor. Pozitif eleştiriler ve izleyici sayısı istikrarlı bir şekilde artıyor olsa da Rick ve Michonne'un dizisi kaçınılmaz sorunu daha da belirgin hale getirecek gibi görünüyor.

The Walking Dead sona erdiğinden beri, seri ana karakterlerinden herhangi birini öldürmekten korkuyor.

İki spinoff da ilgi çekici hikayelere sahip olsa da ciddi tehlikelerden yoksunlar.

Dead City, Maggie ve Negan'ın işbirliği yapmak zorunda kalmasına odaklanıyordu. Bu, karakterler arasındaki gerilimi yükseltse de riskler son derece düşüktü. 

Daryl Dixon da benzer bir sorundan mustaripti. Daryl, tüm serinin en popüler karakterlerinden biri olduğu için Fransa'da ve ana gruptan uzakta öldürülmesi fikri pek olası görünmedi. 

Öldürülme ihtimalleri neredeyse sıfır

Rick ve Michonne'un dizi için önemi göz önüne alındığında, The Walking Dead spinoff'larının sorununun devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Eleştirmenlere göre her iki karakter de The Ones Who Live'de muhtemelen hayatta kalacak. 

Dizinin baş kahramanı Rick Grimes'ın 2018'den beri izleyicilerden uzak olması, iki karakterin de öldürülme ihtimalini neredeyse sıfıra indiriyor.

Yeni spinoff'un da sürdüreceği hayatta kalma eğilimiyle serinin sıkıcı bir hal alıp almayacağını zaman gösterecek.

The Walking Dead: The Ones Who Live, 25 Şubat 2024'te gösterime girecek.

Independent Türkçe, ScreenRant, Collider



Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor
TT

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Kanada'daki York Üniversitesi Sağlık Fakültesi'nde yapılan devrim niteliğindeki bir keşif, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkileyen ve zayıflatıcı bir otoimmün hastalık olan iltihaplı romatizma (romatoid artrit) tedavisinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.

İltihaplı romatizma bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi dokularına saldırması sonucu eklemlerde oluşan kronik sertlik, şişlik ve ağrı olarak tanımlanır. Hastalık zamanla eklemlerde, kıkırdakta ve kemiklerde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açarak günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Mevcut tedaviler genellikle steroidler gibi geniş spektrumlu İmmünsüpresyonlar (bağışıklık sisteminin aktivasyonunun veya etkinliğinin azalması) veya spesifik sitokinleri (hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubu) hedef alan biyolojik ilaçları içeriyor. Ancak bu yaklaşımlar genellikle etkinliğini yitirirken enfeksiyonlara yatkınlığın artması ve diğer ciddi yan etkiler gibi riskler taşıyor.

Umut verici sonuçlar

Kanada York Üniversitesi Kinesiyoloji ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Araştırma Başkanı Doç. Dr. Ali Abdussettar liderliğinde yürütülen ve geçtiğimiz mart ayında Journal of Autoimmunity dergisin yayımlanan çalışmada araştırmacılar ‘TRAF1’ proteininin bağışıklık düzenlemesindeki rolünü incelemek için gelişmiş bir gen düzenleme tekniği kullandılar. Araştırma ekibi, TRAF1 proteini üzerindeki valin 196 (V196) bölgesindeki tek bir mutasyonun farelerde enflamasyonu önemli ölçüde azaltabileceğini keşfetti. Çünkü bu mutasyon aşırı duyarlı bir bağışıklık sisteminin sürdürülmesi için kritik olan moleküler bir etkileşimi bozuyor. Bu da normalde aşırı iltihaplanmaya neden olan olaylar zincirini etkili bir şekilde durduruyor. İltihaplı romatizma, günlük yaşamın birçok yönünü etkileyebilen yaygın bir sağlık sorunudur ve bu hastalığın tedavisinde mevcut tedavilerin sınırlı etkinliğine bağlı olarak yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmada, İltihaplı romatizma ve diğer inflamatuar (iltihaplı) hastalıklar için daha etkili tedavilerin önünü açabilecek bir keşif yapıldı.

TRAF1, bağışıklık sistemindeki ikili rolüyle biliniyor. TRAF1, gen bazı bağlamlarda inflamatuar sinyalleri güçlendirirken, diğerlerinde bağışıklık sisteminin aşırı tepkisini önlemek için bir fren görevi görür. Bu ikili görev, TRAF1'i şimdiye kadar tedavi edici müdahale için zor bir hedef haline getiriyordu.

Çalışma, mutasyonun TRAF1'in başka bir proteinle etkileşimi üzerindeki etkisini belirleyerek, inflamatuar sinyallerin nasıl daha hassas bir şekilde modüle edilebileceğine dair yeni bilgiler sağladı. Bu mutasyon, aşırı iltihaplanmaya neden olan moleküler olaylar dizisini etkili bir şekilde durduruyor. Bu hedefe yönelik yaklaşım sadece iltihaplı romatizma semptomlarını hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda hastalığa yol açan bozuk mekanizmaları da ele alarak mevcut tedavi seçeneklerine iyi yanıt vermeyen hastalara umut veriyor.

Bu çalışma, bağışıklık sisteminin düzenlemesi ve bunun iltihaplı hastalıklar üzerindeki etkilerini anlamamızda büyük bir sıçrama olarak görülüyor. Araştırma ekibi, gen düzenleme teknolojisinin gücünden yararlanarak, önemli moleküler etkileşimlerin değiştirilebileceğini göstermiş ve daha hassas tedavi edici stratejilerin geliştirilmesinin önünü açmıştır.

Yeni tedavi yöntemleri

Bu bulgular farelere ve insanlara başarıyla uygulanabilirse, sonuçları çok derin olabilir. Bu yeni keşif temelinde gelecekte üretilecek ilaçlar, iltihaplı romatizma için daha uygun bir tedavi sağlayabilir. Potansiyel olarak geniş spektrumlu immünosupresanlara olan bağımlılığı azaltabilir ve enfeksiyon ve kanser gibi yan etkilerin oluşma riskini en aza indirebilir. Araştırmanın ortaya koyduğu ilkeler diğer inflamatuar hastalıkların tedavisinde de uygulanabilir ve bağışıklık sisteminin önemli bir faktör olduğu hastalıkların tedavisi için yeni yollar açabilir.

Bu keşif, araştırma ekibinin yenilikçi ruhunun da bir kanıtı olurken genetik araştırmaların modern tıptaki önemli rolünü de ortaya koyuyor. Çalışmalar ve klinik deneyler ilerledikçe, iltihaplı romatizma hastaları yakında sadece semptomları hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda inflamasyonun temel nedenlerini de hedef alan tedavilere erişebilecekler. Araştırma ekibi, doktorlar ve hastalar, iltihaplı romatizma tedavisini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bu öncü çalışmayı laboratuvardan klinik uygulamaya geçerken yakından takip ediyor.

Dünya genelinde iltihaplı romatizma hastası 18 milyon insanın birçoğu her gün ağrı çekiyor ve bazı sakatlıklar yaşıyor. Bu keşif, tedavilerin daha etkili ve daha hafif olduğu bir gelecek için umut veriyor.

Araştırma ilerledikçe, ekibin çalışmaları, yeniliğe büyük ihtiyaç duyulan bir alanda devrim niteliğinde tedaviler keşfetmek için genetik içgörülerin gücünü vurguluyor. Bu keşif, bilimin vaat ettiğinden daha fazlasını, kronik hastalıklardan kurtarılmış yaşamların olabileceğine dair bir vizyon sunuyor.